Türkiye, yıllardır büyük depremler yaşayan bir ülke. 1939 yılında yaşanan Erzincan depremi, 1999 yılında yaşanan Gölcük merkezli deprem... Bu depremler Türkiye'de büyük kayıpların verilmesine sebep oldu. Beklenen İstanbul depreminin de bu depremlerden biri olacağı söyleniyor. Bu yüzden depremlerin nasıl oluştuğu hayli merak konusu. Deprem nasıl oluşur özet olarak anlatacak olursak; depremin fayların hareketleri sonucunda ortaya çıkan bir afet olduğunu söyleyebiliriz.
Deprem, insanların kontrol edemeyeceği doğal afetlerin başında gelir. İnsanların deprem karşısında yapabileceği tek şey; tedbir almak. Tedbir alarak insan yaşamında depremin etkilerini azaltmak mümkün. Deprem, fay hatlarının hareket etmesi sonucunda ortaya çıkan enerji ile yer kabuğunun sarsılması olayıdır. Fay hatlarında kırılmalar oluşur. Oluşan kırılmalar sonucunda dalgasal hareketler meydana gelir. Bu dalgaların yer kabuğuna ulaşması ile ''deprem'' oluşur. Deprem yeryüzünde, dalgaların şiddetine bağlı olarak hissedilir. Çoğu artçı denilen ufak depremi hissetmeyiz. Zayıf güçteki dalgaların varlığı yer kabuğunun sarsılmasına neden olmaz. Deprem, insanın üzerinde herhangi bir etki yaratamayacağı doğal afettir. Bu yüzden depremi ortadan kaldırmak mümkün değil. Önceden tahmin etmek de söz konusu olamaz.
Deprem bilimine ''sismoloji'' denir. Sismoloji; depremin nasıl oluştuğu, depremin oluşma şekli ve büyüklüğü gibi bilgileri inceler. Deprem bilimi de denir. Jeofiziğin alt bilim dalı olarak kabul edilir. Sismograf, sismoloji biliminde kullanılan cihazın adıdır. Sismograf sayesinde deprem dalgaları kağıda aktarılır. Ardından dijital ortama aktarılarak inceleme imkanı elde edilir. Oluşan depremler anlık olarak kaydedilir. Richter ölçeği ise depremin şiddetini ölçmeye yarar. Depremin kaç büyüklüğünde gerçekleştiği bilgisine bu ölçek sayesinde ulaşılır.
Sismoloji ile ilgilenen bilim insanlarına ise ''sismolog'' denir.
Dünyanın, sahip olduğu 3 ana katman var. İç yapısında bulunan bu üç katman: litosfer, manto ve çekirdek. Bizim bulunduğum katman ''litosfer'' olarak adlandırılıyor. Yer kabuğunun ve suların bu katmanda bulunduğu kabul ediliyor. Litosferin hemen altında ise astenosfer yer alıyor. Astenosfer, levhaların yer aldığı katmana denir. Levhalar, gerilme ya da sıkışma gibi hareketler yapar. Bu hareketlerin sonucunda ise kendi içerisinde enerji biriktirir. Biriken enerji sonucunda levhalar hareket eder. İşte bu hareketli kısma fay deriz.
Türkiye, 3 ana fay hattı üzerine kuruludur. Bu hatlar; Kuzey Anadolu Fay hattı, Doğu Anadolu Fay hattı ve Batı Anadolu Fay hattı olarak adlandırılır. Bu fay hatlarında oluşan hareketlilikler depremi meydana getirir. Zaman zaman yoğun enerji birikimi ile büyük depremler olur. Bazı zamanlarda oluşan ufak şiddetteki depremler ise enerjinin boşalmasına yardım eder. Bazı depremleri hissetmeme sebebimiz de düşük enerji birikimi ile ilgilidir.
Deprem enerjisinin biriktiği noktaya deprem odağı denir. Deprem merkez üssü, dediğimiz ise yeryüzünde depremin meydana çıktığı ilk yerdir. Halk arasında merkez üssü denilen, aslında odaktan gelen enerjinin açığa çıktığı yerdir. Örneğin; 1999 Gölcük merkez üssü olan depremde Sakarya gibi çevre iller de hasar görür.
Deprem nasıl oluşur kısaca söyleyecek olursak; biriken enerji sonucunda fay hatlarında hareketlilik oluşmasıyla meydana gelir.
Dalgaları iki ana başlık altında sınıflandırırız. Toplamda ise 4 farklı deprem dalgası, yani sismik dalga vardır.
Cisim dalgaları, depremin odak noktasından çıktığında her yöne yayılır. Bu dalgalar, her yöne aynı seviyede yayılan dalgalardır. İki farklı şekilde yayılırlar;
P dalgaları; birincil dalgalar olarak da adlandırılır. Boyuna bir yayılım doğrultuları vardır. En hızlı deprem dalgası olarak bilinir. Hızlı olduğu için sismografta ilk ölçülen dalgadır. P dalgalarının yıkım etkisi düşüktür. S dalgasının aksine katı, sıvı ve gaz alanların tamamında yayılabilir. Boyuna hareket ettikleri için sıkışma ya da itme-çekme dalgaları da denir.
Cisim dalgaları gibi yer kabuğunun içerisinde meydana gelmez. Yüzey dalgaları, yer kabuğuna en yakın yerde oluşur. Yer kabuğunun görünen yüzeyinde de hareket edebilir. Cisim dalgalarından daha yavaş hareket ederler. Yer kabuğuna daha yakın olduklarından daha büyük yıkım etkisine sahipler. Yüzey dalgalarının iki farklı alt başlığı var:
Rayleigh dalgaları; R dalgaları olarak da adlandırılır. Dalga adını, bu dalgayı keşfeden kişinin adından alır. Yeryüzündeki okyanuslar üzerinde hareket eder. Su dalgalarına benzeyen kıvrımlı hareketler yapar. Bu şekilde yeryüzünde elips şekline benzer hareketler ile yayılır. Genellikle yavaş hareket eden dalgalardır. Deprem anında şiddetli hissedilen sarsıntılar, bu dalganın bir sonucudur.
Tsunami dalgaları, yıkıcı etkiye sahip olan dalgalar arasında yer alır. Deniz dibindeki faylarda gerçekleşen hareketlilik sonrasında oluşur. Enerji açığa çıkması ile deniz dibinde çökme ya da zeminde kaymalar yaşanır. Bu etki ile kilometrelerce yükseklikte dalgalar meydana gelir. Meydana gelen bu dalgalar kıyıda yıkıcı etkilere sebep olur. Fay hatlarına yakın ve okyanusa kıyısı olan ülkelerde sıklıkla görülür.