Yaklaşık iki yıldır tüm dünyayla birlikte ülkemizi de etkisi altına alan Covid-19 pandemisi, özellikle organ bekleyen hastaları derinden etkiliyor. Yaşamları organ nakline bağlı olan hastaların sayısı artarken, buna karşın pandemi sürecinde gerek canlı vericiden gerek kadavradan yapılan organ bağışının büyük ölçüde azalması yaşam şansının her geçen gün yitirilmesine neden oluyor. Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır ve Acıbadem International Hastanesi Organ Nakli Merkezi Bölüm Başkanı ve Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası kapsamında yaptıkları açıklamada organ bağışının alarm verdiğine dikkat çektiler, önemli uyarılar ve önerilerde bulundular.
Böbrek, karaciğer, kalp, pankreas, akciğer… Ülkemizde halen 23 bin 919 kişi her an bulunmasını umut ettikleri organla hayata tutunmanın hayalini kuruyor. Ancak ülkemizde özellikle de bazı yanlış bilgiler nedeniyle yeterli organ bağışı gerçekleştirilemezken, buna bir de yaklaşık iki yıldır devam eden Covid-19 pandemisinin endişesi eklendiğinde, organ bulma şansı hızla düşüyor. Son dönem organ yetmezliklerine bağlı ölümler giderek artarken, bu tanıyı alan hastaların tek tedavi şanslarının organ nakilleri ile mümkün olduğunu vurgulayan Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır “Buna karşın ülkemizde 2019 yılında 5.760 organ nakli gerçekleştirilirken, 2020 yılında bu sayı 3.852’ye geriledi. Bu yılın ilk on ayında da 3.714 nakil yapılabildi” diyor. Ülkemizde halen böbrek nakli olmayı bekleyen ileri evre böbrek yetmezliği hastalarının sayısının 21 binle ilk sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Ülkem Çakır, 1.715 karaciğer, 952 kalp, 283 pankreas ve 68 de akciğer nakli bekleyen hasta olduğunu söylüyor.
Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen güncel kurallara uyulduğunda, hastaların tetkik ve tedavilerinin güvenle yapılabildiğini vurgulayan Prof. Dr. Ülkem Çakır şöyle konuşuyor: “Gerek canlı vericiden, gerekse beyin ölümü gerçekleşmiş vericilerden yapılan organ nakillerinde rutin testlerin yanı sıra, Covid-19 antijen-antikor testlerinin yapılması, izolasyon önlemlerine uyulması süreci kontrollü hale getirmektedir. Ancak tüm dünyayla birlikte Covid-19 pandemisine yoğun şekilde maruz kalan ülkemizde 2020 yılından itibaren hem canlı vericiden hem de kadavradan nakil sayılarında anlamlı bir düşüş gözlenmiştir. Örneğin; 2019 yılında organ nakillerinin 4.397’sinin canlı vericiden, 1.363’ünün beyin ölümü gerçekleşmiş vericiden yapıldığı görülmektedir. Bu yılın ilk 10 ayında ise 3.714’e gerileyen organ naklinin, 3.260’ı canlı vericiden, 454’ü ise beyin ölümü gerçekleşmiş vericiden yapılmıştır.”
Türkiye’de organ nakli gereken hastaların sayısının giderek artış gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. İbrahim Berber de “Özellikle pandemi sürecinde yaşamak zorunda olduğumuz zor zamanlar organ bağışının önemine yönelik hassasiyetimizi azaltmamalıdır. Unutmayalım ki bırakacağımız en güzel miras hayatta iken yapacağımız organ bağışıdır” diyor. Prof. Dr. İbrahim Berber, Türkiye’nin son yıllarda organ nakli cerrahisinde çok hızlı ilerleme kaydettiğini, deneyimli uzman ve ileri teknolojik altyapısı ile nakil başarısında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer aldığını vurguluyor.