Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu Başkanı Can Paker, "Barışa koşul koymak barışı kösteklemektir. Öcalan'ın 21 Mart bildirisini tekrar okuyun, Erdoğan'ın siyasi cesaretini de iyi izleyin" dedi.
Grup Başkanı Paker ile üyeler Sibel Eraslan, Abdurrahman Dilipak, Ayhan Ogan, Zübeyde Teker, Mahmut Arslan, Abdurrahman Kurt ve Mehmet Uçum, kent merkezindeki bir düğün salonunda düzenlenen "Halk Toplantısı"na katıldı.
Grup üyesi Zübeyde Teker'in moderatörlüğünü yaptığı toplantıda, öncelikle vatandaşlara söz hakkı verildi.
Başkan Paker, Muş'ta söylenenlerin diğer illerdeki ziyaretlerde dinledikleri kaygılarla örtüştüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Bugüne nasıl geldik- Türkiye kurulduğu yıldan son yıllara kadar siyasi yönetim, askerler ve bürokratlar tarafından yürütüldü. Halkından kopuk bir devlet anlayışıyla son yıllara kadar geldi. Yaşam nedenini iki unsura dayadı. İrtica ve bölücülük. Bu devlet beğenmediği, baskı altında tuttuğu halkın yerine, başka bir insan yaratmaya çalıştı. 2 enstrümanla sürekli baskı yaptı. Bugüne böyle gelindi. 1990'dan bu yana yaşanan acıları dinledik.
Türkiye'de insanlar yapısal olarak değişti. Asker ve bürokratlardan oluşan devlet, geri adım attı. Son yıllarda gücünü kaybetmeye başladı. Türkiye'de yaşayanlar bunu istedi. Bu konuda siyasi iktidar özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır. Başbakan'a bugüne kadar 22 suikast girişimi oldu. Eski devlet bunu yapabildiğini daha önce de gösterdi. Adnan Menderes'i astı. Özal'ın ölümü şüpheli. Yani bu çok uzun süren bir savaş."
Bölesine siyasi bir risk alan insanların küçümsenmesini doğru bulmadığını anlatan Paker, Öcalan'ın da artık silahların susmasını ve siyasetin konuşulmasını istediğini anımsattı.
Paker, sürecin, yeni bir mücadelenin başlangıcı olduğuna değinerek, demokratikleşmenin de silahları bırakma sürecinin sonunda hemen olmayacağını fakat bu sürecin ardından başlayacağını ifade etti.
-"Bu, cumhuriyeti baştan kurma sürecidir"-
Barışa koşul koyulmaması gerektiğine dikkati çeken Paker, "Bunu mücadele ederek yapacağız. Türkiye'de eksik olan insan hakları var. Eski devlet güç kaybetti ama hala var. Mücadele devam ediyor. Barışa koşul koymak barışı kösteklemektir. Öcalan'ın 21 Mart bildirisini tekrar okuyun, Erdoğan'ın siyasi cesaretini de iyi izleyin. Bu süreç cumhuriyeti baştan kurma sürecidir. Sürece hazırlıklı olun. Büyük acılar çektiniz. Bu en az silahlı mücadele kadar zor bir süreçtir" ifadelerini kullandı.
-Grup Üyesi Dilipak-
Grup Üyesi Abdurrahman Dilipak ise zamanın ruhunun iyi okunması gerektiğine işaret ederek, Müslüman toplulukların kültürleriyle yaşaması, dilleriyle konuşması için mücadele verdiklerini dile getirdi.
Dilipak, yıllar önce yayınlanmış bir fotoğrafını gören vatandaşın, "Sen asker elbisesi giyerek bu mücadeleyi nasıl savunacaksın-" diye sorduğunu anımsatarak, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gazetecileri Güneydoğu'ya götürecektiler. Ben askerliği kısa devre er olarak yaptım. Beden ölçülerimden dolayı bana elbise de ayakkabı da bulamadılar. 'Yaptırsak giyer misin-' dediler. Benim için özel bir elbise diktirdiler. Bana özel olarak yapılan o elbiseyi, o gün giymiştim. Yarım bilgi sizi dostunuzdan eder. 'Kürt sorunu vardır' diye ilk makale yazan benim. 40 yıldır yazı yazarım. 40 yıldır izinsiz çalışırım. Ayrı ayrı dillerden aynı şarkıyı söyleyen insanlarız. Kendim için ne istiyorsam ötekine de bunu vaat ediyorum. Biz bu ülkede inandığımız gibi yaşayacağız ve düşündüğümüzü özgürce ifade edeceğiz. Haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır."
Üyelerden Sibel Eraslan da heyet olarak 9. şehirde bulunduklarını ve bunun uzun soluklu bir yürüyüş olacağını bildirerek, "Hepimizin farklı düşünceleri var. Ortak insani değerler üzerinde buluşabiliriz. Yeni bir dönemeçteyiz. Barış sürecini hep beraber oluşturacağız. Masanın etrafında tüm Türkiye var. Yeni bir söyleme, yeni bir söze ihtiyacımız var. Birbirimizin gözlerinin içine umutla bakacağız. Bunun için barışı konuşuyoruz. İnsan ve barış eksenli, hukukun üstünlüğüne dayanan, kardeşlik hukukunu önceleyen yeni bir söz istiyoruz" diye konuştu.
-Ogan: "Artık halk tehdit olmaktan çıkmıştır"-
Türkiye'nin yakın tarihinde ittihatçıların huzurunun düşünülerek halkın huzurunun önemsenmediğini vurgulayan grup üyesi Ayhan Ogan ise,
"Tekçi, Türkçü ve ırkçı bir yaklaşım sergilediler. Millete zulmettiler. Halk haklarını yetkili kurumlar adına kullandı. Milli güvenlik siyaset belgesi yazılıyordu. 87 yıldır bölücülük ve irtica adlı iki tehdit vardı. Bu iki tehditle halkı ezmeye inkar etmeye dönük politikalar uyguladılar. Bunu değiştiren irade Sayın Başbakan Erdoğan'dır. Artık halk tehdit olmaktan çıkmıştır. Barış da devlet ile halkın barışma dönemidir" dedi.
Sözlerine Saidi Kurdi'nin "Benim ömrüm onların 2 cihan saadetini kurtarmaya çalışmakla geçti. Müspet hareket edin" diyerek başlayan Abdurrahman Kurt da barışın diliyle barışı istemesini bildiklerini ve bu birlikteliği sağlamayı da herkesin bilmesi gerektiğini kaydetti.
Heyet üyesi Mahmut Arslan ise bazı vatandaşların "Akil İnsanlar Öcalan ile görüşsün" diye talepte bulunduğuna dikkati çekerek, bunun kendi görev alanlarının dışında olduğunu bildirdi.
Heyette yer alan isimlerin bu sorunun içinde ve tarafı olduğunu anlatan Arslan, "Acılarınızı unutmadan fakat acıları yarıştırmadan bu sorunu çözmemiz gerekiyor. Acılarınızı unutmanız yönünde bir talebimiz yok. Acılar bulunduğu yerde kalırsa geleceğe yürüyemeyiz. Buradakilerin dışında bir Türkiye var. Bu başlangıç. Toplumun büyük kesimi sürece 'evet' diyor" şeklinde konuştu.
Siyasi tutukluların serbest bırakılması yönündeki talepler üzerine konuşan Mehmet Uçum da bunun anayasal bir sorun olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bu anayasa değişikliğiyle ilgili projeksiyon üzerinde yürüyebilir. Başbakan, 'Karakol ihalesi, yapılmış olanlardı. Bunun dışında karakol yapımı olmayacak. Elektronik gözetim kuleleri kurulacak' diye açıklama yapmış. Kalıcı çatışmasızlıktan sonra artık bir taraf olmak söz konusu değildir. Dolayısıyla demokrasi koalisyonunun karşısındaki eski devletin hukuksal yapısı, yargısı, idari ve askeri bürokrasisi güçlü. Bunlar anayasal yapılar. Değişmesi zaman alacak."
Toplantıya katılan Zübeyde Teker'in babası Mehmet Teker de söz hakkı alarak, süreçle ilgili görüşlerini dile getirdi. Teker'in, "Babam olduğun için sana 2 dakika daha fazla söz hakkı verdim" demesi salonda gülüşmelere neden oldu.
Grup üyeleri toplantının ardından Belediye Başkanı Necmettin Dede'nin verdiği yemeğe katıldıktan sonra kentten ayrıldı.
Muhabir: Berin Arslan Çetin
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz