Die Welt Gazetesi muhabiri İlker Deniz Yücel, 27 Şubat'ta "Terör örgütü propagandası yapmak" ve "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçlarından 9. Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.
Yücel'in avukatları 6 Mart'ta tutukluğa itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren 10. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklama kararının usul ve yasaya aykırı olmadığını belirterek, yapılan itirazı reddetti.
'ŞÜPHELİNİN EYLEMİNİN BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE GAZETECİLİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL'
Yücel'in tutuklanmasına gerekçe gösterilen haber ve yazılara yer verilen kararda, şu ifadelere yer verildi: "Şüphelinin ifade ve savunması, şüpheli tarafından kaleme alınan yazılar, bu yazılarda kullanılan görsel ögeler, başlıklar, yazılar içerisindeki ifade ve anlatım ile kullanılan dil üslup bütün halinde değerlendirildiğinde, şüphelinin eyleminin basın özgürlüğü ve gazetecilik anlamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, soruşturmaya konu olan yazılarında gerçekleri adeta kasıtlı ve bilinçli olarak saptırarak adeta yasa dışı silahlı terör örgütlerinin amacına hizmet eder şekilde hareket ettiği amaç ve kanaatine varılarak şüphelinin tutuklanmasına karar verilen İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği'nin itiraza konu kararındaki gerekçeler de nazara alındığında, verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından şüpheli müdafilerinin tutuklama kararına yönelik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir"
TUTUKLANMAYA GEREKÇE GÖSTERİLEN İFADELER
9. Sulh Ceza hakimliği tarafından 27 Şubat'ta verilen tutuklama kararında, Deniz Yücel'in yazılarında Cumhurbaşkanı Erdoğan için kullandığı ifadelere, PKK elebaşı için 'başkomutan' nitelemesinde bulunduğuna, Fethullahçı Terör Örgütü'nün 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgisinin olmadığını dile getirdiğine yer verilmişti. Kararda şüphelinin işlediği iddia edilen suçlar da "Terör örgütü propagandası yapmak" ve ""Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" olara sıralanmıştı. (DHA)