Mehmet ÇINAR/ANTALYA, Club Hotel Sera'da 2 gün sürecek toplantı Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çelikel'in 'Katılımcıların büyük bir çoğunluğunun Siyasal İslam düşüncesine bağlı olduğu görülen Milli Eğitim Şurası'nın Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmaya yönelik kararlarını reddediyoruz' başlıklı duyuruyu okumasıyla başladı.
Şura kararlarının bazılarının Cumhurbaşkanı tarafından ısrarla tekrarlanması ve savunulmasının siyasal iktidarın hangi anlayış içinde olduğunu gösterdiğini belirten Çelikel, şöyle dedi:
"Bebelere zorunlu din dersi konulmasına ilişkin karar, çocuklarımızı bebek yaşlardan başlayarak günah- sevap, cennet- cehennem korkusuyla baskı altında tutulmasına, psikolojilerinin bozulmasına, güvensiz içeriklerin oluşturulmasına yol açacaktır. Oysa daha iki ay önce AİHM'nin ortaöğretimde din kültürü ve anlak bilgisi dersinin zorunlu okutulmaması yönünde aldığı kararın uygulanması beklenirken, bu kez ilk sınıflara zorunlu din dersi konulması, AİHM kararını ve uluslararası hukuku hiçe saymanın, Türkiye'yi Avrupa Konseyi ve AB'den uzaklaştırmanın bir diğer örneği olacaktır."
Milli Eğitim Şurası'nda gündeme gelen Osmanlıca dersinin eğitim kalitesini düşüreceğini savunan Prof. Dr. Çelikel şöyle konuştu:
"Osmanlıca' adı altında Arapça-Farsça karışımı bir dili ve Arap harflerini zorla öğretmeyi savunmak, esasen düşük olan eğitimin kalitesini daha da düşürecek, müfredatta yer alan din eğitimi ve Kuran-ı Kerim dersleriyle birlikte öğrencileri bilimsel düşünceden uzaklaştıracaktır. Şura, turizm eğitimi alan öğrencilerden alkollü içti ve kokteyl hazırlamayı öğrenmesini bile dini olarak sakıncalı gören anlayışla, turizmi de Türkiye'ye çok görmektedir. Şura, yurttaşlık yerine kul ve ümmet düşüncesini pekiştiren anlayışla okullarda insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersinin bağımsız okutulmasını gerekli görmemiştir. Türkiye'nin demokrasi ve insan haklarına saygılı bir ülke olması kimleri rahatsız etmektedir? Din ağırlıklı derslere yer açmak için kendini keşfetme çağında olan çocukları, her ikisini birden öğretmek yerine resim ya da müzik dersini seçmek zorunda bırakmayı düşünenler, sanat eğitiminin de insanları özgür bireyler olmaya yöneltmesinden mi korkuyor? Cumhurbaşkanının hemen iki gün sonra topladığı Din Şurası'nda açıkça, 'Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşlık gibi yapay dinler oluşturduğu' biçimindeki sözlerini ve din ve devlet işlerinin ayrıldığı laikliğin devlete egemen olduğunu eleştirel bir üslupla anlatmasının, ne yazık ki, 'Atatürk devrimlerine ve Cumhuriyete meydan okumak' demek olduğunu söylemek istiyoruz. Sivil toplum olarak demokratik cumhuriyetin din devletine dönüşmesine izin vermeyeceğimizi kamuoyuna duyuruyor, sivil toplumu bu konuda birlikteliğe davet ediyoruz."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz