Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından esinlenerek televizyon ekranına uyarlanan Kırmızı Oda dizisi Türk dizilerinde yeni bir çığır açtı. Psikolojik analizlerin ağırlıklı olduğu dizinin başrollerini Binnur Kaya, Burak Sevinç ve Meriç Aral paylaşıyor. Hafta sonu karantinasına sayılı saatler kala evlerinde sımsıcak bir hikayenin izlerini takip etmek isteyenler geri sayımı şimdiden başlattı. Kırmızı Oda dizisinin sosyal medyanın gündemine düşen replikleri...
Duygularını yaşamak kadar güzel bir şey var mı? Acı ya da tatlı, onlardan kaçmamak çok kıymetlidir.
Çocukluk acılarımız bizi abad da eder, berbat da. Yeter ki zamanında direksiyonu ne tarafa kıracağımızı, hangi yolu seçeceğimizi bilelim.
Zoru kolay, uzağı yakın edendir umut. Karanlığı aydınlatan, acıyı hafifleten, olmayacak suçu bağışlatan.
Yalnızlığa göğüs germek için önce onu kabullenmek gerekir.
Mutluluk sadece onu her yerde arayanlara gelir.
Hayat bir anda çok değişik yollar çıkarıyor karşımıza. Bizim seçtiğimiz yol sadece kendimizin yol, sadece kendimizin değil, başkalarının kaderini de etkiliyor.
Hayat böyle işte! Hayatın kendine ait, çok gizemli bir matematiği var.
Hayat bazen bizi hiç istemediğimiz yollara girmeye zorlar.
Dünya her zaman bize yardıma hazır. Ona nasıl bakarsanız o da size öyle bakar.
Dünya kurulalı her devrin, her insanın doğrusu farklıdır, kendine göredir.
Nasıl bir kuşun kanadında gelivermişse mutluluk, geldiği gibi yine süzülerek gidiyor.
Her insanın içinde büyüttüğü filiz çok özeldir ancak bunun karşılığı olmadığını görmek o filizin kökünden budanması demektir.
Çocukluğumuzda ne yaşadıysak, kader bizi ona doğru mıknatıs gibi çeker.
Hayatımız bizim sahip olduğumuz en değerli şey.
En zoru insanın kendini anlamasıdır. Ama daha zor olanı önce anlayıp sonra kendimizi değiştirebilmektir.
İnsanların bin yüzü vardır. O bin yüz, karşındaki insanla kurduğun ilişkiye göre çıkar ortaya.
Her gidenle bir parçamız gider.
Her hoşça kal kendi yüzümüze tutulan bir aynadır aslında
Hepimiz isteriz ki biz değil, o değişsin. Oysa hayatımız sadece biz değişirsek değişir.
Hepimizin hayatında kimselere anlatamadığı şeyler vardır. Onları öyle gerilere kaldırıp saklarız ki, kendimiz bile unuturuz.
Bizim kendimize biçtiğimiz değer neyse, hayat bunun ne üstüne çıkabilir ne de altına inebilir.
Şiddet, virüs gibidir. Ruhumuza bir kere girdi mi, kuşaklar boyu devam eder.