Deprem Sempozyumu

Başbakan Yardımcısı Akdağ: - "Türkiye'de nüfusun yüzde 27'si, binaların yüzde 26'sı en tehlikeli alanlarda bulunuyor. Ama bu yüzde 26'nın bütünü riskli bina değildir, özellikle belli bir yıldan önce yapılan binalarda risk çok fazla" - "Şu anda 4 bine yakın afet evi yapma sürecindeyiz. Bu senenin sonuna kadar Adıyaman Samsat başta olmak üzere Türkiye'nin birçok yerindeki depremle ilgili hasarı ortadan kaldıracak, vatandaşımızın mağduriyetini ortadan kaldıracak binaları, konutları da yapıp vatadaşlarımıza teslim edeceğiz" - "Artık elimizde adeta parsel parsel deprem riskini değerlendirebileceğimiz, binaları yaparken buna uygun şekilde hareket edebileceğimiz bir risk haritamız var. Çok iyi bir yazılım da hazırlandı"

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Türkiye'de nüfusun yüzde 27'sinin, binaların yüzde 26'sının en tehlikeli alanlarda bulunduğunu belirterek, özellikle belli bir yıldan önce yapılan binalarda riskin fazla olduğunu bildirdi.

Akdağ, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından kurumun konferans salonunda 1-7 Mart Deprem Haftası dolayısıyla düzenlenen "Deprem Sempozyumu"nda katılımcılara hitap etti.

Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin deprem kuşağında yer aldığını anımsatan Akdağ, sempozyumun, Türkiye'de ve bölge ülkelerinde depremle ilgili mücadelelere katkı vereceğine inandığını dile getirdi.

Reklam
Reklam

Depremin cana ve mala vereceği zararların asgariye indirilmesi üzerinde çalışmaların yapıldığını anlatan Akdağ, "Türkiye, bu hususta son 15 yılda çok büyük mesafeler almıştır. Ağır bir tecrübe yaşadık. Hatırladığımızda yüreklerimizi burkan bir Marmara depremi var. Orada binlerce canımızı kaybettik. Dahası o depremde canlarımızı kurtarmak için müdahalemiz çok gecikti. AK Parti hükümetleri olarak bütün bu geçmişten ders aldık. Çünkü bir deprem öncesinde, esnasında ve sonrasında yapılması gerekenleri en doğru şekilde yapmak için olmazsa olmaz, ilk prensip, iyi bir koordinasyon kurulmasıdır." ifadelerini kullandı.

Deprem ve benzeri afetlerde ilk 72 saatin önemli olduğunun altını çizen Akdağ, bunun yanı sıra depreme müdahale açısından gerekli lojistiğinin uygun bir şekilde dağıtılmış olması, eğitimli insan kaynağının zamanında deprem bölgesine ulaşması konularının da aynı derecede önemli olduğunu belirtti.

Depreme ve afetlere müdahale açısından Türkiye'nin oldukça önemli bir mesafe kat ettiğine dikkati çeken Akdağ, şöyle devam etti:

Reklam
Reklam

"Çok daha hızlı müdahaleyi sağlayacak bazı alanlar oluşturacağız. Lojistik merkezlerimize ilave adeta 'uydu lojistik merkezleri' diyebileceğimiz, çok daha hızlı müdahaleyi sağlayacak bazı alanlar oluşturacağız. AFAD'ın yaklaşık 2 bin arama kurtarma ekibi var. Bu arkadaşlarımız mükemmel yetişmiş, her türlü fedakarlığı yapabilen gözlerinden öpülesi insanlar. Ama bu sayı yeterli değil. AFAD kanunundan da elde ettiğimiz bir başka imkanımız, itfaiyecilerin de bu sürece etkin olarak katılabileceği bir sistemin kurulması. Dolayısıyla 2018-2019 arasında Türkiye'de 20 bine yakın itfaiyecinin de bu müdahale hazırlığına çok etkin katılması, eğitimlerinin yenilenmesi, güçlendirilmesi, yangın dışında da afet ve diğer krizler için müdahale kabiliyetlerinin artırılması çalışmalarına hız veriyoruz."

Çok sayıda gönüllü yetiştirmek için çalışmaların devam ettiğini söyleyen Akdağ, Türkiye'deki gönüllü sayısını şimdiki sayının 10-20 katına iki yıl içerisinde çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

- "Daha güvenli binalar inşa edilecek"

Reklam
Reklam

Depremde önemli olanın "riski azaltmak" olduğunun altını çizen Recep Akdağ, yapı stoğunun iyileştirilmesi konusuna daha çok odaklanmak gerektiğine işaret etti.

Teknolojinin, bilimin gelişmesiyle risk haritalarının rafine hale getirilmesi gerektirdiğini ifade eden Akdağ, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye'de bunu yaptık. Artık elimizde adeta parsel parsel deprem riskini değerlendirebileceğimiz, binaları yaparken buna uygun şekilde hareket edebileceğimiz bir risk haritamız var. Çok iyi bir yazılım da hazırlandı. Dolayısıyla mühendislerimiz, binalarını inşa ederken de bu risk haritasındaki değerleri kullanabilecekler ve onların da işleri kolaylaşacak. Daha güvenli binalar inşa etmiş olacağız."

Deprem yönetmeliğinin yeni ayrıntılar içerdiğini vurgulayan Akdağ, "Şu andaki mevcut deprem yönetmeliği için çok büyük bir dönüşüm gerçekleştiren yönetmelik değil, eksik noktaları tamamlayan; ahşap, yüksek binalar gibi, deprem izolasyonu kullanılacak binaları, o izolasyonun karakterlerine benzer hususları ihtiva eden bir yönetmelik yenilenmesi de yapıyoruz." dedi.

Reklam
Reklam

- DASK sigortası yaptırılması konusunda çağrı

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) açısından ise Türkiye'de yüzde 48'lik bir sigortalanma oranının bulunduğunu dile getiren Akdağ, vatandaşlara evlerine DASK sigortası yaptırmaları konusunda çağrıda bulundu.

Yıllık 100 lira verilerek DASK sigortasının yaptırılabileceğini belirten Akdağ, bu konudaki farkındalığın da artırılması gerektiğini söyledi.

Sempozyum için Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan ve Özbekistan'dan da katılımların olduğunu anımsatan Başbakan Yardımcısı Akdağ, bu ülkelerle Uluslararası Deprem Veri Paylaşım Protokolü'nün imzalanacağını, bölgede ortak veri paylaşımının imza altına alınacağı ülke sayısının artmasını umut ettiğini kaydetti.

Afetler sonrasında iyileştirme açısından vatandaşı hiçbir zaman mağdur etmediklerini, bundan sonra da mağduriyet yaşatmayacaklarını ifade eden Akdağ, "Şu anda 4 bine yakın afet evi yapma sürecindeyiz. Bu senenin sonuna kadar Adıyaman Samsat başta olmak üzere Türkiye'nin birçok yerindeki depremle ilgili hasarı ortadan kaldıracak, vatandaşımızın mağduriyetini ortadan kaldıracak binaları, konutları da yapıp vatandaşlarımıza teslim edeceğiz." diye konuştu.

Reklam
Reklam

- "Riskli bina, Türkiye'nin sırtına yıllar boyunca konulmuş bir kamburdur"

Binaların dönüşümüyle ilgili mevzuata da dikkati çeken Akdağ, vatandaşın gönüllü olarak bu sürece katılması gerektiğinin altını çizdi. Recep Akdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın deprem riski olan binaları dönüştürme çabaları gerek TOKİ'nin aynı hedefe yönelik çabaları, gerekse belediyelerimizin bu hedefe yönelik çabalarına vatandaşlarımız katkı, destek vermelidir, bu çabalara ortak olmalıdır. Eğer evinizin deprem dayanıklılığı yoksa, özellikle içinde oturduğunuz bina 1990'dan önce, yapı denetim kanunundan önce yapılmışsa büyük bir risk altında olduğunuzu bilin ve dönüşüm çabalarına kıymet verin. Riskli bina yükü, aslında Türkiye'nin sırtına onlarca yıl boyunca konulmuş bir kamburdur. Bir anda oluşmuş bir şey değil."

Başbakan Yardımcısı Akdağ, riskin en fazla İstanbul'da olduğuna dikkati çekerek, "Bu meselenin İstanbul'da bir kere daha özellik kazandığını biliyoruz. Bu yeni haritamızla aslında Türkiye'de nüfusun yüzde 27'si, binaların yüzde 26'sı en tehlikeli alanlarda bulunuyor. Ama bu yüzde 26'nın bütünü riskli bina değildir, özellikle belli bir yıldan önce yapılan binalarda risk çok fazla." dedi.

Reklam
Reklam

Sempozyuma katılan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kayacı da yaptığı konuşmada, kurumun faaliyetlerine ve sigortanın önemine ilişkin bilgiler verdi.

Konuşmaların ardından AFAD Başkanlığıyla 6 ülkenin sismoloji merkezi arasında Gerçek Zamanlı Deprem Veri Paylaşım Protokolü imzalandı.

İmzalar, AFAD Başkan Yardımcısı Hamza Taşdelen ile Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Romanya, Gürcistan ve Özbekistan'dan gelen yetkililerce atıldı.