MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Semih Yalçın, Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e önemli açıklamalarda bulundu.
İşte Yalçın'ın açıklamalarından önemli başlıklar:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk kabinesinde yer almak için MHP'nin bir pazarlığı olmadı. Biz, böylesi bir talebin tutarlı ve ahlaki olmadığını düşünüyoruz. Ayrıca biz iktidar partisi değiliz, hükümeti de biz kurmuyoruz. Hükümette MHP'den isimlerin de yer alacağına dair tevatürlerin temelinde Cumhur İttifakı olgusu yatıyordu. Gerçek şu ki Cumhur İttifakı bir koalisyon protokolü değil, belli hedefler doğrultusunda ortaya çıkan mutabakat sonucu oluşan seçim ittifakıydı.
Hedefimizden biri MHP'nin en güçlü şekilde parlamentoda temsil edilmesi, diğeri de Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamaktı. Her iki hedefe de başarıyla ulaşıldı. Cumhur İttifakı hedefine ulaştı ve Meclis'te de bu uyum devam edecek. Yeni hükümet sistemine geçiş sürecinin en sağlıklı şekilde ilerlemesi ve yeni sistemin taşlarının yerine oturması bakımından, Sayın Cumhurbaşkanının çalışma arkadaşlarını belirlerken herhangi bir siyasi angajman veya pazarlıktan azade olması gerekiyordu. Öyle de oldu. Yeni ve güçlü bir yönetim modeline geçilirken bunu siyasi pazarlıklara kurban etmek daha başından yanlış adım atmak olurdu. Bu da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden alınması beklenen siyasi verimi de baltalayacaktı.
MHP'nin yeni modelde parlamentoda güçlü şekilde temsili, hükümette yer almak kadar önemlidir. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde hızlı karar alıp uygulayan, güçlü ve çabuk hareket eden bir yürütme organıyla birlikte onu dengeleyen güçlü bir parlamentoya da ihtiyaç var. Parlamentonun denetim ve yasama faaliyetlerini en güçlü şekilde yerine getirmesi ise yeni yönetim modelinin oturması ve sistemin dinamiklerinin oluşması için şart. MHP, etkin denetim ve yasama faaliyetleri için de üzerine düşeni yerine getirmek için çaba sarf edecek.
MHP parlamentoda temsili nispetinde elbette komisyonlarda görev alacak ve yasama faaliyetlerinde etkin bir işlev üstlenecektir. Ancak komisyonlarda görev almanın koşullarını siyasi ittifaklar değil, TBMM'nin içtüzüğü belirler.
Türkiye Cumhuriyeti yepyeni bir döneme girdi. Yönetim modelimiz tepeden tırnağa değişiyor. Devlet çarkı yenileniyor. Bu henüz emekleme döneminde bile değil. Seçim sandığı, nur topu gibi bir yeni demokrasi çocuğu dünyaya getirdi. Onun en sağlıklı şekilde beslenip büyütülmesi, bir an evvel yetişip reşit olması gerekiyor. Çocuğun terbiyesini verecek merci, siyaset müessesesi ve özellikle de parlamentodur. Dolayısıyla yapılacak çok iş var. MHP'ye de bu yolda çok iş düşeceğinden eminiz. MHP hükümette yer almadı ama devlet ve millet hayatının her yerinde olacaktır.
CHP yönetimi yeni modele ‘sandıklı diktatörlük' diyor. Buna sadece gülünür. Ana muhalefette kalıcı olan CHP'nin yıllardır yaptığı şey, kendine teveccüh göstermeyen seçmenin tercihini ve millî iradeyi küçümsemek. Sandıktan çıkan millet iradesine diktatörlük yaftası yapıştırmak, millete saygısızlıktır. Yeni sistemde tek söz sahibi yine millet olacak. Çünkü icranın başını da parlamentoyu da belirleyen millet iradesi. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Semih Yalçın, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın Milli Savunma Bakanı olarak atanması çok isabetli bir tercih olduğunu kaydetti. Yalçın, şunları söyledi:
“Sayın Akar, 15 Temmuz ihanet kalkışmasının ülkeye ve özellikle de orduya verdiği zararları, bu süreçte savunma alanında atılan adımların nasıl baltalanmaya çalışıldığını birinci dereceden görüp yaşayan bir isim. Terörle mücadelede önemli hizmetler veren Sayın Akar, Türkiye Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarıyla bölgede gücünü ve müessiriyetini gösterirken de orduyu sevk ve idare eden komutan. Türkiye'nin savunma ve askerlik alanındaki birikimiyle geleceğe dönük ihtiyaçlarını iyi bilen Hulusi Akar'ın, bilgi ve birikimiyle Millî Savunma Bakanlığı görevini başarıyla ifa edeceğini düşünüyoruz. NATO nezdindeki çabaları yanında yabancı meslektaşlarıyla kurduğu başarılı ilişkilerle başarılı bir diplomatik profil de çizen Akar, şimdi yürüteceği sivil hizmetlerle Türkiye'nin uluslararası alandaki itibarına katkıda bulunacaktır.”