Deyimlerin ortaya çıkış hikayesini hiç merak ettiniz mi? ‘Vermezse mabut neylesin Mahmut’ deyiminin gerçek hikayesi!

Deyimler ve atasözleri Türkçe’nin zenginliğini gösteren en önemli hazinedir. Yabancılara deyim ve atasözlerini anlatmak konusunda zorluk yaşarız. Çünkü kelime kelime çevrildiğinde ya da somut bir anlam oluşturulduğunda hiçbir mana ifade etmez. Asıl mesela altında yatan mecaz anlamıdır. Peki bu deyim ve atasözleri nasıl ortaya çıktı?

Türkçe’nin en güzel yanlarından biri olan deyim ve atasözleri çoğu durumda kurtarıcı olur. Paragraflarca anlatılması gereken olaylar atasözleri ve deyimler ile kısaca özetlenebilir. Hepimizin anlamını bildiği bu sözlerin ortaya çıkış hikayesi ise bir hayli ilginçtir. Sizler için ‘vermezse mabut neylesin Mahmut’ deyiminin hikayesini mercek altına aldık. Akdeniz ülkesine mensup bir millet olarak duyguları had safhada yaşıyoruz. Sevdiğimizde çok seviyor adeta kaburga kemiklerini kırmak istercesine bağrımıza basmak istiyoruz. Sinirimizde bir o kadar coşkun...

Reklam
Reklam

Sultan Mahmut’ un hazineleri dillerde dolaşırmış. İstanbul’ un her semtinden dedikodu toplarlar, bunu sultana iletirlermiş. Bir tanesi varmış ki, dedikleri kolay kolay yutulur şeyler değil. Her sözün sonunu da “Ahh, ahh! Hadi bıraktık hazine dairesini, bize azıcık verse ömür boyu yeter artar” dermiş. Sultan Mahmut bu adama için için öfkelenirmiş. Bir gün huzura getirtmiş; ”Bana bak! Sen böyle etrafta bilmeden ne atıp tutuyorsun? Bilir misin ki, ne yüklerin altındayız? Bilir misin ki, geceleri rahat uyumamaktayız?” demiş.

Padişahtan azarı işiten adam sus pus olmuş. İyice büzülmüş, çökmüş. Padişah bunun üzerine “Bak, her lafın sonunu da Padişah bize yedirmiyor diye bitirirmişsin? ” demiş. Artık kellesinden de korkmaya başlayan adam, kaçacak delik aramış.

Adamın haline acıyan Sultan Mahmut, “Ben insaflı biriyim. Sana bir şans tanıyacağım. Ama sen de söylenmeyi bırakacaksın.” diyerek konuyu başka bir noktaya çekmiş.

Adamla anlaşan Padişah, beraberce hazine dairesine gitmiş. Sultan Mahmut, “Kenardaki küreği al ve daldırabildiğin kadar dibe daldır. Kürektekiler senindir. İyi düşün hangisinden almak istersen oraya daldır küreğini. Bir kez şansın var. Ona göre! ” demiş.

Reklam
Reklam

Padişahın sandığı gibi zalim biri olmadığını anlayan azardan yıkılmış ve gördüğü hazinenin muhteşemliği karşısında dili tutulmuş adam heyecanla küreğe sarılmış.

Daldırabildiği kadar derine, çil çil altınların dibine daldırmış. Sevinçle küreği çıkarmış ki, bir de ne görsün? Küreğin üstünde bir tek altın parıldıyor. Meğerse adam heyecandan küreği ters daldırmış.

“Ee, gördün mü evlat, kazanmak o kadar da kolay değilmiş. Yapacak bir şey yok! Al o bir altını, git ve bir daha sakın arkadan konuşma. Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut?” diyerek öğüdünü vermiş.