Ergenekon kapsamında tutuklanan Ahmet Şık’ın ‘İmamın Ordusu’ isimli kitap çalışması için mahkeme tüm nüshalarının toplanması kararı verdi. Polis 4 ayrı yerde arama yaptı.
[
****](https://www.mynet.com/kitap-yazdi-diye-gozalti-olmaz-110100562266 )
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon soruşturması kapsamında Odatv’deki bir harddiskte ve Ahmet Şık’ta ele geçirilen ‘000Kitap’ başlıklı kitap taslağının doküman ve tüm nüshalarına el konulmasına karar verdi. Bu kapsamda, Ahmet Şık’ın kitap taslağını gönderdiği İthaki Yayınevi’nde, Radikal gazetesinde, Şık’ın evinde ve avukatı Fikret İlkiz’in bilgisayarlarında arama yapıldı.
**Henüz basılmadı, kitap değil**
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün talebini değerlendiren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Soner Yalçın’dan elde edilen bilgi ve örgütsel dokümanlar çerçevesinde Ahmet Şık ve Soner Yalçın’ın bilgisayarlarından elde edilen ‘’İmamın Ordusu’’ belgelerinin henüz basılmadığından kitap niteliğinde olmadığına karar verdi. Mahkeme, şu haliyle ‘örgütsel doküman’ olan yazıların ‘’Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’’nün amacına hizmet etmek ve propagandasını yapmaya yönelik hazırlandığının anlaşıldığını bildirdi.
**Örgüt talimatıyla hazırlandı**
Kararda ‘’Kitap taslağının önceden hazırlanıp ardından örgütte etkin konumda bulunan Soner Yalçın’a gönderildiği, Yalçın’ın üzerine yazdığı notların talimata dönüştürülerek Ahmet Şık’tan elde edilen kitap taslağında uygulandığı, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü talimatlarıyla bu kitabın yazdırılmaya çalışıldığı, örgüt talimatlarıyla kitabın bastırılarak sansasyon ve dezenformasyon yapılmasının planlandığı, yargılanan örgüt üyelerine de bu suretle moral ve motivasyon verilmeye çalışıldığına” yer verildi.
**Yalçın’ın düzeltmesiyle Şık’a gitti**
Söz konusu yazıların, henüz basılmadığından kitap niteliğinde olmadığı, kitabın içindeki örgütsel emir ve talimatlar ile paragraf aralarına yerleştirilmiş, eklenmesi ve çıkarılması gereken yerlere ilişkin notlardan şu haliyle yazıların örgütsel doküman niteliğinde olduğu belirtilen kararda “(İmamın Ordusu) isimli doküman ve tüm nüshalarına, aynı içerikli evrak ve tüm nüshalarına el konulmasına karar verildi’’ denildi.
Bu karar üzerine Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz, ‘’(İmamın Ordusu) isimli dokümanın tüm nüshalarına, 3. şahıslardaki kopyalarına, kitap haline dönüştürülmüşse suretlerine içerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına el konulması” için polise talimat verdi. Bu kapsamda İthaki Yayınevi’nde, Radikal gazetesinde Ertuğrul Mavioğlu’nun bilgisayarında ve Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ile avukatı Fikret İlkiz’in bilgisayarlarındaki nüshalara da el koydu.
**DİJİTAL KOPYALAR**
**Polis yayınevine iki kez gitti**
Ergenekon tutuklu şüphelisi Ahmet Şık’ın kitap taslağını gönderdiği İthaki Yayınevinin sahibi Ünal Koçan ‘’Bu kitabı bizim yayımlayıp yayımlamayacağımız bile belli değil. Basılmamış bir kitapla ilgili varsayım üzerine gelmişler’’ derken, yayınevinin editörü Ahmet Öz ise polislerin Ahmet Şık tarafından kendisine gönderilen kitap taslağının kopyasını aldıklarını, bilgisayardaki elektronik dokümanı da imha ettiklerini söyledi. Gece yapılan aramada bilgisayardaki dijital veriyi imha eden polis, öğleden sonra yayınevine ikinci kez giderek bilgisayar harddiskine el koydu.
**ERTUĞRUL MAVİOĞLU: Okumadığıma pişman oldum**
Ahmet Şık’ın taslağı nedeniyle Radikal gazetesindeki bilgisayarında inceleme yapılan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, Ergenekon kapsamında polisin Ahmet Şık’ın gönderdiği kitap taslağına el koyduğunu söyledi.
_**'İmam’ın Ordusu'yla ilgili olarak polis tarafından aranan Radikal gazetesindeki baskını Ertuğrul Mavioğlu yazdı:**_
"Öğle saatlerinde çalan telefonumdaki ses “Bir tebligatta bulunmak istiyorum” diyordu. Neredeydim? Gazetemdeydim. “Geliyoruz o halde” dedi polis memuru olduğunu söyleyen ses ve bekleyiş başladı.
Bir gece önce İthaki Yayınevi basılmış, Ahmet Şık’ın ‘İmamın Ordusu’ adlı kitabına el koymuşlar, kopyasını bilgisayardan silmişler ama bununla da yetinmeyip ertesi gün ikinci bir baskın daha düzenlemişlerdi. Sadece İthaki’ye gittiklerini sanıyordum ki, Yonca (Şık) aradı. “Abi, bana bir tebligat verdiler” diyordu, titrek bir sesle. İçeriğini o anlattı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına göre, Ahmet Şık’ın kitabı, kitap falan değil, düpedüz ‘Ergenekon Silahlı Terör Örgütü’nün dokümanıydı. Bu nedenle de, basılı ve dijital ortamda bulunan bütün örneklerine el konulacaktı. Bununla da yetinmeyen mahkeme, bu kitap taslağından bilgisayarında olup da teslim etmeyenler için sopayı da aba altından gösteriyordu. Tebligatta, alttan gösterilen sopa, tam olarak şu cümlelerle dile getiriliyordu:
“Mahkeme kararına rağmen vermeyen veya vermek istemeyenlerin ellerinde bulunan nüshaların temini için gerektiğinde arama yapılacağına dair karar ve ilgili savcılık talimatı, ayrıca konuyla ilgili her türlü bilgi ve belgelerin teslim edilmesi hususu aşağıda imzası bulunan kişi/kişilere tebliğ edilerek, aksine davranış gösterenlerin hem CMK 124. madde hem de örgüte yardım suçunu oluşturacağı hususu adreste bildirilmiştir.”
Ahmet Şık’ın yazdığı kitap taslaklarından birini bana gönderdiğini hiçbir yerde saklamadığım için, bana verilecek tebligatın içeriğini tahmin etmem de zor olmadı.
**Kitabı ver, yoksa…**
Yaklaşık bir saatlik bekleyişin ardından gazete binasına geldi polisler. Yonca’ya, Ahmet’le ortak avukatımız olan Fikret İlkiz’e ve İthaki Yayınevi’ne yapılmış olan tebligatın aynısı ellerinde duruyordu. Yani, “Kitabın taslağını ver, yoksa Ergenekon’a yardım etmiş olursun!”
Dizüstü bilgisayarımda duran 18 Aralık 2010 tarihli ‘000KİTAPSON’ başlıklı kitap taslağının çıkışı alındı, sayfalar tek tek imzalandı, avukatlarım, söz konusu çıkışların aralarına birtakım kelimeler yerleştirilme ihtimaline karşı önlem aldılar ve ardından tutulan tutanak ve tüm bu seremoni kitabın taslağının bilgisayarımdan silinmesiyle sonlandı.
Yaşananların, yani Ahmet Şık’ın tutuklanmasından bu yana geçen süre içinde olan bitenin bir izahı olmalıydı. Her şey akıldışı göründüğü, dahası bir deliye senaryo yazdırsanız bile bu kadar saçmasını yazamayacağı için akli bir neden bulamadım doğrusu olan bitenlere dair. Ama tüm bunların bazı sonuçları var ki, belki de bunu anlatmak daha doğru.
**Muktedirin izniyle**
Ahmet Şık, tam da karşı olduğu derin devletin, kontrgerillanın, yargısız infazcıların, Susurlukçuların yanındaymış gibi gösterildi ve 3 Mart gününden beri özgürlüğünden yoksun, sevdiklerinden ayrı. Bunun en ağır sonuç olduğuna kuşkum yok.
Yayınevi basıldı ve Ahmet Şık’ın kitap taslağına el konuldu. Öyle bir tehdit ki bu, tüm yayın dünyasınadır. Ancak muktedirin izin verdiği kitaplar basılabilirmiş bu ülkede. Bunu öğrettiler bir gecede.
Henüz basılmamış bir kitabın, ‘terör örgütü propagandasını yapmak amacıyla hazırlanan örgütsel doküman’ damgasını yedikten sonra başına her türlü melanetin getirilebileceğini gösterdiler; Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğu konusunda bütün dünyaya bir gösteri yapar gibi.
Ahmet’in avukatı Fikret İlkiz’e gittiler ve müvekkiliyle arasında kutsal sayılması gereken mahremiyeti çiğnediler. Savunma hakkının, bir halıyı ayaklar altına alır gibi ayaklar altına alınabileceğini hepimizin yüzüne vurdular.
Yonca’ya geldiler, evini 3 Mart’ta basmış olmaları yetmemiş gibi. Eşinin kitabının bir kopyasının da onda olabileceğini her nasılsa tahmin etmişlerdi. Ruhunu bir kez daha böyle hırpaladılar.
Radikal’e geldiler, bilgisayarımı açtılar. Gazetecinin bilgi ve belgesinin mahremiyetini çiğnediler. İçinden dosya alıp götürdüler. Bizi, hepimizi otosansüre zorlamak değilse neydi bu olup biten?
**Kitaplar yakıldı**
12 Eylül döneminde Bilim ve Sosyalizm yayınevinin deposundan 135 bin kitabın alınıp yok edildiğini hatırlayanlar var mı? O günlere rahmet okutmak zorunda değillerdi ama yaptılar. Hem de onları aşarak. Çıkmamış kitabı yasaklayarak. Peki bunları yapanlar bilmezler mi tarih boyunca, “Okuyanın âlim, okutmayanın zalim” diye anıldığını?
**Savcıya göre Ergenekon işi**
‘İmamın Ordusu’ kitabının basılmadan toplanmasıyla sonuçlanan süreç, ‘Odatv’ internet sitesine yapılan baskınıyla başlamıştı. Savcılık, kitabın Odatv’de bulunduğu belirtilen ‘Ulusal Medya 2010’ isimli dökümanla örtüştüğünü de iddasında.
Odatv, bilgisayarında bulunduğu belirtilen “Sabri uzun” isimli dokümanda şu ifadeler yer alıyordu: “Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın.” Odatv’de bulunan kitap taslağının içinde de Şık tarafından düzeltilmesi istenen bazı notlar bulundu. Soruşturmayı yürüten savcılık Ahmet Şık’ın evinde yapılan aramalarda bilgisayarında bulunan taslakta, Odatv’deki taslağa düşülen düzeltme taleplerinin uygulandığı saptamasını yaptı. Ayrıca müsveddenin farklı kişilerce tekrar incelenerek Odatv’de bulunan taslaktakine benzer notlar tutulmuş olması, savcılıkta kitabın Ergenekon örgütü tarafından yönlendirildiği kanaatine ulaşılmasına sebep oldu.
Şık’ın evinde bulunan taslakta “….Şemdinli Olayları iyi araştırılırsa Yaşar Büyükanıt’a ve Fevzi Türkeri’ ne kadar uzandığı görülecektir” şeklinde cümlesinin “Ergenekon hilesini yapan cemaatin Sabri Uzun’u görevden aldırıp, Ergenekon operasyonunu (hilesini) başlatabilmenin alt yapısını oluşturmaktır” şeklinde düzeltilmesi istendiği ve “Yazınıza bu anlamı vermelisiniz” notunun konulduğu öne sürülüyor.''
**SAVCI ZEKERİYA ÖZ: Teslim etmeyene ‘yardım’ uyarısı**
ERGENEKON Savcısı Zekeriya Öz, İstanbul 12. Ağır ceza Mahkemesi’nden aldığı toplatma kararı üzerine polise “(İmamın Ordusu) isimli doküman ve tüm nüshalarına el konulması” talimatı verdi. Öz, “mahkeme kararına rağmen vermeyen veya vermek istemeyenlerin ellerinde bulunan nüshaların temini için gerektiğinde el koyma kararı istenmesini” de istedi.
**Kitap taslağı neden ‘örgüt dökümanı’ olarak kabul edildi?**
Edinilen bilgiye göre, Ahmet Şık’ın kitap taslağıyla ilgili ilginç ayrıntılara ulaşıldı. Ergenekon kapsamında Odatv’ye yapılan baskında bir harddisk içinde “000kitap.doc” isimli belgeye rastlandı. Bu belgenin Ahmet Şık’ın yazdığı “İmamın Ordusu” başlıklı kitabının taslağı olduğu belirlendi. Ahmet Şık’ın evinde yapılan Ergenekon aramalarında bu kitap taslağının daha güncelleştirilmiş hali ele geçirildi. Odatv’deki harddiskte ele geçirilen “Sabri uzun.doc” isimli dokümanda Şık’a yönelik talikatlar çıkmıştı. “Kitaba çalışırken cesur olun. Çıkarma ve ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu kitap Simondan daha kapsamlı olmalı. Nedimi kutlarım. Ahmet’i çalıştırsın” şeklinde talimat çıktı. Odatv’de çıkan kitap taslağında Ahmet Şık’ın kitap taslağında düzeltmesi istenen konular hakkında çeşitli notlar bulundu. Ahmet Şık’ın bilgisayarında ele geçirilen taslakta ise bahse konu notlar çerçevesinde düzeltmelerin yapıldığı, kitabın farklı kişilerce tekrar incelenerek bir öncekine benzer notların alındığı belirlendi. Savcılık incelemesinde Odatv’den çıkan notlar ile kitap taslağı içerisinde yer alan notlar birlikte değerlendirildiği, kitabının hazırlanmasında Nedim Şener, Soner Yalçın, Sabri Uzun, Yalçın küçük ve Odatv çalışanları ile henüz kimliği tespit edilemeyen başka şahıslarında rol aldıkları ve Şık’ı yönlendirdiklerini tespit edildiği öğrenildi.