Deyimlerin ortaya çıkış hikayesini hiç merak ettiniz mi? ‘Kuyruk acısı’ deyimi bilge ve yılanın dostluğuna dayanıyor!

Deyimler ve atasözleri aslında Türkçe’nin en zengin hazinesidir. Hemen hemen her duruma uygun olarak bir atasözü ya da deyim bulmanız mümkündür. Türkçe’yi yeni öğrenmeye başlayanlar için anlamı zorlu olan bu kalıplaşmış sözler, tek bir cümleyle adeta bir paragrafı niteler. Peki bu atasözleri ve deyimlerin hikayesini hiç düşündünüz mü?

Atasözleri ve deyimler Türk toplumun kültürel anlamda zenginliklerinden biridir. Binlerce atasözü ve deyimin hepsinin anlamını elbette bilme konusunda zorluk yaşayabilirsiniz. Ancak popüler olarak kullanılanlara hakimsinizdir. Mesela bir ayrılık sonrasında arkadaş ortamında mutlaka “Kuyruk acısı” deyimi geçer. Kuyruk acı deyiminin anlamı kısaca daha önce bir hırpalanışın kişide bıraktığı öç duygusunu ya da hıncı anlatır. Peki kuyruk acı deyiminin hikayesi nedir? Merak edenler için bunu araştırdık.

Reklam
Reklam

Bilge bir adam bir gün tarlasına çalışmak için giderken bir kuyu görür. Kuyunun yanına giderek eğilip bakar ve çok derin, dipsiz bir kuyu olduğunu görür. Tam o sırada kuyudan büyük bir yılan çıkar ve bilge adam korkuyla geriye çekilir. Yılan bilgeye korkmamasını, kendisine zarar vermeyeceğini söyler ve kuyunun başına bir altın bırakır. Böylece bilge adam ve yılan arasında bir dostluk başlar. Bilge her gün yılanın bulunduğu kuyunun başına gelir, yılan da onun geldiğini görür ve kuyudan çıkarak bir altın verir ve onunla dertleşir . Günler , haftalar , aylar bu şekilde geçer. Derken yaşlı bilge bir gün oldukça rahatsızlanır, yatağa düşer. Yataktan çıkamadığı için de dostu yılanın yanına gidemez hale gelir.

Bilge adam birkaç gün sonra oğlunu yanına çağırır ve küçük sırrını paylaşır. Oğlundan kuyunun başına giderek yılana durumu anlatmasını ister. Oğlu denileni yapar, kuyuyu bulur ve biraz bekledikten sonra yılan çıkagelir.Oğul durumu anlatır ve yılan her zamanki gibi bir altını çıkarıp bilgenin oğluna verir.

Reklam
Reklam

Oğul ise şaşkınlık içinde altını alır ve eve geriye döner . Bilgenin oğlu eve geldiğinde şaşkınlığını üzerinden atar atmaz hainlik düşünmeye başlar.“Her gün o yılanın yanına gidip bir tane altın vermesini bekleyeceğime onu öldürür, kuyudaki altınların hepsini alırım!” diyerek içinden geçirir.

Zengin olmak için plan kuran bilgenin oğlu ertesi gün planını gerçekleştirmek için yeniden kuyunun yanına gider. Yılan olacaklardan habersiz bir şekilde kuyudan çıkar. Çıkar çıkmasına ama bizim açgözlü oğlan arkasındaki baltayı indirir yılanın üzerine ve kuyruğunu kopartır! Yılan da can havliyle oğlanı sokar ve kuyuya girer. Bilgenin aç gözlü ve hain fikirli oğlu oracıkta hemen ölür. Bilge oğlunun gelmediğini görünce yataktan kalkıp aramaya çıkar. Kuyunun başına vardığında oğlunun cesedini görür ve yanına koşup ağlamaya başlar. Yılan da kuyudan çıkıp olanları anlatır.

Bilge o üzüntüyle ve evlat acısıyla yılana hiçbir şey söylemeden evine döner. Günlerce oğlu için yas tutar ve çok üzülür. Bir süre sonra daha farklı düşünmeye başlar. Oğlunun hırsının buna sebep olduğunu ve bu yüzden hem oğlunu, hem de dostluğunu kaybetmiş olduğunu düşünerek kuyunun başına gider ve yılana seslenir. Bilge adam; “Olanları unutalım, yine eski güzel günlerimize dönelim.”
der yılana. Yılan ise bir an duraklar ve cevabını verir; “Efendi bende bu kuyruk acısı, sende de bu evlat acısı olduğu müddetçe biz artık seninle dost olarak kalamayız” der.

Reklam
Reklam