Çanakkale’den dünyaya seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda'da 50 müslümanın şehit edildiği saldırının arkasındaki mesajı, hisleri ve niyeti anladıklarını belirterek, "Dedeleriniz geldiler burada olduğumuzu gördüler, sonra da kimi ayakları üzerinde kimi tabutla döndüler. Şayet aynı niyetle gelecekseniz sizi de bekleriz. Sizleri de dedeniz gibi uğurlayacağımızdan hiç şüpheniz olmasın. Bu iş öyle masum insanların üzerine haince kurşun sıktığınız silahın kabzasına; boyayla isimler, tarihler yazmakla olmaz. Biz tarihi Çanakkale'de kanımızla yazdık. Biz bin yıldır buradayız, inşallah kıyamete kadar da burada olacağız. İstanbul'u Konstantinopolis yapamayacaksınız" dedi.
Erdoğan, Münbiç'te, Fırat'ın Doğusu'nda, Kudüs'ün mahremiyetine yönelik saldırılara karşı tarih yazacaklarını yineleyerek, "İsrail'in başındaki zatın oğlunun ifadeleriyle Yeni Zelanda'daki teröristin ifadeleri aynı. Aynı kaynaktan besleniyorlar. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm mazlumlara, tüm müslümanlara, Türklere karşı kalkacak ellere yazacak tarihimiz var" diye konuştu.
18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 104. yıl dönümü münasebetiyle Çanakkale’de 18 Mart Stadyumu’nda düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu topraklarda şehitleri olan, bir zamanlar aynı sınırlar içinde yaşadığımız Balkanlar’daki, Kuzey Afrika’daki, Ortadoğu’daki, Kafkaslar’daki bütün kardeşlerimi selâmlıyorum. Emin olsunlar, emanetlerine gözümüz gibi bakıyoruz. 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 104. yıldönümü vesilesiyle bugün bir kez daha sizlerle birlikte olmanın memnuniyeti mutluluğu içindeyim. Bin yıldır istiklâlimiz ve istikbâlimiz için bir gül bahçesine düşer gibi toprağa giren bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. 18 Mart şehitlerimizi birinci dünya savaşında pek çok cephede verdiğimiz yüz binlerce şehidimizi, katledilen milyonlarca masum kardeşimizi, İstiklal Harbi şehitlerimizi, terörle mücadele şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Çanakkale’de bir asır önce neler yaşandığını bilmeyen, verilen mücadeleyi anlamayan, kavramayan hiç kimseye bu ülkenin havası da suyu da ekmeği de helâl olmaz. Çanakkale Savaşı’nı savaşlardan bir savaş sananın, bu topraklarla da, milletle de, ülkeyle de ilgisi yok demektir. Çanakkale’yi ruhunun derinliklerinde yaşatmayan kimsenin bu ülkeyle, bu milletle ilgili tek cümle dahi kurmaya hakkı yoktur. Malazgirt’i bilmeyen Süleyman Şâh’ın İznik’te kurduğu Selçuklu devletinin anlamını da bilmez. Selçukluyu bilmeyen, Söğüt’te dikilen fidanın nasıl dünyanın en büyük devleti hâline dönüştüğünü bilmez. Bursa, Edirne’de verilen mücadelenin amacını bilmeyen, İstanbul’un fethini kavrayamaz. Fetih heyecanını duymayan, büyük medeniyetin derinliğini göremez. Bunu göremeyen, Çanakkale’de nasıl olup da yüz binlerce kahramanın gözleri kapalı şahâdete yürüdüğünü anlayamaz” dedi.
“Çanakkale’yi hazmedemeyen, İstiklâl Harbimizin kodlarını da çözemez” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu toprakların önemi ancak böyle derin tefekkürle kavranabilir. Ömrünün son döneminde, ‘İstiklal Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı’ diye soran dostuna Mehmet Akif, ‘Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın’ diyerek cevap vermiştir. Biz de diyoruz ki, Allah bir daha bu milleti Çanakkale’deki gibi bir imtihana tâbi tutmasın. Ancak şâyet böyle bir durum ortaya çıkarsa tıpkı 104 yıl önce olduğu gibi Çanakkale’nin denizini de, topraklarını da o düşmanlara mezar etmekten aslâ çekinmeyiz. Türkiye’nin sabrını ve kararlılığını aradan geçen bir asrı aşkın zamana rağmen hala sınamaya devam ediyorlar. Suriye sınırımızı tâciz ederek burada bir terör koridoru kurmaya çalışarak sınıyorlar. Irak sınırımızın dibinde aynı şekilde bu yollara tevessül ediyorlar. Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de haklarımıza tecâvüz etmeye kalkarak bunu sınıyorlar. Ege’de bizi kendi karamıza hapsedip denize ayak basamaz hâle getirerek bizi sınıyorlar. Avrupa’da özellikle Almanya’da, Fransa’da camilerimize, derneklerimize, vatandaşlarımıza her yıl yüzlerce saldırıda bulunarak sınıyorlar. Ülkemizde sokaklarımızı karıştırarak, darbe girişimlerinde bulunarak, karanlık ittifaklar kurarak sınıyorlar. Ekonomimize saldırarak, milletimizin işine, ekmeğine, lokmasına göz dikerek sınıyorlar. Hatta yeri geliyor, ülkemizden 16 bin 500 kilometre uzaklıkta Yeni Zellanda’da, oradaki verdikleri mesajlarla bizi sınıyorlar. Çanakkale’den 104 yıl sonra bir kez daha sesleniyor ve diyoruz ki mesajınızı aldık. Hislerinizi de, niyetinizi de anladık. Kinininizin, nefretinizin canlı olduğunu anladık. Bir teröristin ortaya çıkmak sûretiyle 50 Müslümanı öldürmesinin de ne olduğunu anladık. Yaşadığımız toprakları da, aldığımız nefesi de bize çok gördüğünüzü de anladık”.
Türk milletinin kıyamete kadar bu topraklarda olacağını söyleyen Erdoğan, “Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçemeyeceksiniz tehdidini manifestosunda ifade edenin ne tür bir terörist olduğunu da anladık. Bu bireysel bir olay değildir. Örgütlüdür. Biz buradayız, biz Çanakkale’deyiz. Biz Trakya’sıyla, Anadolu’suyla bu ülkedeyiz. Biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çerkez’iyle, Boşnak’ıyla, Roman’ıyla buradayız. Çanakkale’deyiz, Türkiye’deyiz. Bin yıldır buradayız. İnşallah kıyamete kadar da burada olacağız. İstanbul’u Konstantinopol yapamayacaksınız. Dedeleriniz geldiler, burada olduğumuzu gördüler. Sonra da kimi ayakları üzerinde, kimi tabutla döndüler. Şâyet aynı niyetle gelecekseniz sizi de bekleriz. Sizleri de dedeniz gibi uğurlayacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Biz Çanakkale’yi hepimizin hayâli olan barışın, ortak acılardan doğan kardeşliğin sembolü olarak görüyoruz. Şu ânda karşı tarafta, Yeni Zelandalılar, Avustrualyalılar yok mu, onlar bizim şehitlerimizle orada aynı yerlerde yatmıyorlar mı? Bunlara ev sahipliğini yapan biz değil miyiz? Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi, onlar burada göğüs göğse, kardeş kardeşe yatacaklar. Biz bu misafirperverliği yapan değil miyiz? Size ne oluyor? Şunu unutmayın. Çanakkale, bizim için, nâmusunu çiğnetmeyen ve çiğnetmeyecek olan Asım’ın neslinin sembolüdür. Asım’ın nesli de işte burada. Dostça gelirseniz sizi ağırlayacaklar, düşmanca gelirseniz de ona göre muâmele edecekler. Tıpkı çukur eylemleriyle ülkemize kafa tutan teröristlere, Suriye sınırında musallat olan DEAŞ’lı, PKK, PYD’li katillere yaptığımız gibi hepinizi ayak bastığınız yere gömecekler. Bu iş öyle mâsum insanların üzerine hâince kurşun sıktığınız silahın kabzasına boyayla isimler ve tarihler yazmakla olmaz. Biz tarihi Çanakkale’de kanımızla yazdık. Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde yazdık. Bugün yine yazacağız. Yine yazacağız, yine yazacağız. Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Kandil’de yazdık. Burada da yazarız. Biz tarihi sınırda teröristleri yok ederek, 15 Temmuzdaki gibi darbecileri çıplak ellerimizle püskürterek yazdık. Biz tarihi şanla, şerefle, onurla yazdık. Daha yazacak çok tarihimiz var. Münbiç’te, Fırat’ın doğusunda yazacak tarihimiz var. Kudüs’ün mahremiyetine yönelik saldırılara karşı yazacak tarihimiz var. İsrail’in başındaki zatın oğlunun ifadeleriyle, Yeni Zelanda’daki teröristin ifadeleri aynı. Aynı kaynaktan besleniyorlar. Dünyanın neresinde olursa olsun, bütün mazlum Müslümanlara, Türklere karşı kalkacak ellere yazacak tarihimiz var. Ekonomiyle, tehditlerle, sinsi ayak oyunlarıyla ayaklarımıza çelme takmaya çalışanlara karşı yazacak tarihimiz var. Bu millet, hak davası söz konusu olduğunda ölümü öldüren bir millettir. Çanakkale şehitleri için yazılan mısrâlar dalga dalga bu günümüze, geleceğimize ışık tutuyor. Buradan öyle bir ses verin ki, tıpkı bir asır evvel olduğu gibi ta dünyanın öteki ucundan duyulsun. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. Bizi bölemeyecekler, parçalayamayacaklar, bu vatanımız bu şekilde 780 bin kilometre karesiyle inşallah farklı yarınlara gidecek” diye konuştu.
Erdoğan, Kürdistan skandalına da atıfta bulunarak, “Çıkmış bir terörist ne diyor? Kürdistan. Soruyorum: Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge var mı? Türkiye’nin güneydoğusu, doğusu, Karadeniz’i, Akdeniz’i var. Orta Anadolu, Ege, Marmara’sı var. Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge yok. Çok seviyorsan Irak’ın kuzeyinde Kürdistan var. Defol git orada yaşa” diyerek sözlerini noktaladı.
18 Mart Stadyumu’ndaki törenlerde kahramanlık marşları çalan Mehter Takımı ellerinde Türk Bayrakları’yla etkinliğe katılan vatandaşları coşturdu. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Halk Oyunları Gösterisi ilgiyle izlendi. Törenlere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turan.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk da katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan önce Çanakkale Valisi Orhan Tavlı ile Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamirel Levent Kerim Uça da birer konuşma yaptılar.
ERDOĞAN TROYA MÜZESİ'NİN AÇILIŞINI YAPTI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale'de 64 milyon liraya mal olan ve 1712 eserin sergileneceği Troya Müzesi'nin açılışını yaptı.
Çanakkale’de Troya Müzesi’ni hizmete açan Erdoğan, “Çanakkale ve yarım ada bölgesinde birçok projeyi hayata geçirdik. Bu bölgenin kadim tarihini tekrar dünya kültür hazinesine kazandırdık. 10 binlerce şehidin koyun koyuna yattığı şehitliğimizi bakımsızlıktan kurtarmamız için başbakanlığımın ilk döneminden itibaren büyük bir gayret sarf ettik. Sonunda Çanakkale’de bir asır önce yazılan destanın ruhuna, mânâsına ve önemine uygun bir hüviyete kavuşturduk. Şehitliğin ülkemizin dört köşesinden vatandaşlarımızın ziyaret ettiği ve gurur duyduğu bir çehreye kavuşturduk” dedi.
Şehitlikler kadar müzelerin de bir milletin tarihinin aynası olduğunu ifâde eden Erdoğan, “Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan Anadolu her metrekaresinden tarih fışkıran bir açık hava müzesi gibidir. Çanakkale’den Mardin’e, Antalya’dan Trabzon’a, Çorum’a, Niğde’ye kadar her şehrimiz farklı kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Dünyada hiçbir ülkeye nasip olmayan eşsiz hazinenin kıymetini bilmek, siyasetçisinden ve sanatçısından tarihçisine kadar herkesin görevidir. 82 milyon olarak nasıl tarihî eserlerimize, camilerimiz, külliyelerimiz, saraylarımıza sahip çıkıyorsak, müzelerimize de aynı hassasiyetle sahip çıkmamızın gereğine inanıyorum. Hükümet olarak son 17 yılda bu alanda büyük çaba harcadık. Türk müzeciliğini güçlendirmek için pek çok adım attık. Ülke genelinde 142 müzemizi yeniledik. 52 yeni müze açtık. Koleksiyonuyla dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu medeniyetleri müzesini restore ettik. 2002 yılında müze ve ören yerlerini ziyaretçi sayısını 7,4 milyondan 2018 yılında 28,2 milyona ulaştırdık. Nereden nereye? Bir çok arkeolojik kazıya kaynak aktararak yer altındaki medeniyetleri yer üstüne çıkarmaya çalışıyoruz. 2002 yılında kazılar 57 iken bu rakam 122’ye ulaştı. Önümüzdeki süreçte bu rakamların artacağına inanıyorum. Yurtdışına kaçırılan eserlerin tekrar vatanına geri getirmenin mücâdelesini veriyoruz” diye konuştu.
"TARİHİMİZİ GELECEK KUŞAKLARA TAŞIYORUZ"
Bugün açılışını yaptıkları Troya Müzesi’nin tarihimizi gelecek kuşaklara en güzel şekilde taşıma çabasının son örneği olduğunun altını çizen Erdoğan, “Troya 5 bin yıllık geçmişiyle Unesco tarafından 98 yılında dünya kültür mirasına alınan en önemli ören yerlerimizden birisidir. Biz de 2018 yılını Troya yılı ilân ederek yurt içi ve dışında daha iyi tanıtılmasını sağladık. Bugün de tarihî hazineleri bütün insanlığın istifâdesine sunan bu müzeyi açıyoruz. 2013 tarihinde inşaatına başladığımız Troya Müzesi’ni 64 milyon 444 bin liralık yatırım bedeliyle hayata geçiriyoruz. 52 eser açık teşhir, 1712 eser ise kapalı teşhir olmak üzere 1764 eserin sergisini yapıyoruz. Burada hem yapılan kazılar neticesinde ortaya çıkan arkeolojik eserleri, hem de diğer ülkelerde bulunan Troya eserlerini en güzel şekilde sergileme imkânına kavuşturuyoruz. Ayrıca müzede sergilenmek üzere tespit edilen kayıp eserin yurtdışından ülkemize getirilmesi için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kültür Bakanlığımızın süreci hassasiyetle takip ederek burayı zenginleştireceğini ümit ediyorum” dedi.
Erdoğan’a Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı ve AK Parti milletvekilleri eşlik ediyor.