Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin, "Bütün o bölge, buna Tel Rıfat da dahil, terör unsurlarından temizlenene kadar bu harekat devam edecektir." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde basın mensuplarının sorularını yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye-İran-Rusya Üçlü Zirvesi'nin ardından yapılan ortak açıklamada "PYD/YPG" vurgusunun neden olmadığı yönündeki soruya Kalın, zirvenin ortak açıklamasında 1. sayfanın 4. paragrafında buna açık bir atıf olduğunu belirtti.
Açıklamadaki "Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişim reddedilmiştir." ifadelerini okuyan Kalın, bunun PYD/YPG terör örgütlerine bir atıf olduğunun çok açık olduğunu söyledi.
Kalın, "Bunun, bu şekilde deklarasyona girmiş olması da bizim PYD/YPG konusundaki pozisyonumuzun, diğer ülkeler tarafından da paylaşıldığını teyit etmektedir." dedi.
Türkiye'nin bu konudaki pozisyonun değişmeyeceğinin altını çizen Kalın, Zeytin Dalı Harekatı'nın da bu çerçevede gerçekleştirildiğini vurguladı.
Kalın, "Bütün o bölge, buna Tel Rıfat da dahil, terör unsurlarından temizlenene kadar bu harekat devam edecektir. Zeytin Dalı Harekatı'nın kapsamının, ne olacağının ve ne zaman tamamlanacağının kararını verecek olan Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Çünkü burada Suriye'nin toprak bütünlüğü kadar, bizim ulusal güvenlik önceliklerimiz de dikkate alınması gereken en önemli unsurdur." değerlendirmesinde bulundu.
- "İnsani yardımlar konusunda, rejim üzerindeki baskı artırılmalı"
Suriye'ye insani yardımların detaylarının sorulması üzerine Kalın, Türkiye'nin kontrolü altındaki bölgelere insani yardımların ulaştırıldığını, Tel Rıfat, Humus, İdlib, Tel Abyad gibi diğer bölgelere de insani yardımların ulaştırılması konusunda hazırlıkların yapıldığını bildirdi.
Kalın, "Önümüzdeki günlerde Amerika'nın başını çektiği Koalisyon Güçleri, Rusya ve İran ile istişare etmek suretiyle bu alanların nereler olacağını, Sahra Hastanesi, mevcut hastanelerin imar edilmesi, doktor, tıbbi malzeme gönderilmesi, diğer insani yardımların ulaştırılması, fırınların kurulması gibi konuları hem AFAD hem Kızılay hem diğer insani yardım örgütleri üzerinden planlayacağız." ifadelerini kullandı.
Zirvenin en önemli sonuçlarından birinin de insani yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılması olduğunu belirten Kalın, "Suriye'de insani yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılmasında rejim üzerindeki baskının artırılması gerekiyor. Çünkü gerek bu ateşkesin hayata geçirilmesi gerekse insani yardımların ulaştırılması konusunda en büyük engeli şu ana kadar rejim çıkarttı. Dün Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konuyu detaylı bir şekilde mevkidaşlarıyla görüştü. Umarız önümüzdeki günlerde bu yardımların ulaştırılması konusunda daha iyi, elverişli bir ortam sağlanır ve biz de bu insani yardımları etkin bir şekilde ulaştırmaya devam ederiz." şeklinde konuştu.
- "Olağanüstü bir şey yok"
Kalın, faizlerle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında bir toplantı yapıldığına yönelik haberlerin hatırlatılması üzerine de "Cumhurbaşkanımız ekonomiyi yakından takip eden bir lider. Bu, başbakanlığı döneminde de böyleydi, cumhurbaşkanlığı döneminde de böyle. Sayın Başbakanımızla, ilgili ekonomi ekibiyle yakın bir mesai içerisinde hep olmuştur. Bu yeni bir şey değil. Zaman zaman 'Külliye'de özel bir toplantı yapıldı', 'Ekonomiyle ilgili birtakım toplantılar yapılıyor' gibi haberler, aslında bizim açımızdan rutini ifade ediyor. Bunlarda çok olağanüstü bir şey yok. Bu yakın takip ve ilgi neticesinde 2017'de biz 7,4 gibi bir büyüme rakamını yakaladık. Dolayısıyla bunlara olağanüstü birtakım anlamlar atfetmek doğru değil." diye konuştu.
Faizler konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pozisyonun her zaman net olduğuna dikkati çeken Kalın, "Hiçbir zaman kapalı kapılar ardında birşey söyleyip, dışarıda başka bir şey söyleyen bir lider değil. Bunu kürsüden de bu toplantılarda da grup konuşmalarında da ifade etti, etmeye devam ediyor. Faizlerin düşürülmesi, gerek kamu gerek özel bankalarda, Türk ekonomisini canlandıracak, ivme kazandıracak bir hamle olacak. Bu pozisyonunu her zaman tutarlı bir şekilde ifade etti." değerlendirmesinde bulundu.
Kalın, son günlerde bunun dışında yaşanan olağan dışı bir hadise olmadığının altını çizerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türk ekonomisine olan bu yakın ilgisi ve takibinin devam edeceğini ve bunun neticelerinin 2017'de görüldüğünü söyledi.
- "Kendi kaynaklarımızdan teyit edeceğiz"
Türkiye'nin PYD/PKK konusunda Rusya ile ortak bir çalışma yürütebileceği, Amerika'nın ise Menbiç'te üç yeni üs kurmasının olası operasyonu engelleyip engellemeyeceğinin sorulması üzerine Kalın, "Tel Rıfat konusunda Rusların bize söylediği, burada YPG/PYD unsurlarının neredeyse kalmadığı yönünde. Bunu kendi kaynaklarımızdan teyit edeceğiz. Zeytin Dalı Harekatı'ndan önce orada bir yapılanmanın olduğunu biliyoruz. Bu harekatla beraber bunlardan 3 bin 800 kadar teröristi elimine ettik. Ondan çok daha fazlası da Afrin bölgesini terk ederek kaçtılar. Bunların bir kısmı Tel Rıfat üzerinden kaçtı, bir kısmı başka yerlerde küçük gruplar halinde sağda, solda olduğuna dair haberler de geliyor. Dün Afrin için de benzer bir istihbarat geldi. TSK gerekli operasyonu hemen yaptı. O konuda dikkatli hareket ediyoruz." karşılığını verdi.
Afrin içerisinde de mayın temizleme, tuzaklamaların ortadan kaldırılması gibi çalışmaların devam ettiğini ifade eden Kalın, genel bir asayişin tesis edildiğini ancak emniyet tedbirlerinin de elden bırakılmayacağını vurguladı.
İbrahim Kalın, Türkiye'nin öncelikli hedefinin bölgenin tamamından PYD/YPG unsurlarından temizlenmesi olduğunu dile getirerek, bu konuda Rus mevkidaşlarıyla görüşmeye devam ettiklerini ifade etti.
Tel Rıfat'ın bir anlamda Afrin bölgesinin bir uzantısı gibi olduğuna vurgu yapan Kalın, "Tel Rıfat'tan göçmek zorunda kalan, Azez'de bulunan binlerce Tel Rıfatlı var. Bunlar Suriyeliler. Bunların içinde Kürt, Arap ve diğer etnik unsurlar da var. Neden kaçtıklarına baktığınız zaman PYD/YPG'den gelen baskılar üzerine oradan kaçtılar. Geçtiğimiz hafta Azez'de sokak gösterileri yaptılar. 'Biz artık kendi evlerimize dönmek istiyoruz' diye. Oradaki asayişi sağlayacak adımları da atıp PYD/YPG gibi unsurlardan tamamen o bölgenin temizlenmesi yönündeki çalışmamız devam edecek." dedi.
- "Amerika'nın bir karar vermesi lazım"
Kalın, Amerika'nın Menbiç'te yeni üs kurması konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Münbiç'le ilgili Amerikalılarla yürüttüğümüz bir müzakere süreci var. PYD/YPG'nin SDF adı altında kamufle etmeye çalıştıkları o güçlerin Münbiç'ten çıkarılması, bu güçlerin Fırat'ın doğusuna çıkarılması sağlandıktan sonra üzerinde mutabık kaldığımız anlayış birliği şuydu, bu hala geçerli. Buranın güvenliğini Türkiye ve Amerika olarak biz birlikte yerel unsurlarla sağlayabiliriz. Bizim pozisyonumuzda bir değişiklik yok. Amerikalılardan beklediğimiz, bu yönde adımlar atmaları. Bizim beklentimiz hem Türk-Amerikan ilişkileri açısından hem Suriye'nin toprak bütünlüğü hem de DEAŞ'la mücadele bir zaafın oluşmaması açısından kast ettiğimiz PYD'nin fiili durum yaratarak başka hedeflere yönelmesi. Münbiç'le ilgili konuştuğumuz ana planın mutabık kaldığımız anlayış çerçevesinin hayata geçirilmesi yönünde. Amerikan yönetiminden Suriye konusunda farklı çelişkili açıklamalar geliyor. Bunlar ciddi kafa karışıklığına yol açıyor. Burada şu soruyu sormamız lazım. Amerika'nın bir karar vermesi lazım, Suriye'de DEAŞ'la mücadele bitti mi, bitmedi mi? Yani 'bitti' diyorlar, 'Bitmek üzere' diyorlar, 'Bitime yaklaştık' diyorlar. Sonra 'Yok hayır, tehdit devam ediyor' diyorlar. Orada ciddi bir kafa karışıklığının olduğu anlaşılıyor. Başkalarının kafa karışıklığı ya da planları bir tarafa, bizim kafamız son derece net, bizim yaklaşımımız son derece açık."
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye'nin DEAŞ ile mücadelede uluslararası koalisyonun üyesi olarak Fırat Kalkanı Harekatı'nda en ön saflarda bulunan ülke olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Biz Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde 3 binden fazla DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdik. Ülkemizde yüzlerce DEAŞ'lıyı tutukladık, hapse attık, sınır dışı ettik. Bu mücadelede bizim pozisyonumuz son derece net. Ama Suriye kaynaklı terör tehdidini sadece DEAŞ ile sınırlayıp PKK'nın Suriye kolu olan YPG/PYD'yi görmezlikten gelmek terörle mücadelede bir zaaftır. Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından bir risktir. Suriye'nin etnik sosyal ahengi açısından da tehdittir. Bizim bunları göz ardı etmemiz mümkün değil. Çünkü biz, 911 kilometre sınırı olan bir ülkeyiz. Dolayısıyla Münbiç ile ilgili beklentimiz genel olarak Suriye'deki hedeflerimizle uyumlu olmalı. Amerikalılardan beklentimiz de orada üzerinde konuştuğumuz adımların artık hayata geçirilmesi şeklinde olmalı."
(Sürecek)