Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 'Beştepe'ye giden CHP'li iddialarıyla ilgili yeni açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan "Beştepe'ye giden CHP"li iddialarıyla ilgili yaptığı açıklamada "İnce, Kılıçdaroğlu'nu gayet iyi anlatıyor. istihbaratımıza gerek yok, Muharrem Bey yeter zaten. Kılıçdaroğlu'nun kalması bize artı değer katıyor. Bay Kemal CHP'yi yalan üretme merkezi haline getirdi" ifadelerini kullandı. Erdoğan, gazeteci Talat Atilla'yla ilgili soruya ise "Ben o adamı hiç tanımam. Şimdi ismini duydum" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite’nin Beşinci Toplantısı için gittiği Doha dönüşü uçakta gündemi değerlendirdi.

Son günlerin tartışmalı konusu "Beştepe'ye giden CHP'li" iddiasına değinen Erdoğan, CHP Genel Merkezi'nin Kemal Kılıçdaroğlu'na kumpas planlandığı söylemini değerlendirdi, "Kemal Bey’in kalmasında fayda var" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun 'istihbarat birimleri tarafından CHP’nin içinin karıştırıldığı' iddiasını da değerlendiren Erdoğan, "İstihbaratın basit işlerle uğraşacak vakti mi var? İstihbaratımıza gerek yok, Muharrem Bey yeter zaten" diye konuştu.

Reklam
Reklam

TALAT ATİLLA YORUMU

Gazeteci Talat Atilla'yla ilgili soruya ise Erdoğan "Bir adam çıkardılar, ben o adamı hiç tanımam. Şimdi ismini duydum. Yalan yanlış plakalar uydurdu. Zavallı, Külliye'ye giren her aracın künyesinin tutulduğundan bilgisi yok. Hangi araç girerse girsin hepsinin kaydı tutulur. Girişlerinde fotoğraf çekimleri vardır. Bunların hepsi ortaya konunca da savunacak hali kalmadı" diyerek yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine yöneltilen sorulara yanıtları şöyle:

CHP odaklı bir tartışma var. Siz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında olduğu bir CHP’den memnun musunuz? Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından ayrılmamasını mı istersiniz? Yoksa o gitsin yerine başka biri mi gelsin istersiniz? Sizin bu konudaki arzunuz nedir?

Tespitiniz yerindedir. Bizim için artı değer kazandırıyor. Görüldüğü gibi bu CHP, siyaset değil yalan üretiyor. Çözüm değil, sorun üretiyor. Bay Kemal CHP’yi yalan üretme merkezi haline getirdi. Şu anda kendi kumpasları çok açık ve net ortada. Bir gün söylediğini ertesi gün inkar ediyor. Önce “Niye olmasın?” diyor. Sonra böyle “bir şeyin olmadığını, olabileceğini” söylemek gibi garip yaklaşımları var. Çok ağır bir ifadeyle İzmir’den kendisine seslendim; “Ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum. Sen genel başkanlığını ortaya koyuyor musun? Külliye’ye kim gelmiş, ne zaman gelmiş? Benimle nerede görüşmüş?” dedim. Bir adam çıkardılar, ben o adamı hiç tanımam. Şimdi ismini duydum. Yalan yanlış plakalar uydurdu. Zavallı, Külliye’ye giren her aracın künyesinin tutulduğundan bilgisi yok. Hangi araç girerse girsin hepsinin kaydı tutulur. Girişlerinde fotoğraf çekimleri vardır. Bunların hepsi ortaya konunca da savunacak hali kalmadı. Bundan sonrası size düşüyor. Kemal Bey’in kalmasında fayda var.

Reklam
Reklam

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir iddiası var. İstihbarat birimleri tarafından CHP’nin içinin karıştırıldığını öne sürdü. Böyle bir şey söz konusu mu?

İstihbaratın öyle büyük işleri var ki… Böyle basit işlerle uğraşacak vakti mi var? Şu anda istihbarat örgütümüz Barış Pınarı Harekatı ile uğraşıyor. Türkiye’yi dışardan kuşatan bütün o malum çevrelerle uğraşıyor. Bir de şimdi CHP’nin işiyle uğraşıp CHP’nin içinde ne var ne yok onlarla mı zaman geçirecek? Bay Kemal buradan kendine çıkış yolları arıyor. Bunları söyleyerek “Bizim içimizde kumpas yok” demeye getiriyor. Bay Kemal sen bunu git şu anda Muharrem (İnce) Bey’e anlat. Muharrem Bey senin içini gayet iyi anlatıyor. İstihbaratımıza gerek yok, Muharrem Bey yeter zaten.

Katar’dayız. Bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu tank palet fabrikası ile ilgili iddialarda bulunuyor. İşin aslı nedir? Ayrıca, Altay tankının seri üretiminin yapılamayacağı da ileri sürülüyor, şu ana kadar nasıl bir yol alındı?

Bay Kemal tankı görse herhalde başka bir şeye benzetir. Ben, Başbakanlığım sırasında Altay tankının (prototipini) Arifiye’de gördüm. Orada test sürüşü yapıldı. Gayet etkindi. Ayrıca bir de Almanya’dan alınan tanklar ve modernizasyonu konusu var. Onun için bizim kendi kendimize yetmemiz zorunlu. Öncelikle Arifiye’nin baştan aşağı elden geçmesi lazım. Çok ciddi makine teçhizat alımı ve yatırım gerekiyor. İlk etapta 50 milyon dolarlık yatırım yapılmalı ki Arifye’yi yeniden ayağa kaldırmış gibi olalım. Bu noktadan hareketle, “Arifeye’ye acaba Savunma Bakanlığı 50 milyon dolarlık yatırım yapabilir mi?” diye konuştuğumuz süreçte, Altay tankı ihalesini kazanan BMC Grubu böyle bir yatırıma talip oldu. O aşamada Arifiye’de hassas adımlar attık. Burada personel çıkarma diye bir şey söz konusu değil. 50 milyon dolarlık harcamayı BMC yapacak, belli bir süre burada kalacak.

Reklam
Reklam

BMC bir şey daha yaptı. Sakarya Karasu’daki arazisine, İzmir’deki fabrikalarını taşıma kararı aldı. Buranın temel atma törenini yaptık. Bir taraftan bu da devam ediyor. Bu süreci BMC’nin çok iyi değerlendirmesi için de böyle bir yer kendisine lazımdı. Biz de talebe olumlu baktık. Burada satış yapmadık, tahsis yaptık. Bu tahsis süresi içerisinde aynı zamanda 50 milyon dolarlık yatırımı da oraya yapacak. Ki 50 milyar dolarlık yatırımı BMC orada yapmaya başlıyor. Şu anda çalışmalar devam ediyor. BMC ayrıca tank bakımlarına başladı. Bunlar, Almanya’dan geçmişte alınan 600 kadar Leopard tankı. Leopard tanklarının bakımı önem arz ediyor. Bu bakımlar da iki yerde yapılıyordu. Bir Arifiye bir de Kayseri. Arifiye 50 milyon dolarlık yatırımdan sonra çok daha güçlü hale gelecek.

Sorunuzun ikinci kısmına gelince… Altay tankı üretiminin olmayacağı gibi bir şey söz konusu değil. Olmaması diye bir şey asla gündeme gelmedi. Biz tankın geliştirilmesine neredeyse 500 milyon avro harcamışız. Böyle bir yatırım yapılmış şimdi çıkıp birileri diyor ki “Altay tankı üretilemeyecek.” Bunu sana kim söyledi? Ben bizzat testlerini izledim. Altay tankı başarılı şekilde orada havuzlardan tutun da çukurlara giriş çıkışına varıncaya kadar gayet iyiydi.

Reklam
Reklam

Bay Kemal sen şu ana kadar hiç gördün mü? Altay tankı nedir haberin yok. Kalkıp sadece oradaki işçiyi, vatandaşı tahrik ediyorsun. Yalandan başka bir şeyin yok. Fabrikanın satışı diye bir şey de söz konusu değil. “Satıldı” diyorsun. Öyle bir rakam ortaya koyuyor ki “20 milyar dolar” diyor. Bunu öğretmek lazım. Sen nasıl böyle bir rakam söylüyorsun? Bundan hiç haberin var mı? Arifiye, MSB tarafından yapıldığı zaman acaba kaça mal olmuş, bugünkü değeri ne? Bugün zaten fabrikası bu fabrika satılmaz. Orada ancak değeri olsa olsa arsanın değeri olur. Hiçbir zaman 20-25 yıl önce kurulu fabrikayı düşündüğünüz değerle satamazsınız. Ancak arsasını satabilirseniz satarsınız. Ki burada satış da yok. Zaten içeride bütün makinalar eskimiş. Şimdi 50 milyon dolar yatırımla makineler yenilenecek. Arifiye Tank Palet Fabrikası yepyeni teknolojiyle ortaya çıkarak, inşallah Silahlı Kuvvetlerimize gereken desteği verecek.

Son ABD ziyaretinizde S-400 sistemi üzerinde ortak çalışma kararı alındı. Ancak bu arada ABD’den ismi açıklanmayan yetkiliden “Türkiye, bunu kullanmaması gerektiğini biliyor” açıklaması geldi. Nasıl bir çözüm bulunacak?

Reklam
Reklam

Nisan ayına kadar işleyen bir süreç var. Savunma ve Dışişleri Bakanlarımız bir araya gelerek bu çalışmayı yürütecekler. Bu çalışmayla birlikte hangi noktaya geleceğiz görmemiz lazım. Sayın Trump ile geçmiş bir konu da değil. Bu, NATO ile alakalı bir durumdur. Kullanıp kullanmama söz konusu değil. NATO kuralları içerisinde atılması gereken adımlar var. Arkadaşlarımız çalışmayı yapacaklar. Bu çalışma kararı o günkü toplantımızın en verimli yanı olmuştur. Sayın Trump da orada “Siz çalışmaya başlayın, bu çalışmanın neticesini görelim” mesajı vermiştir. Ev sahibi olarak bu yaklaşımı ortaya koymuştur. NATO Genel Sekreteri ise zaten konu ile alakalı düşüncelerini açıkladı.

Son günlerde başörtüsüne karşı hem siyasi nefret dili kullanılıyor hem de fiili saldırılar devam ediyor. Bu saldırıların münferit olduğu veya şizofren insanlar tarafından yapıldığı iddia ediliyor. Bunun bir nefret suçu olduğu reddediliyor. Bu konuda bir düzenleme yapılması mümkün mü?

Bunların hepsi uydurma şeyler. “Şizofrenik vakadır” denildiği zaman demek ki bu şizofrenik vakalar parlamentonun içine de sızmış. Çünkü ‘Ulan’ diyerek, “haddini bildirin” diye ileri giderek (CHP) Grup Başkanvekili bir başörtülü hanıma bu ifadelerle yaklaşırsa, böyle bir şizofrenik vaka parlamentonun içinde niye duruyor? Bu da ayrı bir konu. Bunlar sokakta olanı bahane olarak kullanıyorlar.

Reklam
Reklam

Son zamanlarda bütün bunlar şizofrenik vaka olmaktan öte aslında inanç özgürlüğüne tahammül edemeyenlerin yapmış oldukları hareketlerdir. Bunlara karşı da inanç özgürlüğünü savunan kesimin bana göre sabırla tahammül etmesi bizim bu noktadaki duruşumuzu yani özgürlükler noktasında nerede olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Ben bilhassa parlamentoda yapılanı çok önemsiyorum. Çünkü parlamentodaki olayın hiç affedilir yanı yok. Disiplin noktasında cezalandırılması gerekir. Arkadaşlarımız onun takipçisi. Şu anda zaten Özlem (Zengin) Hanım da hukuki haklarını araştırıyor.

3-4 Aralık’ta NATO Zirvesi sonrasında Türkiye, İngiltere, Almanya, Fransa dörtlü toplantısı olacak. Bu ülkeler, mülteci sorunuyla iç baskı yaşayınca Türkiye’ye destek açıklaması yapmaya başladılar. Güvenli bölgedeki altyapı yatırımları için uluslararası bağış konusu o toplantıda gündeme gelir mi?

Uluslararası donörler toplantısını biz gündeme getireceğiz. Sayın Trump’a, Sayın Putin’e ve Sayın Temim’e bu konuları açtım. Katar NATO ülkesi değil ama bu konularda hassas bir ülke. “Barış koridoru” olarak düşündüğümüz bölgedeki projeleri ben kendisine daha önce vermiştim. Sayın Temim de projelerimizi beğendi.

Reklam
Reklam

Bu konutları yaparsak dünyaya örnek teşkil edecektir. Özellikle Tel Abyad ile Resulayn arasında bir adım atabiliriz. 120 kilometre uzunlukta, 30 kilometre derinlikte konutların yapımının başlaması bile gerek Suriye’de gerekse tüm dünyada mültecilerle ilgili gelişmelerde bir örnek haline gelecektir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir proje uygulaması yok. Gerçekleşirse ilk defa burada olacak. Özellikle konutlar, hastane, okul, ibadethane, sosyal donatılar görenleri büyülüyor. Böyle bir adımın atılması takdir topluyor.