Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kocaeli'deki Serdivan Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Sakarya 8. Olağan İl Kongresi'ne ve Şehit Polis Recep Topaloğlu Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Kocaeli 8. Olağan İl Kongresi'nde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Değerli kardeşlerim, sizleri bu anlamlı buluşmada en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Rabbime, şahsıma sizlerle bir kez daha buluşmayı nasip ettiği için hamdüsenalar ediyorum. Kongremizin Kocaeli'mize, tüm ilçelerimize, vatandaşlarıma hayırlı olmasını diliyorum. Hizmet bayrağımızı Kocaeli'nde dalgalandıran yol ve dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Merhameti ve hamiyeti bir hayat tarzına getiren büyüklerimizi rahmetle yad ediyorum. Şairin dediği gibi, 'Bu can tende durdukça bu beden nefes aldıkça gönlüm sizinledir.' Kalbim Kocaeli için atacaktır. Bizim Kocaeli'ye sevgimiz tarife sığmaz. Burayı Akçakocaların sevdiği gibi seviyoruz. Süleyman Paşaların Orhan Gazilerin sevdiği gibi bu toprakları seviyoruz.
Kocaeli'ni daha da geliştirmek için her türlü desteği sağlamayı bundan sonra da sürdüreceğiz. Kocaeli'nin saygıdeğer insanları şu gerçeği her fırsatta hem kendimize hem milletimize hatırlatıyoruz. AK Parti bir siyasi partinin olmanın ötesinde bir davası, derdi olanların kurduğu büyüttüğü ve bugünlere getirdiği bir partidir.
Öyle vahim durumlarla karşılaşıyoruz ki, bu ülkede siyaset yapıyor, ekmeğini yiyor ama bakıyorsunuz ki bu ülkeye açıkça düşmanlık güdüyor. Hadiselere Türkiye eksenli değil başka pencerelerden bakıyorlar. Milletle milletin değerleriyle ve memleketle bağını tamamen koparmışlar rüzgar nereye eserse hemen oraya dümen kırıyorlar. Sabiteleri ve ilkeleri uğruna zorluklara göğüs gerekecek ülküleri kalmamış. Bunlar ders almıyor. Aynı yanlışı yapmaya devam ediyor.
Milletin kurduğu ve bugünlere getirdiği AK Parti asla böyle olmamıştır. Olmayacaktır. Ve biz de olmaması için ne gerekiyorsa yapacağız. Nefsimizi sorgulamaktan asla ve asla korkmayacağız. Eksiği, hatayı, günahı başkalarında değil hep kendimizde arayarak, hakkın izinde gideceğiz. AK Parti'nin temsilcisi olduğu dava bir medeniyet davasıdır. Bu dava büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etme davasıdır. Bu dava mazluma umut olma davasıdır. Bu dava adalet hürriyet ve hep birlikte onuyrlu bir yaşam davasıdır.
Bu kutlu davayı bozuk para gibi harcamayacağız. Milletimizi ayakta tutan kadim değerlere sahip çıkacağız. Hedeflerimizden milim taviz vermeyeceğiz. Kalbimizi hakka bağlayacak sırtımızı milletimize yaslayacağız. Büyüklenmeyi riyayı, zehirli dili kapımızdan içeri sokmayacağız.
AK Parti teşkilatlarının kapısı tıpkı bir tekke kapısı gibi gelen herkese açık olmalıdır. Terörist ile hırsız ile işimiz olmaz. Zaten onların yolu da AK Parti ile kesişmez.
Bugün de yarın da aynı yolda yürümeye devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ülkeyi yönetmek için milletimizin yarısından fazlasının oyunu almamız gerekiyor. 85 milyon vatandaşımızdan çok küçük kesim dışında herkesin gönlünü kazanmak zorundayız. Son mahalli seçimlerde arzu etmediğimiz netice elde etmiş olsak da bunu yol kazası olarak görüyoruz. Gereken düzeltmeleri her kademede yapıyoruz yapacağız. Önümüzdeki seçimde yüzde 50 çıtasının üzerine çıkacağımızdan şüphe duymuyorum. Yeter ki misyonumuzu hatırlayalım, kollarımızı milletimize açalım.
Suriye meselesi Türkiye'de kimin nerede durduğunu özellikle gösteren bir turnusol olmuştur.
Son 2 haftadır Suriye'deki gelişmelere bakmak bile AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın Türkiye için ne manaya geldiğini anlamak için yeterlidir. Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye batıdan dışlanıyor diyerek ülkemizi bu çatışmanın tarafı haline getirmek için adeta seferber oldular. Azerbaycan 30 yıllık işgalin ardından Karabağ'ı kurtarmak için harekete geçtiğinde en fazla tepki bizim muhalefetten geldi. Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı çıktı, Türkiye'yi Azerbaycan'a silah yardımı yapmakla suçladı. Libya krizinde başkalarından evvel CHP ve şurekasından tepki gördü. 'Libya'da ne işimiz var' diyeni mi ararsın? Arap çölü diyerek insanları aşağılananları mı ararsınk. Suriye krizi bunların tüm foyasının ortaya dökülmesini sağlamıştır. Suriye meselesi Türkiye'deki kimin nerede durduğunu özellikle gösteren bir turnusol olmuştur. Hatırlayın o günlerde CHP'nin devrik genel başkanı 'Ortadoğu bataklığı' diye oryantalist bir kavram uydurdu. Ne anlama geldiğini kendisinin de bilmediği kavram üzerinden hem kamuoyunu hem toplumu zehirledi, nefret tohumları saçtı.
Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı histeri nöbetleri tam 13 yıl bir türlü geçiremedi. Baas rejimin hapishanelerinden yansıyan insanlık dışı işkence, ölüm ve zulüm görüntüleri bile bunları insani çizgiye getirmedi. Bir garibin elinden tutmak yerine hala yerinden yurdundan edilmiş gariplere kin kusuyorlar.
Dün sayın Özel çıkmış güya PYD üzerinden bizi sıkıştırmaya çalıştırıyor. Bölücü terör örgütünün Suriye uzantıları ile ilgili bizim duruşumuz bellidir sayın Özel. PYD'yi terör örgütü olarak görüp görmediğinize cevap vermek asıl sizin görevinizdir. Ülke ülke dolaşıp bu örgütün reklamını yapan da sizin milletvekillerinizdi. Bölücü örgütün Suriyeli uzantısına kefil olan sizin eski genel başkanınızdı.
Çıkın ve açıklayın YPG konusunda siz de eski genel başkanınız gibi mi düşünüyorsunuz? Bayrak değiştirmek ne zaman PKK'nın uzantılarını aklamak için yeterli olmaya başladı. Hadi Suriye'yi bilmiyorsunuz, PKK'nın 40 yıldır çevirdiği dolapları da mı bilmiyorsunuz? Allah bunlara basiret ve feraset versin. Tüm bu krizlerde Türkiye'nin kaptan köşkünde AK Parti'nin olması Türkiye'nin şansıdır."
CHP lideri Özgür Özel dün yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
"PYD de Suriye bayrağını kullanmaya karar vermiş. Erdoğan’a sormak lazım şimdi PYD terör örgütü mü değil mi?”