Demirtaş, “Sayın Başbakan eğer bu çağrıyı PKK’ye yapıyorsa, silahları bırak gel seçime gir diyorsa anlamlıdır. PKK’nın legalleşmesini kabul eder, zemin hazırlar. Ama bu çağrıyı BDP’ye yapıyorsa Allah akıl fikir versin” diye konuştu.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Diyarbakır’da dün başlayan KCK duruşması nedeniyle milletvekilleri, belediye başkanlarının KCK operasyonunda kelepçeli fotoğraflarını basına gösterirken kürsüye de fotoğraf asıldı. Konuşmasına, uzun yıllar cezaevinde kalan TÖB-DER eski yöneticilerinden Kürt siyasetçi ve yazar İsmail Göldaş’ın yaşamını yitirdiğini belirterek başlayan Demirtaş, ailesine başsağlığı diledi.
“TARIMA AYRILAN PARA BOMBAYA AYRILANIN YARISI KADAR”
Demirtaş, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele Günü’nü hatırlatarak, yoksulların yılın 365 gününü yoksullukla geçirdiğini yılın bir günü de hatırlandığını söyledi. Dünyanın nüfusunun iki katına yetecek kadar kaynak olmasına rağmen nüfusun yarısının yoksullukla mücadele ettiğini kaydeden Demirtaş, Meclis’e sunulan 2011 bütçesini eleştirdi. Demirtaş, “Tarım politikaları işsizliğin önlenmesi, istihdamın arttırılması, açlığın, yoksulluğun önlenmesi açısından son derece hayati olmasına rağmen bütçede tarıma ayrılan pay savunma bütçesinin yarısıdır. Bu ülke halen çiftçisine ödenen paranın iki katını bombalara silahlara yatırabiliyor. Sağlık politikaları da yoksullar için önemli, sağlık bütçesi de sadece savunma bütçesi kadar. Hükümetin sağlığımıza ayırdığı para bombaya milli savunmaya ayırdığı para kadardır” diye konuştu.
TEKİRDAĞ F TİPİ CEZAEVİNDE İŞKENCE İDDİALARI
Geçen haftalarda gündeme getirdikleri Tekirdağ F Tipi Cezaevindeki işkence iddialarını yeniden gündeme getiren Demirtaş, Adalet Bakanlığı’nın cezaevine müfettiş göndermediğini söyledi. İşkence iddialarının bir benzerinin önceki gün yaşandığını, kendisine A Takımı diyen bir gardiyan grubunun tutuklulara işkence yaptığını kaydeden Demirtaş, Adalet Bakanlığı’nı bir kez daha göreve çağırarak, cezaevine müfettiş göndermesini istedi. Demirtaş, Adalet Bakanı’na “İşkence yapan personel kimdir, hangi gerekçeyle, kime güvenerek bu hukuksuzlukları gerçekleştiriyorlar. Soruşturmalı, gereğini yapmalısınız” diye seslendi.
“YENİ ANAYASA KONUSUNDA STÖ’LER ÖNCÜLÜK YAPMALI”
Konuşmasında yeni anayasayla ilgili olarak Sivil Toplum Örgütleriyle yaptıkları görüşmelere de değinen Demirtaş, STÖ’lerin yeni anayasanın öncülüğünü yapması gerektiğini dile getirdi. Demirtaş, “Eğer hükümet bu konuda ben bildiğimi okurum, zaten elimde bir taslak var ve bu taslakla birlikte ben seçimden sonra da eğer gücümü koruyabilmişsem istediğimi yaptırırım, meclis kabul etmezse tekrar halka giderim diyorsa, yanılıyor. Oradan bir halk anayasası çıkmaz. Kenan Evren anayasası tasfiye edilip, Tayyip Erdoğan anayasası zihniyeti çıkar. tayip Erdoğan anayasası zihniyeti çıkar. Bunu önlemenin tek yolu bu anayasa tartışmalarının şimdiden başlatılmasıdır. Bu çerçevede sivil toplumun öncülük yapmasını önemsiyoruz” dedi.
“BAŞBAKAN BEYİN AMELİYATI MI OLDU?”
Demirtaş, Meclis’in açılışında Cumhurbaşkanı’nın siyasilere yönelik üslup ve dil uyarısını da hatırlattı. Başbakan’ın da üslup ve dilden bahsettiğini kaydeden Demirtaş, “Bilmiyorum, aradan uzun yıllar mı geçti, Sayın Başbakan bu arada bir beyin ameliyatı mı geçirdi, biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz yoksa Kızılcahamam’da konuşan AKP genel başkanı değil miydi anlayamadık doğrusu. Bu kadar tartışmanın üzerine, siyasetteki dil ve üslup tartışması üzerine, partimizi bu kadar açık hedef haline getiren, partimize oy vermiş gönül vermiş insanlara hakarete varıncaya kadar son derece kaygı verici bir üslup kullanan bir siyasetçi olabilir mi? İki hafta sonra seçim de yok, bu ne telaştır bu nasıl bir hırstır, öfkedir anlayabilmiş değiliz” diye konuştu.
“NASIL BİR BAŞBAKANSIN Kİ 2.5 MİLYON SEÇMEN SİLAH ZORUYLA SANDIĞA GÖTÜRÜLÜYOR”
Barış arayışlarının olduğu bir dönemde Başbakan’ın ‘siyaseti nasıl tahrip edebilirim’ arayışı içinde olduğunu savunan Demirtaş, şöyle konuştu:
“Başbakan, eğer bu çağrıyı PKK’ye yapıyorsa anlamlıdır. Silahları bırak gel, seçime gir diyorsa anlamlıdır. Hükümet bunun koşullarını yaratır, PKK’nin legalleşmesini kabul eder, zeminini hazırlar, gel seçime gir der. Ama bu çağrıyı BDP’ye yapıyorsa Allah akıl fikir versin diyorum. Bu açıkça bir siyasi partiyi suçlu gösterme çabasıdır. Anayasa Mahkemesine suç duyurusudur, sokakta çetelerine BDP’ye saldırın çağrısıdır. Tam da siyasette çözüm arayalım dediğimiz bir dönemde yapıyor bunu. Eğer BDP’nin silahı siyaset yöntemi olarak kullandığına dair elinizde en küçük bir delil varsa bugün Ankara Cumhuriyet savcılığına davet ediyorum. Eğer elinizdeki delilleri yargıyla paylaşmazsanız siz suçlusunuz. Elinizde delil yokken bir partiyi zan altında bırakıyorsanız da iftiracısınız, yalancısınız. Söylediklerinize siz inanıyorsanız, gerçekten bir partinin tehditle, silahla korkutarak 2.5 milyon kişiyi sandığa götürüp kendisine oy verdirdiğine yürekten inanıyorsanız o halde sizin tek bir saniye dahi başbakanlık yapmanız lazım. Siz nasıl bir başbakansınız ki sizin ülkenizde 2.5 milyon seçmen silah zoruyla sandığa gidip bir partiye oy veriyor. Orada hükümet bitmiştir, devlet, başbakan bitmiştir. Siz kendinizi inkar ediyorsunuz. Eğer buna inanıyorsanız ben olsam tek bir saniye o koltukta oturamam onurum kırılır. Benim başbakan olduğum bir ülkede 2.5 milyon insan korktuğu için bir partiye oy verecek, ben o koltukta oturmam, onurumu korurum istifa ederim hadi sayın başbakan hadi bakalım.”
“SEÇMENİMİZ İÇİN BAŞBAKANLIĞINIZIN MEŞRUİYETİ KALMADI”
Siyasi partilerin birbirini eleştirebileceğini ama hiçbir siyasetçinin bir parti üzerinden halka, seçmene hakaret edemeyeceğini de kaydeden Demirtaş Başbakan Erdoğan’a “Eğer 2.5 milyon insanı korkaklıkla, kullandığı oyu da onursuzlukla itham ediyorsanız yine sizin başbakanlığınız bitmiştir. Kime başbakanlık yaparsanız yapın ama şu saatten itibaren bu açıklamalardan sonra sizin başbakanlığınızın bizim partimizin tabanı açısından meşruiyeti kalmamıştır” diye seslendi. Başbakan’ın manipülasyon yaptığını savunan Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ın 2007, 2009 ve referandumun ardından yaptığı balkon konuşmalarındaki sözlerini hatırlatarak, “Hangi Başbakan, bunları söyleyen başbakan mı önceki gün Kızılcahamam’da konuşan Başbakan mı doğruları söylüyor. Böylesi bir tutarsızlıkla, siyaset etiğine sığmayan anlayışla karşı karşı karşıyayız. Her oy kadar BDP’ye gelen oylar da onurludur. Ortada bir şaibe varsa senin partinin içinde dönen şaibelerdir Sayın Başbakan” dedi. Kürsüden kapatılan HEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP VE DTP’nin logoları ile Mehmet Sincar ve Vedat Aydın gibi öldürülen bazı Kürt siyasetçilerin fotoğraflarını gösteren Demirtaş, “Bunların hiçbirinin faili bile bulunmadı. Bu da Vedat aydın. Bize baskı ile tehditle korkuyla oy alıyorsunuz diyenlere işte bunu gösteriyorum. Bu gözlerde korkunun eseri var mı, şu gözlere bir bakın. Bu siyaset böyle bir gelenekten geliyor. Bu halk korksaydı Kenan Evren’den korkardı. Eğer bu halk korksaydı sizin tehditlerinizden korkardı. Bu halk korkmadığı için BDP var” şeklinde konuştu.
“ANADİLİMİZDE SAVUNMA YAPMAK İSTİYORUZ”
Demirtaş konuşmasının sonunda Diyarbakır’da başlayan KCK duruşmasına da değindi. Tutuklu BDP’lilerin, Kürtçe savunma yapmak istediğini ancak mahkemenin buna izin vermediğini belirten Demirtaş, “Sayın Başbakan benim partimde 60 Kürt milletvekili var, bizim sorunumuz yok diyorsun. Senin milletvekillerinin mahkemeye düştüğünde anadilde savunma yapma durumu yok ki sorunu olsun. Biz anadilimizde savunma yapmak istiyoruz. Doktora gittiğimizde, vergi dairesine gittiğimizde anadilimizde konuşmak istiyoruz. Son HSYK seçimlerinde hükümetin nasıl bir tutum içinde olduğu görüldü. Tarafsız, adil, bağımsız yargı halkın seksen yıldır çektiği bir özlemdi, şu saatten sonra olmayacağı netleşmiş oldu. Biz istiyoruz ki Diyarbakır’da demokratik hukukun üstünlüğünün, insan haklarının egemen olduğu adil bir yargılama yapılsın. Arkadaşlarımızın bir tek saniye bile içerde kalmaları haksızlık olur” diye konuştu.(ANKA)