Deyrulzafaran Manastırı nerede, nasıl gidilir? Deyrulzafaran Manastırı hikayesi, giriş ücreti, ziyaret saatleri

5. yüzyılda inşa edilen Deyrulzafaran Manastırı konumu ve mimarisiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Uzun tarihi boyunca Süryaniler için önemli bir merkez olan manastır Mardin gezilecek yerler listesinin olmazsa olmazı.

Tarihiyle, yaşanmışlıklarıyla hem Mardin hem Türkiye için oldukça önemli bir manastır Deyrulzafaran. Günümüzde hala dini bir merkez olması, inanç turizmi için dünyanın çeşitli yerlerinden ziyaretçilerin gelmesini sağlıyor. Yaşanmış gerçek hayat hikayesiyle de insanın kalbine dokunan Deyrulzafaran Manastırı mutlaka görülmesi gereken bir yer.

DEYRULZAFARAN MANASTIRI NEREDE?

Manastır, Mardin’in 4 kilometre doğusunda, bir dağ yamacında, Mardin Ovasına hakim bir noktada bulunuyor.

Deyrulzafaran Manastırı yol tarifi için buraya tıklayın.

Reklam
Reklam

DEYRULZAFARAN MANASTIRI TARİHİ

Manastırın yapımına 5. yüzyıldan başlanarak farklı zamanlarda yapılan eklentilerle bugünkü haline 18'inci yüzyılda kavuşmuş. Manastır, MÖ Güneş Tapınağı, daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılan bir kompleks üzerine inşa edilmiş. Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirterek kaleyi manastıra çevirmiş.

Bu nedenle Manastır, önceleri Mor Şleymun Manastırı olarak biliniyormuş. Kefertüth Metropoliti Aziz Hananyo’nun 793 yılından başlayarak büyük bir tadilat yapmasından sonra Manastır onun adıyla, Mor Hananyo Manastırı olarak anılıyormuş. 15. yüzyıldan sonra da Manastır’ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı Manastır, Deyrulzafaran (Safran Manastırı) adı ile anılmaya başlanmış.

Deyrulzafaran Manastırı Süryani Kilisesi’nin dini eğitim merkezlerinden biriymiş. Bölgeye ilk matbaayı getiren kişi bu manastırda patriklik yapan 4. Petrus olmuş. 1874 yılında İngiltere’ye yaptığı bir ziyaret sırasında satın aldığı matbaayı 1876 yılında Manastır’a getirtmiş. Matbaada 1969 yılına kadar başta Süryanice olmak üzere Arapça, Osmanlıca ve Türkçe kitaplar ile 1953’e kadar Öz Hikmet adında aylık bir dergi basılıyormuş. Matbaadan geriye kalan parçaların bir kısmını manastırda, diğer kısmını da Mardin’deki Kırklar Kilisesi’nde görebilirsiniz.

Reklam
Reklam

Deyrulzafaran Manastırı günümüzde dünyanın dört bir yanına dağılmış Süryaniler tarafından dua ve bereket almak için ziyaret ediliyor.

DEYRULZAFARAN MANASTIRI'NIN BÖLÜMLERİ

GÜNEŞ TAPINAĞI
Bu yapının kuruluş tarihi kesin olarak bilinmiyor. Tarihinin Mardin’in kuruluşuna kadarki döneme indiği tahmin ediliyor. Yapı, o dönemde Güneş Tapınağı olarak kullanılıyormuş.

AZİZLER EVİ
Bu binanın tarihi, manastırın kuruluş tarihi olan 5. yüzyıla dayanıyor. Ancak dış kısımlar Patrik 4. Petrus tarafından 1884 yılında yeniden onarılmış. Bazı azizlerin kemikleri ile birlikte Manastır’da görev yapan bazı patrik ve metropolitlerin burada gömülü olması manastırın en önemli özelliklerinden.

MOR HANANYO KİLİSESİ
Kilise, Bizans İmparatoru Anastasius döneminde, milattan sonra 491-518 yılları arasında, kardeş olan Süryani mimarlar Theodosius ile Theodore tarafından inşa edilmiş. Haç şeklindeki bir kubbeye sahip olduğu için bu kiliseye Kubbeli Kilise de deniliyor.

MERYEM ANA KİLİSESİ
Meryem Ana Kilisesi, Deyrulzafaran Manastırı'nın ilk kilisesi olarak kabul ediliyor. Patrik 2. Cercis döneminde (1686-1708) Kilise’nin bir kısmı onarımdan geçmiş. Apsis kısmında Bizans dönemine ait mozaikler bulunuyor. Kilise’nin içinde 1699 yılında el işçiliğiyle yapılmış 3 kduşkudşin ve 3 ahşap kapı yer alıyor. Bu kilise günümüzde de vaftiz törenleri için kullanılıyor.

Reklam
Reklam

DEYRULZAFARAN MANASTIRI HİKAYESİ

Normalde turistik yerlerin hikayeleri ya bir efsaneye ya da mitolojiye dayanır. Deyrulzafaran Manastırı'nın hikayesi ise gerçek ve dokunaklı bir hikaye. Manastıra küçük yaşta bırakılan Circis Kaplan (Bahe)'nin hikayesi yürek burkuyor.

Mardin’in Süryani cemaatinden Bedia (Vehia) Hanım, dört çocuğuyla dul kaldığında henüz 33 yaşındaymış. Çaresizlikten, fakirlikten, Suriye’ye göçmeye karar vermiş. Kızları Münüre ile Behice’yi ve büyük oğlu İlyas’ı yanına almış, o vakitler altı yaşında olan Bahe’yi, Deyrulzafaran Manastırı’na, ruhanilerden Dilobale’ye emanet etmiş. Oğlunu manastıra bırakırken “Burada kal, döneceğim” demiş. Yılın 1919 olduğu da söylenir,1928 olduğu da. Bahe, ancak 40 yaşında bir nüfus cüzdanına sahip olmuş. O nedenle bırakıldığı tarihi net olarak hiç bilemeyeceğiz.

Bahe, yıllarca manastıra hizmet etmiş. Temizlemiş, bekçiliğini, bahçıvanlığını yapmış. O, manastırın bir parçası olmuş, manastır onun evi. Öldüğü güne kadar annesini beklemektense hiç vazgeçmemiş.

Reklam
Reklam

Bahe’nin hayatını, ‘Misafir’ ismiyle belgeselleştiren Haydar Demirtaş, ablalarından birini Suriye’de bulmuş. Ablası Bahe'nin fotoğrafını öpüp koklarken ayrılıklarını şöyle anlatmış: “Anneme, Bahe’yi manastıra bırakmanın onun için daha iyi olacağını söylediler. O hem çocuk hem de saf biriydi. Manastır onun hem anası, hem babası oldu...”

DEYRULZAFARAN MANASTIRI GİRİŞ ÜCRETİ 2021-ZİYARET SAATLERİ

Deyrulzafaran Manastırı giriş ücreti 2021 yılı için 10 TL, indirimli 5 TL. Müze kart burada geçerli değil. Manastır her gün 08:30-12:00 ile 13:00-16:30 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

Anahtar Kelimeler: