Dünya Sağlık Örgütünce pandemi ilan edilen ve etkisini sürdüren korona virüs ile mücadele hem bireysel hem de kitlesel olarak devam ediyor. Covid-19’un yanı sıra mevsimsel hastalıklardan korunmak için güçlü bağışıklık sistemine dikkat çekilirken düzenli uyku, sigara içmemek, stresi azaltmak ve fiziksel aktivitelerin önemine işaret ediliyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Diyetisyen Aybüke Hallaç, "Bağışıklık sistemi, vücudun savunma mekanizması olarak tanımlanabilir. Çeşitli hücre ve proteinler vücuda giren virüs, bakteri, parazit ve hasar görmüş, vücudun tanımadığı, zarar veren etkenleri yok eder. Yani virüsten tutun da kansere kadar birçok hastalığı vücuttan uzak tutar. Peki, biz bu muhteşem sistemin için aksamadan çalışmasını nasıl sağlayabiliriz? Bağışıklık sistemini güçlendirmek için en önemli etken beslenme olsa da; düzenli uyku, sigara içmemek, fiziksel aktivite, stres faktörünü azaltmak, sağlıklı kilo aralığında olmak, hijyen kurallarına dikkat etmek çok kıymetlidir" dedi.
Hayatın her alanında dengeye çok önem verilmesi gerektiğini kaydeden Hallaç, "İlk olarak bahsedilmesi gereken konu şüphesiz denge olmalıdır. Sağlıklı beslenmenin temel kuralı dengeden geçer. Yararlı diye yönelip, hep onu tüketeceğimiz bir besin ne yazık ki yok. Bütün besin gruplarından, yeterli ve dengeli tüketmek çok önemli. C vitamini bilimsel olarak etkileri artık kanıtlanmış vaziyette. Bağışıklık sistemini güçlendirmede önemini artık hepimiz biliyoruz. Turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler, kuşburnu, yeşilbiber, çilek. Hepsi de zararlı organizmalara karşı bir silah. Günlük 75-90 miligram arasında alımı şarttır. Çünkü vücudun kendi kendine üretemediği, dışardan alınması gereken bir vitamindir" ifadelerini kullandı.
A ve E vitaminlerinin de mutlaka alınması gerektiğini vurgulayan Hallaç, "A vitamini, serbest radikallerle savaşır. Yaşlanmayı geciktirir, mutasyona uğramış hücreleri düzeltmekte etkilidir. Süt, tereyağı, havuç, lahana, yumurta sarısı kaynakları olarak gösterilebilir. E vitamini de aynı şekilde antioksidan bir vitamindir. Özellikle ceviz ve fındık gibi yağlı tohumlarda bulunmakla birlikte; sıvı yağlar, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler E vitamininden zengindir. Üçüncü madde olarak zencefil; C vitamini, kalsiyum, potasyumdan zengindir. Zerdeçalda özellikle içerdiği kurkuminle antioksidan kaynağıdır. Özellikle bu dönemde bizim için harika bir alternatif. Yeşil çay ve balla birlikte çay olarak tüketebilirsiniz" şeklinde belirtti.
Probiyotik ve prebiyotiğin bağırsak florasını zenginleştirerek bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağladığını vurgulayan Hallaç, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Probiyotik, bağırsak sağlığımız için olumlu etkiler oluşturan mikroorganizmalar olarak tanımlanabilir. Prebiyotikler ise bu etkiyi sağlayan gıda maddeleridir. Yoğurt, ayran, peynir, turşu, tarhana örnek olarak verilebilir. Beşinci madde olarak su tüketimi. Vücuttaki toksinleri atabilmek için son derece değerli. Günlük olarak kilogram başına 30 mililitre su tüketilmelidir. Altıncı maddemiz D vitamini alımı. D vitamininin kemik ve diş sağlığı üzerine etkisini hepimiz biliyoruz. Fakat 200’den fazla gen üzerinde etkili olan D vitamini, bu etkilerinin yanı sıra bağışıklık sistemi üzerinde de büyük rol oynar. D vitaminin en iyi kaynağı güneş ışıklarıdır. Eksikliği olması durumunda mutlaka takviye alın. Son maddemiz ise Omega-3. Bağışıklık sistemi üzerine büyük rolü olan diğer bir öge ise şüphesiz Omega-3’tür. Bağışıklık sistemini dengeleyici ve düzenleyici etkiye sahiptir. Kaynakları ise öncelikli olarak yağlı balıklar olmakla birlikte, keten tohumu, avokado olarak sıralanabilir."