Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkındaki davada mütalaa (2)

Cumhuriyet Savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, Cumhuriyet gazetesinin "devletçi" ve "ulusalcı" çizgisinin 2013'ten sonra birden değiştirilip devleti hedef aldığı belirtildi - Murat Sabuncu, Akın Atalay ve Ahmet Şık'ın da aralarında bulunduğu 13 sanığın "örgüte yardım", bir sanığın "örgüt propagandası yapmak", bir sanığın da "örgüt yöneticiliğinden" cezalandırılması, 3 sanığın da beraati istenen mütalaada, 2 sanığın dosyasının da ayrılması talep edildi - Mütalaada, Ahmet Kemal Aydoğdu ve Akın Atalay'ın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi istendi

İSTANBUL (AA) - Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında, "PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları" iddiasına ilişkin, firari sanıklar gazetenin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar ve İlhan Tanır ile aralarında Akın Atalay, Ahmet Şık'ın da bulunduğu 2'si tutuklu 20 sanığın yargılandığı davada mütalaa açıklandı.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada görülen duruşmaya, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili ve duruşma savcısı Hasan Bölükbaşı, hazırladığı esas hakkındaki mütalaasını yaklaşık 4 saatte okudu.

Reklam
Reklam

Mütalaada, Cumhuriyet Vakfı'nda hukuka aykırı işlemlerle Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasının değiştirilmesi sürecinde ilk adım atıldığı belirtildi.

Akın Atalay'ın etkin rol oynayarak, Orhan Erinç ve Hikmet Çetinkaya'nın birlikte hareket etmesini sağlayacak şekilde gazete politikasını değiştirerek PKK/KCK/DHKP-C eylemlerine yardım niteliğinde ortam sağladığı aktarılan mütalaada, Mustafa Balbay, Alev Coşkun gibi Atatürk ilkelerine bağlı kişilerin tasfiye edildiği kaydedildi.

- Cumhuriyet gazetesi araç olarak kullanıldı

Mütalaada, gazetede etkin söz sahibi olan vakıf yönetiminin dizayn edildiği, Can Dündar ile birlikte Aydın Engin, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Ahmet Şık, İlhan Tanır gibi yayıncı ve muhabirlerin görevlendirmesiyle, belli amaçlara bağlı yayın politikası sürdüren, okurlarıyla kuvvetli etkileşimi olan gazetenin 90 yıllık geçmişi ve kuruluş felsefesinin değişime uğradığı anlatıldı.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), MİT tırları haberi gibi kamuoyunu yanlış yönlendirici bir haberle, Türkiye'nin terörü destekleyen bir devlet olduğu yönünde algı yaratıldığı, Zaman, Taraf, Bugün gazetelerinin taraftarları dışında kamuoyundaki itibarı kaybolduğu için Cumhuriyet gazetesini bir araç olarak kullandığı belirtildi.

Reklam
Reklam

Cumhuriyet gazetesinin "devletçi" ve "ulusalcı" çizgisinin 2013'ten sonra birden değiştirilip devleti hedef aldığı aktarılan mütalaada, cezaevinden çıktıktan sonra Mustafa Balbay'ın FETÖ'yle ilgili görüşlerini açıkladığı için yazılarına son verilmesinden dolayı mağdur edildiği dile getirildi.

- Terör örgütü başı masum gösterildi

Mütalaada, gazetenin güncel olaylarla ilgili görüş ortaya koyuyor gibi olsa da, Aydın Engin'in terör örgütlerini desteklediği, "Fakirhaneme malikane dediler" haberiyle terör örgütünün başının masum gösterilmesinin de yayın politikasının değişikliğinin göstergesi olduğu aktarıldı.

Ankara'da TAK tarafından üstlenilen bombalı saldırının ardından kapatılan Zaman gazetesi ile Cumhuriyet gazetelerinin "Devletin kalbine bomba" manşetini aynı zamanda yayınladığı belirtilen mütalaada, savunmalarda benzerliğin tesadüf olduğu, başka örneklerin de bulunduğu belirtilse de çizgisi farklı olan iki gazetenin aynı manşeti atmasının tesadüfle açıklanamayacağı vurgulandı.

- Örgütler meşru gösterilmeye çalışıldı

Reklam
Reklam

Mütalaada, Ahmet Şık'ın MİT tırlarının durdurmasıyla ilgili savcıyla yaptığı röportajda, eski savcı Aziz Takcı'nın yaptıklarının meşru gösterilmeye çalışıldığı belirtildi.

Ahmet Şık'ın terör örgütü PKK/KCK'nın sözde üst düzey yöneticisi Cemil Bayık ile röportajında PKK'nin meşru bir silahlı örgüt olduğu algısı oluşturmaya çalışıldığı anlatılan mütalaada, açıklamaların kamuoyuna ulaştırılarak propaganda yapıldığı, Ahmet Şık'ın Twitter'da kullandığı beyan ve paylaşımların iddialarla benzerlik taşıdığı, eylemleri "savaş" olarak kabul ettirmeye çalıştığı, güvenlik güçlerine "katil" gibi nitelemeler yaptığı kaydedildi.

Tüm bu değerlendirmelerden sonra mütalaada, sanıklar Ahmet Şık, Akın Atalay, Hikmet Aslan Çetinkaya, Mehmet Orhan Erinç, Önder Çelik, Hacı Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Bülent Utku, Güray Tekinöz, Aydın Engin, Ahmet Kadri Gürsel ve Murat Sabuncu'nun "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapsi istendi.

Reklam
Reklam

Mütalaada, Yusuf Emre İper hakkında örgütün şifreli mesajlaşma programı olan ByLock'u kullandığına dair yeterli delil elde edilemediğini belirterek, Twitter'dan yaptığı paylaşımlar nedeniyle "basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak"’ suçundan 1,5 yıldan 7,5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

Sanıklar Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç, Önder Çelik, Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya, Güray Tekinöz ve Turhan Günay hakkında "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçundan dava açıldığı hatırlatılan mütalaada, sanıklar için somut ve yeterli delil elde edilemediğinden bu suçtan ayrı ayrı beraatleri talep edildi.

Sanıklar Bülent Yener, Günseli Özaltay ve Turhan Günay hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan cezalandırılmaları için dava açıldığı belirtilen mütalaada, sanıkların mevcut eylemlere karşı atılı suçu işlediklerine dair yeterli delil bulunmadığından beraatleri istendi.

Mütalaada, tutuklu sanık Ahmet Kemal Aydoğdu hakkında FETÖ'nün hiyerarşik yapısına dahil olarak, yönetici konumunda bulunduğu tespit edildiğinden "terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istenilen mütalaada, Aydoğdu ve Akın Atalay'ın tutukluluk halinin devamı talep edildi.

Reklam
Reklam

Can Dündar ve İlhan Tanır'ın firari oldukları belirtilen mütalaada, bu sanıkların dosyalarının ayrılması istendi.

Duruşmaya, ara verildi.

(Bitti)

Anahtar Kelimeler: