BURSA (İHA) - UNDP Başkanı Kemal Derviş, Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı krizin, 1990'lı yıllarda biriken sorunların sonucu olduğunu belirterek, Türkiye'nin bu ağır krizi, toplumun güçlü dayanışma ruhu ve sağ duyusu sayesinde yendiğini söyledi.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ile Uludağ Üniversitesi İktisat Topluluğu'nun ortaklaşa düzenlediği "3. Ulusal Girişimcilik Kongresi"ne yeni görevi sebebiyle Amerika'da bulunduğu için katılamayan Derviş'in mesajı, görüntülü olarak davetlilere sunuldu.
Çok sık değişen hükümetler ve siyasi ortamda hep kısa vade düşünülmesinin krizi getiren en büyük etkenlerin başında yer aldığını belirten Derviş, "2001 yılında yaşadığımız kriz, ekonominin, finans sektörünün ülke olarak Türkiye'nin yaşadığı kısa vadeli bir kriz değildi. Maalesef 90'lı yıllarda biriken sorunların artık taşınamaz hale gelmesinden oluştu. 90'lı yıllarda Türkiye uzun vadeli hedefleri bırakıp kısa vadeli hedeflere odaklandı. O günlerde çok sık değişen koalisyonlar, çok sık değişen hükümetlerin bu siyasi ortamda da hep kısa vadeyi düşünmesi, kısa vadeli tedbirlere odaklanmaları krizin önemli bir nedeni oldu. O dönemde bakanlığım sırasında, 1990'lı yıllarda, bir Hazine Bakanı ortalama ne kadar uzun bir süre işbaşında kalıyor diye, baktım. Bu süre 9 aydı. Tabii ki 9 ayda ciddi kararlar almak, uzun vadeli planlar tasarlamak ve ondan sonra bu planları uygulamaya koymak mümkün değil. Dolayısıyla birinci vurgulamak istediğim nokta, krizin olmaması için herkesin, devletin, özel sektörün, sivil toplumun, sendikaların herkesin uzun vadeli hedeflerle çalışması, sadece kısa vade değil, tabii kısa vadede önemli günümüzü yaşamamız lazım. Ama uzun vadeli hedeflere odaklanmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. sanıyorum, bu kongrenin de hedefi bu. Liderlik, nereye gidiyor Türkiye? bunları tartışacaksınız ve uzun vadeli bir perspektif içinde tartışacaksınız" diye konuştu.
Derviş, Türkiye'nin 2001'deki ağır krizi toplumda güçlü olan dayanışma ruhu ve sağ duyu sayesinde yendiğini ifade ederek, "Türkiye'de en zor anlarda bile sanayici, işçi, tüccar, esnaf, çiftçi, aydın umudunu kaybetmedi. Karamsarlığa yöneldiğimiz günler olabilmiştir. Fakat aynı ülkenin insanları olduğumuzu hiçbir zaman unutmadık. Birbirimizi kırmadık, Sanayicisiyle işçisiyle elele çalışmayı başardık. Bu krizi atlatmamızın en önemli nedeni bu olmuştur. Herkes özveride bulundu, işini yaptı, işine sarıldı. Türk sanayiinin bu konuda başarısı büyük oldu. En zor anlarda bile ihracat durmadı, arttı. En zor anlarda bile işçimiz fedakarlık gösterebildi. Ve Türkiye'yi bugünkü noktaya getirebildi" şeklinde sözlerini sürdürdü.
Türkiye'den çok daha ucuz malları piyasaya satabilen ülkeleri bulunduğunu, bundan dolayı artık kaliteye, yeni teknolojiye, pazarlamaya odaklı bir an önce dünya talebinde oluşan modelleri yakalayıp, o modelleri üreten bir ekonomik yapıya sahip olunması gerektiğini ifade eden Derviş konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Değişim sanayi için de şart. geçmiş kalıplarda, geçmiş teknolojilerle, geçmiş biçimlerde üretim değil, yarının talebini karşılayacak, yarının dünya ekonomisindeki talebini karşılayacak üretim modellerine ihtiyacımız var. Her şeyden önce kaliteye ve bilgili üretime ihtiyacımız var. O sayede büyüme aynı zamanda ücret artışıyla da bağdaşabilecek, büyüme modeli geniş kitlelere bütün emeğe bütün çalışanlara da refah sağlayabilecektir. Bu tabii kolay değil. Bunu söylemek kolay yapmak zor. Fakat Türk insanında bu güç, bilgi var. Türkiye, kolayı değil, zoru başarması gerekiyor. Zoru başarırsak, Türkiye'nin büyüme modeli gerçekten herkese refah sağlayan bir büyüme modeline dönüşebilir."