Deyimlerin ortaya çıkış hikayesini hiç merak ettiniz mi? ‘Kel başa şimşir tarak’ deyiminin gerçek hikayesi

Deyimler ve atasözleri Türkçe’nin zenginliğini gösteren en önemli hazinedir. Yabancılara deyim ve atasözlerini anlatmak konusunda zorluk yaşarız. Çünkü kelime kelime çevrildiğinde ya da somut bir anlam oluşturulduğunda hiçbir mana ifade etmez. Asıl mesela altında yatan mecaz anlamıdır. Peki bu deyim ve atasözleri nasıl ortaya çıktı?

Türkçe’nin en güzel yanlarından biri olan deyim ve atasözleri çoğu durumda kurtarıcı olur. Paragraflarca anlatılması gereken olaylar atasözleri ve deyimler ile kısaca özetlenebilir. Hepimizin anlamını bildiği bu sözlerin ortaya çıkış hikayesi ise bir hayli ilginçtir. Sizler için ‘kel başa şimşir tarak’ deyiminin hikayesini mercek altına aldık. Akdeniz ülkesine mensup bir millet olarak duyguları had safhada yaşıyoruz. Sevdiğimizde çok seviyor adeta kaburga kemiklerini kırmak istercesine bağrımıza basmak istiyoruz. Sinirimizde bir o kadar coşkun...

Reklam
Reklam

‘Kel başa şimşir tarak’ deyimi genel olarak yoksul, ya da durumu kötü bir kişinin, vaziyetine uymayan, pahalı, gereksiz şeyler almaya kalkması gibi durumlarda kullanılır. Deyimin ortaya çıkış hikayesi ise bir hayli ilginçtir. Şimşir sözcüğü, kılıç anlamına gelir. Deyimde kullanılan şimşir sözünün aslı çok sert ve dayanıklı olduğundan, tarak, cetvel v.b. yapımında kullanılan 'şimşir' ağacından gelmektedir.

Eskiden zengin bir aile, kızlarını gelin ediyorlarmış. Oğlan evine, adet olduğu üzere, bohça bohça hediyeler gitmiş. Kayınvalide, iki görümce ve eltilere, yaş ve aile içindeki durumlarına göre; altın, gümüş kaplamalı, fil dişi ve şimşir taraklar, diğer armağanlarla birlikte verilmiş. Küçük elti ağır ve ateşli bir hastalık geçirdiğinden saçları dökülmüş. Aile içindekilerden başka kimsenin, kadıncağızın kelliğinden haberi yokmuş. Kendisine verile verile şimşir tarak verilmesi, küçük eltinin çok canını sıkmış. Kelliğini unutup, armağanları getiren kadına sızlanmış: "Herkese altın, gümüş tarak, bana da şimşir öyle mi? Yemi gelin, daha bu eve adımını atmadan benimle uğraşmaya başladı..."

Reklam
Reklam

Oğlan anası gelininin bu hareketinden utanmış ve üzüntü duymuş. O kızgınlıkla çıkışmış: "Senin ki gibi kel başa, şimşir tarak çok bile" deyivermiş.