ANKARA (İHA) - Avukatı Ahmet Doğan'ı azleden Danıştay saldırısının faili Alparslan Aslan, kendine El-Kaide, İslami Hareket ve Aczmendiler davasında yaptığı savunmalarla gündeme gelen Abdurrahman Sarıoğlu'nu avukat tayin etti.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına katılmayan avukat Sarıoğlu mahkemeye sunduğu esas hakkındaki savunmasına ilişkin dilekçesinde ilginç ifadelere yer verdi. Danıştay ve Cumhuriyet Gazeteleri'ne düzenlenen saldırıların laik Cumhuriyet yönelik olmadığını savunan Sarıoğlu dilekçesinde, "Olay laik devlete hiçbir zarar vermemiştir. Çünkü temel hak ve özgürlükler sadece yönetilenlere gerekli değildir. Devlete de gereklidir ki laik rejimi sürekli kılabilsin. Avrupalı yönetenler temel hak ve özgürlükleri yönetenlerin kara kaşı kara gözü için tanımamışlardır. Türkiye'de kadının başını örtme özgürlüğü olmadığı gibi başını açma özgürlüğüde yoktur. Çünkü başını açmak kadın için bir mecburiyettir, bir seçenek değildir" dedi. Dilekçesinde Türkiye'de başörtüsü yasağının Müslümanları silaha alıştırmaktan başka bir işe yaramadığını savunan Sarıoğlu, " Bu yönüyle aslında devlete zarar veren başörtüsü yasağı. Başörtüsünün siyasi simge oluşturacak şekilde bağlanması iddiasına gelince; bu bağlayış Mustafa Kemal'in hanımı Latife Hanımın başörtüsü bağlayışının aynısı. Latife Hanım da mı devlete cephe almıştı" dedi.
Kuran-ı Kerim'den ayetlere de yer verilen dilekçede şu ifadelere yer aldı: "Türkiye'de Müslümanların Şeyh Sait Efendi'nin hareketi hariç devletin şeklini değiştirmek, İslami Nizamı kurmak amaçlı hareketi olmamıştır. Sadece laik düzenin doğru uygulanmasını istemektedir. Laik düzeni benimsemezler, ancak laik düzeni değiştirmek için cebre dayalı bir eylem de ortaya koymuş değiller. Nitekim olayda da medyadan duyduğumuz Alparslan Aslan'ın 'Türban kararının cezası verildi' dediğidir, devlete yönelik söz etmediğidir."
Dilekçesinde olayın terör olayı olmadığı savunan Sarıoğlu, daha önce iki bayanı başörtülü olmaları sebebiyle meslekten ihraç eden Gümüşhane Barosu Başkanı Ali Günday'ı öldüren müvekkili İzzet Kıraç'ın müebbet ağır hapis cezası aldığını ve terör hükümlüsü sayılmadığını söyledi. Olayın örgütlü olmadığın savunulan dilekçede şu ifadelere yer verdi:
"Dosyaya bakıldığında Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atma Alparslan Aslan tarafından yapılmış, ancak bazı kişilere para verilerek olaya katılmaları, gözcülük vs. gibi ufak tefek yardımları sağlanmıştır. Danıştay 2. Dairesi'ne yapılan saldırı ise açık seçik ortadadır ki tek başına Alparslan Aslan tarafından yapılmıştır. Olay ağır tahrik altında işlenmiştir. Dosyaya bakıldığında Alparslan Aslan'ın olay öncesi birkaç gün öncesi ve olay sonrası birkaç gün doğru dürüst yemek yemediği ve anormal davranışlar içerisinde olduğu görülmektedir. Büyük bir sarsıntı yaşamaktadır. Anlaşılan odur ki bardağı taşıran son damla Cumhuriyet Gazetesi'ndeki karikatürde domuza başörtüsü giydirilmesidir. Annesi ve üç kız kardeşi başörtülü olan Alparslan Aslan başörtüsüne yönelik aşağılama ve dışlamadan çok fazla etkilenmiştir. Başörtüsü bir ibadet olduğundan durum din ve vicdan özgürlüğüne aykırıdır. Yine Tevhid-i Tedrisat Yasası gereğince Müslümanların ayrı okul açma hakkı olmadığından öğrenme temel hakkının hiçe sayılması sözkonusudur. Bu demektir ki Alparslan Aslan'ın maruz kaldığı tahrik haksız bir tahriktir. Sonuçta gerek Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılması olayı ve gerekse Danıştay 2. Dairesi'ne yapılan saldırının ağır tahrik altında yapıldığı açık seçik ortadadır."
Dilekçede, Arslan'ın saldırısının türban kararında imzası olanlara yönelik olduğu belirtilerek, bu olayın terör ve devlete yönelik sayılmayacağı savunuldu. Arslan'ın saldırıları kendisinin yaptığını söylediğini ve TCK'nın 62. maddesinde yer alan ceza indirimden yararlanmasının istendiği dilekçede, "Çünkü mahkemeye yardımcı olunmuştur. Şurası muhakkaktır ki sanığın samimi ikrarı olmasaydı olayın sübut bulması pek o kadar kolay olmayacaktı" denildi.