MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Tunceli konusundaki eleştirilerine yanıt veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, meydan okuduğunu belirterek, “Tunceli Türkiye'nin bir vilayeti mi? O zaman bu söylediklerini Tunceli'de söyle, cesaretin varsa” dedi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Öğretmen kadromuzu iki misli artırdık. Dün öğretmenlerimize bir müjdeyi daha paylaştım. Ocak ayında 15 bin yeni öğretmen daha atayacağız. İş sağlığı güvenliği paketini açıkladık. İşçi ve emekçilerimzin güvenliğini teminat altına almaya kararlıyız.
Kİşisel verilerin korunması kanunu gibi önemli bir kanunu da genel kurulda görüşeceğiz. Vandallara karşı da en etkin tedbirlerin alınması sağlanacak. Avustralya ve Filipinlere ziyarette bulunduk.
Dönem başkanlığını üstleneceğimiz G20 ekonomik durağanlığın nasıl atlatılması gerektiğinin tatışıldığı bir platform. Türkiye'nin küresel ekonomik açmazın açılması konusundaki görüşlerini paylaştık.
Toplantılarda şu 3 hususu vurguladım. Birincisi siyasi iktidar. O masada en uzun iktidar bizdik. 2008'den bu yana Avrupa'da 7-8 dışişleri bakanı değişti. Bir ülke vardı ki farklıydı. Bu siyasi kadro krize rağmen ülkesini kalkındırdı. Bu Türkiye Cumhuriyeti'ydi ve bu farkı oluşturan AK Parti kadrolarıydı. Biz 2023 derken bir güçlü iradeyi de milletimize ve dünyaya ilan etmiş olduk.
İkinci önemli boyut; makro ekonomik istikrar. Biz makro ekonomik istikrarın da temsilcisi ve teminatıyız. Siyasi istikrar ve makro ekonomki istikrar birbirine bağlantılıdır. Bundan sonra da Türkiye reel sektörü destekleyen kalkınmayı hem de makro ekonomik istikrarı sürdürecek. Cari açıklarla ilgili tedbirler sonuç veriyor.
Üçüncü unsur da yapısal reformlar. Dünyada ne seyrederse seyretsin, biz bu milletten güç aldıkça ekonomimiz güç kazanmaya devam edecek. Yapılasal reformlarla ilgili dönüşüm programlarını önümüzdeki günlerde açıklamayı sürdüreceğiz.
İster iç siyaset olsun ister dış siyaset, bizim siyasetimizin bir tanımı olacaksa o vicdan siyasetidir. G20'nin başkanlığını yaparken, dünyadaki eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçlayan bir siyaset izleyeceğiz. Dünyadaki eşitsizlik siyasetini tersine çevirmenin zamanı geldi. Görüşmelerde insani çağrılarımızı sürdürdük.
Oradan Filipinlere geçtim ve bu ülkeyi ziyaret eden ilk başbakan olma onurunu yaşadım. Asya açılımında Filipinler ziyareti büyük önem taşıyor. Filipinlerdeki barş görüşmelerine bir Türk diplomat başkanlık edecek.
Oradan Bağdat'a ziyaret gerçekleştirdik. Irak bizim en büyük stratejik ortağımız. Buradaki kardeşlerimize etnik kimlik penceresinden bakmayız. Buradan bir müjde vermek istiyorum. İnşallah Türkiye ile Irak arasında 2009'da kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mantığıyla toplanan ortak kabine toplantısının bir yenisini, 24-25 Aralık tarihlerinde Türkiye'de gerçekleştireceğiz.
Yaklaşık 12 saatte 17 farklı görüşme yaptım, iktidarın eski ve yeni temsilcileriyle görüştüm. Eski başbakanlardan sayın Allavi ile görüştük. Irak Başbakanı ile tüm temaslarımın ardından saat 12'de dostça kardeşçe sarılarak ayrıldık.
Irak bizim en önemli ticari ortağımız. Buradan işadamlarımıza sesleniyorum. Irak'ın yeniden yapılandırılması için yeniden seferber olunuz. Irak'ın toprağının her yerinde işçilerimizin alın terini görmek istiyoruz.
'ESAD BİZİ DİNLESEYDİ'
Kuzey Irak yönetimini Irak'ın bir parçası ve Türkiye'nin kardeşi olarak görüyoruz. Erbil Türkiye'nin bir parçası gibi. Ekonomi üzerinden, sınırlara saygı göstererek, bütün Ortadoğu'nun birbirine entegre olmasını, birbirine bütünleşmesini istiyoruz. Rüyamız, hayalimiz bu. Eğer Beşşar Esad bizi dinleseydi Halep de böyle olacaktı. Refah içinde olacaktı. Yıkım içinde değil
Halep ile Gaziantep arasında mülteciler değil, hızlı tren gidip gelecekti. Halep gibi bir şehri füzelerle vuranlardan hesap sorulacak. Bir gün Halep kurtulacak. O gün geldiğinde Irak'ta olduğu gibi ortak kabine toplantısını orada da yapacağız. Bölgeyi Esad gibi zalimlere terk etmeyeceğiz.
Peşmergeler geçmiş dönemde TSK ile omuz omuza çarpışmıştır. Şimdi de Irak ordusunun bir parçasıdır. Sınırda görev yapan askerlerimizi tebrik ediyorum ve alınlarından öpüyorum. Hiçkimsenin toprağında gözümüz yok. Tek istediğimiz sınırlarımızın ötesinde barış ve huzur olması ama oraları da kaderine terk edemeyiz.
Cuma namazına Erbil'in büyük bir camiine gitmiştik. Hoca bizi görünce hutbesini 3 dilde konuştu; Kürtçe, Türkçe ve Arapça. İşte bizim istediğimiz bu. İşte barışın yolu budur. Dilleri yasaklayarak kimse bu dünyada kalamaz. O camiden çıktığımda da her dilden kardeşlerim kucakladı, kendimi Konya'da hissettim.
Erbil'den döndükten sonra ABD Başkan Yardımcısı Biden'la görüştük. Suriye konusunu ele aldık. Geldiğimiz noktayı gözden geçirdik. IŞİD benzeri örgütlere karşı mücadele verdik, vermeye devam eceğiz. IŞİD boşluktan doğmadı onu doğuran sebepler var. IŞİD gitse başkası gelir. Kobani'de gösterilen tavır Halep'te de gösterilmeli.
Bu kürsüden Rum Kesimine de çağrıda bulunuyorum. Masadan kalkmak çözüm değil. Müzakereleri uzatıp, Türklerin de haklı olduğu alanlarda enerji kaynaklarını tek ellerine almaya kalkarlarsa buna izni vermeyiz. Akdeniz'i bize kimse kapatamaz. Gerekirse sondaj da yaparız. 2004'te iyi niyetimizi gösterdik, yine gösteririz. Ama emrivakilere gözümüzü kapatacağımızı düşünmesin.
'KIŞKIRTMAK İSTEYENLER OLDU'
Tunceli ya da Dersim hepsi bizim vatanımız. Patnos'ta 6-7 Ekim olaylarında AK Parti belediye binasını yaktılar. Patnos'ta büyük bir muhabbetle karşılandık. Bizi muhabbetle bekleyen Patnoslu kardeşlerimizi tebrik ediyorum. Erzincan'ın de beklediği 200 yataklı yeni bir hastane yakında inşa edilecek. Tunceli'de güzel bir şekilde karşılandık. Torosların selamını Munzur Dağı'na götürdük. Bundan rahatsız olanlar oldu. Çünkü onlar siyasetlerini bölgesel yaparlar. Buradan meydan okuyorum diğer siyasiler de bu bölgelere ziyarette bulunsunlar.
Bunları kışkırtmak isteyenler olduğu için söylüyorum, hiçbirinin gözünde kin ve husumet görmedim. Hepsinin gözü ışıl ışıldı. Bu kardeşlerimizin hangisine başka gözle bakabilirim? Nasıl ayrımcılık yapabiliriz? Hepsi bizim kardeşimizdir. Cemevine yaptığım ziyarette bizi içtenlikle kucaklayan Horosan erenlerine selam ediyorum. Biz Hz. Ali'den feyz aldığımızda aramızda sadece muhabbet ilişkisi olur.
'DEVLET DİZ ÇÖKECEK'
Ziyaretimiz sırasında bir Alevi dedesi elimi öpmek istedi. Ne haddimize, bizden yaşlı birine, bir dedeye el öptürmek. Ben de mukabele ederek onun eline sarıldım. Doğal olarak gelişmiş olan o resmin simgesi şudur; bundan sonra, kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek. Kimse devletin önünde diz çökmeyecek. Kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir.
Alevi gençler, nur yüzlü gençler benimle görüşmek istediler. Biz Hz. Ali'nin mektebindeyiz. Bize imkan tanıyın ve Aleviliği çizgisinin dışına çıkarmak isteyenlere fırsat vermeyin dediler. Bu kardeşlikleri etnik ve mezhep farkını gözeterek gerginliği tırmandırmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz.
'KILIÇDAROĞLU BENİ ÜZDÜ'
Beni üzen iki tavra yanıt vermek istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'nu eleştreceğim konuşmamda kayınvalidesinin vefat ettiği haberi önüme kondu. Ondan sonra konuşmamı değiştirdik ve daha sonra da onu üzecek tek bir kelime etmedim. Kılıçdaroğlu'nu aradım, nezaketle telefonuma çıktı. Fakat daha sonra Kılıçdaroğlu'nun bu eleştirilere bana hakaret ederek devam etmesi beni üzmüştür. Onun için de sayın Kılıçdaroğlu'na cevap vermeyceğim.
Cenaze merasiminde bile siyaset yaparak ağır ifadeler kullandı. Muhterem eşlerine hürmeten bugün kendisinden bahsetmeyeceğim. Buradan siyasi liderlere sesleniyorum, gelin üslubumuzu değiştirelim. MİT doğrudan bana bağlıdır ama milletimizin hizmetindedir. Bir partiye karşı tavır alması söz konusu değildir.
BAHÇELİ'YE YANIT
Bahçeli'ye yanıt vermek ise zarurettir. Kendisi ihanet kelimesini çok rahat kullanıyor. Hangi zihniyete sahip çıkıyorsunuz sayın Bahçeli. Tek parti dönemine sahip çıkmak size mi kaldı? Dersim cumhuriyet için bir çıbandır dendi. Yeni Türkiye anlayışında kimse çıban ya da ur değildir. Her kesim saygıyı haketmektedir. Bir kesim toptan suçlu ilan edilebilir mi? Bizim karşı çıktığımız zihniyet bu. Gerçek MHP'liler bu zihniyeti kabul etmez. Bahçeli'ye meydan okuyorum. Tunceli Türkiye'nin bir vilayeti mi? O zaman bu söylediklerini Tunceli'de söyle, cesaretin varsa. Onların hepsi vatan hainiydi de, bakalım Tunceli'ye girebilecek misin?
Benim doğduğum yerin adında 'pir' geçtiği için ismi değiştirildi. Diyarbekir neden Diyarbakır oldu? Bunların hepsini savunacak mısınız sayın Bahçeli? Biraz tarih okuyunuz. Bahçeli İç Anadolu'da sadece şapka yasağına muhalefet ettiği için idam edilen insanları düşünüp tek parti zihniyetini savunsun. İhanet suçlamasını aynen kendisine iade ediyorum.
Ben gelecek hafta istersem yarın da Türkiye'de her kesimden vatandaşımla kucaklaşırım. İşte er meydanı burada. Gerçek milliyetçilik milletin her ferdine sahip çıkmaktır. Bir de yeni bir şey keşfetmiş gibi 10 öneride bulundu. Önerilerinden 7'sini zaten biz yaptık. Ya Bahçeli günaydın. Söylediği şeylerin çoğu zaten yapıldı.
'CHP'DEN DUYMAK İSTEDİĞİMİZ BU'
Bu arada Kılıçdaroğlu'na da takdirimi ifade etmeliyim. Irak Türkmenlerini kabulünde 'Sizin idealiniz, bizim idealimizdir, sorunlarınız bizim sorunumuzdur' demiştir. Elhak tebrik ederim. İşte CHP'den duymak istediğimiz sözler bunlar. Kılıçdaroğlu'ndan ricam bir de Bayırbucak Türkmenlerini de kabul etmesidir.
Bahçeli'ye de tek parti zulmüne sahip çıkma diyorum. 'Çatı'da anlaştınız diye tek parti kervanının arkasına takılıp gitme Bahçeli, milletin yüzüne bakamazsın. Ne Doğu ne Güney ne İç Anadolu'nun yüzüne bakmazsın."
O fotoğrafı açıkladı
Başbakan Davutoğlu, Tunceli'de bir yaşlının elini öpmek istediğini belirterek, "Ne haddimize, bizden yaşlı birine, bir dedeye el öptürmek. Ben de mukabele ederek onun eline sarıldım. Doğal olarak gelişmiş olan o resmin simgesi şudur; bundan sonra, kimse bizim önümüzde diz çökmeyecek. Kimse devletin önünde diz çökmeyecek. Kimse devleti temsil eden kişilerin ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan devlettir. El öpecek olan devlettir" dedi.