BERLİN (İHA) - Avrupa, uçakların yanında daha pahalı kalan ve giderek tercih önceliğini yitiren demiryollarını yeniden canlandırmaya çalışıyor. Başarı, "yatırım", "yenilenme" ve "güvenlik" kavramlarında gizli.
Bundan birkaç yıl önce havayolları şirketlerinin sloganı "Özgür gökyüzü"ydü. Firmalar Avrupa hava trafiğinin liberalleştirilmesi gerektiğine inanıyordu. Lufthansa, Iberia ya da TBP Air Portekiz gibi Avrupa havayolu şirketleri günümüzde dünyanın her yerine sınırsız uçuşlar yapıyor.
Ancak karada durum daha farklı. Demiryollarında trenler farklı elektrik ya da işaret sistemleri kullanıyor. Bu da tren biletlerinin pahalı olmasına ve tren yolculuklarının uçaktan daha uzun sürmesine neden oluyor. Bunun sonucu olarak da birçok insan, çevre dostu trenler yerine uçakla seyahat etmeyi tercih ediyor. 24-25 Ekim'de Madrid'de düzenlenen "Eurailspeed Konferansı"nda bu konu masaya yatırıldı ve Avrupa genelinde yaşama geçirilecek hızlı trenlerle trenlerin daha cazip hale getirilmesi gerektiği vurgulandı.
YASAL ENGELLER ORTADAN KALKIYOR Hızlı trenlerle Avrupa genelinde seyahat edebilmenin önü açılıyor. Önümüzdeki yıl mart ayında Avrupa genelindeki demiryolları ağının tüm demiryolu firmalarının kullanımına açılmasıyla yasal engeller de ortadan kalkmış olacak.
Avrupa genelinde seyahat edecek hızlı trenlerin doğal olarak standart genişlikte raylara, aynı voltajda elektrik kullanmaya ve ortak bir güvenlik sistemine sahip olması gerekiyor. Ancak her ülke demiryollarında kendine özgü bir sistem kullanıyor. Brüksel'de bulunan Avrupa Demiryolları Topluluğu'nun İcra Direktörü Johannes Ludewig, her trenin arkasında farklı bir demiryolu sanayininin bulunduğunu belirtiyor ve birçok ülkenin sisteminde teknik açıdan farklılıklar olduğunu dile getiriyor.
GÜVENLİK FİNANSMANI PROBLEM Madrid'deki konferansta Avrupa genelindeki demiryolu işletmelerinin temsilcileri görüş alışverişinde bulunma şansını yakaladı. Toplantıda konuşulanlar aslında yapıcıydı ancak bazı konularda hararetli tartışmalar da yaşandı. Özellikle de Avrupa'da seyahat edecek hızlı trenlerin güvenlik sisteminin nasıl finanse edileceği konusunda. Demiryolu hattında 12 kilometrelik mesafeye kadar trenlerin serbest geçebileceği noktaları gösterme özelliğine sahip bu sistemin Alman Demiryollarına maliyeti milyarlarca Euro değerinde.
Bu sisteme temkinli yaklaşanlardan Alman Demiryolları Yöneticisi Hartmut Mehdorn, "Biz aslında kendi sistemimizden memnunuz. Ancak yalnızca Avrupa demiryollarının bir parçası olmak için bu işe milyarlarca Euro ayırmak bizim işimiz değil. Biz bu parayı tren biletlerinden kazanamıyoruz. Bu güvenlik sistemini kimin finanse edeceği belli olmadan Brüksel'in bu konuda bir karar almamasına dikkat etmeliyiz" diye konuşuyor.
YATIRIM VE YENİLENME ŞART Demiryolu sanayii, ancak yatırımlar yapıldığında ve kendisini yenilediğinde Avrupa piyasasında kendini gösterebilir. Dolayısıyla trenlere ve altyapıya yatırımlar yapılması zorunlu. Demiryollarında işbirliğine gidilen bazı ülkelerle sorunlar yaşandığını da unutmamak gerekiyor. Alman Demiryolları İşletmesi'nden Hartmut Mehdorn özellikle Fransa'nın trenleriyle sorun yaşadıklarını belirtiyor. Mahdern, "Demiryollarında yeni dönemde Avrupa ötesine seyahat eden trenler projesini yaşama geçirebilirsek bu Avrupa için en iyi şey olur. Aksi takdirde bu proje önümüzdeki 20 yıllık döneme kalır. Böyle olursa yazık. Gerçi hemen pes etmiyoruz. Ancak bunu yaşama geçiremezsek o zaman başka şeyler denemeliyiz" diye konuşuyor.
Bu konuda şu an var olan parola her ülkenin kendi başına harekete geçmesi. Örneğin İspanya, demiryollarında oldukça umut veren projelere sahip. Madrid'le Barselona arasında Siemens ile İspanyol Talgo firmasının işbirliği ile yeni bir hızlı tren bağlantısı düşünülüyor. Bu planını hazırlayanlar İspanya'da yaşama geçirilecek bu projenin Avrupa genelindeki hızlı trenler için de iyi bir model oluşturacağına inanıyor.