Demirel: "Avrupa, siyasi cüce olarak kalır"

İSTANBUL(ANKA)- 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Türkiye'ye kapılarını kapatan bir AB, gelişememiş bir siyasi cüce olarak kalmanın yanı sıra, ciddi boyutlarda istikrarsızlık ve belirsizlik yaratma potansiyeline sahip fay hatlarının oluşmasına neden olacaktır. Taraflar kendi çıkarlarından kayba uğramadan karşı tarafın çıkarlarından feragat etmesini bekleyemez" dedi.

  1. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Türk-Alman Ekonomi Kongresi"nden yaptığı konuşmada, küresel uluslalarası sistemin her ülke iç siyasetini ve dış ilişkilerini giderek artan biçimde etkilediğini söyledi. Demirel, yoksulluk, yetersiz eğitim ve fıorsat eşitsizliğinin, yasadışı göçü, insane, silah, uluşturucu ticaretini ve organize suçları, dini ve etnik radikal akımları tetiklediğini ifade etti.
Reklam
Reklam

Türkiye ile Almanya arasındaki ilişkilerin tarihe dayandığını anlatan Demirel, iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlü olduğunu, Türkiye ve Almanya'nın doğu ile Avrupa arasında önemli köprü görevi üstlendiğini kaydetti.

Türkiye'nin Avrupa'da en büyük altıncı, dünyada ise 17. sırada bulunduğunu belirten Demirel, Türkiye'nin etkileyici bir ekonomik gelişme sürecinden geçtiğini dile getirdi. Demirel, Türkiye'de 3 bine yakın Alman ve Alman ortaklığı firmaların 6 bin euroya yakın ticaret hacmi bulunduğunu belirtti.

"AVRUPA İÇİNE KAPANMAMALI"

Konuşmasının büyük bölümünü Türkiye'nin AB üyelik sürecine ayıran Süleyman Demirel, bugünün küresel koşullarının, AB'nin geleceğine ilişkin olarak daha ileri görüşlü bir düşünce istikametinde ilerlemesini gerekli kıldığını ifade etti. Birliğin küresel bir aktör olabilmek için gerekli niteliklere sahip olduğunu ve içine kapanmaması gerektiğini dile getiren Demirel, "AB'nin bir güç olarak sesini duyurması, geçmişten kalan geleneksel düşünce kalıplarından ayrışan bir vizyon gerektirmektedir. AB küreselleşme ile yeni yüzyılın sunduğu teknolojik ve kültürel gerçeklerle başa çıkabilen ve aynı zamanda bunlardan azami ölçüde istifade edebilen bir Birlik olmalıdır" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"AB ÜLKELERİ TAAHHÜTLERE SADIK KALMALI"

Demirel, Türkiye'nin AB ile bütünleşmesinin tüm siyasal, ekonomik, kültürel ve bunların da ötesinde stratejik sonuçlarıyla sınırları aşan önemli bir proje olarak nitelendiren Demirel, "Unutulmamalıdır ki, üye ülkeler Türkiye'nin de dahil olduğu genişleme sürecine yönelik bir taahhütte bulunmuşlardır. Taahhütlere sadık kalınmalıdır" diye konuştu.

"AB'YE ÜYELİK TÜRK HALKININ AKILCI TERCİHİ"

AB üyesi bir Türkiye'nin Avrupa'ya sunacağı imkanlara da değinen Demirel, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin AB üyeliğinin farklı siyasi, ekonomik ve sosyal etkiler yaratabileceği doğrudur. Türkiye'nin canlı ekonomisi, güçlü girişimcilik ruhu ve ekonomik büyüme hızının yarattığı potansiyel, iç politik kaygılarla körüklenen bazı korkulardan daha umut verici bir tablo ortaya koymaktadır. AB'ye üyelik Türk halkının akılsı bir tercihidir. Bundan daha az Türkiye için bir seçenek teşkil edemez. Türkiye'nin üyeliği, kendi modernleşme vizyonu ve tanımından olduğu kadar, Avrupa ile paylaştığı değerler ve ortak vizyondan da güç almaktadır. Türkiye'ye kapılarını kapatan bir AB, gelişememiş bir siyasi cüce olarak kalmanın yanı sıra, ciddi boyutlarda istikrarsızlık ve belirsizlik yaratma potansiyeline sahip fay hatlarının oluşmasına neden olacaktır. Türkiye-AB ilişkileri birbirinden ayrıştırılması mümkün olmayan ortak çıkarların toplamıdır. Taraflar kendi çıkarlarından kayba uğramadan karşı tarafın çıkarlarından feragat etmesini bekleyemez."

Reklam
Reklam

AVRUPA "TÜRK İŞÇİLER İŞGAL EDECEK" DİYE KORKMASIN

Avrupalı karar alıcıların türkiye'nin Ab üyeliğini nihai hedef olarak görmelerinin önemine de dikkat çeken Demirel, "Türkiye Avrupa'nın tam üyesi olduğunda ‘Türkiye Avrupa'yı işgal eder, Avrupa'nın bütün müesseselerine Türk işçileri girer' bundan hiç korkmasın.Öyle zaman olacaktır ki, türkiye'ye dışarıdan işçi getirecektir" dedi. Demirel, Türkiye'nin geçmişte Avrupa'nın işçi ihtiyacına yanıt verdiğini vurgulayarak, 1965 yılının Başbakanı olarak o devrin ne anlama geldiğini bildiğini söyledi.

TÜRKİYE'NİN, LAİKLİK VE ÇOĞULCULUĞU BİRLEŞTİRME BAŞARISI

Demirel, Türkiye'nin AB üyelik süreci küresel ve bölgesel barış bakımından derin bir anlam taşıdığına işaret ederek, türkiye'nin laikliğe ve çoğulculuğu 84 yıllık demokratik bir deneyim içinde birleştirme başarısı gösteren birkaç Müslüman ülkeden biri olduğunu kaydetti. Demirel, AB'ye tam üyelik için müzakere eden bir ülke olan Türkiye'nin İslamiyetin modern evrensel değerlerler bir arada yaşayabileceğini ispatladığını ifade ederek, "Dünyada 1.5 milyar Müslüman halk vardır. 2.5 milyar Hiristiyan halk vardır, başka dinler vardır. Bu insanlar dünyada barış içinde yaşayacaklardır. Türkiye şunu ispatlamıştır; pekala halkı Müslüman olan bir ülke batı standartlarına uyabilir ve modernleşme ile Müslümanlığı modernleştirebilir" diye konuştu.

Reklam
Reklam