1- SOYLU'DAN TELEFON DİNLEME İDDİALARINA YANIT (1)
*İçişleri Bakanı Süleyman Soylu,
"Bir tanesi ile ilgili böyle bir şey olsun halkın içine çıkan namerttir"
Haber: Gülseli KENARLI- Kamera: Harun UYANIK / İstanbul DHA
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefon dinlemeleri iddialarıyla ilgili "Kılıçdaroğlu'nun, Muharrem İnce'nin telefonlarımız dinleniyor sözü bir tiyatral gösteridir. Başka hiçbir şey değil. Bir tanesi ile ilgili böyle bir şey olsun halkın içine çıkan namerttir" dedi.
Bakan Soylu, Kapalıçarşı esnafını ziyaret etti. Bakan Soylu ziyaretinin ardından burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Soylu bir gazetecinin CHP cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun telefon dinlemeleri iddalarını sorması üzerine, "Kılıçdaroğlu'nun, Muharrem İnce'nin telefonlarımız dinleniyor sözü bir tiyatral gösteridir. Başka hiçbir şey değil. Bir tanesi ile ilgili böyle bir şey olsun halkın içine çıkan namerttir" diye yanıt verdi.
Bakan Soylu, Kandil'e olası harekat konusunda takvimin sorulması üzerine ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini hatırlatarak, "Bir gece ansızın her şey olabilir' dedi.
Görüntü Dökümü:
--------------------
- Soylu'nun açıklamaları
- Detaylar
2- UKRAYNALI TURİSTİN MÜCEVHER DOLU ÇANTASINI BÖYLE ÇALDILAR
Haber-Kamera: Ali AKSOYER-İSTANBUL DHA
Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa'da genç bir kızı kullanarak hırsızlık yaptırdığı iddia edilen 2 kişi ve genç kız gözaltına alındı. Genç kızın Ukraynalı bir turistin mücevher dolu çantasını çalması güvenlik kamerası tarafından görüntülendi.
Bayrampaşa'da 21 Mayıs 2018 günü meydana gelen olayda 3 şüpheli takibe aldıkları Ukraynalı turist Vladimir Kalaşnikov'u adım adım izledi. Çantasını alışveriş aracına bırakıp gezmesini fırsat bilen iki erkek yanına yaklaşarak Kalaşnikov'u oyaladı. Genç kız da bu sırada içerisinde 25 bin dolar değerinde pırlanta takı ve 2 bin 500 dolar bulunan çantayı alıp kayıplara karıştı.
SATTIKLARI YERDE YAKALANDILAR
Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri görüntülerden yola çıkarak şüphelileri takip etti. Kuyumcukent'e kadar takibe alınan şüphelilerin çaldıkları mücevherleri oradaki bir kuyumcuya sattıkları tespit edildi. İki kuyumcu ve şüpheliler Çağla Y. (20), İlker K. (22) ve Selami D. (26) gözaltına alındı.
HİNDİSTANLI DİPLOMATI SOYMUŞLAR
Emniyete getirilen şüpheliler sorguya alındı. Şüphelilerin iki gün önce de Gaziosmanpaşa'daki bir AVM'de Hindistanlı bir diplomat olan Kırdı D. nin 2 bin dolar ile 3 bin dolar değerindeki bileziğini de aynı yöntemle çaldıkları tespit edildi
UYUŞTURUCU ALMA KARŞILIĞINDA YAPMIŞ
Asayiş Şube Müdürlüğünde ifadeleri alınan şüphelilerin olayı itiraf ettikleri bildirilirken 20 yaşındaki genç kızın uyuşturucu bağımlısı olduğu belirlendi. Çağla Y'nin uyuşturucu almak için para karşılığında iki şüpheliyle birlikte hareket ettiği iddia edildi.
3 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI
Öte yandan Çağla Y. ile birlikte yakalanan şüphelilerden Selami D. nin Silivri açık cezaevinden kaçtığı ve 4 suçtan aranmasının olduğu ortaya çıktı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 3 şüpheli tutuklandı. Hırsızlık malını almak suçundan işlem yapılan iki kuyumcu ise serbest bırakıldı.
HIRSIZLIK ANI KAMERADA
Hırsızlık anının güvenlik kamerası tarafından görüntülendiği ortaya çıktı. Görüntülerde zanlıların iş adamını oyalarken genç kızın da çantayı alarak kaçtığı görülüyor.
Görüntü Dökümü:
-GÜVENLİK KAMERASI
-Hırsızlık anı
AKTÜEL GÖRÜNTÜ
-Emniyetten çıkışları
-Ele geçirilen malzemeler
-Detaylar
================
3 - BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN DAVASI BAŞLADI
*Tutuklu öğrencilerin aileleri ve katılımcılar duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Haber-Kamera: Hakan KAYA- Hasan YILDIRIM - İSTANBUL DHA
14'ü tutuklu 22 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin ilk duruşması Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Tutuklu öğrencilerin aileleri ve katılımcılar duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Boğaziçi Üniversitesi'nde Afrin'de şehit düşen askerleri anmak için stant açarak lokum dağıtan öğrencilere saldırdıkları iddiasıyla 14'ü tutuklu 22 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin ilk duruşması bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Duruşma öncesi İstanbul Adalet Sarayı'nda önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, Zeynep Altıok Akatlı, Selina Doğan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili adayları Ahmet Şık, Erkan Baş, Oya Ersoy ve Sema Uçar'ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.
"TAHLİYE BEKLEMİYORUZ, BERAAT BEKLİYORUZ"
Tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Deniz Yılmaz'ın babası Bülent Yılmaz "Burada bugün tutuklu bulunan bu 14 öğrencinin temel sorumluluğu ve görevi öğrenciliktir. En temel dikkat çekmemiz gereken mesele de onların eğitim, öğrenim ve akademik haklarının ellerinden alınmasıdır. Biz bugün aileler olarak buraya bu eğitim hakkımızı tekrar teslim almaya geldik. Akademik özgürlükleri savunmak, bizce aslında demokrasiyi savunmaktır, barışı savunmaktır, özgürlükleri savunmaktır, kardeşliği savunmaktır. Tutuklu bulunan çocuklar, öğrenciler ve yargılanan arkadaşları sadece barış, özgürlük, eğitim ve öğrenim hakkı demişlerdir. Şimdi onların biran önce bu yargı kıskacından kurtulmaları gerekiyor. Bugün aslında tahliye beklemiyoruz, bugün burada beraat bekliyoruz. Bu mahkemenin sonlandırılmasını bekliyoruz" dedi.
"ÜMİT EDİYORUM Kİ SERBEST KALACAKLAR"
Akademisyen Prof. Dr .Binnaz Toprak ise "Boğaziçi bütün öğrencilere özgürlük veren, özgürlük tanıyan bir üniversitedir. Boğaziçi'nden her zaman öğrencilerin farklı fikirleri olmuştur. Bu farklı fikirdeki öğrenciler her zaman için birbirleriyle yetinmeyi bilmişlerdir. Burada diyorlar ki eğitim hakkı gasp edilemez. Benim bulunduğum yıllar boyunca başörtülü öğrenciler için bizler aynı şeyi söyledik. Eğitim hakkı gasp edilemez dedik. Hiçbir başörtülü öğrencinin başörtülü diye Boğaziçi'nden uzaklaştırılmadı.Bugün biz de burada "Adalet, adalet, adalet" diye bağırıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi'nden elinizi çekin, öğrencilerimizin üzerinden elinizi çekin. O çocuklar oraya girmeyi hak ettiler. Türkiye'nin pırıl pırıl çocukları... Tabii ki farklı fikirleri olacak. Farklı fikirlerinden dolayı hiçbir üniversiteden hiçbir öğrencinin mağdur olmasını istemiyoruz. Türkiye'nin bütün demokratları da buna karşıdır. Dolayısıyla da ümit ediyorum ki bugün mahkemeden çocuklar serbest kalarak çıkacaklardır" dedi. Yapılan basın açıklamasının ardından toplanan kalabalık duruşmayı izlemek için adliyeye girdi.
Görüntü Dökümü:
-----------------
-Adliye bahçesinde toplanılması
-Açılan pankart ve dövizler
-Basın açıklamasının yapılması
-Adliyeye girilmesi
-Genel ve detaylar
06.06.2018 - 12.28 Haber Kodu : 180606052
=================================
4- BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN YARGILANMASINA BAŞLANDI
Haber: Özden ATİK / İSTANBUL DHA
Boğaziçi Üniversitesi'nde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Afrin'de düzenledigi harekatı tamamlanmasının ardından stant açarak lokum dağıtanlara "İşgalin lokumu olmaz" şeklinde pankart açıp slogan atarak "PKK / KCK silahı terör örgütünün propagandasını yapmak" suçlamasıyla 14'ü tutuklu 22 öğrencinin yargılandığı davaya başlandı. Duruşmada savunma yapan sanık öğrenciler, suçlamaları kabul etmeyerek örgüt propagandası yapmadıklarını söylediler.
İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmaya, 14 tutuklu sanık ve bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Çok sayıda sanık avukatının yanısıra sanık öğrencilerin yakınları, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, Selina Doğan da duruşmada hazır bulundu.
DURUŞMA SALONUNDA YER KALMAMASINA TEPKİ
Duruşma salonunda oturacak yer kalmaması üzerine mahkeme başkanı ayaktaki izleyicilerin salondan çıkarılmasını istedi. CHP'li Ali Şeker ve bazı izleyicilerin buna tepki göstermesi üzerine mahkeme başkanı "Ortamı germeyi mi geldiniz?" deyince Ali Şeker de "Hayır, adil yargılama yapılıp yapılmadığını izlemeye geldim" dedi. Daha sonra ayaktaki izleyicilerin dışarı çıkarılmasının ardından sanık sorgularına geçildi.
"SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM"
Sanık Agah Suat Atay savunmasında, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Saat 15.00'da dersim vardı. Derse giderken Piramit dediğimiz bir bölgede karmaşa vardı, izlemeye başladım. PKK/ KCK propagandası yapmadım. Kaotik bir durum olduğunu gördüm. Güvenlik bir masayı kaldırmaya çalışıyordu. Gittim, ne oluyor diye baktım. Ben pankartı ve dövizi sonradan sosyal medyadan gördüm. Karmaşayı bir süre daha izleyip dersime gittim" dedi.
"ŞİDDET İÇEREN SLOGAN ATTIĞIMI HATIRLAMIYORUM"
Felsefe Bölümü 4. Sınıf öğrencisi olduğunu belirten sanık Berke Aydoğan ise "Terör örgütü propagandası suçlamasını kabul etmiyorum. Kütüphaneden çıkınca dışarda bir kalabalık olduğunu gördüm. İzinsiz açılan bir masa yüzünden bir sorun olduğu anlaşılıyordu. Öğrenci İşleri'nden sorumlu dekan geldi. Olayı yatıştırmak için girişimlerde bulundu. Sonunda kalabalık dağıldı. Herhangi bir şekilde pankart ya da dövize şahit olmadım. Slogan atmış olabilirim ancak terör örgütü propagandası şeklinde ve şiddet içeren slogan attığımı hatırlamıyorum" dedi.
"ATILAN SLOGANLAR EVRENSEL"
Sanık Şükran Yaren Tuncer de örgüt propagandası yapmadığını belirterek "Attığım iki slogan var 'Faşizme karşı omuz omuza' ve 'Savaşa hayır, barış hemen şimdi'. Bunlar Türkiye'nin her yerinde atılan evrensel sloganlar. Hiçbir şekilde örgüt propagandası yaptığım yönündeki suçlamayı kabul etmiyorum" diye konuştu.
"PROPAGANDA OLMADIĞI KANAATİNDEYİM"
Yüksek lisans öğrencisi sanık Zülküf İbrahim Erkol da "Birkaç slogana eşlik etmiş olabilirim ancak hiçbir slogan propaganda içermiyordu. Ama herhangi bir terör örgütünün eylemlerini meşrulaştırıcı bir amaç gütmüyor, propaganda olmadığı kanaatindeyim" şeklinde konuştu.
"KALABALIĞIN ETKİSİYLE SLOGAN ATMIŞ OLABİLİRİM"
Sanık Yusuf Noyan Öztürk de, "Hiçbir şekilde terör örgütü propagandası yaptığımı düşünmüyorum, ben şiddete karşı bir insanım. 14 gün gözaltında kaldım, darp edildim, geleceğimin karartılmasıyla tehdit edildim. Kuzey kampüsünün bitişiğindeki kafeye ders çalışmak için oturdum. İzinsiz olarak açıldığını sonradan öğrendiğim masayı o anda gördüm. Bizim okulda böyle siyasal eylemler sıkça olmadığı için merak ettim. Bulunduğum yerden ayrılıp pankarta yaklaştım. Kalabalığın etkisiyle slogan atmış olabilirim.Çift ana dal yapıyorum, çok yoğun bir ders programım var. Bir dönem kaybettim, bir dönem benim için çok önemli. Arayı kapatmak için yaz okuluna gitmek istiyorum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum" dedi.
"TERÖRİST DENİLEREK HEDEF GÖSTERİLDİM"
Kimya Bölümü öğrencisi sanık Esen Deniz Üstündağ da "Kütüphanede ders çalışıyordum. Pencereden sesler geliyordu, bunları duydum ve aşağıya gittim. Güvenlik orada bulunan masanın izinsiz olduğunu söylüyordu. Daha sonra dekan geldi ve izinsiz masanın kaldırılması sağlandı. Orada olan yüzlerce öğrenci vardı. Bir an önce eğitimime devam etmek istiyorum. 2.5 aylık tutukluluk bana okulda 2 sene kaybettirdi. 'Terörist' denilerek hedef gösterildim. Sloganlara eşlik etmiş olabilirim, hatırlamıyorum. Terör örgütünün propagandası olabilecek bir slogan attığımı düşünmüyorum" diye konuştu. Duruşmaya ara verildi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 19 Mart'ta Boğaziçi Üniversitesi'nin kuzey kampüsünde İslam Araştırmaları Kulübü organizesinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin'deki harekatının başarıyla tamamlanmasının ardından lokum dağıtım etkinliği esnasında arbede yaşandığı ileri sürülüyor. Görüntü tespitinde sanıkların, "İşgalin katliamın lokumu olmaz" pankartı açtıkları, "Savaşa hayır, barış hemen şimdi" şeklinde bazı sloganlar attıkları anlatılıyor. Sanıkların silahlı terör örgütünün genel tavrı doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve TSK'nin egemen bir devlet değil de, bölgede işgal gerçekleştiren gayri meşru güç olarak gösterdikleri öne sürülerek "PKK / KCK silahı terör örgütünün propagandasını yapmak" suçundan 1 yıldan 5 yıla kadar hapisleri talep ediliyor.
=========================
5- AKŞENER'İN EVİNİN KARŞISINDAKİ DUVARA YAZI YAZAN ŞÜPHELİYE TAKİPSİZLİK KARARI
Haber: Yüksel KOÇ / İSTANBUL, (DHA)
İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in Üsküdar Beylerbeyi'ndeki evinin karşısındaki duvara yazı yazdığı gerekçesi ile hakkında, "Basit tehdit" suçundan soruşturma başlatılan Burak G., hakkında, Akşener'in şikayetinden vazgeçmesi nedeni ile takipsizlik kararı verildi. Meral Akşener'in evinin karşısındaki duvara yazı yazan Burak G. (23) hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Burak G., hakkında "Basit tehditö suçundan başlatılan soruşturma, suçun şikayete bağlı suç olması ve Akşener'in de 5 Mayıs 2018 tarihinde avukatı aracılığı ile dilekçe sunarak şikayetinden vazgeçmesi nedeni ile takipsizlikle sonuçlandı.
AKŞENER'İN EVİNİN KARŞISINDAKİ DUVARA YAZI YAZMIŞTI
Meral Akşener'in Beylerbeyi'nde oturduğu evinin karşısındaki duvara, "Her an herşey olabilir" şeklinde yazdığı gerekçesi ile gözaltına alınan Burak G.(23), emniyet işlemlerinin ardından 5 Mayıs 2018 tarihinde adliyeye sevk edilmiş, savcı tarafından sorgusu yapıldıktan sonra tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilmişti. Mahkeme, sorgusunu yaptığı Burak G.'yi, adli kontrol kararı ile serbest bırakılmıştı.
Görüntü Dökümü:
-----------
-Olayla ilgili arşiv görüntü
06.06.2018 - 10.45 Haber Kodu : 180606013
===============================
6- İKİ AYLIK EŞİNİ ÖLDÜREN KADINA 15 YIL HAPİS CEZASI
* Mahkeme heyeti, "Eşi kasten öldürmek" suçundan sanık İlknur Aktaş'ı önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
* Sanığın eylemi haksız tahrik altında gerçekleştirdiği anlaşıldığından, haksız fiilin sanık üzerinde meydana getirdiği hiddet ve elemin yoğunluğu dikkate alan mahkeme heyeti cezayı 18 yıla indirdi.
* Mahkeme"iyi hal" indirimi de uygulayarak hapis cezasını 15 yıla düşürdü.
Haber: Serpil KIRKESER / İstanbul DHA
Esenyurt'ta geçen yıl 2 aylık evli olduğu eşi Sinan Aktaş'ı (26) çıkan tartışma sırasında bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklu yargılanan İlknur Aktaş "Eşi kasten öldürmek" suçundan "haksız tahrik" ve "iyi hal" indirimleri de uygulanarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Tutukluluğunun da devamına karar verilen sanık İlknur Aktaş, eşini çok sevdiğini belirterek, "Böyle bir olayın olmasını istemiyordum. Pişmanım" dedi.
SANIK DURUŞMADA HAZIR BULUNDU
Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasında tutuklu sanık İlknur Aktaş ve taraf avukatları hazır bulundu. Öte yandan İlknur Aktaş'ın annesi Hatice D. de duruşmada 'Tanık' sıfatıyla dinlendi.
ANNE TANIK OLARAK DİNLENDİ
Tanık Hatice D. olayla ilgili görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığını ve kızı ile damadı arasında şahit olduğu herhangi bir sorun olmadığını, kızının herhangi bir psikolojik rahatsızlığının da olmadığını söyledi. Olay günü kızının kendisine geldiğini belirten tanık Hatice D., "Eşi izin vermeyince evine geri gönderdim. Saat 19:00'da kızımı aradım. 'Ne yapıyorsunuz?' dedim. Kayinvalidesiyle tartıştıklarını söyledi. Ben de 'Sesini çıkarma' dedim. Telefonu kapattık. Daha sonra aradım ancak telefona cevap vermedi. Kızımın kaynı Ferhat beni aradı. Bazı olaylar olduğunu söyledi. Biz hastaneye gidiyoruz, siz de karakola gidin dedi. Damadımın öldürüldüğünü söylemedi. Karakolda damadımın vefat ettiğini öğrendim" dedi.
SANIK: EŞİMİ HALEN DE ÇOK SEVİYORUM
Söz alan sanık İlknur Aktaş da "Tanık olan annem şu anda tehdit altında olduğu için doğruyu söyleyemiyor. Olay günü Sinan beni aradı. Eve gelmemi istedi. Ben de kalmak istediğimi söyledim. Telefonu kapattım. Sonra tekrar aradı sert bir şekilde 'Kalmayacaksın' dedi. Kötü bir cümle kullandı. 'Sahibin yok mu senin?' diyerek küfür etti. Kayınpederimin davranışlarını anneme anlattım ve bu nedenle birkaç gün annemde kalmak istedim. Ancak Sinan izin vermeyince evime geri döndüm. Sinan evde tartışma esnasında bu olayları anneme anlattığım için bana kızdı. Ben bir gün öncesinde eşime bu olayları anneme söyleyeceğimi kendisine söyledim. O da bana 'Sabret ayrı eve çıkacağız' dedi. Ertesi gün de bu tartışma yaşandı, bu olay oldu. Eşimi kasten öldürmedim. Severek evlendim. Halen de eşimi çok seviyorum. Hiç kimse 2 aylık hamileyken yuvasının yıkılmasını istemez. Bu şekilde davranmaz" dedi.
SAVCI: TAHRİK HÜKÜMLERİ UYGULANSIN
Duruşma savcısı Zeynel Sarıbuğa da esas hakkındaki mütalaasında "Eşi kasten öldürmek" suçundan haksız tahrik hükümlerinin uygulanarak sanık Aktaş'ın 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti. Savcı Sarıbuğa, "22 yaşında olan, 2 aylık evli, eşi ve hasta kayınpederiyle yaşamakta olan sanığın, olay anındaki ruh hali ile kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek bu haksızlığın meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında eşine karşı bıçak kullanmak suretiyle ölümüne sebebiyet vermiştir, tahrik hükümlerinin uygulanması gerekmektedir" şeklinde olan mütalaasını açıkladı. Tekrar söz alan sanık İlknur Aktaş, "Ben eşimi çok seviyordum. Böyle bir olayın olmasını istemiyordum. Pişmanım. Beraatimi istiyorum" dedi
SANIK 15 YIL HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, "Eşi kasten öldürmek" suçundan sanık İlknur Aktaş'ı önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Sanığın eylemi haksız tahrik altında gerçekleştirdiği anlaşıldığından, haksız fiilin sanık üzerinde meydana getirdiği hiddet ve elemin yoğunluğu dikkate alan mahkeme heyeti, cezayı 18 yıla indirdi. Sanık İlknur Aktaş'a "iyi hal" indirimi de uygulayarak hapis cezasını 15 yıla düşüren mahkeme heyeti, sanık İlknur Aktaş'ın tutukluluk halinin de devamına karar verdi. Karar oy birliğiyle alındı.
İDDİANAME
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı hazırladığı iddianamede, Adli Tıp Kurumu raporu, tanık ifadeleri, taraflar arasındaki geçimsizlik ve olay anındaki tartışmaları da göz önüne alarak, şüpheli İlknur Aktaş'ın eşi Sinan Aktaş'ı öldürdüğünü öne sürülüyordu. İlknur Aktaş'ın "Kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyordu.
Görüntü Dökümü:
----------
Arşiv görüntüler (3 Ağustos 2017)
06.06.2018 - 09.12 Haber Kodu : 180606006_
================
7- İSTANBUL'DA "CİNSEL GÜÇ ARTIRICI İLAÇ HAMMADESİ" OPERASYONU
*300 kilogram cinsel gücü artırıcı ilaç hammaddesi 'sildanafil citrate' ele geçirildi.
*Türkiye'de ilk kez ele geçirilen hammaddenin piyasada cinsel güç arttırıcı enerji içeceği, çikolata, jel, ilaç ve damla olarak kullanıldığı belirtildi.
Haber-Kamera: Çağatay KENARLI/İSTANBUL DHA
İstanbul'da yasadışı yollardan yurda sokulan 300 kilogram cinsel güç artırıcı ilaç hammaddesi ele geçirildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri cinsel güç arttırıcı ilaç yapımında kullanılan hammaddenin yaşadışı yollardan yurda sokulduğu bilgisi üzerine harekete geçti. İlaç hammaddesinin Hindistan'da üretilerek yasadışı yollardan yurda sokulduğunu tespit ederek, Bağcılar İstoç'ta bulunan bir adresi belirledi. Bağcılar İlçe Sağlık Müdürlüğü görevlileriyle birlikte işyerine operasyon düzenlendi. Operasyonda piyasa değeri yaklaşık 1 milyon lira olan yaklaşık 300 kilogram cinsel gücü artırıcı ilaç hammaddesi 'sildanafil citrate' ele geçirildi. Olayla ilgili işyerinde bulunan S.Y., yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan S.Y., sevk edildiği adliyeden serbest bırakıldı.
Yetkililer, Türkiye'de ilk kez ele geçirilen hammaddenin piyasada cinsel güç arttırıcı enerji içeceği, çikolata, jel ve damla olarak yaklaşık 330 milyon liralık bir pazara sahip olabileceğini söylediler.
Edinilen bilgiye göre, sildanafil citrate maddesi ilaç sanayiinde Sağlık Bakanlığı'nın izni ve denetimiyle, sağlık koşullarına uygun olarak soğuk zincirde taşındıktan sonra uygun nem ve ısı şartlarına uygun olarak ilaç firmaları tarafından kullanılıyor.
Görüntü Dökümü
--------
-Sergiden görüntü
-Bidonlardan görüntü
-Bidonlar içindeki toz hammadde
-Ham madde ile üretilebilen cinsel güç arttırıcı ürünler
-Genel ve detaylar
06.06.2018 -13.01 Haber Kodu : 180606062