ANKARA (İHA) - Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psikolog Gülüm Bacanak, "Depresyon cinsel sorunlara yol açabilirken, cinsel sorunlar da mevcut depresyonu ağırlaştırabilir" dedi.
CİSED Genel Sekreteri Cinsel Terapist Psikolog Gülüm Bacanak, toplumda en sık rastlanan ruhsal bozuklukların başında gelen depresyonun kişide ilişkisel, kalıtımsal, çevresel ya da hormonsal bozukluklar sonrasında gelişen çökkünlük hali olduğunu ifade ederek, depresyonun tıpkı diğer hastalıklar gibi örneğin kalp ya da mide ülseri gibi tıbbi bir durum olduğunu, kişiden kişiye değişiklikler gösteren bir grup belirti ve bulgulardan oluştuğunu kaydetti. Bacanak, "Depresyon kadınlarda en sık 35-45 yaşları arasında, erkeklerde ise 45-55 yaşları arasında ortaya çıkar. Depresyon bekar ya da evlilere göre, ayrılmış ve boşanmış kişilerde daha çok görülür. Bekar kadınlarda evlilere göre daha az oranda depresyona rastlanabilir. Erkeklerde ise evlilik, depresyon riskini bekarlığa göre azaltmaktadır. Bu kişilerin ailelerinde intihar ve alkolizm yüksek oranda görülmektedir. En az 6 ay süre ile işsiz kalan kişilerde de depresyon daha çok görülür" dedi.
Depresyonda negatif bir kısır döngü yaşandığını söyleyen Gülüm Bacanak, "Bu kısır döngü 'yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar' bilmecesi gibidir. Depresyon cinsel sorunlara yol açabilirken, cinsel sorunlar da mevcut depresyonu ağırlaştırabilir. Çünkü cinsel sorunlara depresyonun yol açtığını bilmeyen hastalar, genellikle bu sorunların kendi yetersizliklerinden kaynaklandığını düşünürler. Bu da mevcut tabloyu ağırlaştırır. Ağırlaşan umutsuzluk ve karamsarlıkta daha önce var olmayan cinsel sorunların ortaya çıkmasına yol açabilir. Hasta cinsel hayatının tamamen sona erdiğini düşünerek depresyonunu daha ağır yaşamaya başlar. Bu durumda 'yine başarılı olamazsam' düşüncesiyle başaramama korkusuna (performans anksiyetesi) kapılan hastada, depresyon tedavi edilse bile cinsel işlev bozukluğu kalıcı olabiliyor" diye konuştu.
Psikolog Bacanak, depresyon belirtilerini ise şöyle sıraladı: "- Kendinizi bir süredir hemen her gün yaklaşık gün boyu süren bir biçimde ağlamaklı, üzgün, kederli, morali bozuk, mutsuz, dertli, çaresiz, sıkıntılı, zavallı, neşesiz, sinirli, çökkün, boşluktaymış gibi v.b. olarak tanımlıyor ve hissediyorsanız,
- Eskiden zevk aldığınız etkinliklerin çoğuna karşı ilginizde azalma varsa veya artık bunlardan eskisi gibi zevk almıyorsanız,
- İştahınızda azalma veya artma varsa ve istemediğiniz halde kilo veriyor veya alıyorsanız,
- Hemen her gün uykusuzluk çekiyorsanız ya da aşırı uyuyorsanız,
- Uykuya dalmakta güçlük çekiyor veya sabahları istemediğiniz halde erken uyanıyor veya gece sık sık uyanıyorsanız,
- Eskiye göre çok daha uzun süre uyumanıza rağmen kendinizi yorgun hissediyorsanız,
- Hemen her gün yakınlarınızın da fark ettiği şekilde konuşmanızda, düşüncelerinizde ve davranışlarınızda bir yavaşlamadan yakınıyorsanız,
- Karar vermekte, etkinliklere başlamakta ve sürdürmekte güçlük çekiyorsanız,
- Yorgunluk, bitkinlik ve enerji kaybınız olduğunu hissediyorsanız,
- Cinsel isteğiniz azalmışsa veya sertleşme sorunları yaşıyorsanız,
- Bedeninizde nedeni bulunamayan ağrılar, nefes darlığı, yorgunluk, baş dönmesi, mide ve bağırsaklarda gaz, ishal-kabızlık dönemleri gibi yakınmalarınız varsa,
- Değersizlik, kendini beğenmeme veya küçük görme, kendini kınama, suçlama ya da suçluluk duyguları sizi rahatsız ediyorsa,
- Düşüncelerinizi belli bir konuya yoğunlaştırmakta güçlük çekiyor veya zihninizin karmakarışık olduğunu hissediyorsanız, en basit konuda bile karar vermekte güçlük çekiyorsanız,
- Yineleyen biçimde 'ölsem de kurtulsam' diye düşünüyorsanız veya aklınıza intihar düşünceleri takılıyor veya intihar planları yapıyorsanız."
Bacanak, bunlardan birkaçı varsa depresyonda olma olasılığının çok yüksek olduğunu söyledi.