Merkez üssü Elazığ'ın Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki deprem, deprem gerçeğini bir kez daha Türkiye'nin gündemine taşıdı.
Depremde 20'den fazla kişi hayatını kaybederken, deprem konusu da bir kez daha Türkiye'nin gündemine oturdu.
Uzmanlar, deprem anında genel davranış biçimini "Yat/Çök-Korun/Kapan-Tutun" hareketinin oluşturduğunu söylüyor.
Arama Kurtarma Derneği'nin (AKUT) hazırladığı Deprem Eğitim El Kitabına göre, özellikle büyük depremlerde ayakta durmak mümkün olmadığından yapılması gereken ilk şeyin emniyetli bir yere yatmak ya da çökmek olması gerekiyor.
Güvenli yerlere örnek olarak, içinde bulunulan binanın çökmesi durumunda kişiye oksijen alabileceği az da olsa bir yaşam alanı yaratabilecek, kanepe, sağlam masa, yatak, çamaşır makinesi gibi üstüne bir şey çökse bile yer hizasıyla sıfırlanmayacak eşyaların hemen yanı başı gösteriliyor.
AKUT, "Yat/Çök-Korun/Kapan-Tutun" hareketini şöyle anlatıyor:
"Yat: Yere yüzüstü yatma, ya da yan yatarak bacakları karına çekme (cenin) şeklindedir.
Çök: Özellikle masa altı gibi yerlerin tercih edildiği hallerde uygulanır. İki diz üzerine çökülerek vücut öne eğilir.
Korun/Kapan: Deprem sırasında çevremizden üzerimize düşecek ya da devrilecek cisimlere karşı kendimizi koruma durumunu ifade eder.
Korun: Özellikle baş bölgesinin korunması birinci önceliktir, yastık ya da başka bir cisimle başı 'korumak' gibi.
Kapan: Başımızı kollarımızın arasına alarak 'kapanmak'.
Tutun: Deprem sırasında salınan koltuk ve oturma grubu gibi ağır ve büyük cisimlere tutunarak onlarla beraber sallanabilir ve sizi ezmelerine engel olursunuz."
Deprem sırasında kapı eşikleri durulmaması gereken tehlikeli yerler arasında bulunuyor. Ayrıca, balkon, merdiven boşluğu ve asansörlerin de deprem sırasında kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.
Dolap, gardırop ve büfe gibi devrildiğinde yaralanmalara yol açabilecek büyük eşyaların da duvara sabitlenmesi uzmanlar tarafından yapılan bir başka öneri.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Afetlere Hazırlık Yılı projesi kapsamında depremle ilgili de bir dizi video hazırladı.
AFAD'ın hazırladığı deprem sonrasında yapılması gerekenler videosunda şunlar sıralanıyor:
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'nin hazırladığı kitapçıkta da tsunami riski olması halinde, denize doğru değil, yüksek yerlere kaçılması gerektiği uyarısı yapılıyor.
Toplanma alanları, bir afet anında insanların güvenli bir şekilde ulaşıp temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği mekanlar olarak tanımlanıyor.
Bu alanların, afetzedelerin acil bir durumda afetzedelerin temiz su, yiyecek, giyecek, barınma, temel tıbbi yardım ve psikolojik rehabilitasyon imkanlarına erişimini sağlayacak şekilde tasarlanması gerekiyor.
Uluslararası kabul edilen standart bir toplanma alanının kişi başı 1,5 metrekarelik bir alana sahip olması.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da "10 binlerce toplanma alanı" olduğunu söyledi.
AFAD'a göre, Türkiye'de "81 ilde, uygun her ilçede ve mahallede" toplanma alanı bulunuyor ve İstanbul'daki toplanma alanının sayısı ise 2 bin 850.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da 859 adet yeni afet toplanma alanı tespit ettiklerini ve bunlar arasında hazır olmayanların da hazırlanacağını açıkladı.
Toplanma alanlarının yerlerine turkiye.gov.tr adresindeki e-devlet sistemi üzerinden ulaşılabiliyor.
Ancak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı İnşaat Mühendisleri Odası, büyük çaplı toplanma alanlarının önemli bir kısmının imara açıldığını ve bu alanlara, AVM ve konut projesi gibi yapıların inşa edildiğini açıkladı.
TMMOB'un verdiği bilgiye göre, İstanbul'da şu anda gerekli kriterleri karşılayan 77 toplanma alanı bulunuyor ve AFAD'ın saydığı yerlerin önemli bir kısmını küçük park ya da kalabalık grupları alamayacak kadar küçük açık alanlar oluşturuyor.
İstanbul'da bulunan konteynerlerin sayısıyla ilgili ise çok daha az bilgi mevcut.
İstanbul Valiliği Afet Yönetim Merkezi, 2002 yılında yaptığı bir açıklamada, İstanbul'da 762 mahalle ve 173 köye turuncu renkli yaklaşık 2 bin konteyner yerleştirildiğini söyledi.
Bu konteynerlerin bakımı ve içindeki malzemelerin güncelliğinin korunması işi ise 2012 yılında ilçe belediyelerine devredildi.
Bugün bunlardan kaçının halen aktif olduğu bilinmemekle birlikte, birçoğunun hırsızlık ve yağmalama gibi olaylara maruz kaldığı için kaldırıldığı belirtiliyor.
Bazı ilçelerde ise hiç deprem konteyneri bulunmuyor.
Bazı ilçe belediyelerinin web sitelerinde toplanma alanlarıyla birlikte hangi noktalarda konteyner bulunduğu bilgisine de ulaşılabiliyor.
Halen var olan konteynerler ise toplanma alanı olarak tespit edilen yerlerde bulunuyor.
Bu konteynerlerin içinde AFAD tarafından belirlenen malzemelerin yer alması gerekirken, bunların çalışır durumda olmasının sağlanması ve bakımının sorumluluğu da ilçe belediyelerine ait.
Bu konteynerlerin içinde ilk yardım çantası, battaniye, jeneratör, kazma, baret, fener ve halat gibi arama-kurtarma çalışmalarında kullanılabilecek malzemeler yer alıyor.
Uzmanlar ve afet konusunda çalışmalar yapan kuruluşlar, bireylere temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri malzemeleri içeren bir çanta veya set hazırlamalarını tavsiye ediyor.
Özellikle 1999 depreminden sonra uzmanların yaptığı uyarıların ardından birçok kişi "deprem çantası" hazırlamıştı.
AKUT'un el kitabında "Acil Durum Seti - 72 Saatlik Yeterlilik Seti" olarak adlandırılan deprem çantasında olması önerilen malzemeler şunlar:
Ayrıca bebekli ailelerin de mama, bebek bezi, biberon ve yedek giysi gibi malzemeler alması da öneriliyor.
Hazırlanan bu çantanın evde yaşayan herkesin kolay ulaşabileceği bir yerde tutulması gerekiyor.