DENİZLİ (İHA) - Arama ve Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı Nasuh Mahruki, arama kurtarma ekibi kurmanın afete hazırlık anlamına gelmediğini belirterek, "Türkiye'de 'arama kurtarma ekibi kurduk, afete hazırız' düşüncesinden endişe ediyoruz" dedi.
Bir konferansa katılmak üzere geldiği Denizli'de Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Rektör Yardımcısı ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halil Kumsar ile birlikte Denizli Gazeteciler Cemiyeti (DGC) Basın Merkezi'nde basın toplantısı düzenleyen AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, doğal afetlerde öncelikli hedefin arama kurtarma çalışması değil risk faktörlerini aza indirmek olduğunu söyledi. Türkiye'de son 50 yılda yapılan yapıların depreme dayanıklılığının tartışılır olduğunu belirten Mahruki, bu konuda en az 25-30 yıllık eylem planı çıkartılması gerektiğini kaydetti. Hangi hükümet veya hangi belediye göreve gelirse gelsin oluşturulacak bu plana sadık kalacak şekilde, toplumun afete dayanıklı bir toplum haline dönüştürülmesi gerektiğini ifade eden Mahruki, "Yerleşim yerlerinin ve tüm yapı stoklarının afete dayanıklı hale dönüştürülmesi için proje üretilmesi gerekiyor. Aksi taktirde AKUT ve benzeri ekiplerin sayısını istediğiniz kadar arttırın. Bu, problemi sonucundan çözmeye çalışmak olur ve ancak bir yere kadar çözülmüş olur" dedi.
17 Ağustos Marmara Depremi'nde herkesin AKUT'tan bahsettiğini belirten Nasuh Mahruki, "Biz o depremde 220 insanı kurtardık, ama 18 bin civarında insan öldü. Bu formül doğru bir formül değil. Yapılması gereken 18 bin insanın ölmesini engelleyecek formül bulmak" diye konuştu.
Bunun maliyetli bir iş olduğunu, ancak bu maliyetin sebebinin de zamanında inşa edilen yapı stoklarının bilimi temel almadan inşa edilmesinden kaynaklandığını kaydeden Mahruki, "Burası bizim ülkemiz. Ülkemizdeki tüm yapılardan bizim sorumlu olmamız gerekiyor. Bu işi bir an önce ciddiye alıp bir politika geliştirmek gerekiyor. Ortada bu kadar çok arama kurtarma ekibinin olmasından görünürdeki avantajlarının yanı sıra, 'bizim arama kurtarma ekibimiz var, afete hazırız' gibi yanlış bir düşünceye gidilmesinden endişe ediyoruz. Dolayısıyla bu psikolojiden kendimizi uzaklaştırmamız gerekiyor. Arama kurtarma ekibine sahip olmanız demek, afetlerden kurtulabilirsiniz anlamına gelmiyor" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Halil Kumsar ise, depremin nerede ve ne zaman olacağından çok depreme ne kadar hazırlıklı olunduğunun tartışılması ve gerekli önlemlerin zaman kaybedilmeden alınması gerektiğini vurgulayarak, "Denizli ve çevresinde 6.5 büyüklüğünde bir deprem olma ihtimali var. Denizli'nin tarihine bakıldığında Laodikya ve Hierapolis gibi antik kentlerinin bundan daha büyük depremlerle yıkıldığını görmek mümkün. Herkes doğal afetlere karşı önce kendi tedbirini almalı. Yapı alırken veya yaptırırken, depreme dayanıklı olup olmadığını kendisi takip etmeli. Her şeyi devletten beklemek doğru değil" dedi.