İstanbul (AA)- Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, "Dalgalı kur rejimi altında bu tarz oynaklıklar, gerek dışsal unsurlara, gerekse ülkemizden kaynaklı gelişmelere bağlı olarak yaşanmaktadır ve gelecekte de yaşanabilir"dedi.
İSO Meclis toplantısında konuşan Yılmaz, dalgalı kur rejimi ve kur politikasının temel unsurlarına değinerek, bu kur rejimi altında, Merkez Bankasının açık veya zımni olarak döviz kurunun seviyesine ilişkin herhangi bir taahhüdü bulunmadığını, döviz kurunun bir politika aracı olmadığını söyledi.
Döviz kurlarının piyasa koşulları altında belirlenmesinin, Merkez Bankasının döviz piyasalarında hiç işlem yapmayacağı anlamına gelmediğine işaret eden Yılmaz, "Döviz rezervimiz son dört yılda yüzde 180 oranında artarak 15 Eylül 2006 tarihi itibarıyla 56,8 milyar dolara ulaşmıştır" dedi.
Yılmaz, döviz piyasalarındaki ikinci tür işlemlerinin ise döviz kurlarında oluşan veya oluşabilecek olan aşırı oynaklıkları önlemek amacıyla, oynaklığın nedenlerini ve potansiyel sonuçlarını dikkate alarak yaptıkları doğrudan müdahaleler olduğunu anlattı.
Durmuş Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu müdahaleler; Merkez Bankasının döviz piyasasına girerek döviz alması veya satması şeklinde olabileceği gibi, duyuru ve sözlü uyarılarla da olabilmektedir. Ancak yaptığımız bu müdahaleler, rezerv biriktirme amacıyla yaptığımız ihalelerden farklı olarak, mekanik uygulamalar değildir. Her durum kendi koşulları altında özel olarak değerlendirilmekte ve müdahale kararı buna göre alınmaktadır."
Yılmaz, Merkez Bankasının döviz piyasasında yaptığı bu iki tür işlemle 2002 yılından bugüne yaklaşık 43,7 milyar dolarlık net döviz alımı gerçekleştirildiğini bildirdi.
Merkez Bankasının, döviz piyasasındaki gelişmeleri, enflasyon ve finansal istikrar üzerindeki doğrudan etkisi nedeniyle dikkatle takip ettiğine işaret eden Yılmaz, bu kapsamda finansal piyasalarda Mayıs-Haziran döneminde yaşanan çalkantıyı şöyle değerlendirdi:
"Otuz yıllık enflasyonist geçmişi olan bir ülkede beklentilerdeki kırılganlığı, sadece beş yıllık bir geçmişe dayanan yapısal kazanımlarla kalıcı bir şekilde ortadan kaldırmak oldukça güçtür. Bu nedenle tüm gelişmekte olan ülkelerde finansal çalkantıların yaşandığı bu son dönemde, Türkiye'de yabancı çıkışlarından kaynaklanan kısa vadeli piyasa hareketleri, makroekonomik temellerde kalıcı bir bozulma olmadığı halde, gereğinden fazla olumsuz algılanmıştır."
Benzer şekilde, son dönemde de "İkinci dalga geliyor", "Piyasalar tekrar dalgalanacak" söylemlerinin gündemde sıklıkla yer aldığını dikkat çeken Yılmaz, "Dalgalı kur rejimi altında bu tarz oynaklıklar, gerek dışsal unsurlara, gerekse ülkemizden kaynaklı gelişmelere bağlı olarak yaşanmaktadır ve gelecekte de yaşanabilir" dedi.
Yılmaz, dalgalı kur rejimi altında kurlardaki hareketlerin bir belirsizlik değil, risk unsuru olduğunu bu riskten korunmanın mümkün olduğunu belirtti.
Ana eğilim olarak Türk parasının değer kazanma sürecinin, aynı zamanda Türk parasının itibar kazanma süreci olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Dalgalı kur rejimi düzgün bir şekilde işlediği, enflasyon güvenilir makroekonomik politikalar ile kontrol altında tutulduğu, yapısal reformlara devam edildiği sürece ters dolarizasyonun ve böylece Türk parasının itibar ve değer kazanma sürecinin devam etmesi beklenmektedir."