Bebek sahibi olmak belki de dünyanın en özel duygusu. Ancak bu duyguyu yaşamak her zaman kolay olmuyor. Günümüzde pek çok çift bebek sahibi olmak için tüp bebek yöntemi ve yumurtlamayı uyarıcı tedavilere başvuruyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr.Faruk Buyru, bu tedavi yöntemlerinin sık uygulanmasından dolayı son yıllarda çoğul gebeliklerin sayısında büyük bir artışın yaşandığına dikkat çekerek şunları söyledi:
"Önceki yıllarda ikiz gebelik sıklığı 80 doğumda 1 iken son yıllarda bu oran 3 kat artmış ve %2-3'e çıkmıştır. Tüp bebek tedavisi ile gebe kalanlarda %25-30 oranında çoğul gebeliğe rastlanmaktadır.''
Prof.Dr. Faruk Buyru, çoğul gebeliğin tedavinin bir başarısı değil, istenmeyen bir sonucu olduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın tüp bebek uygulamasında en fazla 3 embriyo transferine izin verdiğine dikkat çeken Prof.Dr. Buyru, bazı durumlarda 3'ten fazla transfer yapıldığına belirtiyor. Buyru, "Fazla sayıda embriyo transfer edilmesinin nedeni gebelik şansını artırmaktır. Aslında hangi embriyonun rahim içine tutunabileceği bilinse sadece o embriyonun transfer edilmesi yeterli olacaktır. Ancak embriyo kalitesini gösteren bazı kriterler olsa da bu tutunacak embriyoyu kesin olarak belirlememektedir. Üç embriyo yerine 1 embriyo transfer edilmesi gebelik şansını %10 kadar azaltmaktadır. Bu bilgi ailelere verilince bazı aileler bunu kabul etmekte, bazı aileler ise ne olursa olsun gebelik şansını arttırmak için daha fazla embriyo transferini tercih etmektedir'' dedi.
Tüp bebek tedavisinde verilecek embriyo sayısının sınırlandırılarak olaya çözüm bulunduğunu belirten Prof. Dr. Buyru, asıl sorunun yumurtlamayı uyarıcı tedavi ve aşılama yapılan kadınlarda ortaya çıktığını vurguladı. Buyru, "Bunda da 3'den fazla yumurta gelişimi olduğu takdirde tedavi iptal edilmelidir. Ancak pahalı ilaçlar kullanıldığından bazı aileler çoğul gebelik riskini de göze alarak tedaviye devam etmek istemekte ve sonuçta asla bir tedavi başarısı olmayan beşiz- altız gebelikler ortaya çıkmaktadır" diye konuştu.
ÇOĞUL GEBEBELİK BÜYÜK RİSK DEMEK!
Çoğul gebeliklerin anne ve bebekler açısından bazı riskleri bulunduğunu belirten Prof. Faruk Buyru, en büyük riskin düşük olduğunu belirterek şunları söyledi:
‘‘Gebeliğin başından itibaren düşük riski daha fazladır. En korkulan ise erken doğum riskidir. Normal gebelik süresine göre ikiz gebelikler ortalama 1 ay, üçüz gebelikler ise 2 ay daha erken sonlanmaktadır. Ikiz gebelik sonucu doğan bebeklerin yarıdan fazlası 2500 gr.ın altındadır. Bu hem küvöz, yoğun bakım giderleri nedeniyle ekonomik açıdan büyük bir yük getirmekte, hem de çok erken yeni doğanlarda ileride fiziksel ve zeka gelişimi açısından sekeller kalabilmektedir. Bebeklerin bir veya ikisinde gelişme geriliği, bebekler arasında kan alışverişi olması gibi problemler de ciddi sonuçlara yol açabilmektedir.‘‘
Çoğul gebeliklerin anne açısından da riskli olduğunu belirten Prof.Dr. Buyru, gebeliğe bağlı hipertansiyon, şeker hastalığı, doğum sonrası kanamanın çoğul gebeliklerde daha sık olduğunu ifade ederek, "Sezaryen sıklığı da çoğul gebeliklerde artmaktadır. Bu riskler bebek sayısı arttıkça artmaktadır. Yani dördüz- beşiz gebelikler ikiz gebeliklere göre çok daha riskli gebeliklerdir" dedi.
Prof.Dr. Faruk Buyru, tedavi sonucu veya kendi kendine ikiz gebelik oluştuğunda bu durumun riskli kabul edildiğini de kaydetti. Üç veya daha fazla embriyonun oluştuğu gebeliklerde, gebeliğin ikiye indirgenmesi için aileye teklif götürüldüğünü belirten Prof.Dr Buyru, gebeliğin 11'nci haftasına kadar beklenip, eğer gebelik kendi kendine ikiye inmezse,bebeklerin bir ya da ikisine potasyum enjeksiyonu yapılarak kalplerinin durdurulduğunu vurgadı. Buyru, "Bu işlemin amacı kalan fetusların daha ileriki gebelik haftalarına ulaşmalarını sağlamaktır. Ancak bu işlemin de %10 düşüğe neden olma ihtimali vardır" dedi.