Dehşet iddia: Babası, asit dökerek 3 can aldı

Sekiz yıl önce annesi beş yıl önce de dedesi ve babaannesi ortadan kayboldu. A.Ö., daha önce işlediği bir cinayetten dolayı hapis yatan babası Kenan Öner’le ilgili tüyler ürpertici iddialarda bulundu.

Ona göre babası; annesi, babaannesi ve dedesini asit dökerek yaktı

Henüz 8 yaşındaydı… Babasının katil olduğunu, Fransa’da bir cinayet işlediğini, hapse girdiğini öğrendi. 15 yaşındayken babasının “Tatile götürüyorum” dediği annesi ortadan kayboldu. 18 yaşında babasıyla aynı evde yaşayan babaannesi Emine Öner ve dedesi Ahmet Refik Öner de ortadan yok oldu. Hürriyet'in haberine göre daha önce cinayetten sekiz yıl hapis yatan Kenan Öner’in (58) oğlu A.Ö. (23), “Babam, önce annemi, sonra da dedemle babaannemi asit dökerek yaktı” diyor. Ona göre ortada ceset olmadığı için polis yıllardır delillere ulaşamıyor.
A.Ö. şimdi üniversite son sınıfta işletme okuyor, bir bankada stajyerlik yapıyor. Trajik hikâyesini anlatırken “Bazen korkuyorum babamdan. Ama beni de öldürmez herhalde. Annemi, dedemi, babaannemi paraları yüzünden öldürdü. Benden ne alabilir ki?” diyor…

Reklam
Reklam

ANNEMİ ÇOK ÖZLÜYORUM

Aile sırrımızı okul ve iş çevremden kimseyle paylaşmadım. Kız arkadaşım da bilmiyor. “Babam katil” diyemiyorum. Annem 2005 Martı’nda kaybolduğunda 15 yaşındaydım. Samsun Anadolu Lisesi’ndeydim. Anneannem Perihan Aydın ve dedem Muzaffer Aydın’ın yanında kalıyordum. Annemle babam İstanbul’daydı. Annem, Toptancılar Hali’ndeki Mega Center’da yöneticiydi. Durumumuz gayet iyiydi. Babam 1998’de hapse girdiğinde henüz sekiz yaşındaydım. Annem bir dediğimi iki etmezdi. Ne istersem yapmaya çalışırdı. Onu çok özlüyorum. Hele bu yaşlarda… Benimle gurur duysun isterdim. 2004’te Samsun Anadolu Lisesi’ni kazanmıştım. Gitmeden önce annemle son kez sarılmışız meğer. Şubat tatilinde kuzenlerimin yanına gittiğim için onu göremedim. 2005 Martı’nda da kayboldu.
Babam, 2004’ün ağustos ayında çıkmış Niğde Cezaevi’nden. Doğruca İznik’e, dedemle babaannemin yanına gitmiş. Annem, babamı ziyarete gitmek için cezaevini aradığında tahliye olduğunu söylemişler. “Nerede?” diye soruşturduğunda İznik’te olduğunu öğrendi. Babam “Size sürpriz yapmak istemiştim” dedi. Sonradan halamlardan babamın bu süre içinde annemi takip ettirdiğini öğrendik. Araları soğuktu. Yaz tatilinde babamı görmek için Samsun’dan İznik’e gittim. Birlikte İstanbul’a döndük. Evde iki gece kaldı, sonra İznik’e döndü.

Reklam
Reklam

ANNENİ TATİLE GÖTÜRECEĞİM

Samsun’daydım. 2005’in mart ayıydı. Babam aradı, “Anneni tatile götüreceğim” dedi. Çok sevindim. Ertesi gün annemi aradım, telefonu kapalıydı. Evi aradım. Babam çıktı. “Ne oldu, tatile gitmediniz mi?” dedim. Babam, “Yok, annenin bir işi var. Dördüncü Levent’e gitti” dedi. Bir gün öncesinden “Tatile götüreceğim” demişti. Ertesi gün annem yok oldu. Babam bizi iki gün oyaladı. Yok şurada, yok burada diye. Yıllarca “Ankara’da” dedi. Sonra da “Kadın satıcılarının eline düştü” dedi. Günde 10 kez arayan annem, bunca yıldır bir kez bile aramaz mı beni?
Annemden üç yıl sonra dedemle babaannem ortadan kaybolduğunda da babam, halamla amcamı günlerce oyalamış. Telefonlara hep o çıkmış. “Pastaneye götürdüm, şuradalar, buradalar” demiş. Bu olaydan sonra halamla amcam, annemin kaçmadığından, onu da babamın öldürdüğünden emin oldular. Çok düşündüm. Bülent Ecevit’in “Ayşe tatilde” sözü, Kıbrıs çıkarmasının şifresiydi. “Anneni tatile götüreceğim” de “Anneni öldüreceğim” demekmiş. “Tatile götüreceğim” dediği gün öldürdü annemi. Bundan eminim. Kayıp başvurumuzun ardından polis babamın evine girdi ama bir şey bulamadı.

Reklam
Reklam

Bir gün baş başa kaldığımızda anlattı. “Bugünkü aklım olsaydı, Fransa’da öldürdüğüm kişiyi asla bulamazlardı. Öldürüyorsun, aside atıyorsun. Eti, kemiği, molekülü bile kalmıyor” dedi. Tuhafıma gitmişti ama ciddiye almamıştım. Bildiklerimi polise, savcılara anlattım defalarca. Delil bulamıyorlar. Ortada cesetler yok. Buharlaşıp uçtular. Kayıp Şahıslar Bürosu’na da anlattım. Ama savcılık, “Kovuşturmaya yer yok” diyor. Ama adım gibi eminim. Ölüler! Babamdan korkmuyorum. Bunları anlattığım için beni öldürmez herhalde. Sonuçta evladıyım.
Annem kaybolduktan sonra babamla doğru dürüst bir araya gelmedik. Sekiz yılda sanırım üç kez gördüm yüzünü. Bir kez aradım, “Samsun’da çok bunaldım, İstanbul’a geleceğim” dedim. Bin tane bahane sıraladı. Evde tadilat olduğunu söyledi. Doğup büyüdüğüm evi 14 yaşından beri görmüyorum. Babamı en son 2008’de, üniversiteye hazırlanırken gördüm. Samsun’a yine gizli kapaklı işler için gelmişti. Otogarda görüştük. Meğer İstanbul’da anneme ait olan evi almak, dedemlerin evine haciz koydurmak ve annemin hayat sigortasındaki parasını almak için gelmiş. Annemin 30 bin lira sigorta parasını aldı. Ben anneannem ve dedemin emekli maaşı ve halamın gönderdiği harçlıkla eğitimimi sürdürüyorum. Geçen yıl halamın ısrarıyla telefon ettim. Annemin Romanya’da olduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

FRANSA’DA BOMBA EYLEMCİSİ

Babam 1998’de yakalanıncaya kadar işsizdi ve tüm zamanını üst kattaki odasında daktilo başında geçiriyordu. Ne yazdığını bilmiyorum. Küçük bir çocuktum zaten. Annem, babamın Fransa’daki cinayetini bilmeden evlenmiş. Babam hep gizlemiş. Annem, gerçeği halamdan öğrenmiş. Annem ilk başta inanmamış. Annemin fikirleri çok sonra değişti. Babam bize Fransa’daki bir havaalanını bombalama olayına karıştığını anlatmıştı. Ne kadarı doğru bilmiyorum.

Bir cinayet üç kayıp

1988: Eski THKP/C üyesi Kenan Öner, 12 Eylül’den sonra Fransa’ya gitti. Orada Mehmet Yılmaz’ı başından vurup yaktı. Interpol hakkında kırmızı bülten çıkardı.

1990: Kenan Öner, bir şirkette yönetici Canan Aydın’la evlendi. Aynı yıl oğulları A.Ö. doğdu.

1998: Öner, İstanbul’da yakalandı, müebbet hapse mahkûm oldu.

Ağustos 2004: Öner, şartlı tahliye edildikten sonra anne-babasının İznik’teki evine gitti.

Mart 2005: Öner İstanbul’daki evine döndü, daha sonra “Tatile götürüyorum” dediği eşi Canan, ortadan kayboldu.

Mart- Nisan 2008: Öner, yatalak babası Ahmet Refik ve annesi Emine Öner’in evine yerleşti. Bir ay sonra anne-babası ortadan kayboldu.

Reklam
Reklam

Tüm haberler