Darbe döneminde ölen Ali Ekber Yürek'te işkence izine rastlanmadı

12 Eylül darbesinin ardından işkenceyle öldüğü iddia edilen Ali Ekber Yürek'in mezarı 30 yıl sonra açıldı. Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında mezardan alınan numuneler Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderildi. Adli tıpta yapılan incelemelerde işkence izleri tespit edilemedi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ise dönemin savcısı hakkında yapılan şikayeti değerlendirmeye almadı.
Öğretmen Ali Ekber Yürek'in, 12 Eylül darbesinin ardından işkence görerek hayatını kaybettiği iddia ediliyor. Yasa dışı sol örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla darbeden hemen sonra 7 Mayıs 1981'de Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde arkadaşı Kalender Hışır'la birlikte gözaltına alınan Yürek, önce Afşin'de sorgu merkezi olarak tahsis edilen Yol Su Elektrik İdaresi'ne, ardından da yatılı bölge okuluna götürülür. İddiaya göre, Yürek ve arkadaşı Hışır, burada iki hafta işkence görerek hayatını kaybeder. İşkenceciler, ağabeyi Mehmet Yürek'i 25 Mayıs 1981'de İstanbul'dan Afşin'e çağırarak, kendisine 24 yaşındaki kardeşinin cesedini teslim eder. Mehmet Yürek'e de kardeşinin kendisini astığı söylenir.

REFERANDUM, YÜREK AİLESİ İÇİN UMUT OLDU
Darbecilerin yargılanmasının önündeki engellerin referandumla kalkması üzerine Yürek'in ağabeyi yıllar sonra kardeşinin ölümünden sorumlu olanlara karşı hukuk savaşı başlattı. Ancak başlatılan soruşturma kapsamında ciddi bir mesafe alınamadı.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Mehmet Yürek'in avukat Hasan İlter, Yürek'in kardeşi Ali Ekber Yürek'in öğretmen iken 1981 yılında gözaltına alınıp işkenceden öldürüldüğünü söyledi. 12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa değişikliğiyle Geçici 15. Maddenin kaldırılması ile Mehmet Yürek tarafından 10 Eylül 2010 tarihinde zaman aşımı da göz önünde bulundurularak şikayet dilekçesi verildiğini anlatan İlter, "Kardeşinin işkenceyle öldürülmesi esnasında yanında bulunan arkadaşlarının isimleri de verildi ve tanık olarak dinlenmesi istendi. Emir veren işkencecilerin isimleri verildi. Fakat aradan bir buçuk yıl zaman geçmesine rağmen dosyada birkaç yazışma haricinde çok önemli bir gelişme olmadı." dedi.

HSYK, DARBE DÖNEMİ SAVCISINA İŞLEM YAPILMASINA İZİN VERMEDİ
İlk dilekçenin Tunceli Cumhuriyet Savcılığına verildiğini anlatan İlter, yetkisizlik nedeniyle dosyanın önce Elbistan Cumhuriyet Savcılığına, sonra da Malatya Cumhuriyet Savcılığına yollandığını ifade etti. Son olarak ise dosyanın Ankara Cumhuriyet Savcılığına gönderildiğini dile getiren İlter, şöyle devam etti: "Şu an dosya soruşturma için bekletilmekte. Soruşturma kapsamında Ali Ekber Yürek'in işkence izlerinin kontrolü amacıyla mezarı açıldı. Bir rapor tutuldu. Bu rapor Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderildi. Çıkacak raporun buradan sonucunu bekliyoruz. Ancak hariçten aldığımız bilgilere göre işkence izleri tespit edilememiş. Dönemin Cumhuriyet Savcısı hakkında Mehmet Yürek tarafından suç duyurusunda bulunuldu. Ancak HSYK, bu kişi hakkında işlem yapılmasını gerek görmedi. Biz de bu karara itiraz ettik."
Mehmet Yürek ile birlikte 12 Eylül 1980 darbesi dönemi işkencelerini soruşturan Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin ile de görüştüklerini belirten İlter, savcının kendilerine elinde bine yakın dosya bulunduğunu, çok yoğun olduğunu söylediğini aktardı. İlter, savcıya konunun önemli olduğunu belirterek, soruşturmanın daha da hızlandırılmasını talep ettiklerini ifade etti.
Kardeşine işkence yaparak ölmesine sebep olan yetkililerin 30 yıldır adalet önüne çıkarılmadığını belirten Yürek ise kardeşinin sistematik işkenceler sebebiyle öldüğünü vurguladı. Anayasa değişikliğinin ardından umutlandıklarını belirten Yürek, ancak aradan geçen bir buçuk yıla rağmen ciddi bir adım atılmadığını ifade etti. Bu soruşturmanın çok önemli olduğunun altını çizen Yürek, işlemlerin hızlandırılmasını istedi.