Çözüm Süreci

Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu üyesi Mehmet Uçum, çözüm sürecinin, toplumsal anlamda meşruiyetinin çok güçlü olduğunu belirterek, "Siyasi aktörlerin, siyasi iradenin bu toplumsal meşruiyete güvenerek ve ona dayanarak, bu konuda mutlak suretle gecikmeksizin siyaset üretmesi gerekiyor" dedi. Uçum, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu Anadolu bölgesinde yaptıkları çalışmalardan sonra hazırlayacakları raporu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yapılacak görüşmede kendisine sunacaklarını ifade ederek, bundan sonra raporların nasıl değerlendirileceğini, nasıl politikalar üretileceğini gözleyeceklerini söyledi. Bu politikaların bir boyutunun hükümetin yapacağı işlemlerle ilgili olduğunun altını çizen Uçum, "Yani yürütmeyi ilgilendiren politikalar olmak zorunda, idari işlemler olabilir, idari eylemler olabilir, idarenin üzerine düşen şeyler olabilir, hükümet seviyesinde yapılacak düzenlemeler olabilir. Belki çeşitli yönetmelikler, tüzükler çıkabilir ama daha da önemlisi meclise yönelik politikalar... Bu sorunların çözümü bakımından anayasal ve yasal seviyede yapılması gerekenler var. O politikalar belirlendikten sonra önümüzü daha rahat göreceğiz" diye konuştu. Akil İnsanlar Heyeti olarak 8 hafta sahada çalışma yaptıklarını anımsatan Uçum, şunları kaydetti: "Haftanın 4 ya da 5 gününde sahada bulunduk. Sayısal rakamlarımızı da açıkladık. 20 bin kişiyle temas ettik. Binlerce yazılı, sözlü görüş aldık. Birçok hayat hikayesi dinledik, birçok olaya tanıklık ettik. Her insan bir hikaye. Özellikle Hakkari Yüksekova, Bitlis, Bingöl, Tatvan civarında gördüklerimiz, yaşadıklarımız bir cehennem azabı yaşamış, bir cehennem sıcaklığından, ateşinden geçmiş bir topluluk gördük. Bunlar bizim yurttaşlarımız, bizim insanlarımız. Bu cehennem azabından kurtulmanın sevincini gördük. Bu sevinç ve mutluluk duygusuyla yükselen, onunla yoğrulan ciddi bir barış arzusu gördük. Güçlü bir barış iradesi gördük. Şiddetin, savaşın, gündelik hayatımızdan tamamen tasfiye edilmesini isteyen, geleceğe daha da umutla bakmak isteyen çok güçlü bir halk iradesi gördük." Temas ettikleri 20 bin insanın, karşı çıkanların da dahil olmak üzere bu sorunun askeri ya da silahlı yöntemlerle çözüleceğine ilişkin tek bir söz söylemediğini vurgulayan Uçum, "Türkiye toplumu, Doğu Anadolu bölgesinden baktığımızda, şiddetin her türünü, askeri ve silahlı yöntemlerin her türünü toplumsal yaşamından çıkarmak istiyor. Onu tasfiye etmek istiyor. Bu aynı zamanda güçlü, toplumsal bir egemenlik kullanımıdır" ifadelerini kullandı. -"Bu zorlu bir süreç" Uçum, süreci "Anadolu'nun devrimi" olarak değerlendirdiğini ifade ederek, "Anadolu insanı, devrimi ani eylemlerle yapmıyor, sürece yayarak yapıyor ama bu süreçte toplumsal irade artık siyasi, kültürel, iktisadi konularda bana sorulmadan iş yapılmasın mesajını çok güçlü bir şekilde verdi. Devletle ilişkini de artık topluma hükmeden bir devlet değil, hizmet eden bir devlet olarak tanımladı" dedi. Çözüm sürecinin toplumsal anlamda meşruiyetinin çok güçlü olduğunu vurgulayan Uçum, şöyle devam etti: "Siyasi aktörlerin, siyasi iradenin bu toplumsal meşruiyete güvenerek ve ona dayanarak, bu konuda mutlak suretle, gecikmeksizin siyaset üretmesi gerekiyor ve bundan daha da önemlisi bu üretilen siyasetin aynı zamanda hukuka da dönüşmesi gerekiyor. Dolasıyla toplumun iradesinin belirleyeceği, bir hukuk düzenine geçmemiz gerekiyor. Bu süreç, zorlu bir süreç. Hukuk reformu çok kısa bir sürede gerçekleşebilecek bir şey değil, zaman alabilecek bir şey. Adımını atmak gerekiyor. 2014 yılında mutlak suretle yeni bir anayasa konusunda bir adım atmak gerekli."