20 milyonluk Kürt nüfusunun Türkiye’de statüsüz yaşamasının mümkün olmadığını savunan Demirtaş, “Kürtlerin bir coğrafyası bir anavatanı var. Adı Kürdistan’dır. Gelecek yüzyılın barışçıl eşit hukuk çerçevesinde planlanması için devletin Kürtlerle Kürdistan’la hukukunu yeniden belirlemesi gerek” dedi.
BDP Eş Başkanı Demirtaş, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. İstanbul Esenyurt’taki çadır yangınında ölen işçileri anarak sözlerine başlayan Demirtaş, yaşanan olayı “katliam” olarak nitelendirdi. Ölen işçilerin hükümetin ve Meclis’in gündeminde olmadığını ileri süren Demirtaş, “11 MÜSİAD, 11 TÜBİAD, 11 TBMM üyesi can verseydi Türkiye’nin tepkisi bu mu olurdu? Yanarak ölen insanların statüsü, cebindeki para miktarı mı acı dozunuzu belirliyor. Bu kadar mı vicdandan ahlaktan yoksun hale geldiniz?” diye tepki gösterdi. Yaşanan olay Türkiye’de gündemi sarsmıyor, Başbakan birkaç cümle ile geçiştiriyorsa bunun Türkiye’nin utancı olduğunu söyleyen Demirtaş, “Yanarak ölen 11 kuzu bile olsaydı tartışmalıydı. Neden tartışılmıyor, yoksullar, garibanlar çünkü. Yaşarken size biçilen değer, o çadırda karın tokluğuna çalışmak, yanarak ölürken de biçilen değer budur işte” dedi. Ezilenlere birleşme çağrısı yapan Demirtaş, “İnsanın canı pahasına yapılan yatırıma da lanet olsun” diye bağırdı.
-“SİVAS KAÇAKLARI AFFEDİLDİ”-
Sivas davasının zaman aşımına uğramasını “Bir kez daha yakıldılar” sözleriyle değerlendiren Demirtaş, “Alevi yurttaşlarımızın Maraş’ta Çorum’da, Sivas’ta yaşadığı tutum bugün de değişmemiştir” dedi. Sivas olaylarının firari sanıklarının yakalanamamış olmasını eleştiren Demirtaş, “Bugün o kaçaklar mahkeme tarafından affedilmiş dava zaman aşımından düşmüştür. Büyük devlet Sivas sanıklarını yakalaşamamıştır ve bunun 10 yılı AKP döneminde geçmiştir” dedi.
Sivas olaylarında hayatını kaybedenlerin ve milletvekillerine gazlarla, coplarla, tazyikli sularla işkence yapıldığını söyleyen Demirtaş, bu olayın AKP genel başkanının Meclis’te demokrasi nutukları atarken aynı dakikalarda yaşandığını kaydetti. AKP’lilerin “bizim zamanımızda yapılmadı” yönündeki savunmasını da eleştiren Demirtaş, Sivas olaylarında yakalanan sanıkların avukatlığını yapanların bugün hangi görevlerde bulunduğunu sıraladı. Milletvekili ve belediye başkanı olan avukatları sayan Demirtaş, “Sivas yakınları, şimdi devleti yöneten bu avukatların emriyle gazla copla işkenceye tabi tutuluyorlar” diye konuştu.
-“ASIL ÇETE ÖRGÜTLENMESİ BUNLARDIR”-
“AKP yıpranmasın” yönünde bir çaba harcandığını ileri süren Demirtaş, “Ne kadar kıymetliymiş bu AKP, alın turşusunu kurun” dedi. “Hükümet yıpranmasın” yaklaşımının adının statüko olduğunu ifade eden Demirtaş, Uludere’nin de unutturulmaya çalışıldığını söyledi. 34 kişiyi katletmenin 34 defa müebbetle yargılanma anlamına geldiğini, bütün bilgiler elde olduğu halde günah keçisi aranıp kimsenin üstlenmediğini anlatan Demirtaş, parasız eğitim için pankart açan gençlerin ise çok hızlı bir şekilde cezaevine atılabildiğini ileri sürdü. Demirtaş şunları söyledi:
“Hızlı yargı Gazi’de, Sivas’ta işlemiyor. Bu yargı kim adına karar veriyor. Hükümetin dairesi haline gelmiş mahkemeler millet adına yargılama yapamazlar. Özel Yetkili Mahkemeler hükümetin komisyonu olarak çalıştıkça, halk adına yargılama yapamazlar. Gayrimeşru hukuk, yasadışı mahkemelerdir. Asıl çete örgütlenmesi bunlardır işte. Asıl çete cumhuriyeti bunlardır işte.”
-“DİNDAR DEĞİL KİNDAR GENÇLİK İSTİYORLAR”-
Demirtaş, Meclis’te tartışmalı şekilde komisyondan geçen eğitim teklifini de değerlendirdi. Hükümetin Cumhuriyet kurulduğundan bu yana devam eden torna sistemini kendi ellerine geçirmeye çalıştığını savunan Demirtaş, BDP olarak konuya eğitim süresi, imam hatip gibi konular açısından değil içerik yönünden baktıklarını söyledi. İmam hatip okullarına yasal güvenceye sıcak baktıklarını ancak genel okullarda din eğitimi verilmesini istemediklerini açıklayan Demirtaş, şöyle devam etti:
“Eğitim içeriği değişmedikçe dört artı dört olsa ne olur, kırk artı kırk olsa ne olur? Bugün çocuklar okullarda bilimsel, objektif, insan onuruna yakışır, eğitim modeliyle mi yetiştiriliyorlar, yoksa bildiğimiz torna sistemiyle kalıp halde ezberletilmiş yalan yanlış vatandaşlık bilgisiyle tek dil tek mezhebe göre mi eğitiliyorlar. Asıl değişmesi gereken milli eğitim sistemidir. Bu sistemden özgür insan yetişmez.”
Dindar gençlik tartışmalarıyla işin özünün kaçırıldığını ileri süren Demirtaş, “Kendileri dindar değil, gençliği niye dindar yapsınlar. Onlar kindar gençlik, kindar devlet istiyorlar” dedi.
-“KÜRDİSTAN HUKUKU BELİRLENMELİ”-
Anadilde eğitimin Talim Terbiye Kurulu lütfederse seçmeli olarak verilebileceği yönündeki açıklamaları eleştiren Demirtaş, “20 milyon Kürt ulusu, 10 yaşından sonra Kürtçe seçmeli ders alacak. Aleviler için de böyle. Bir kişinin anadilini 10 yaşından sonra okulda öğrenmesi demek faşizmdir” dedi. Anadilde eğitim ve Alevilerin kendi inançlarına göre ibadet ve ibadethane isteğinin temel haklar olduğunu belirten Selahattin Demirtaş, Kürtlerin statü istediğini dile getirerek şunları söyledi:
“20 milyonluk nüfus Türkiye’de statüsüz yaşayacak. Böyle bir şey olamaz. Kürtlerin bir coğrafyası bir anavatanı var. Adı Kürdistan’dır. Tarih kitaplarınız yasaklasa da bu realitedir. Yargıtay yasaklasa da bu böyledir, mahkeme, savcı yasaklasa da gerçektir. Bir halk var Ortadoğu’da. 40 milyon nüfusun 20 milyonu Türkiye’de. Önümüzdeki 100 yılı daha barışçıl, eşit hukuk çerçevesinde yaşayacağımız bir yüzyıl olarak planlayacaksak, devlet Kürtlerle Kürdistan’la hukukunu yeniden belirlemelidir, artık eski teoriler iflas etmiştir.”
-“KÜRTÇE DERS ELMALI ŞEKER”-
Birlikte, eşit yaşamın hukukunun nasıl sağlanacağının tartışma zamanı olduğunu söyleyen BDP Eş Başkanı Demirtaş, seçmeli Kürtçe dersi, TRT Şeş gibi açılımları “elma şekeri” olarak nitelendirdi. Demirtaş, “Artık, bu işi eşit hukuk çerçevesinde çözmenin toplumsal desteği de vardır. İş sadece medeni diyalog müzakereye kalmıştır. Bloğumuz her zamankinden daha fazla ısrarcıdır. Hükümet duymazlıktan gelse de yineliyoruz. Sorunların çözümünün anahtarı diyalog müzakeredir. Bunun kapılarını açın, çözülmeyecek sorun yoktur. Kavga Hakkari, Çorum, Trabzon’da değil, kavga Ankara’dadır” dedi.
Sokağa çıkılmasının anarşizm, terörizm olarak tanımlanmasını eleştiren Demirtaş, “Ben de halkı daha fazla sokağa çıkmaya çağırıyorum, blok olarak sokakta olmaya devam edeceğiz. Sokağın gücü her zaman faşizmi alt edecek güçtedir. Yeter ki sokağın örgütlü gücünü doğru kullanalım. AKP genel başkanının çağrısına kulak tıkayın, daha fazla özgürlük için sokakta olun diyorum” diye konuştu.
ANKA