Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı'nda düzenlenen Malazgirt Zaferi'nin 950'inci yıl dönümü kutlamalarına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bakanlar, milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunduğu törende Kur'an-ı Kerim tilaveti ve dua edilmesinin ardından kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgeyi tarihi önemine yakışır eserlere kavuşturduklarını söyledi. Malazgirt için Anadolu'daki tarihimizin sıfır noktası tanımı yapıldığını ifade eden Erdoğan, "Bizim tarihimizde kolay kazanılmış zafer yoktur. Malazgirt Zaferi’nin de gerisinde çok büyük fedakarlık vardır. Tarihimizin her döneminde olduğu gibi o yıllarda da devletimizi yıkmayı hedefleyen iç ve dış saldırılarla karşı karşıyaydık. Sultan Alparslan'ın 9 yıllık hükümdarlığı dönemi, halkta memnuniyetin zirveye ulaştığı bir devir olmuştur. Sultan Alparslan bu geniş coğrafyada birliğin ve adaletin tesisi için samimi gayret göstermiştir. Devletinin sınırlarını genişleten Sultan Alparslan, Malazgirt Kalesi'ni almış ve Halep'e kadar ulaşmıştı. Bizans İmparatoru ise Selçuklu ilerleyişini engellemek için yola çıkmıştı. Bizans ordusunun sergilediği vahşeti haber alan Sultan Alparslan, istikametini Ahlat'a çevirmişti. Sulh mümkün olmayınca savaş kaçınılmaz hale gelir. 26 Ağustos 1071 tarihinde yapılan meydan savaşında Bizans büyük bir bozguna uğrarken, Selçuklu Devleti tarihin en büyük zaferlerinden birini kazanmıştır. Türk obaları adım adım bu toprakları vatan haline dönüştürmüştür. İnşa edilen camiler, medreseler, kütüphaneler, çarşılar, hanlar, bu toprakları yepyeni bir çehreye büründürmüştür. Bizim medeniyetimizin kökü hakka ve adalete dayalı fetih medeniyetidir. Güveni, huzuru, refahı hakim kılmak için verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir" diye konuştu.
“Her zaman dediğimiz gibi bizim medeniyetimizin kökü sevgi, hoşgörü, hakka, adalete dayalı bir fetih medeniyetidir" diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tarih, fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, huzuru, hoşgörüyü, refahı hakim kılmak için milletçe verdiğimiz büyük mücadelelerin şahididir. Bugün de ecdadımızdan aldığımız ilhamla kendi vatanımızı ve bayrağımızı dalgalandırdığımız her yeri eman ve esenlik yurdu haline getirmenin mücadelesini veriyoruz. Bizim için Malazgirt, tarihin tozlu raflarındaki sıradan bir zafer değildir. Malazgirt maziden atiye kurduğumuz köprünün başlangıcındaki en önemli taşıyıcısı. Bugün 950’nci yıl dönümüne ulaştığımız Malazgirt Zaferi'nin bininci yılı olan 2071'de bu köprünün diğer tarafındaki iki büyük ayağı haline dönüştürmek istiyoruz. Bu iki taşıyıcı sütün arasındaki kemerin her bir tuğlası alın teriyle kanla canla azimle verilen mücadeleyle döşenmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti’nden Osmanlı'ya, oradan Cumhuriyet'e kadar uzanan bu mücadeleler silsilesinde nice zaferler ve sevinçler yanında nice hüzünler de vardır. Malazgirt'ten başlayıp Konya'ya, ardından Söğüt'ten başlayıp Bursa, Edirne ve İstanbul'a bir asır önce de Ankara'ya kadar uzanan bu uzun yürüyüşün her anı bizim için ibretler ile doludur. Türkiye doğuya ve batıya ait ne varsa hepsini de kucaklayan kuşatan bağrına basan bir büyük medeniyet mirasının bugünkü varisi olarak yeni bir şahlanış içindedir. İlhamını şanlı geçmişimizden alan, gözünü yarım asır bir asır sonrasının dünyasına diken bu atılımı gençlerimizle birlikte zafere ulaştırmakta kararlıyız. Bu asla içi boş bir hamaset, bir böbürlenme, romantik bir mazi özlemi değildir. Tam tersine hakikatin ta kendisidir. Çünkü dünyada bu kadar geniş bir alanda şehitlikleri ile abideleri ile nice tarihi eserleri ile iz bırakmış bir başka millet yoktur. İşte bu izleri takip eden Moğolistan'ın derinliklerinden Adriyatik kıyılarına, Viyana kapılarından her yerde bize ait eserlere sahip çıkıyoruz. Nereye gitsek rengiyle, kokusuyla, özlemiyle karşılaşıyoruz."
Türkiye'yi gelişmiş ülkeler ligine getirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Geri kalmışlık, hak ve özgürlük eksikliklerini milletimizle birlikte 19 yıl gibi kısa bir sürede gidermeyi başardık. Eğitimden sağlığa, adaletten güvenliğe, ulaşımdan enerjiye, tarımdan sanayiye, spordan savunmaya, her alanda ülkemizi gelişmiş ülkeler ligine kadar getirdik inşallah. Dünyanın küresel siyasi ve ekonomik düzeninin yeniden biçimlendiği şu dönemi de istikrar ve güven iklimini koruyarak değerlendirdiğimizde Allah'ın izniyle artık zirveye çıkmış olacağız. Malazgirt Zaferi'nin bininci yıl dönümü olan 2071'i uzun vadeli vizyonumuzun sembolü olarak belirlememizin gerisinde bu anlayış vardır. Bazıları bu ülkenin ve milletin bırakınız 50 yıl sonrasını, 50 dakika sonrasını bile düşünmüyor, bunun sorumluluğunu hissetmiyor olabilir ama bizim vizyonumuz işte budur. Hayali olmayanın hedefi, hedefi olmayanın yolu olmaz. Davası hak olanın yardımcısı haktır, hak olan davada zafer muhakkaktır" dedi.
Anadolu'daki bin yıllık varlığın her dönemi gibi bugünlerin de kolay geçmediğine değinen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bir yandan bölgemizdeki terör ve istikrarsızlık sorunları, diğer yandan tabii felaketler, beri yandan küresel çalkantıların etkileri ile yüzleşiyoruz. Bunun yanında önümüzde pek çok fırsatın imkanın da olduğunu biliyoruz. İstiklal Marşı bile 'Korkma' diye başlayan bir millete yeis yakışmaz. Durmak, duraksamak, geri dönmek yakışmaz. Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım/ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım/ Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım/ Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım. Evet, bu kükremiş sel gibi millete zincir vuracak gafiller gerektiğinde dağları yırtacak azim ve kararlılığa sahip olduğumuzu unutmasınlar. Buradan bir kez daha tekrarlamak istiyorum Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı da bizimdir, İstanbul'un fethinin 600'üncü yılı da bizimdir. Malazgirt Zaferi'nin bininci yılı da bizimdir Hicretin 1500'üncü yılı da bizimdir. Nasıl fetihlerimizle, bilim insanlarımızla, gönül insanlarımızla sahip çıktığımız, inşa etiğimiz eserlerimizle geçmiş bizimse teknolojiyle, yenilikçiliğiyle yapay zekası ile hiç unutmayın gelecek de bizimdir. Çünkü biz tarihin bize yüklediği hiçbir sorumluluktan kaçmamış, hiçbir mücadeleden geri durmamış, hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, emeğini ve gerektiğinde canını ortaya koymaktan çekinmemiş bir milletiz. Çünkü biz Türkiye'yiz, çünkü biz dünyanın en kadim topraklarını her karışıyla bütün mirasıyla sahip çıkan Türk milletiyiz. Çünkü biz insanlığın vicdanı, mazlumların ve mağdurların umut kapısıyız. Ne zaman ki bu vasıflarımızı kaybedersek işte o zaman geleceğimizi tehlikeye atmış oluruz. Hiç kimsenin ülkemize ve milletimize böyle bir kötülüğü yapmasına göz yummayacağız. Malazgirt'ten bir kez daha söz veriyoruz; Büyük ve güçlü Türkiye yolunun kesilmesine rıza göstermeyeceğiz."
Konuşmasının son bölümünde gençlere de seslenen Erdoğan, "Gençler, daha çok çalışacak, daha çok gayret gösterecek, daha çok mücadele edecek ve Türkiye'yi 2023'e hedeflerinden 2053 ve 2071 vizyonundan ayrı düşürmeyeceğiz. Milletimizin başını yere eğdirmeyecek, hüzün çektirmeyecek, gençlerimizin umutların kırılmasına meydan vermeyeceğiz. Bugün burada Malazgirt'te sizlerin gözlerinde gördüğüm ışık, hissiyatımda yalnız olmadığımı gösteriyor. Milletimizin daima yanı başında olan devletine gösterdiği güven ve ortaya koyduğu feraset, yürüdüğüm yolda yalnız olmadığımı gösteriyor. Gençlerimizin coşkusu sevgisi enerjisi mücadele gücümüzü sürekli tazeliyor, artırıyor" diye konuştu.
(DHA)