Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanaat önderlerine hitap etti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ın kuzeyindeki gayrimeşru referanduma ilişkin, "Referandum denilen olay bir sebeptir ama netice değildir. Netice bundan sonrasıdır. Burada iş bitmemiştir, sadece başlamıştır. Bir tarafında İran, kuzeyinde Türkiye, güneyinde Irak yönetimi, batısında Suriye. Ne yapacaksın, nereye gidecekesin, nasıl çıkacaksın? Buyurun, şimdi bütün hava sahaları da kapatılacak, uçuşlar zaten yasaklandı. Kim gelecek, nasıl gideceksin? Yakında sınırlar da kapatılacak. Nasıl girişini çıkışını yapacaksın?" dedi.

Reklam
Reklam

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelen bazı kanaat önderlerini kabulünde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin gücünün "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" diye ifade ettikleri sağlam temellerden kaynaklandığını söyledi.

Bu temellerden tek birine bile halel gelmesine izin vermeyeceklerini, hiçbir vatandaşın bunlardan tek biriyle dahi irtibatını koparmasına veya zayıflatmasına rıza gösteremeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Budur bizim çıkış yolumuz." diye konuştu.

Kanaat önderlerine, "Kardeşlerim, bugün sizlerle açık yüreklilikle konuşacağım. Gizli saklı hiçbir şey olmayacak." diye seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birileri çocukluk düşlerini gerçekleştirecek diye tüm bölgemizin ve ülkemizin güvenliğinin tehlikeye atılmasına biz müsaade edemeyiz. '16 yaşımda benim hayallerim vardı. İşte şimdi o hayallerimi gerçekleştirdim. Bunun, bundan sonrası beni çok da ilgilendirmiyor.' havasına girmek kuru hayaldi. Şunu özellikle bilmenizi istiyorum. Referandum denilen olay bir sebeptir ama netice değildir. Netice bundan sonrasıdır. Burada iş bitmemiştir, sadece başlamıştır. Bir tarafında İran, kuzeyinde Türkiye, güneyinde Irak yönetimi, batısında Suriye. Ne yapacaksın, nereye gidecekesin, nasıl çıkacaksın? Buyurun, şimdi bütün hava sahaları da kapatılacak, uçuşlar zaten yasaklandı. Kim gelecek, nasıl gideceksin? Yakında sınırlar da kapatılacak. Nasıl girişini çıkışını yapacaksın?

Reklam
Reklam

Bir devleti yöneten bu şeyleri böyle çocukça değerlendirir mi? Devlet yönetiyorsun, eyalet devleti de olsa, eyalet yönetimi de olsa bu, bir yönetim. Duygusal olarak kendini tatmin etmek için böyle bir adım atılır mı? Senin yanı başında 350 kilometre Türkiye var."

Erdoğan, Barzani'ye, başbakanlığı döneminde memurlarının maaşlarını ödeyemediği için 2 milyar dolar kredi açtığını, Kuzey Irak'taki petrolün taşınması noktasında boru hattının da aynı şekilde çalıştığını hatırlattı.

- "Otur oturduğun yerde"

Barzani'ye, "Peki sana bu hakkı kim veriyor?" diye soran Erdoğan, şunları kaydetti: "Sadece arkanda İsrail var. Sağ tarafına Fransa'nın eski dışişleri bakanını almışsın, sol tarafına da bir başka Yahudi'yi almışsın ve onlarla beraber masa üstünde çalışma yapıyorsun. Onlar sana dost değil. Onlar bugün senin yanında olur, yarın yok olurlar. Sen bize bakacaksın. Niye o memurunun maaşını ödeyemediğin zaman onlara gitmedin? Niye onlardan o zaman bir destek alamadın? Onlar sana bu destekleri yapsaydılar... İşte bu nasıl bir anlayışla buranın yönetildiğini gösteriyor. Eyvallah, dört dörtlük bir nankörlük. Hele hele DEAŞ'la mücadelenin sebep olduğu kaosu fırsata çevirmek asla kabul edilemeyecek bir davranıştır."

Reklam
Reklam

Erdoğan, Türkiye'nin bölgesindeki hiçbir etnik veya dini grupla sorununun, sıkıntısının olmadığına dikkati çekerek, "Benim ülkemde bunca benim Kürt kardeşim var. Benim onlarla bir sorunum yok ki ama bu ne diyor? 'Bu benim, 16 yaşımdan beri hayalimdi.' diyor. Yahu laf mı? Otur oturduğun yerde. İşte Irak'ta, Irak bölgesel, yerel yönetimin başındasın. Her şeyi alıyorsun, veriyorsun, gidiyor, geliyor. Bütün altyapı, üstyapıyla farklı bir orada yönetim var. Ve maalesef ciddi bir faturayı orada yaşayan tüm Kürt'ü, Türkmen'i, Arab'ı, Ezidi'si, Süryani'si, hepsine böyle bir faturayı kesti." ifadelerini kullandı.

- "Biz kapıları kapadık mı?" Bir dostunun, "(Irak'ın kuzeyinde) Bir arabaya bindik. 'Oyunu nereye verdin?' diye sordum. 'Evet.' dedim diyor. 'Peki burada sıkıntılar başlarsa ne yapacaksın?' diye sordum şoföre. 'Çoluğu çocuğu alacağım, Türkiye'ye gideceğim.' dedi." şeklindeki sözlerini aktaran Erdoğan, "Görünen köy klavuz istemez ki. Zaten durum bu. Başka yapılacak bir şey yok ama maalesef baştaki bu işi düşünmüyor. Türkiye, tarihi boyunca olduğu gibi bugün de daima başı sıkışanların kapısını çaldığı, ilk sığındığı güvenli liman durumundadır, böyle olmaya da devam edecek." değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, şu anda 3,5 milyon Suriyeli ve 250 bin Iraklının Türkiye'de olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Biz kapıları kapadık mı onlara? Ve biz ayırt ettik mi? Bunların içinde Kürt'ü, Türkmen'i, Ezidi'si, Süryani'si, hepsi var. Niye? Biz yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdik. Nasıl biz Allah'ın kuluysak onlar da Allah'ın kulu. Biz değişiklik yapamayız, biz başka ülkelere benzemeyiz, biz farklıyız. Şimdiye kadar özellikle bölgemizde yaşanan her krizde köken, dil, mezhep, meşrep ayrımı yapmadan tüm kardeşlerimize sahip çıkmanın gayreti içinde olduk. Mazlumun da zalimin de kimliğine bakmadık. Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimizin, Arap ve Türkmen kardeşlerimizin ne zaman başı derde girse yanlarında daima Türkiye'yi, Türk milletini buldular."

Körfez savaşlarından DEAŞ saldırılarına kadar Türkiye'ye sığınan yüz binlerce kişinin bağra basılıp, ekmeğin, suyun paylaşıldığını hatırlatan Erdoğan, "Eskiden beri Balkanlar'dan Kafkasya'ya kadar nerede derde düşen, zulüm gören bir kardeşimiz varsa sığınağı bu topraklar olmuştur. Bunu yaparken de hiçbir maddi karşılık beklemedik, beklemiyoruz. Kardeşlik ve komşuluk hukukunun bir gereği olarak yaptığımız hiçbir işten hamdolsun pişman da değiliz. Hani bizde güzel bir söz var ya: 'Balık bilmezse, halik bilir. Olay bu." şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

- "Sadece insan görüyoruz" Bu inançla bundan sonra da hiçbir ayrım yapmadan, Türkiye'nin kapısına geleni geri çevirmeyeceklerini, mazlum ve mağdurların yanında olmayı sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan, insanı "eşrefi mahlukat, yaratılmışların en şereflisi" gördüklerini söyledi. "Biz mazluma bakarken Kürt, Tükmen, Arap, Çerkez, Tatar görmüyoruz. Sadece ve sadece insan görüyoruz, can görüyoruz. Hepsinden öte, kendimiz için ne istiyorsak, kardeşlerimiz için de aynısını talep etiyoruz." diyen Erdoğan, Türkiye ile tüm bölgede barış, esenlik, herkes için huzur, güven ve emniyet istediklerini ifade etti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin referadum kararına karşı koyduğu tepkinin ne Kürtlerle ne Kürtlükle bir ilgisi yoktur. Bizim tepkimiz Irak'ın birliğine, bereberliğine ihtiyacı olduğu bir dönemde hiçbir gereği ve zorunluluğu yokken üstelik de ülkemize danışılmadan böyle bir teşebbüste bulunulmuş olmasıdır. Bu, Irak'ın toprak bütünlüğüne bir defa bir ihanettir."

Reklam
Reklam

(Sürecek)