Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyanın en güveniliri" diyerek duyurdu! Ağustos ayı itibarıyla vatandaşlara verilecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, "Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanları zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Dünyanın en güvenli pasaportlarından biri olan yeni pasaportumuzun sayfaları, Topkapı Sarayı ile başlayıp, birinci Meclis Binası ile sona eriyor ve tam ortasında da Ayasofya Camisi bulunuyor. " ifadelerini kullandı. Erdoğan yeni pasaportların Ağustos ayı itibarıyla vatandaşlara verileceğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hazırlıkları yürütülen yerli ve milli pasaport üretimine ilişkin, "Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanları zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk." dedi.

YERLİ VE MİLLİ PASAPORT

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, uzun süredir hazırlıkları yürütülen önemli projelerden birinin de yerli ve milli pasaport üretimi olduğunu belirtti.

Erdoğan, "Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanları zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Dünyanın en güvenli pasaportlarından biri olan yeni pasaportumuzun sayfaları, Topkapı Sarayı ile başlayıp, birinci Meclis Binası ile sona eriyor ve tam ortasında da Ayasofya Camisi bulunuyor. Ağustos ayı itibarıyla vatandaşlarımıza verilmeye başlanacak yeni pasaportumuzun da ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum." ifadesini kullandı.

Reklam
Reklam

"3 MİLYON 700 BİN SURİYELİ BİZİM KARDEŞİMİZDİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu'nun tarihin her döneminde çeşitli sebeplerle diğer coğrafyalardan gelen insanlara kucak açtığını, onlara yurt olduğunu, özellikle son 150 yılda Kafkasya'dan Balkanlar'a dört bir yanda başı dara düşen, hayatı ve geleceği tehdit altına giren tüm insanların yönünü Anadolu'ya çevirdiğini söyledi.

Bu topraklarda yaşayanların, canını ve onurunu kurtarmak için gelen hiç kimseyi "el" görmediğini, dışlamadığını, ötekileştirmediğini, onlara asla husumet beslemediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hep birlikte vatanımızı, ezanımızı, bayrağımızı, istiklalimizi ve istikbalimizi korumak, ülkemizi geliştirmek, devletimizi güçlendirmek, milletimizi kalkındırmak için çalıştık, çabaladık. Gerektiğinde Çanakkale'den İstiklal Harbi'ne ve 15 Temmuz'a kadar her durumda vatanımız uğrunda canımızı vermekten kaçınmadık, kol kola şehadete yürüdük, koyun koyuna aynı mezarda yattık. Sık sık dile getirdiğimiz gibi bizim devletimizin sınırları başkadır, milletimizin gönül sınırları bambaşkadır. Devletimizin sınırları doğudan batıya, Edirne'den Kars'a, kuzeyden güneye, Sinop'tan Hatay'a uzanır. Milletimizin gönül sınırları ise merhale merhale Avrupa'dan Asya'nın en uçlarına, Sibirya'dan Afrika'nın derinliklerine, okyanusları aşıp, bir uçtan diğerine, Amerika'ya kadar uzanan genişliğe sahiptir. Bilhassa tarih ve medeniyet birlikteliğimizin olduğu coğrafyalardaki kardeşlerimizle gerçekten çok hasbi, çok yakın bağlarımızın olduğunu kimse inkar edemez."

Reklam
Reklam

Türkiye'nin bu coğrafyalardaki kardeşleriyle arasındaki gönül bağını hiçbir zaman koparmadığını belirten Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'nin ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla milyonlarca insanın Anadolu'ya geldiğini kaydetti.

Çerkezlerden Boşnaklara, Tatarlardan Türkmenlere, Gürcülerden Araplara farklı kökenlere sahip pek çok kişinin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kendilerine yeni bir hayat kurduğunu belirten Erdoğan, "Öyle ki Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusumuzun neredeyse yarısı sınırlarımız dışından gelen insanlardan oluşuyordu." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet dönemi boyunca da Balkanlar'dan Kafkaslara kadar her yerde başı dara düşenlere ülkenin kapılarının açık olduğunu söyledi.

Çeşitli tarihlerde eski Yugoslavya topraklarından, Bulgaristan'dan, Romanya'dan, Doğu Türkistan'dan, İran'dan, Orta Asya'dan, Afganistan'dan, Bosna'dan, Kosova'dan milyonlarca ailenin Türkiye'ye sığındığını hatırlatan Erdoğan, bunlardan bir kısmının daha sonra başka yerlere gitse de çok büyük bir bölümünün Türkiye'de kaldığını ifade etti.

Reklam
Reklam

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi Bay Kemal ne diyor? 'Biz bunların hepsini tekrar Suriye'ye süreceğiz. Geldikleri yere göndereceğiz'. Bunları yapamayacaksın. Bunları yapmaya hiçbirinizin de gücü yetmez. Zira biz ensar kültürüyle yetişmişiz. Biz muhacir kültürünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Biz sizler gibi evet bu toprakları hudayinabit bulmadık. Bu topraklarda verilen mücadelenin ne olduğunu gayet iyi biliriz. Şu anda 3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimizdir ve biz bu kardeşlerimize sahip çıktık, sahip çıkıyoruz ve sahip çıkacağız Bay Kemal. Senin ortakların varsın PKK terör örgütünün mensupları olsun. Sen onlarla beraber Ankara'dan İstanbul'a yine yürümeye devam et. Ama biz bu kardeşlerimizle ensar kültürü, muhacir kültürü içerisinde yolumuza devam edeceğiz, asla taviz de vermeyeceğiz. Çünkü biz şuna inanıyoruz, ancak inananlar kardeştir ve kardeşliğimizi koruyacağız."

"SURİYE'DE 100 BİN BRİKET EV YAPMA PROJESİNİ BAŞLATTIK"

Körfez Savaşı başladığında Irak'tan Türkiye'ye gelen 1 milyon kişinin tamamına yakınının savaşın ardından evlerine geri döndüğünü belirten Erdoğan, Suriye'deki iç karışıklıkların ardından yaklaşık 4 milyon kişinin Türkiye'ye geldiğini ve şimdi Suriye'nin kuzeyinde yapımı devam eden briket evlerden mümkün olduğunca fazlasını yapmaya da gayret edeceklerini söyledi.

Reklam
Reklam

Erdoğan, çatışmaların halen devam ettiği, terör örgütlerinin saldırılarını sürdürdüğü, siyasi birliğin ve toprak bütünlüğünün henüz sağlanamadığı Suriye'nin istikrara kavuşması için her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugüne kadar ülkemize gelen Suriyelilerden 500 bini sınırlarımıza bitişik bölgelerde güvenli hale getirdiğimiz yerlere dönüş yaptı. Uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle 4 milyon kişinin İdlib başta olmak üzere bulundukları yerlerde kalmalarını sağlıyoruz. Buna rağmen İdlib'deki gerilimin ve diğer bölgelerdeki güvensiz ortamın sürmesi, ülkemizdeki Suriyeli sayısının belirgin şekilde azalmasının önüne geçti. Antalya'da 2015 yılında yapılan G-20 Zirvesi'ne katılan liderlere Suriyeli sığınmacılar için bu ülkenin topraklarında süratle 1 milyon kişinin iskanını sağlayacak şehirler inşa edilmesi teklifinde bulunmuştuk. Maalesef özellikle de Batı ülkeleri, sığınmacıları kendi sınırlarından uzak tutmak için yaptıkları harcamanın çok azıyla hayata geçirilebilecek bu projeye gereken desteği vermediler. Türkiye bu yükün büyük bir bölümünü hem kendi sınırları içinde hem de Suriye topraklarında üstlenmek durumunda kaldı.

Reklam
Reklam

"1 MİLYONDAN FAZLA SIĞINMACI GİTMEK İÇİN GÖNÜLLÜ"

Geçtiğimiz yıl sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle Suriye topraklarında gerçekten çok zor şartlarda yaşayan insanlar için 100 bin briket ev yapma projesini başlattık. Bu proje kapsamında 57 bin briket evi tamamladık, 20 bini ile ilgili çalışmalar sürüyor, kalan 23 bin evi de en kısa sürede yapacağız. Bu sayıyı daha da artırmamız mümkün olabilir. Şimdi 2015 yılındaki asıl projemizi hayata geçirecek yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarının finansmanıyla, Suriye topraklarında 13 ayrı yerde okuluyla, hastanesiyle, sanayisiyle, tarımıyla gereken tüm altyapıya sahip 200 bin konut inşa edilmesini inşallah sağlıyoruz. Amacımız halen ülkemizde yaşayan 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara sahip bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalar, bu geri dönüş için 1 milyondan çok daha fazla sığınmacının gönüllü olduğunu göstermektedir. Böylece tüm dünyanın adeta sırtını döndüğü, görmezden geldiği, vicdanını kapattığı bir trajedinin çözümünde önemli bir merhaleyi daha Türkiye'nin öncülüğünde tamamlamayı hedefliyoruz. İnşallah çalışmalar ilerledikçe bu sürecin ayrıntıları ile ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız. Rabbim kimseyi vatansız, yurtsuz, evsiz bırakmasın, canıyla malıyla onuruyla sınamasın diyoruz." (AA)

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: