Cumhuriyetin Siyasi Tanığı: Ulucanlar Cezaevi

Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulan Ulucanlar Cezaevi, Türk siyasi hayatından kesitler sunarak yaşanan onlarca acıya tanıklık etti. İnsanların kapısında günlerce ve umutla haber beklediği hapishane, birçok seveni bir daha görüşmemek üzere birbirinden ayırdı.

1925-2006 yılları arası faaliyet gösteren cezaevi, şimdilerde müzeye dönüştürülmüş halde ziyaretçilerine kapılarını açıyor.

İçerideyim... Kabul ediyorum bu ziyaret biraz soğuk:

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533546/640xauto.jpg)

Ana kapıdan girdikten sonra, uzun ve rutubet kokan bir havalandırma karşılıyor beni... Girişin bitiminde dönemin şairleri, yazarları ve gazetecilerinin kaldığı Hilton diye anılan 9. ve 10. koğuşlar çıkıyor karşıma.

Reklam
Reklam

Cezaevinin en rahat koğuşuna Hilton adı verilmiş:

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533549/640xauto.jpg)

Ankara manzaralı ve cezaevinin en rahat koğuşu olduğu söylenen yere Hilton adı verilmiş. Hemen hemen herkes tarafından tanınan gazeteciler, şairler ve yazarlar burada bir süreliğine mahkum edilmiş. O isimlerden ikisi: Bülent Ecevit ve Necip Fazıl Kısakürek.

Hilton'dan sonra tek kişilik hücrelere doğru:

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533552/640xauto.jpg)

Henüz mahkumiyet kararı kesinleşmemiş tutuklular, cezaevinde disiplin suçu işleyen veya dışarıda işlediği suç nedeni ile diğer mahkumlardan ayrılması gerektiği düşünülen kişilerin tutulduğu tek kişilik hücrelere geçiyorum Hilton'dan... Daracık alanda nefes almak neredeyse mümkün değil. İçim daralıyor, fotoğrafımı çabucak çekip hızlı adımlarla terk ediyorum hücreyi.

Dört bir yanı duvar, geriye hiçbir şey:

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533555/640xauto.jpg)

Gözümün önündeki manzara sanırım tarihte yolculuğumun en can alıcı kısmı. Hücrelerde yaşanan dram canlanıyor kafamda. Müze hiç ummadığım kadar etkileyici... Hücrelerin kiminde tek bir yatak ve oda içerisinde bulunan alaturka tuvalet var. Bazılarında ise sadece dört bir tarafı duvar, geriye hiçbir şey...

Reklam
Reklam

Yeşilçam filmlerindeki hapishane görüntülerini andıran koğuşlar:

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533558/640xauto.jpg)

Özgürlüğe hasret kalmış onlarca insanı temsilen bal mumundan yapılmış heykeller, olup biteni canlandırmam için bana yardımcı oluyor. Söylemleri farklı olan bir dünya insan, Ulucan'da kader ortaklığı yaşamış. Tıpkı Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Metin Toker, Muhsin Yazıcıoğlu gibi...

Geçmişin karanlık yüzü avluda:

![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/12533561/640xauto.jpg)

Mahkûmların cezaevi süreçlerinde avluda volta attığı günlere ait fotoğrafların bulunduğu yerde geçmişin izi her adımda hissediliyor. 81 yıl boyunca işkencelerle, infazlarla anılan hapishane şimdilerde yaşananları gözler önüne seren bir müze.

Ulucanlar Cezaevi'nde idamların gerçekleştiği darağacı da sergileniyor. Öğreniyorum ki bu darağacında 18 idam gerçekleştirilmiş. Türkiye'de idam cezasının kaldırıldığına dikkat çekmek için dar ağacı demir parmaklı bir hücreye yerleştirilmiş.

Reklam
Reklam

Gökhan Karakurt'a ait daha fazla fotoğraf için buradan.