Yılda 4 defa yapılan sınavların 2 sınav olarak Yabancı Dil Sınavı (YDS) çatısında birleştirildiğini belirten Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Gökdere, "Kısacası Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı'nın (ÜDS) kimyası bozulmuş, YDS olmuştur.” dedi.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, (ÖSYM) geçen yıl Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (KPDS) ile Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı’nı (ÜDS) birleştirerek Yabancı Dil Sınavı (YDS) çatısı altında topladı. YDS'nin sonuçları önceki yıllarda yapılan dil sınavlarıyla karşılaştırıldığında sınav ortalamasının çok sert bir şekilde düşmüş olması, sınav süresinin kısaltılmış olması, diğer taraftan paragraf sorularının uzunluğu, sorularda çeldiricilerin çokluğu itirazları da beraberinde getirdi. Soruları hazırlayan komisyonlarda bir değişiklik olmadığını belirten ÖSYM, sınava giren adaylarda ilk sınavın kolay olacağı psikolojisi ile sınava girdiklerini, ortalamalarda istatistiksel olarak bir anormalliğin olmadığını savunsa da bu savunma pek çok aday tarafından ikna edici bulunmadı.
Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Gökdere konuyla ilgili açıklamasında, “Akademik hayatta hangi bilim dalında olursa olsun uluslararası düzeyde geçerliliği olan bir dili belirli düzeyde bilmek gerektiği tüm akademik camiada tartışmasız kabul gören bir gerçektir. Ancak bugün mevcut YDS'nin şekli oldukça tartışmalı bir duruma gelmiştir. Sınavın sonuçları itibariyle oldukça geniş bir aday kitlesini ilgilendiriyor olması, sınav sorularının içeriğini doğal olarak etkiliyor ve çok genel bir sınav yapılmasını zorunluluk haline getiriyor. Durum böyle olunca, özellikle akademik dünyada öncelikle gerekli olan alanındaki bir metni anlama, yorumlama ve çıkartım yapma amacından doğrudan uzaklaşılmış oluyor.” dedi.
Problemleri aşmak için ÜDS sınavları, Sosyal, Fen ve Sağlık Bilimleri alanlarında düzenlenmiş özellikle paragraf soruları, Türkçe-İngilizce, İngilizce-Türkçe metinler bu bilim dallarından seçilerek problemlerin aşılmaya çalışıldığını kaydeden Gökdere, şu değerlendirmede bulundu: “Ancak zaman içerisinde ÜDS'de çeviri metinlerinin sayısı azaltılmış, yaygın kullanımı olmayan sözcükler artırılmış, ayrıntıda gizli bir dil bilgisi, parçaların bilim dallarından değil de ortak soru havuzundan sorulmasıyla adeta ÜDS sınavının kimyası ile oynanmış ve bir nevi KPDS sınavına zaman içerisinde özdeş hale getirilmiştir. Garip olan ise son iki dönemde hem KPDS’ye hem ÜDS’ye giren adayların sınav notlarında istatistiksel bir farklılığın olmadığı gerekçesiyle yılda 4 defa yapılan sınavlar yılda 2 sınav olarak YDS çatısında birleştirilmiştir. Kısacası, ÜDS’nin kimyası bozulmuş YDS olmuştur.”
“AKADEMİK PERSONEL İÇİN KULLANILAN SINAVIN TAZMİNAT SINAVI İLE BİRLEŞTİRİLMİŞ OLMASI SAKINCALIDIR”
Sadece akademik kadrolara atamada ve lisansüstü eğitim amacıyla kullanılan ÜDS'nin zaman içerisinde KPDS’ye dönüştürülmesi sonucunda istatistiksel bir farklılığın olmaması kadar doğal bir durum olamayacağını belirten Gökdere; “Diğer taraftan, ÜDS'de 80 soru için 180 dakika verilirken, YDS'de 80 soru için toplam sözcük sayısı artırılmasına rağmen hangi akademik gerekçeden hareketle 150 dakika verildiği de açıklama bekleyen bir diğer önemli soru olarak karşımızda durmaktadır. Özellikle akademik kadro atamalarında ön değerlendirmede yüzde 40 oranında etkili olan yabancı dil sınavı sonuçlarının bir başka mahsuru ise bağıl değerlendirmenin yapılmamış olmasıdır. 2009 ÜDS ilkbahar sınavından 65 alan bir adayla (sınav ortalaması 56,96), 2013 YDS ilkbahar sınavından 65 alan (sınav ortalaması 30,46) diğer bir adayı araştırma görevliliği ön değerlendirme aşamasında mutlak değerlendirmeler sonucunda elde edilmiş sayılardan ibaret görüp değerlendirmek ne derece adildir.
Ya da 2009 ÜDS ilkbahar sınavından 65 (sınav ortalaması 56,96) alan bir adayı doçentliğe başvuru için gerekli olan yabancı dil sınav şartını sağlamış kabul edip, 2013 YDS ilkbahar sınavından 63,75 (sınav ortalaması 30,46) alan adayı başarısız saymak ne derece adil bir yaklaşımdır? Bu durumda yapılması gereken en basit çözüm sınav 80 soru olduğu düşünülürse, 0-20 doğru aralığında kalan adaylar değerlendirme dışı tutulup diğer adaylar kendi içlerinde bağıl değerlendirmeye tabi tutulabilir. Özellikle akademik personel için kullanılan bir sınavın tazminat sınavı ile birleştirilmiş olması oldukça sakıncalıdır. Diğer taraftan, akademik hayatta gerekli olan okuduğunu anlama, çeviri yapabilme yeteneğini ölçen çeviri soruları artırılmalıdır. Parçalar ÜDS sınavlarının ilk dönemleri olduğu gibi sosyal, fen ve sağlık bilimlerinden olmalıdır. En genel anlamda ise yabancı dil sınavı için köklü bir değişime gidilmeli; konuşma, yazma, dinleme ve temel dil bilgisi içerikli bir formata gidilmeli ve sınav periyodu bir yılda en az dört defa yapılabilir.
Sonuç olarak, YDS bu şekliyle sınavdan başarılı ya da başarısız olan hemen hemen tüm adayların ortak kanaati olan 'Her geçen gün zorlaşan, neyi nasıl ölçtüğü anlaşılmayan, akademik dil bilgisi seviyesini ölçmekten uzak bir sınav' olarak karşımızda durmaktadır. YDS bu sınav biçimiyle, binlerce akademisyeni ya da akademisyen adayını akademik ortamdan soğutmakta veya uzak tutmaktadır. ÖSYM başkanımızın YDS'nin formatının düzenleneceğine yönelik açıklamaları umut verici olup akademik camiada sonuçları merakla ve umutla beklenilmektedir.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz