Sadece bir tanesi tüm Marmara Bölgesi'ni yıkabilecek büyüklükte depremler yaşıyorlar, üstelik sık sık... Yine de atlatıyorlar. Google yaşadıkları tsunami felaketlerinin haberleriyle dolu, Antalya'da on yıllarca hayatı bitirecek cinsten felaketler bunlar... Atlatıyorlar. 2. Dünya Savaşı'nın en büyük felaketleri onların başına geldi, atom bombaları... Atlattılar.
Atlattılar ve halâ bayraklarının anlamını devam ettiriyorlar. Özellikle teknoloji ve bilişim alanlarında dünyanın en büyüklerinden olan Japonya onlarca yıldır güneşi doğuruyor, onlarca yıldır tüm medeniyetler arasında güneş gibi parlıyor.
E nasıl oluyor bu iş, onca felakete rağmen!?
O kadar basit ki; bu cevabı Türkiye'deki kahvehanelerden tutun da, beyaz yakalıların İngilizce destekli Türkçe'lerinin sözcük aralarına kadar her yerde duyabilirsiniz: ÖNCE EĞİTİM.
Japonya, eğitim alanında dünyanın gerisine göre büyük farklılıklar ortaya koymuş, bunların sonuçlarını da görünen o ki başarıyla almış bir ülke. Bu eski medeniyetin eğitim anlayışı kendi kıtalarının zaten çok ötesinde, hattâ yer yer Avrupa ve ABD'nin bile önüne geçiyor.
İşte 'YAHU HAKİKATEN ÇOK MANTIKLI!' dedirten, ama yakın gelecekte mümkünatı yok ülkemizde uygulanmayacak farklılıklar (çünkü dürüst olalım; şu anki liselere giriş sınavının adı en son ne oldu, onu bile takip edemediğimiz bir eğitim sistemine sahibiz):- - - - - -
Japon okullarında, öğrenciler 4. sınıfa geçinceye kadar sınava girmiyorlar... Yani hani daha 7-8 yaşındayken bile ''Ayşen Teyze'nlerin oğlu 100 almış, sen niye 90 aldın?'' diye strese sokan o sınavlar var ya, işte onlar Japon okullarında yok!
Çünkü Japonya'da ilk üç sınıfın amacı öğrencilerin bilgilerini ölçmek değil, onlara iyi bir karakter ve terbiye aşılayabilmek. 7-9 yaş arası öğrencilere ağırlıkla başka insanlara saygılı olmak, hayvanlara ve doğaya sevgi duymak, cömertlik, merhamet ve iradeli olmak gibi hünerler aşılanıyor.
Sahi, bu kavramlar hüner değil de nedir?- - - - - -
3 aylık kocaman bir yaz tatilinin ardından tatil kafasından hayatta çıkamadığımız, motivasyon düşüklüğüyle kendimizi sonbaharda bulduğumuz o berbat birinci eğitim/öğretim dönemi var ya hani... Eylül'de başlıyoruz, tadımlık Şubat tatiline kadar yarış atı gibi uğraşıyoruz... İşte bu takvim Japonya'da bambaşka!
Japonya'da okullar ilkbaharın orta yerinde, 1 Nisan'da açılıyor ve 2 değil, 3 döneme ayrılıyor. 1 Nisan'da başlayan ilk dönem 20 Temmuz'a kadar sürüyor; sonra 6 haftalık bir yaz tatiline giriliyor. 1 Eylül'de ikinci dönem başlıyor, 26 Aralık'ta yeniden tatile giriliyor :) 2 haftalık bir ikinci tatilin ardından 7 Ocak'ta üçüncü dönem başlıyor ve 25 Mart'a kadar sürüyor. Üçüncü dönem ile bir sonraki birinci dönem arasında 1 haftalık daha ara var!
Tatiller çok daha mantıklı yerleştirilmiş durumda... Tabii kimse de umutsuzca hükümetten 'Kurban Bayramı haftasonuyla bağlanır mı acaba?' sorusunun yanıtını beklemiyor :)
(Japonya'da Kurban Bayramı olmadığının farkındayız, yerine bir dini veya milli bayram koyun işte...)- - - - - -
Yaptırıyorlar vallahi :)
Japonya'daki okulların birçoğunda hademe, kapıcı gibi çalışanlar yok. Öğrenciler sınıfları, kantinleri, hattâ tuvaletleri bile gruplar halinde kendileri temizliyorlar. Temizlik esnasında küçük gruplara ayrılan öğrenciler, okul yılı boyunca kendi aralarında görev değişikliği yaparak her zaman okulun temizliğine katkıda bulunuyorlar.
Japonya'da bu şekilde öğrencilerin hem birlikte çalışmayı, hem de başkalarının emeklerine saygı duymayı öğrendiklerine inanılıyor.- - - - - -
Sırf bu açıdan baktığımızda ''E bizim devlet okullarının yemekhanelerinde de böyle kardeşim...'' diyebilir, bir anlığına ülkemizdeki eğitim sisteminin güzel olduğunu filan hissedebilirsiniz.
Hissetmeyin. Çünkü Japon devlet okullarında bu yemekler diplomalı şefler tarafından, diplomalı beslenme uzmanları gözetiminde hazırlanıyor! Günlük menüler hazırlanırken öğrencilerin yaşına göre sağlıklarını koruyacak, gelişimlerini devam ettirilecek besinler ön plana çıkarılıyor. - - - - - -
Bambudan fırça, pirinç kağıdı, Japonya'nın kültürel mirası Shodo...
Japon öğrenciler geleneksel Japon sanatı olan Shodo'nun (bir çeşit kaligrafi) yanı sıra, Japon edebiyat geleneği olan Haiku'yu da okullarda öğrenmeye devam ediyorlar. Bu şekilde dünyanın en modern eğitimini almakla kalmıyorlar, yüzlerce yıllık kültürleriyle de bağlarını devam ettiriyorlar. - - - - - -
İşte Türkiye ile bir ortaklık, dördüncü maddede ''Hissetmeyin!'' dediğimiz güzel hisleri şimdilik hissedebilirsiniz :)
Japonya'da da aynı ülkemizde olduğu gibi öğrencilere tek tip okul üniforması zorunlu tutuluyor. Bu şekilde öğrenciler arasındaki sosyal farklılıkların en aza indirildiğine, zengin ve fakir arasında en azından görüntüde bir eşitlik sağlandığına inanılıyor. - - - - - -
Bir tane de kötü özellik serpiştirelim mi araya?
Japonya'da öğrenciler lise sonunda tek bir sınavla öğretim hayatlarına devam edip etmeyeceklerini anlıyorlar. Bu sınavlara katılım çok çok yüksek oluyor; katılanlardan %76'sı üniversiteye devam edebilecek puanı alabiliyorlar, kalan %24 ise eğitimini liseyle beraber tamamlamak durumunda kalıyor.
Gerçi şimdi bu sistemi Japonlar uygulayınca... Bilemedik; zamanında çok sövdük ama, acaba mantıklı mıydı bu ÖSS illeti!?- - - - - -
Okullar Japon öğrenciler için öylesine güzel ki, çocuklar okuldan kaçmıyorlar!
Mümkün mü bu? Mümkünmüş işte... Bir başka istatistiğe göre de, Japon öğrencilerin %85'i okulda kendilerini mutlu hissediyorlar. _Neden kaçsınlar ki zaten?
_
Kaynaklar: Brightside.me & Novakdjokovicfoundation.org