Cumhurbaşkanı Gül, laiklik ilkesinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na girişinin 77. yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel yapı taşlarından laiklik ilkesinin 5 Şubat 1937'de Anayasa'ya girdiğinive Cumhuriyet'in değiştirilemez bir niteliği olarak daha sonraki anayasalarda da yerini aldığını hatırlattı. Türkiye'nin modernleşme ve çağdaş dünyayla bütünleşme gayretlerinin en önemli unsurlarından biri olan laikliği bir yönetim ilkesi olarak benimsediğini ve yerleştirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, "Anayasa'nın ilgili maddelerinde laikliğin uygulanmasına ilişkin esaslar belirlenmiş ve hükme bağlanmıştır. Buna göre laiklik ilkesinin gerek devlet hayatını gerek toplum hayatını kuşatan iki önemli boyutu bulunmaktadır. Laiklik ilkesi bu yönüyle bir taraftan din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, devletin pozitif hukukunun dini kurallara dayandırılmamasını, diğer taraftan da din ve vicdan hürriyetinin sağlanmasının teminat altına alınmasını içinde barındırmaktadır. Sosyal barışın korunmasının en önemli şartı olan laiklik, vatandaşlarımızın farklılıklar taşıyan inançlarını özgür şekilde yaşayabilmelerinin güvencesidir. Bu bağlamda devletin din ve vicdan özgürlüğünün kullanılması konusunda herkese eşit mesafede durması, farklı hayat tarzlarına gelebilecek baskıların önüne geçmesi, hak ve özgürlükler sistemi olan demokrasinin vazgeçilmez gereklerinden biridir. Bu itibarla laiklik, devletin bütün dinler ve mezhepler ile inanç grupları ve inançsızlar karşısında tarafsız olmasını, hepsine saygıyla yaklaşmasını öngörmektedir. Böyle bir anlayış hiç şüphe yoktur ki bütün düşünce ve inançların kendi farklılıkları ile bir arada, barış, hoşgörü ve diyalog içerisinde yaşamasını mümkün kılmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin demokratikleşmesi, insan hak ve özgürlüklerinin standartlarının en geniş manada yükseltilmesi, hukukun üstünlüğünün her alanda sağlanması, hedeflerimize ulaşılması bakımından elzemdir. Bu amaç doğrultusunda son yıllarda gerçekleştirilen köklü reformlar, ülkemizin çağdaş demokrasiler arasındaki yerini güçlendirmiştir. Diğer taraftan Türkiye'de uzun yıllardır tartışma konusu olan sorunların artık toplumsal mutabakatla çözüme kavuşturulması, memnuniyet vericidir. Bu gelişmeleri, ülkemizin evrensel demokrasi normlarını tümüyle hayata geçirme kararlılığının bir tezahürü olarak görüyorum. Laiklik ilkesinin Anayasal bir ilke olarak kabul edilmesinin 77. yıl dönümünde, halkımızın Cumhuriyet'in niteliklerinin ve demokrasinin kazanımlarının değerinin bilincinde olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum.” (İHA)