Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bizim çağrımız bu referandum kararından derhal vazgeçmeleri ve Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümüne yönelik adımların atılması olacaktır." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen hafta İslam İşbirliği Teşkilatı Bilim ve Teknoloji Zirvesi dolayısıyla Kazakistan'ın başkenti Astana'da önemli bir uluslararası toplantıya katıldığını belirten Kalın, bu toplantıda İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak bilim, teknoloji ve eğitim konusunda mesajlar verdiğini, Arakan meselesi ve ikili görüşmeler bağlamında yoğun bir görüşme trafiği yaşadığını ifade etti.
İbrahim Kalın, 2018 yılının başında da Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in Türkiye'ye resmi bir ziyaretinin planlandığını vurgulayarak, iki ülke arasında kurulmuş Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı'nın Türkiye'de gerçekleşeceği bilgisini paylaştı.
Erdoğan'ın, Astana'da yaptığı ikili görüşmeler kapsamında Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani Ahmedzai ile gerçekleştirilen temasların önemine işaret eden Kalın, "Orada yaşanan güvenlik sorunları, Afganistan ve Pakistan arasında yaşanan gerilimlerin aşılmasına yönelik de Sayın Cumhurbaşkanımızın bir dizi girişimi oldu, bunlar da devam edecek." ifadesini kullandı.
- "Beyaz Saray'ın yaptığı açıklamaları biz de memnuniyetle karşıladık"
Kalın, Astana'daki temaslar kapsamında Arakan'da yaşanan insanlık dramını da gündeme getirdiklerini belirterek, şunları söyledi:"Yaklaşık üç haftadır, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu olaylar başladığı andan itibaren çok yoğun bir diplomasi trafiği oldu. Kendisinin yaptığı çağrılar, görüşmeler, temaslar neticesinde şimdi yavaş yavaş uluslararası toplumun da harekete geçmeye başladığını görmüş bulunuyoruz. Sayın Trump ile Kazakistan'dayken yaptığı görüşmede de bu konuyu detaylı bir şekilde gündeme getirmişti. Hemen ardından Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın, onun ardından da Beyaz Saray'ın yaptığı açıklamaları biz de memnuniyetle karşıladık.
Dün de BMGK'da Mynmar'daki hadiseleri kınayan ve şiddetin derhal durdurulması çağrısında bulunan bir karar onaylandı. Bu konuyu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da Sayın Cumhurbaşkanımız hem genel kurula hitabında hem de ikili görüşmelerinde gündeme getirecek."
Sadece bununla yetinilmediğine değinen Kalın, İslam İşbirliği Teşkilatı Rohingya Temas Grubu olarak daha önce kurulmuş bir yapının davetiyle de bir etkinlik yapılacağını bildirdi.
İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ve üye olmayan bütün ülke liderlerini bu etkinliğe davet edeceklerini anlatan Kalın, etkinlikte Arakan, Mynmar ve bu meselenin çözümüne ilişkin konuları da etraflı bir şekilde ele almayı planladıklarını kaydetti.
Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla Arakan'a yardım kampanyası başlattıklarını hatırlatarak, 2012'den beri bu meselenin gündemlerinde olduğunu ve Arakan'a yapılan ciddi insani yardımların bulunduğunu ifade etti.
Orantısız güç kullanımına devam edildiğini bildiren Kalın, Mynmar hükümetine özellikle "insani yardımların ulaştırılması noktasında gerekli kolaylıkları sağlamaları" konusunda çağrıda bulundu.
- "Körfez'de yaşanan kriz etraflı bir şekilde ele alındı" Kalın, birkaç gündür yoğun bir diplomasi trafiği içinde olduğunu ifade ettiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Kuveyt Başbakanı Şeyh Jaber Al Mübarek Al Hamad Al Sabah'ı kabul ettiğini belirterek, "Kuveyt Başbakanı ve Dışişleri Bakanı ile Körfez'de yaşanan kriz etraflı bir şekilde ele alındı. Özellikle Kuveyt Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, sürecin geldiği noktayı detaylı bir şekilde aktardı. Tabi Türkiye'nin de burada oynadığı rol üzerinde Katar, Kuveyt ve diğer Arap ülkeleriyle neler yapılabilir, bu krizin aşılmasına dönük, bu konular detaylı bir şekilde ele alındı." dedi. Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad El-Sani'nin de bu akşam Türkiye'yi ziyaret edeceğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşeceğini aktaran Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İkili konular, Körfez krizi ayrıca Birleşmiş Milletler gündemi etraflı bir şekilde ele alınacak. Katar Emiri Şeyh Tamim'in bu ziyareti de kriz başladıktan sonra da ilk ziyaret oluyor. Dolayısıyla ilk ziyaretini Türkiye'ye yapmak suretiyle de bu süreçte Türkiye'nin oynadığı role ilişkin de önemli bir mesaj verilmiş oluyor. Biz bu Körfez krizinin diyalog yoluyla çözülmesi taraftarıyız. Zira bu gerginlikle sadece bölgenin düşmanlarına katkı sağlar, onları sevindirir. Bölgede istikrar ve barışın tesis edilmesi hem bölge hem bizim için büyük önem arz ediyor."
- "Sessiz kalmayacağımızı da ifade etmek isterim" Kalın, Kuzey Irak'ta devam eden bağımsızlık referandumu sürecine de değinerek, Kuzey Irak Kürt yönetiminin bu yanlış karardan bir an önce dönmesini beklediklerini ifade etti. Kararın karşı karşıya kalınan sorunları çözmeyeceğine, sorunları daha da karmaşık hale getireceğine işaret eden Kalın, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Onları daha bir yalnızlığa itecektir. Çünkü gördüğünüz gibi şu ana kadar bu bağımsızlık referandumuna İsrail dışında destek veren tek bir ülke, uluslararası örgüt dahi yok. Bizim açımızdan, biz Kuzey Irakla şu ana kadar hep iyi ilişkiler içerisinde olduk. Irak Kürtleriyle bu ilişkileri aynı şekilde devam ettirmek niyetinde ve arzusundayız. Ama bunu gölgeleyecek, baltalayacak adımlardan da Kuzey Irak yönetiminin ivedilikle sarfınazar etmesi, geri durması gerekiyor.Onların da bu sürece katkı sağlaması gerekiyor.
Bizim açımızdan hassasiyet arz eden bir diğer konu da Kerkük'ün de bu referandum kapsamına dahil edilmiş olması. Halbuki Kerkük, 'KRG' ifade edilen Kürt bölgesine dahil değil. Böyle bir defakto durum yaratılmaya çalışılması elbette kabul edilemez. Bu vesileyle Kerkük'ün tarihi, kültürel kimliğini gölgeleyecek her türlü adıma karşı olduğumuzu ve sessiz kalmayacağımızı da ifade etmek isterim. Oradaki Türkmen, Arap ve Kürt kardeşlerimiz barış ve huzur içinde yaşamak için elbirliğiyle hareket etmek durumundadırlar."
Irak Meclisi'nin, Kerkük Valisi'ni görevden alındığına ilişkin son dakika haberini de değerlendiren Kalın, şu görüşlerini paylaştı:
"Bu tabii Irak hükümetinin, devletinin, parlamentosunun aldığı bir karardır. Şu ana kadar Kerkük Valisi'nin izlediği politikalara baktığınız zaman, gerek PKK'nın oradaki mevcudiyetiyle ilgili tavrı konusunda gerekse Türkmenler ve referandum konusundaki tavrına baktığınız zaman, kendisinin de bu sonucun oluşmasında bir doğrudan müsebbibi olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bizim çağrımız bu referandum kararından derhal vazgeçmeleri ve Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların çözümüne yönelik adımların atılması olacaktır."
(Sürecek)