DHA İSTANBUL BÜLTENİ - 2

FATİH Sultan Mehmet Köprüsü'nde (FSM) başlatılan çalışmalarda kapatılan dört şeridin son kat asfaltı atılıyor.

1- FSM'DE İLK 4 ŞERİDİN ASFALTI DÖKÜLDÜ

Ali AKSOYER/İSTANBUL(DHA) - FATİH Sultan Mehmet Köprüsü'nde (FSM) başlatılan çalışmalarda kapatılan dört şeridin son kat asfaltı atılıyor. Dökülen asfalt silindirlerle eziliyor. Asfaltın kurumasının ardından şeritler çizilecek ve yenilenen 4 şerit kullanıma açılacak.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde 27 Haziran 2019 tarihinde başlayan asfalt yenileme çalışmaları sürüyor. Köprünün Ankara yönüne trafiğe kapatılan 4 şeritte süren çalışmalarda bozulmuş asfalt iş makineleri ile tamamen temizlenerek kazındıktan sonra iki ayrı izolasyon malzemesiyle kaplanmıştı. Ardından köprüye ilk asfalt tabakası serilmişti. Köprüde bu çalışmaların ardından son kat asfalt atılmaya başlandı. Asfalt döküm makineleri ve arkadasın da silindirlerle Avrupa yakasından Anadolu yakasına doğru köprü üzerine asfaltlama yapıldı. Asfaltlama çalışmalarının ardından köprü üzerinde şerit çizme çalışmalarının başlayacağı öğrenildi. Bu çalışmaların tamamlanmasının ardından kapatılan şeritler trafiğe açılacak, ancak bu kez Edirne istikametinde bulunan 4 şerit eş zamanlı olarak trafiğe kapatılacak. Bu yönde de aynı çalışmalar yapılacak

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
----------------
-Asfalt dökümü
-Silindirlerin çalışması
-Yoldan görüntüler
-Gece yapılan çalışmalar

============================

2 - VALİLİK: AYDOS'TAKİ ORMAN YANGININI 2 ÇOCUK ÇIKARDI

Gamze ŞİMŞEK - İstanbul DHA - İSTANBUL Valiliği, Aydos'taki orman yangınının, 2 çocuğun arazide buldukları çakmağı denemek üzere kağıt yakmaları sonucu çıktığını açıkladı.
Kartal Yakacık'ta bulunan Aydos ormanlarında geçtiğimiz Çarşamba günü çıkan yangın yaklaşık 1,5 saatlik çalışma sonucu söndürülmüştü. İstanbul Valiliği, yangının çıkış nedeniyle ilgili açıklama yaptı. Valilikten yapılan açıklamada, "İl emniyet müdürlüğümüzce yürütülen yangının çıkış sebebine ilişkin soruşturmada; K.A. (13) ve F.Ş. (11) adlı çocukların, arazide buldukları çakmağı denemek üzere kağıt yaktıkları, rüzgarın tesiriyle yangının büyümesi üzerine korkarak, olay yerinden uzaklaştıkları tespit edilmiştir.
Adı geçen çocuklar, Çocuk Büro Amirliği'ne getirilerek adli tahkikatına başlanmıştır" denildi.

Görüntü ;Dökümü:
------
-Yangınla ilgili görüntüler

Reklam
Reklam

===========================

3 - YEMEK SİPARİŞİYLE GASP

Ali AKSOYER-Buse PEHLİVAN / İSTANBUL(DHA) - İSTANBUL'da yemek siparişi vererek belirttikleri adreslere gelmelerini sağladıkları motosikletli kuryeleri gasp ettikleri iddia edilen 3 kişi yakalandı. Soruşturmada şüphelilerin ayrıca silahlı bir market soygunu da yaptıkları öğrenildi.

YEMEK SİPARİŞİ VERİP GASP ETMİŞLER

Gaziosmanpaşa Karadeniz mahallesinde polise başvuran iki motosikletli kurye, yemek siparişi götürdükleri yerlerde maskeli ve silahlı kişiler tarafından gasp edildiklerini söyleyerek şikayetçi oldular. Motosikletli kuryeler E.Ç. ile M.M.K. ellerindeki yemeklerin, paraların , cep telefonlarının, post cihazlarının ve motosikletlerinin maskeli ve silahlı kişiler tarafından gasp edildiğini söylediler.

MARKET SOYMUŞLAR

Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada aynı şüphelilerin yine Gaziosmanpaşa'da bir marketi de silah tehdidiyle soyduklarını belirledi. Polis market güvenlik kameralarını kullanarak şüphelilerin önce eşkalini ardından kimliklerini belirledi.

Reklam
Reklam

POLİS GÖZALTINA ALDI

Önceki gün yapılan operasyonda Atilla B.(18), Emircan E.(18) ve Enes B.(18) gözaltına alındı. Gasp Büro Amirliğinde sorgulanan şüphelilerin daha önceden silahlı terör örgütüne üye olmak, tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması, ruhsatsız silah bulundurmak, yağma gibi suçlardan polise geliş kayıtları olduğu tespit edildi. Poliste işlemleri tamamlanan şüpheliler sevk edildikleri mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Görüntü Dökümü:
---------
-Şüphelilerin adliyeye sevki
-Şüphelilerin marketteki gaspı
-Kaçışları

========================

(ÖZEL)
4- ÖNCE ANAHTARI SONRA ARACI ÇALDILAR

Haber-Kamera: Emin YEŞİL/ İSTANBUL, (DHA)- SULTANGAZİ'de bir eve pencereden giren hırsız, masanın üstünden aldığı anahtarla sokakta bulunan otomobili çaldı.
Olay, Gazi Mahallesi 1344 sokakta meydana geldi. Saat 03.30 sıralarında otomobille bir evin önüne gelen şüpheliler önce etrafı kontrol etti. 5 katlı bir binanın giriş katının yarı açık olan penceresinden içeri giren şüphelilerden biri, herkesin uykuda olduğundan emin olduktan sonra yatak odasına yöneldi. Masada ev sahibinin otomobilinin anahtarını ve telefonunu çalan hırsız, dakikalar sonra dışarı çıktı. Şüpheli, gözcülük yapan arkadaşlarıyla birlikte sokakta bulunan yaklaşık 70 bin lira değerindeki otomobili çalarak kayıplara karıştı.

Reklam
Reklam

"PERDEYİ AÇTIM, ARACIMIN YERİNDE OLMADIĞINI GÖRDÜM"
Ev sahibi Hasan Yiğitdoğan, hırsızların bir gün önce sokakta keşif yaptığını söyledi. Yiğitdoğan, "Sabah uyandım. Telefonumun yerinde olmadığını gördüm. Telefonun olduğu yerde aracımın anahtarı ve ruhsatı da vardı. Ruhsatın yerinde, anahtarın yerinde olmadığını gördüm. Hemen perdeyi açtım. Baktım aracım da yerinde yok. Sonra bir telaşla karşı komşumuzun kapısını çaldım. Onlardan acil telefonlarını isteyerek, polise haber verdim. Polisler geldi daha sonra. Çevredeki güvenlik kamera kayıtlarını izlediğimizde 3 kişi olduklarını tespit ettik. Şahıslar bir gün önce de burada tur atmışlar. Olay esnasında da 2 kişi gözcülük yapıyor, bir kişi pencereden içeri giriyor. Hiçbir ses duymadım." dedi. Polis olayla ilgili çalışmaları devam ediyor.

Görüntü Dökümü:
------------------
(GÜVENLİK KAMERASI)
-Arkadaşına gözcülük yapan şüpheli

(AKTÜEL)
-Sokaktan görüntü
-Evden detaylar
-Otomobili çalınan Hasan Yiğitdoğan ile röportaj
-Genel ve detaylar

=========================

Reklam
Reklam

(ÖZEL)
5- GÜRÜLTÜ YAPAN GENÇLERİ BIÇAKLA KOVALADI

Haber-Kamera: Cemil ÖZDEMİR-Murat SOLAK/İSTANBUL (DHA)-KÜÇÜKÇEKMECE'de sitelerinin bahçesinde sohbet eden gençlerin gürültüsünden rahatsız olduğu iddia edilen bir kişi elinde bıçakla gençleri kovaladı. O anlar güvenlik kameralarıyla kaydedildi.
Olay Çarşamba günü saat 23.00 sıralarında Atakent Mahallesi 4.Cadde üzerinde bir sitenin bahçesinde meydana geldi. İddiaya göre 19 yaşındaki Görkem Sağ, sitelerinin bahçesinde arkadaşlarıyla sohbet ettiği sırada bir apartmanın penceresine çıkan İdris Yağcı, 'Ne bağırıyorsunuz, aşağıya iniyorum göstereceğim size.' dedi. Bir süre sonra aşağıya inen Yağcı, elindeki bıçakla gençlerin peşinden koştu. Evlerinin balkonundan Yağcı'nın bıçakla gençleri kovaladığını gören Görkem Sağ'ın ailesi, saldırganla tartışmaya başladı. Aşağıya inen baba Hüseyin Sağ ve bazı site sakinleri Yağcı'yla tartışmayı sürdürdü. Tartışma kısa sürede kavgaya dönüştü. İhbar üzerine olay yerine polis ekibi sevk edildi. Güvenlik kameralarını inceleyen polis, İdris Yağcı'yı ifadesini almak üzere polis merkezine götürdü.

Reklam
Reklam

"KONUŞACAĞIZ ZANNETTİK, BAKTIK ELİNDE BIÇAK VAR"
Korku dolu anlar yaşayan Görkem Sağ, "Arkadaşlarımla binanın yanında otururken, pencereye biri çıktı. Bağırmaya başladı. Bize karşı kötü kelimeler kullandı. Biz de 'Rahatsız ettiysek özür dileriz.' dedik. O da 'Bana cevap vermezsiniz aşağıya ineceğim.' dedi. Bir süre sonra aşağıya indi. Biz konuşacağız zannettik. Baktık elinde bıçak var. Üzerimize koşmaya başladı. Kaçtık biz de. Sonra balkonda ailemle tartışmaya başladı. Aileme hakaretler etti. Sonra binanın içine girdi 'Bekleyin burada, göreceksiniz.' dedi. Sonra bina içinde bir arbede olmuş. Tekme ve yumruk atmış baba sanırım. Bir ara bıçağı elinden atmış. Polise haber verdik. Polis araca götürürken tehdit ve hakaretler etmeye devam etti." dedi.

O ANLAR KAMERADA
Öte yandan sitenin bahçesinde yaşanan korku dolu anlar güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, elinde bıçakla aşağıya inen bir kişinin gençleri kovaladığı görülüyor. Daha sonra bıçaklı kişinin binaya girip, bıçağı bırakıp tekrar dışarı çıktığı ve gençlerle tartıştığı görülüyor. Ardından ihbar üzerine olay yerine gelen polisler, binaya girerek saldırganı polis aracına götürüyor.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
---------------
(GÜVENLİK KAMERASI)
-Bahçede bıçaklı şüphelinin gençleri kovalaması
(AKTÜEL)
-Görkem Sağ ile röp
-Anne Dudu Sağ ile röp
-Genel ve Detaylar

============================

6- 15 TEMMUZ GAZİSİ ARAS: ÖLECEĞİMİ HİSSETTİM AMA NE BİR BURUKLUK NE DE BİR KIZGINLIK VARDI

Haber - Kamera: Gökhan ÇELİK - Güven USTA, İSTANBUL(DHA) 15 Temmuz
15 Temmuz darbe girişiminde vurulan Gazi Mustafa Aras, "O gece, asla yapmam dediğim şeyleri yaptım. Hastanedeyken sedye üzerinde o an öleceğim sandım ama, ne bir burukluk ne de bir kızgınlık vardı. Zaten ne için kızacaksın. Vatanın için o gün çıkmışsın ve vatanın için de şehit olacaksın" dedi.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında darbecilere karşı mücadele verirken gazi olan Mustafa Aras, o gece yaşadıklarını Demirören Haber Ajansı'na (DHA) anlattı.
Vatandaşların üzerine tank süren darbecilere engel olmaya çalıştığı sırada silahla vurularak gazi olan Aras, "15 Temmuz'da beni sokağa çıkaran vatan ve millet sevgisiydi. Benim bir abim polis, şu an bir kardeşim de asker. Milliyetçi bir aileyiz zaten. Ülkesini ve milletini seven bir aileyiz 15 Temmuz gecesi Esenler'den bulunan evimden Üçyüzlü Polis Merkezi'ne gittik. Oraya gittiğimizde bize, 'Burası küçük bir karakol, Esenler Emniyet binası önemli' diyerek emniyet binasına yönlendirdiler. Biz arkadaşlarla ilçe emniyet müdürlüğüne gittik. Daha sonra emniyet müdürümüz, diğer görevli arkadaşların yönlendirmesi ile havaalanına doğru yürüyerek gitmek üzere hareket ettik. Otobana doğru ilerliyorduk. Orada bizden önce yola çıkmış vatandaşları gördük. Çok kalabalıktı. İnsanlar tekbirlerle yürüyorlardı. Herkes vatanına sahip çıkmak için sokağa çıkmıştı. Çok fazla yürümemişken arkadan birileri, 'Askeri araç geliyor' diye bağırdı. Biz de, 'Gelsin ne olacak önünde durur ve geçişi engelleriz' dedik. Daha sonra başka bir ses geldi arkadan ve 'Tank geliyor' dediler. Biz yine, 'Gelsin yahu ne olacak. Bizi ezecek değil ya, tank da bizim vatanımızın sonuçta' dedik. Demeye kalmadı ben o an tankı gördüm. İnsanlara ve arabalara ezerek ve zarar vererek geliyordu. Hatta bir an bizim üzerimize doğru geldi tank. Biz zoraki kaçtık. Benim yanımda o alanda şehidimiz vardı, yine gazi olan Vahide hanım vardı. Tank yola doğru döndüğünde ben koşarak arkadan tankın üstüne çıktım. Benden önce de insanlar çıkmıştı tankın üstüne. Oraya çıktığımda tankın içindekileri, 'Yahu ne yapıyorsunuz, inşalara zarar veriyorsunuz' dedim. Öyle bir psikoloji ki sanki görmüyorlardı. Uyarılarımıza rağmen tank içindeki yarbay sıfatlı hain, 'bu tank durmayacak, atlayın aşağıya' dedi. Bu sırada tank insanları ve araçları ezmeye devam ediyordu. 'Yahu kadını ikiye böldün görmüyor musunuz?' dedim. Onlar da, 'yapacak bir şey yok, yoldan çekilsinler' dediler. Biz bir taraftan tank içindeki darbecileri dışarı çıkarmaya çalıştık. Amacımız onları tank içinden çıkararak engel olmaktı. Esenler Birlik Mahallesi'nden çıktık, Yüzyıl'a doğru giderken insan kalabalığı vardı. Tank durmadı ve o kalabalığın içine daldı. Biz tankın üstünden bağırdık insanlara çekilin diye ama orada da şehit ve gazilerimiz oldu" diye konuştu.

Reklam
Reklam

"VURULDUĞUMU HİSSETMİYORDUM. SADECE SICAK KANIN AKTIĞINI HİSSETTİM"
Sokaktaki kalabalığın her geçen dakika daha da arttığını sözlerine ekleyen Mustafa Aras, "Bir yerden sonra işin rengi çok değişmeye başladı. Bir yerden sonra biz de darbecilere vurmaya ve zarar vermeye başladık. Bu şekilde baya bir yol yaptık. Benim aklıma gelen askerlerin miğferlerini söktük. Benle birlikte 3 kişi daha vardı. Amacımız miğfer üzerindeki telsizlerle iletişimi kesmekti. Miğferleri söktük ve tanktan aşağı attık. Tankın üstüne makineli silah vardı. Onun şerit mermisini kopardık ki başka birilerine zarar verilmesin diye. Benim önce o arbedede burnum ve dişlerim kırıldı. Tankın üstünde kavga ediyoruz çünkü. Yüzyıl'ın orada bir köprü altına girdik. Orada iyi bir ışıklandırma vardı. Tankın içi bir anda aydınlık oldu. Bu sırada ben tank içindeki darbecilerin beylik silahını hazırladığını gördüm. Ben, yarbay denilen hainin yanından baş aşağı olmak üzere tankın içine girdim ve orada darbecilerle boğuştum. Amacım elindeki silahı almaktı. Derdim, 'Bu bizi vuracak. Vurmadan bir şeylere engel olayım' dedim. Boğuşma sırasında darbecinin elindeki beylik silahı yere düştü. Ardından ben darbecinin hemen yanındaki makineli silahı gördüm. Onu çekip aldım. Tam alırken de tankın üstünde bağlı olan Yarbay, namlunun ucundan tuttu. İkimiz de silahı çekiştirmeye başladık. Derken yan tarafta bir arkadaşımın elinde küçük bir çakı vardı. Onun elinden çakıyı aldım ve yarbayı korkutmaya çalıştım. Elinden silahı almak için birkaç bıçak darbesi vurdum. Silahı aldım, ayağa kalktım ve kurma kolunu çekmeye çalışırken, bir el silah sesi duydum. Elimdeki silaha bakıyorum, diyorum ki kendi kendime, 'Yahu bu silahın daha kurma kolunu çekmedim. Bu nasıl oluyor da ateş aldı' dedim. Ben elimdeki silah patladı sandım. İkinci bir silah sesi duyunca başka bir silah sesinin olduğunu fark ettim. Daha sonra karın boşluğumdan sıcak bir şeylerin aktığını hissettim. Tişörtü kaldırınca baktım iki kurşun yarası, kanlar aşağı doğru süzülüyor. Ya dedim bunlar beni vurmuş. Öyle bir psikoloji ki vurulduğumu hissetmiyordum. Sadece sıcak kanın aktığını hissettim. Yarbaya baktım bir taraftan diğer arkadaşlarla boğuşuyorlardı ama silah bana dönüktü. Meğer darbeci yarbay beni vurmuş" şeklinde konuştu.

"O GECE ASLA YAPMAM DEDİĞİM ŞEYLERİ YAPTIM"
Vurulduktan sonra çevredekiler tarafından hastaneye kaldırıldığını ve sonrasında uzun bir tedavi süreci geçirdiğini belirten Aras, "O gece, asla yapmam dediğim şeyleri yaptım. Hastanedeyken sedye üzerinde o an öleceğim sandım ama, ne bir burukluk ne de bir kızgınlık vardı. Zaten ne için kızacaksın, vatanın için o gün çıkmışsın ve vatanın için de şehit olacaksın. Ben evliyim, eşim var. Hiç ailem ve eşim aklıma gelmedi. 'Söz konusu vatansa gerisi teferruattır' diye boşa dememişler. Ölmek gerekseydi o gece ölürdük" İfadelerini kullandı.

Görüntü dökümü
-----------------------------
-Mustafa Aras ile röportaj
-Genel ve detaylar

==============================

7 - PREMATÜRE İKİZLER SPORLA HAYATA TUTUNDU

İlknur SARGUT-Özgür KUMANOVALI/İSTANBUL, (DHA)- İSTANBUL'DA 900 gram olarak dünyaya gelen prematüre ikizler Cem ve Ali, 80 gün boyunca kuvözde yaşam mücadelesi verdi. İkizlerden Cem'in sağ tarafında güçsüzlük yaşanırken, Ali ise yeterli beslenemediğinden sık sık hastalandı. Sporla hayata tutunan ikizlerden Cem basketbol, Ali yüzmede büyük başarılara imza attı. Çocuklarının bu azmini kitaplaştıran baba Ahmet Özyiğit, kitabın gelirini çeşitli engelli derneklerine bağışlamayı düşünüyor.

İstanbul'da yaşayan Simge ve Ahmet Özyiğit çiftinin 8 yıl önce ikiz bebekleri dünyaya geldi. 28 haftalık, 900 gram prematüre olarak hayata gözlerini açan ikizler, 80 gün kadar kuvözde kaldı. Erken doğum nedeniyle sağlık problemleri yaşayan çocuklardan Cem'in sağ tarafında güçsüzlük görüldü. Ali, beslenmede sorunlar yaşadığından sık sık rahatsızlandı. Cem'in yürümede zorlandığını gören baba Ahmet Özyiğit, İstanbul Kültür Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazif Ekin Akalan'a başvurdu. Prof. Dr. Akalan, fizik tedavi sürecinin yanına sporu da ekledi. 3 yaşından itibaren sporla iç içe olan çocuklardan Cem basketbol, Ali ise yüzmede büyük başarılara imza attı. Okulun basketbol takımında oynayan Cem, Süper Cup Basketbol Okulları Ligi'nde takımıyla birlikte 4'üncü oldu. Ali ise, okullararası yarışmada kelebek yüzmede madalya, Oceanman Türkiye'de ise 7'ncilik elde etti.

TEDAVİLERİ ONLAR İÇİN HAYAT BİÇİMİ OLDU

Sürecin fizik tedavi ile başladığını dile getiren baba Ahmet Özyiğit, ikizlerin yaşadığı sorunları şu sözlerle anlattı:

"Ali ile Cem, 28 haftalık prematüre bebek olarak dünyaya geldiler. İkisi de bir kilonun altında doğdular ve 80 gün kadar kuvözde kaldılar. Hastanede geçirilen uzun sürenin ardından büyüdükçe bazı zorluklarla karşılaştılar. Cem'in sağ tarafında zayıflık ve kontrol bozukluğu oldu. Ali'nin ise yeme problemleri görüldü ve zayıflıktan dolayı çok hastalandı. Bu uzun ve meşakkatli süreci ailecek atlattık. Cem'in sağ tarafını etkileyen bir hastalığı vardı. Dolayısıyla bu hastalığın tedavisini, fizik tedavi süreciyle başlattık. Bu sürede ufak tefek ameliyatlar da geçirdi. Biz bu rahatsızlığını fizik tedavi ile aşmasını istedik. Daha da önemlisi bu fizik tedavi sürecinin tedavi olmaktan çıkıp bir hayat biçimi olmasını tercih ettik. Bundan dolayı onu basketbola yönlendirdik. Şu anda 8 yaşındalar ve 5 yıldır fizyoterapist ve spor hocası ile birlikte koordineli şekilde çalışıyorlar. Kendi kendilerini tedavi ediyorlar diyebiliriz."

"EN İYİ OLMAYI DEĞİL VAZGEÇMEMEYİ ÖĞRETTİK"

İkizlere vazgeçmemeyi öğrettiklerinin altını çizen baba Özyiğit, "Belki en iyi olmayı değil ama vazgeçmeden devam etmelerini öğrettik. Şu an Cem, okulun basketbol takımında ve diğer arkadaşlarıyla birlikte mücadele veriyor. Biz, her zaman çocuklarımız akranları gibi normal çocuklar olsun diye dua ettik. Şu anda en önemli şey, kendileriyle barışıklar ve tedavi süreçleri devam ediyor. En büyük tedavinin mutluluk ve huzur olduğunu düşünüyorum. Bu süreçteki en büyük başarı kendilerine aitö dedi.

PREMATÜRE ŞAMPİYONLAR KİTAP OLDU

Çocuklarının yaşadığı sağlık sorununu ve verdikleri mücadeleyi 'İkizlerin Eğlenceli Maceraları' adlı kitabında anlatan baba Ahmet Özyiğit, "Yaşadıklarımızı bir çocuk kitabı haline getirdim. Hem Cem ile Ali'nin okuması için hem de biz olalım ya da olmayalım onlara yol gösterici bir hayat hikayesi olsun istedim. Bizim durumumuzda olan ailelere tek başına olmadıklarını göstermeyi amaçladık. Kitabın gelirini bağışlayacağız, bununla ilgili derneklerle görüşüyoruz. Ticari olmaması adına da kitabın tüm masraflarını kendimiz karşıladık" diye konuştu.

Cem'e uyguladığı tedaviyi ve sporun tedavideki yerini anlatan İstanbul Kültür Üniversitesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Prof. Dr. Nazif Ekin Akalan, "Cem bize getirildiğinde sağ tarafında güçsüzlük olan, parmak ucunda yürüyen ve topuğunu yere hiç basmayan bir çocuktu. Kolunu da yürüme sırasında çanta gibi taşıyordu. Normal koşullarda kolu denge için sallamanız gerekiyor. Biz, önce o durumunu tanımladık. Daha sonra arka baldır kasları ile dizinin arkasındaki ve kalçasının önündeki kaslarda da gerginlik olduğunu tespit ettik. Kalçanın iç tarafında da aynı gerginlik vardı. Cem'in hikayesi, sporla tedavi yaklaşımından çok şey öğreneceğimizi gösterdi. Bütün tedaviyi ona göre belirledik. Fizyoterapinin yanı sıra, spor hocasına önerdiğim egzersizlerle sürece sporu da dahil ettik" ifadelerini kullandı.

3 YIL BOYUNCA HAFTADA 3 GÜN ÇALIŞTILAR

Cem ile Ali'nin spor antrenörlüğünü üstlenen Kayhan Yalçın ise, "Ali ile yüzmede, Cem ile baskette başarılar elde ettik. İlk tanıştığımızda yani 3 yıl önce Cem'in ayaklarında problemleri vardı, takılıp düşmeler yaşıyordu. Biz bunu sporla daha iyi bir konuma getirdik. Sporu, hayatın tamamına yaydık. Haftada 3 gün, 3 yıl boyunca aralıksız çalıştık. İlk zamanlar biraz zorlansak da, anne babanın desteği ve kendi azimleri ile sporu benimsediler, sevdiler. Bu sayede birçok kişiye örnek oldular. Bu yolla, sporla bir şeylerin başarılabileceğini resmettik" sözleriyle ikizlerin başarılarını anlattı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-İkizlerin basketbol oynama detayları
-Cem'in basket sahasından detayları
-Baba Ahmet Özyiğit röportajı
-Prof. Dr. Nazif Ekin Akalan röportajı
-Antrenör Kayhan Yalçın röportajı
-Çocukların röportajları
-Ali'nin havuzdan detayları