Darbe girişimi sonrası psikolojimiz

Geriye birçok ölüm, soru işareti ve nihayetinde OHAL'i bırakan darbe girişimi sokağa çıkan halkın mutluluk şarkılarıyla savuşturulmaya çalışılsa da neden olduğu psikolojik bir travma var.

Selim Gerçeker / Mynet Haber

O gece neler yaşandı?

Türkiye geçtiğimiz Cuma gecesi kanlı bir darbe girişimiyle büyük bir sınav verdi. Jetlerin tepemizden uçuştuğu, insanların öldürüldüğü, meclisin bombalandığı (Türkiye tarihinde bir ilk) girişim neyse ki başarısız sonuçlandı.

Kısaca değinecek olursak o gece televizyonlardan izlediğimiz Irak işgali ya da Filistin'in bombalanması gibi görüntülere yakın deneyimler yaşadık. Genelkurmay Başkanlığı'nın önünde acımasızca taranan insanlar, tank altında ezilen yurttaşlar ve köprüde ateş altında kalan vatandaşlar... Tehlike sadece dışarıda olanlar için de geçerli değildi. Evlerinde gelişmeleri takip eden vatandaşlar bile kendini güvende hissetmiyordu. Bir kısım dışarıda ölürken bir kısım da nasıl öldürüldüklerini televizyondan canlı izleyerek dehşete kapıldı. Daha sonrasında gelen jet sesleri özellikle arkasında bıraktığı (çoğu insanın doğruluğunda birleştiği) sonic boom sesiyle büyük bir dehşete kapıldı. Sabaha kadar süren çatışmalarda en sonunda teslim olmalar yaşandı ve darbe girişimi sona ermiş oldu.

Reklam
Reklam

Aşağıdaki görüntü darbe gecesi Ankara semalarında çekildi.

Halk haklı olarak kutlama yapıyor, ancak psikolojimiz ne durumda?

Videolara bakılırsa büyük ihtimal çoğunuz bu zamana kadar birçok ceset fotoğrafı, saldırı girişimi,bombalama vs gördünüz. O gece, Türkiye vatandaşları olarak endişeyle takip ettiğimiz Suriye, Filistin, Afganistan gibi sürekli savaş halindeki ülkelerde yaşayan insanlarla empati kurmak için de bir fırsattı.

Peki nedir bu savaş psikolojisi?

Resmi bir tanımı olmasa da isminden anlayacağımız gibi savaş, kaos ve iç savaş gibi durumlarda ortaya çıkan bazı duygu ve düşünce bozuklukları ve travmalar olarak adlandırılabilir. Bu dönemlerde fizyolojik, sosyolojik ve psikolojik anlamda birçok ihtiyacımızın fazlasıyla karşılanması ve desteklenmesi gerekiyor.

Fransız Lape Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Haluk Arslan, savaşın, bireyler ve toplumlar üzerinde felaket ile eşdeğer bir algısının olduğunu ve korku, endişe, kaygı gibi birçok olumsuz duyguyu çağrıştırdığını ifade ediyor.

Reklam
Reklam

Dr. Haluk Arslan’a göre savaş ve yaşanan şiddet eylemleri, ölümler, yaralanmalar, hastalıklar, açlık, yer düzen değişiklikleri, alışkanlıkların engellenmesi, evinden, işinden, okulundan, ikametinden uzaklaşma ve ekonomik zorlanmalar, bireylerin güçsüz ve güvensiz durumlar yaşamasına yol açıyor. Travmatik etkiler, bireylerde fiziksel ve psikolojik sorunlara neden oluyor. Ahlâki değerler de zarar görüyor.

Peki korku, endişe, kaygı gibi duygular hissediyor muyuz? Elbette!

Korkudan başlayacak olursak hayatımızda yer etmiş korkuyu hissedebilmek için savaş gibi büyük bir unsura neden yok aslında. İnsanın doğasında var olan korku aslında bir çeşit savunma mekanizması. Özellikle savaş ve kaos gibi durumlarda daha şiddetli hissediliyor ve haliyle zihinde kalıcı ya da geçici hasarlara sebep oluyor. Korku hissettiğinizde, vücudumuz aniden değişir. Vücudumuzun yapısında farklı değişmeler meydana gelir ve ihtiyaç duyduğu bölgelerde oksijenden zengin kan sağlanması için kalbimiz hızlı hızlı çarpmaya başlar. İhtiyaç duyduğumuz daha fazla oksijeni almak için daha hızlı nefes alıp vermeye başlarız ve nabzımız artar... Bu gibi durumlar devamında bir tür travma ve kaygıyı getiriyor. Kaygı ve korku arasındaki en büyük fark ise; korkunun kaynağı belliyken kaygının olmaması. Bu durum da yaşanan darbe girişimi sonrası ne olacağı konusunda bilmediğimiz etkenlerden ötürü yaşadığımız kaygıyı gösteriyor.

Reklam
Reklam

Peki Travma?

Çok yakınımızdan geçen jetlerin sesleri ya da yakından duyduğumuz patlama ve çatışma sesleriyle bile travmaya yaşayabiliyoruz. Örneğin olaylar yaşandıktan sonra birçok insanda herhangi bir araba sesine bile 'acaba yine bir şey mi oluyor' paranoyası hakim oldu. Travma sonrası kişide moral bozukluğu, umutsuzluk, uykusuzluk, kâbus görme, en ufak uyaranla irkilme, sinirlilik, travmatik olaya ait anıların tekrarlaması, bu olayı hatırlatan durumlardan kolayca rahatsız olma, kendini ya da çevredekileri değişmiş hissetme, yabancılaşma gibi belirtiler görülebiliyor. Bu durumun etkileri çocuklar üzerinde daha büyük ve kalıcı hasarlara yol açıyor. En azından Emsey Hospital doktorlarından Uzman Psikiyatr Dr. Orhan Karaca, Savaş Travması'nı bu şekilde tanımlıyor.

Her vatandaşın travmaya tepkisi farklı. Kimisi daha içine kapanırken, kimisi yaşadığı korku, kaygı ve endişeyi bastırmak için daha agresif tepkiler verebiliyor. Bu da toplumsal psikolojinin istikrarını sarsabiliyor.

Reklam
Reklam