DHA İSTANBUL BÜLTENİ-2

GAZİOSMANPAŞA, ters şeride giren hafriyat kamyonu şoförü trafik ve can güvenliğini hiçe saydı.

(ÖZEL)
1-GAZİOSMANPAŞA'DA TERS ŞERİTTE İLERLEYEN HAFRİYAT KAMYONU KAMERADA

Haber: Ümit UZUN -Kamera: Ömer HASAR/İSTANBUL(DHA)-GAZİOSMANPAŞA, ters şeride giren hafriyat kamyonu şoförü trafik ve can güvenliğini hiçe saydı. Karşıdan gelen araçların selektör yaparak uyarmasına rağmen hızla yoluna devam etti. Şans eseri kazanın yaşanmadığı, o anları ise bir vatandaş cep telefonu ile görüntüledi.
Görüntüler sabah saatlerinde Kemal Paşa Bulvarı'nda kaydedildi. Bir hafriyat kamyonu şoförü, kendi güzergahını kullanmak yerine karşı yolu kullanarak, ters şeritte hızla yoluna devam etti. Kamyonun dörtlü sinyal lambalarını yakan sürücü, ters şeritte giderek karşıdan gelen araçlara zor anlar yaşattı. Karşıdan gelen araçların selektör yaparak uyardığı kamyon şoförü, uyarılara aldırış etmeyerek adeta terör estirdi.

Reklam
Reklam

"BU İNSANLARA YAPILMIŞ BİR TERÖRDÜR"
Motosiklet sürücüsü Ömer Faruk Bilici, "Günde 250-300 kilometre yol yapıyorum ve ters şeride geçen birçok araç görüyorum. Hem üstümüze sürüyorlar hem de haklılarmış gibi bizi darp ettikleri de oluyor. Yol iki şeritli, araba büyük, o yüzden beni görmeyip aniden fren yapıp kasası üstümüze bile devrilebilirdi. Devletimizin veya belediyelerin buna çare bulması lazım. Bu insanlara yapılmış bir terördür" dedi.

"TAM BİR TRAFİK CANAVARI, İNSANLARIN HAYATLARIYLA OYNUYORLAR"
Görüntüleri izleyen bir başka sürücü Sercan Sarı ise, "Tam bir trafik canavarı. İnsanların hayatlarıyla oynuyorlar. Araçların selektör yapmasına rağmen yoluna devam ediyor. Bildiğin trafik terörü bunlar. Biz yıllardır, her gün 12 saat araç üstündeyiz. Bunlarla çok karşılaşıyoruz. Her ne kadar cezalar ağırlaştırılmış olsa da kimse uymuyor. Hafriyatçılar bu yollarda bu şekilde olmuyor. Kaldırsınlar, nasıl köprülerde bir geçiş sistemi varsa, bu şekilde bu insanları şehir içlerine sokmasınlar" diye konuştu.

Reklam
Reklam

BİR BAŞKA KAMYON ŞOFÖRÜ: "DOĞRU DEĞİL AMA YAPACAK BİR ŞEY YOK"
Bir başka kamyon şoförü Muhammed Ahmet ise, görüntülerdeki kamyonun sabah saatlerinde yaşanan kaza nedeniyle ters şeridi kullanmış olabileceğini belirterek, "Sabah saat 06.30'da yolun karşı tarafından kaza olmuş. Hafriyat kamyonları da oradan geçemiyor. Virajda yok dönecek. O vatandaş da onu çekmiş. Bu doğru değil ama yapacak bir şey yok. Biz hafriyat çekiyoruz mecbur bu tarafa yola gideceğiz.ö ifadelerini kullandı. Ters şeritten gitmenin büyük bir risk taşıdığının hatırlatılması üzerine Muhammet Ahmet, "Dörtlüleri yakıyor, yavaş yavaş gidiyor. Zaten 120 kilometre hızla kimse gitmez ki. Buradan yaklaşık 2 kilometre yol var" dedi.

Görüntü Dökümü:
---------------------------
-Ters şeridin kullanıldığı bulvardan genel ve detaylar
-Muhabir anonsları
-Röportajlar
-Yoldan görüntüler
03.08.2019 -10.53 Haber Kodu : 190803031

===========================================================

(ÖZEL)
2-BABA VE ÜVEY ANNE OĞULLAR VE DAMADIN SOPALI SALDIRISINA UĞRADI

Reklam
Reklam

Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN-İsa ALMAÇAYIR/İSTANBUL,(DHA)-ÜMRANİYE'de miras nedeniyle çıktığı iddia edilen kavgada iki oğul ve damat, baba ve üvey anneyi feci şekilde dövüp, darp ederek hastanelik etti. Sopalarla babaları ve üvey annelerini darp eden saldırganlar vatandaşların araya girmesiyle olay yerinden kaçtı. Polis saldırganları yakalamak için çalışma başlattı.
Yukarı Dudullu Mahallesi, Yakamoz Sokak'ta meydana gelen olay iddialara göre şöyle gelişti; 74 yaşındaki Hasan Tepetan eşinin vefatının ardından Kibar Tepetan ile evlendi. Babalarının evlenmesine baştan beri karşı olan aile üyeleri ve Hasan Tepetan arasında anlaşmazlıklar yaşanmaya başladı.

SOPALARLA SALDIRDILAR
Bu sabah saatlerinde ise Kibar Tepetan işe gitmek için evinden çıktığı sırada iki oğlu ve damadının sopalı saldırısına uğradı. Bağrışmaları duyan baba hemen aşağıya inerek araya girmeye çalıştı. Baba da aldığı darbelerle yaralandı. Sesleri duyan çevredeki vatandaşlar saldırganlara müdahale etti. Sopalı saldırganlar araçla olay yerinden hızla kaçtı. Vatandaşlar polise ve sağlık ekiplerine haber verdi.

Reklam
Reklam

HASTANELİK OLDULAR
Başından ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Tepetan çifti, ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri ilk müdahaleyi olay yerinde yaptı. Yaralılar ambulanslarla Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılırken, hayati tehlikelerinin olmadığı öğrenildi.
Kibar Tepetan, "Oğulları ve damadı beni bu hale getirdi. Sabah işe gitmek için evden çıktığım sırada nerden geldiğini anlayamadım sopalarla saldırdılar. Babalarıyla evlendim. Nereden bilecektim böyle olacağını, hayatımı bitireceklerini" diye konuştu. Yaralı baba Hasan Tepetan "Oğullarım ve damadım saldırdı. Hesapta evlendiğim diye. Mal derdindeler, miras yüzünden" diye konuştu.

POLİS OĞULLARINDAN ŞİKAYETÇİ OLDU
Hasan Tepetan, iki oğlu ve damadından şikayetçi olurken, polisin olayla ilgili soruşturması devam ediyor.

Görüntü dökümü:
----------------------
-Darp edilen kadının görüntüsü
-Darp edilen babanın görüntüsü
-Anne ve baba ile röp
-Çevredeki vatandaşlar ile röp
-Polis ve sağlık ekiplerinden görüntü
-Yaralılara ilk müdahale yapılması
-Ambulansa binmesi
-Genel ve detay görüntüler
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803068_

Reklam
Reklam

=================================================

(ÖZEL)
3- İSTANBUL BOĞAZI'NDA SADECE 3 DALYAN KALDI

Haber-Kamera: Beyza Nur GÜLER-Ali AKSOYER-Harun UYANIK/İSTANBUL,(DHA)-İSTANBUL Boğazı'nda bir zamanlar sayıları 50'nin üzerinde olan dalyanlardan günümüzde sadece 3 tane kaldı. Dalyancılığın boğazdaki son temsilcilerinden Filburnu Dalyanı işletmecisi Mustafa Kılınç, "1924 senesinde İstanbul'da 53 tane dalyan vardı. Şimdi bu sayı 3'e düştü. Mesleğin son temsilcileri biziz." dedi.
Dalyancılık, en eski balık avlama yöntemlerinden biri. Dalyancılıkta balıklar, kıyılara yakın yerlerde deniz dibine çakılan kazıklara gerilen ağlarla tutuluyor. Bu mesleğin, modern avlanma teknolojilerini kabul etmemesi nedeniyle oldukça zor ve çileli olduğu değerlendiriliyor.

"İSTANBUL BOĞAZINDA 3 TANE DALYAN KALDI"
Filburnu Dalyanı İşletmecisi Mustafa Kılınç, "Dalyancılık 17. Yüzyıldan bu zamana kadar gelmiş çok eski bir gelenektir. Bu mesleği sürdürmeye çalışıyoruz. Son temsilcileri biziz. İstanbul Boğazı'nda 3 tane dalyan kaldı. Bunlar Beykoz, Filburnu ve Bağlaraltı dalyanları. Bu işi yapacak, edecek başka biri de yok. Bir de biz burada balık sezonunun yasak olduğu döneme, büyük teknelerin yasak olduğu döneme denk geliyoruz. Ama bu bütün dünyada, Avrupa ülkelerinde bile bu böyle. Dalyanlar Mart'ta kurulur, Eylül-Ekim'e kadar devam eder." dedi.

Reklam
Reklam

"BU KÜLTÜRÜ YAŞATMAMIZ LAZIM"
Bu yöntemle balık tutmayı yaşatabildikleri kadar yaşatmak istediklerini belirten Kılınç, "Bugün ben varım, yarın başkası var. Yaşatsın. Bu bir kültürdür. Osmanlı'dan, atalarımızdan, dedelerimizden gelen bu mesleği devam ettirmemiz lazım. Şimdi Beykoz'da biz dalyan kuruyoruz, turistler geliyor sahilden hemen 'Bu yeni bir kültür mü?' diye fotoğraf çekiyorlar. Ben bunu kendim üretmedim ki, eskiden beri geliyor. Ama insanlar da bunu gördüğü zaman, hoşuna gidiyor. Fotoğraf makineleriyle hep sahillerden bizi çekiyorlar. O yüzden biz de çok eski olan bu geleneği sürdürmek için çalışıp çabalıyoruz." dedi.

"KISMETİNE BAKACAKSIN, NE ÇIKARSA"
Kılınç, dalyancıların bir gününün nasıl geçtiğini ise şu sözlerle anlattı:
"Sabah bismillah diyorsun kalkıyorsun yataktan, aç karnına gidiyorsun ağları çekiyorsun. Gözcümüz oluyor. O sırada balık içinde olursa tam yemek yerken adam seni çağırıyor, 'balık girdi' diye. Yemeği bırakıyorsun. Ekmek parası için biz buraya gelmişiz. Yemek orada duracak, hemen gideceksin ağları çekeceksin. Çünkü kısmetine bakacaksın, ne çıkarsa. Sonra geliyorsun yemeği yiyorsun, öğlen gidiyorsun. 12-13 gibi gidiyorsun, 15-16 gibi gidiyorsun bir de akşam 20'de 21'de gidiyorsun. Yani günde 4 sefer ağ çekiyorsun. Ama bazen direkçi 'balık var' diyor, gidiyorsun. O 4 sefer, 6-8 sefer oluyor. Yoğunluğumuz öyle ama günde mutlaka 4 sefer ağ çekiyorsun çünkü her seferinde balık çıkmıyor burada."

Reklam
Reklam

"BİN TANE BALIKÇI GETİRİN BU DALYANI KURAMAZLAR"
Mesleği dedesinden öğrendiğini belirten Kılınç, "Babam da dedemin yanında dalyancılık yaptı. Ben de dedemden öğrendim. Şimdi devam ettiriyoruz işte. Dalyancılık böyle dışarıdan göründüğü gibi basit bir şey değil. Beykoz Dalyanı'nın, en yüksek direği 43 metre. Biz bunu denize çakıyoruz. Ve dalyan öyle bir şey ki, dalyanı kurduğun zaman hep aynı yere kurman lazım." diye konuştu.
Dalyancılığa başladığında dedesiyle başından geçen anısını anlatan Kılınç, bu yöntemle balık avlanmasının zorluğunu ve püf noktalarının olduğunu aktararak, "Ben 1991-1992'de dalyana dedemin yanında çalışmaya geldim. Biz burada dalyanı kurduk. Dedem de tam yerini bilmiyor, dalyanı şuraya kuralım dedi. Biz onun dediği yere dalyanı kurduk. Aradan 1 hafta 10 gün geçti, dalyana balık girmiyor. Sonra Poyrazköy'de Adem dayı diye yaşlı bir amca vardı. Dedem bana dedi ki 'git o amcayı al gel.' Ben de gittim, Adem amcayı aldık tekneye, getirdik buraya. Adam baktı ve dedi ki, 'Bu dalyan balık tutmaz.' Niye Adem dayı dedik, 'Yerine kurmamışsınız ki" dedi. Biz 2 kişiydik teknede. Bastonunu uzattı. Eskiden dalyan kurulduğu için kaya diplerine çivi vurur, onlara halatları bağlarlardı. Adem dayı, 'Siz bunu buraya kuracağınıza şuraya kuracaksınız.' dedi. Ne kadar yanlış var biliyor musun? Biz dalyanı 15-20 metre ileri kurduk. Ve 20 metre açığa almışız. 'Burası 30 metre olacak, bunu siz 35 metre yapın balık tutamazsınız.' dedi. Ve biz o dalyanı söktük, 1 haftada adamın dediği yere dalyanı kurduk. Ondan sonra balık tutmaya başladık. Yani dalyancılığın böyle püf noktaları var. Siz bin tane balıkçıyı bir araya getirin, gel şu dalyanı kur deyin, kuramazlar." dedi.

Reklam
Reklam

"DALYAN ELEKTRONİK SİSTEM KABUL ETMİYOR"
Kılınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Dalyancılık yeni bir teknolojiyi kabul etmiyor. O yüzden biz buradaki dalyanları çalıştırabildiğimiz kadar çalıştırmaya devam edeceğiz. Ben, o, bu değil. Ben bugün varım yarın yokum. Yarına çıkacağımız da belli değil ama bu dalyan yaşatılsın. İstanbul'daki ağ dalyanları yaşatılsın. Buna bakanlık da sahip çıksın, çıkıyor da ama ne diyorum, bütün Avrupa'da dalyanlar var. Bu dalyanların aslında denizdeki balığı bitirmek gibi bir ihtimali kesinlikle yoktur. Bu tamamıyla doğal. Yemleme yok, bir şey yok. Denizdeki balık içine girerse girecek. Bizde donanım yok çünkü. Birazdan gideceğiz, ağ çekeceğiz, bakacağız ne çıktı ne çıkmadı diye. Bir gırgır teknesi öyle değil. Cihazda görüyorsun onu, ne kadar balık olduğunu hesaplıyorsun. Enini boyunu ölçüyorsun. Bütün teknelerde cihazlar var. Bizde o yok. Her şeyi ölçüyorsun ona göre ağ atıyorsun. Bizde 500 tane balık girecek, 40-50 tanesini alıyorsun. Dalyancılık böyle, yapılması zor. 1924 senesinde İstanbul'da 53 tane dalyan vardı. Dalyan bir elektronik sistemi kabul etmiyor artık. Burada 15-20 kişi çalışıyorsun. 5-6 kişiyiz şimdi. Hepsi ağ çekecek. Ama bir balıkçı gemisine gittiğimiz zaman, çok eskiden ağlar el ile çekilirdi, makara yoktu. Şimdi koskoca makaralar ile ağ çekiyorsun. Onların devamlı teknolojisi artıyor." şeklinde konuştu.

"BİLİMSEL ÇALIŞIYORUZ"
Kılınç, "Mesela biz bu dalyanı yazın kuruyoruz. Balıkçı arkadaşların çoğu arıyor, diyor ki; 'Bu sene Karadeniz'de ne balığı çıktı?' Şu da çok önemli, biz burada Ege-Akdeniz balığı tuttuk bu sene ilk defa. Çatalkuyruk bir balık bu. Bunu da Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Bayram Öztürk hocamıza söyledik. Geldiler, baktılar, aldılar, gittiler. Hem de bilimsel çalışıyoruz burada, 3-4 sene evvel Türk Deniz Araştırmaları Vakfı ile balıkları markaladık. Göç yollarını takip ettik." dedi.

"6 AYLIK DALYAN 2 AYA DÜŞTÜ"
Dalyanların yılın hangi ayında kurulup, hangi ayında kaldırıldığı sorusuna ise Kılınç, "Dalyanlar eskiden Mart'ın 15'inde başlardı, Ekim'e kadar devam eden dalyan vardı. Şimdi Nisan'ın haftası başlıyoruz, Temmuz'un sonunu bulmamız zor. Temmuz'un 10'u- 15'inde işimiz bitiyor. Beykoz Dalyanı 2 aya düştü. 6 aylık dalyan, 2 aya düştü." diye yanıtladı.

Görüntü dökümü
--------------------------
-Dalyan'dan havadan görüntüler
-Filburnu dalyanı işletmecisi Mustafa Kılınç ile röp.
-Muhabir anonsları (BEYZA GÜLER)
-Genel ve detay görüntüler
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803073
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803074

==============================================

4-AVCILAR'DA SEVGİLİ GİBİ DOLAŞIP HIRSIZLIK YAPAN ŞÜPHELİLER KAMERADA

Ali AKSOYER/İSTANBUL(DHA)-AVCILAR'da bir eve girerek hırsızlık yapan biri kadın 3 kişi polis tarafından yakalandı. Şüphelilerin şüphe çekmemek için 2 erkek 2 kız olarak sevgili gibi sokaklarda dolaştıkları penceresinin açık olduğunu gördükleri evlere girdikleri öğrenilirken, o anlar kameralara yansıdı.
Avcılar, Denizköşkler Mahallesi'nde 8 Temmuz tarihinde meydana gelen olayda ikinci kattaki eve açık bırakılan pencereden giren hırsızlar cep telefonu ve ziynet eşyalarını çalarak kaçtı. Ev sahibi B.T.'nin haber vermesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, güvenlik kamera görüntülerini incelediklerinde hırsızlığı iki erkek iki kadının gerçekleştirdiğini belirledi.
Kamera görüntülerinden sevgili gibi dolaşan hırsızların penceresi açık olan bir ev gördüklerinde ayrıldıkları, erkeklerin hırsızlık yaparken, kadınların da sokak başlarında erkete olarak bekledikleri görüldü. O anlar kameralara saniye saniye yansıdı. Hırsızlık Büro Amirliği ekipleri tarafından kimlikleri tespit edilen şüphelilerden Sedat Ç.(23), Ali K.(20), ile Kübra G.(25) polis tarafından yakalandı. Sedat Ç.'nin daha önceden 11 adet ev ve işyerinden hırsızlık, oto hırsızlığı, ruhsatsız silah buldurmak, yankesicilik ve sahte kimlik kullanmak suçlarından polise geliş kaydı ortaya çıktı. Diğer şüpheli Ali K.'nın işyerinden hırsızlık, Kübra G.'nin ise evden hırsızlık ve yaralama suçlarından daha önceden 4 kez gözaltına alındığı belirlendi. Hırsızlık Büro Amirliğinde işlemleri tamamlanan şüpheliler çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanırken, polis bir kadın şüpheliyi yakalamak için operasyonları sürdürüyor.

Görüntü Dökümü:
------------------
(GÜVENLİK KAMERASI)
-Hırsızlık anlarına ilişkin görüntüler
(AKTÜEL)
-Şüphelilerin adliyeye sevk edilmesi

=====================================

5- TEM OTOYOLU'NDA KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEYE ÇALIŞAN YAYAYA ARAÇ ÇARPTI

Haber - Kamera: Yüksel KOÇ / İstanbul DHA
TEM Otoyolu Gaziosmanpaşa mevkii Edirne istikametinde karşıdan karşıya geçmeye çalışan yayaya bir araç çarptı. Kazada yaralanan yaya ambulansla hastaneye kaldırıldı.
İddiaya göre yaya geçişine kapalı otoyolun üzerinden karşıdan karşıya yaya geçmeye çalışan bir kişiye araç çarptı. Yayaya çarpan araca da arkadan gelen araç çarptı.

KANLAR İÇİNDE YERDE KALDI
Aracın çarptığı bu kişi, çağrılan ambulans ile hastaneye kaldırıldı.

OTOYOLDA KARŞIDA KARŞIYA GEÇİYORDU İDDİASI
Yayaya çarpan araca arkadan çarpan aracın sürücüsü, yaralanan kişinin otoyolun üzerinden karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını, yayaya çarpan aracın durmaya çalıştığını ancak duramadığını, kendisinin de bu sürücünün aracına arkadan çarptığını söyleyerek, "Karşıdan karşıya bir tane genç geçiyordu. Artık bonzai mi içmiş, kafası mı güzeldi, bilmiyorum. Durumum iyi" dedi.

Görüntü dökümü:
---------------------
-Kaza yerinin genel görüntüsü
-Yaralının yerde yatarken görüntüsü
-Yaralının ambulansa bindirilmesi
-Yaya çarpan aracın sürücüsünün eşinin görüntüsü
-Yayaya çarpan aracın görüntüsü
-Yayaya çarpan araca arkadan çarpan aracın görüntüsü
-Arkadan çarpan aracın sürücüsünün kısa açıklaması
-Arkadan çarpan aracın sürücüsünün incinen kolunun görüntüsü
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803071

=======================================

(ÖZEL)
6-ÇOCUĞUN ELİNDEKİ TELEFONU BÖYLE ÇALDI

Haber: Emin YEŞİL-Kamera: İSTANBUL, (DHA)
Sultangazi'de küçük bir çocuğun elinden cep telefonunu çalıp kaçan hırsız, güvenlik kameralarına yakalandı.
Olay, Sultançiftliği Mahallesi'nde meydana geldi. Kimliği henüz belirlenemeyen bir kişi, zemim kattaki evin penceresinde oturan küçük çocuğu bir süre izledi. Annesine ait telefonla oyun oynayan çocuğun yanına yaklaşan şüpheli, cep telefonunu elinden alıp, kaçtı. Olayın ardından küçük çocuğun babası, polise giderek şikayetçi oldu. Ekipler, şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Hırsızlık anı ise çevredeki güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi.

ÇCOCUĞUN ELİNDEKİ TELEFONU ÇALIP KAÇTI
Görüntülerde, pencerede oturan çocuğu gören hırsız, evin önünden geçerek içeride kimsenin olup olmadığına bakıyor. Daha sonra geri dönen şüphelinin çocuğun yanına yaklaştığı görülüyor. Küçük çocuğun elindeki telefonu çalan hırsız, koşarak olay yerinden kaçıyor.

Görüntü dökümü:
------------------
-Güvenlik kamerası
-Şüphelinin gelişi
-Telefonu alıp kaçması
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803023

============================================

7-BAKAN SELÇUK DARÜLACEZE SAKİNLERİYLE BULUŞTU

Haber-Kamera: Gökhan ÇELİK-İdris TİFTİKÇİ/İSTANBUL(DHA) AİLE, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Darülaceze sakinleri ile bir araya gelerek kurum içinde bulunan ve restore edilen Darülirfan Toplantı Salonu'nun açılışını yaptı.
Şişli'deki Darülaceze yerleşkesinde bulunan ve restorasyonun ardından yeniden hizmete giren Darülirfan Toplantı Salonu'nun açılışı yapıldı. Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci'nin ev sahipliğinde yapılan açılış törenine Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Darülaceze İdare Meclis Üyesi Bilal Erdoğan, çok sayıda iş insanı ile darülaceze sakinleri katıldı. Program öncesi Darülaceze Başkanlığı tarafından hazırlanan video gösterimi yapılarak, kurumun faaliyetleri hakkında bilgiler verildi.

Açılış programının öncesinde konuşan Bakan Selçuk, yaptıkları faaliyetlerden bahsederek, "Bizler 'Halka hizmet Hakk'a hizmettir' diyen bir anlayışın sahipleriyiz. Bu sebeple büyüklerimizin saygın, sağlıklı ve huzurlu bir hayat sürmelerini toplumsal bir sorumluluk meselesi olarak değerlendiriyoruz. Onlara gereken ilgi ve ihtimamı göstermek, hizmetin en kalitelisini sunmak için çalışıyoruz. Bu anlayışla, hükümetimizin yaşlılarımıza dair vizyonunu ortaya koymak amacıyla Cumhurbaşkanımızın himayelerinde geçtiğimiz Şubat ayında Birinci Yaşlılık Şurası'nı düzenledik. Türkiye'den ve Dünya'nın farklı ülkelerinden gelen 3 bin kişinin, bakanlar, bilim insanları ve bürokratların katılımıyla düzenlenen Yaşlılık Şurası ülkemiz için bir ilkti. Tüm tarafların katkılarıyla 2019-2023 'Türkiye Yaşlı Vizyon Belgesi' hazırlık çalışmalarını da tamamladık. Yaşlılarımızı, özellikle ailelerinin yanında destekleyen uygulamaları hayata geçirmek suretiyle aile bütünlüğünü ve kuşaklar arası dayanışmayı koruyoruz. Yaşla birlikte ortaya çıkan engellilik durumlarını da göz önüne olarak bugün 168 bin yaşlımıza 'Evde Bakım Desteği' vermekteyiz. Evde bakımında zorluk yaşanan yaşlılarımızı kuruluş bakımına alıyoruz" dedi.

"401 YATILI BAKIM KURULUŞUNDA YAKLAŞIK 27 BİN KİŞİYE HİZMET VERİYORUZ"
Selçuk, şöyle devam etti:
"Bugün özel huzurevleriyle birlikte bakanlığımıza ve kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı toplam 401 yatılı bakım kuruluşunda yaklaşık 27 bin kişiye hizmet sunuyoruz. Bu hizmetlerimizi sunarken sosyal devlet anlayışımız gereği düşük ücret uyguluyor ya da koşullara göre büyüklerimizi ücretsiz misafir ediyoruz. 27 gündüzlü yaşam merkezimiz ile de ailelerin üzerindeki yükü hafifletmeyi amaçlıyoruz. Yaşlılarımız için bu sayıyı yıl sonuna kadar inşallah 44'e çıkaracağız. Ayrıca ailelerimizin baktığı yaşlı büyükleri, yatılı kuruluşlarımızda bir yıl içinde 30 güne kadar misafir ediyorduk. Artık ailelerimizin hac, umre gibi uzun dönemli seyahatlerinde veya vefat gibi durumlarda gözleri arkada kalmaması için bu süreyi 45 güne çıkardık. Ayrıca gündüzlü bakım hizmetleri modelini de yaygınlaştırıyoruz. Yaşlı bakım hizmetleri veren kuruluşlarımızda da süratle ihtisaslaşmaya doğru gidiyoruz."

"21. YÜZYILIN DÜNYASINA ÖRNEK OLACAK BİR DARÜLACEZEYİ KURMAYA KARAR VERDİK"
Darülaceze İdare Meclis Üyesi Bilal Erdoğan da, "Biz Darülaceze İdare Meclisi olarak bu gördüğünüz düzenlemeler, yenilikler çok güzel. Bu külliyeyi çok daha güzel hale getirdik, sakinlerimiz de çok huzurlu hamdolsun. Ama şimdi biz diyoruz ki Cumhurbaşkanımızın da bize gösterdiği vizyonla, 21'inci yüzyılın dünyasına örnek olacak bir darülacezeyi kurmaya karar verdik. İstiyoruz ki, yeni darülacezeyi birlikte yapalım. Yerimiz ve projemiz var. Dünyada bir eşi daha olmayan bir sosyal hizmet şehrinin projesini yaptık. Hem kendi imkanımızı kullanacağız, hem de Türkiye olarak nasıl ki darülaceze bugüne kadar bizi, kimliğimizi, rengimize bakmadan bir araya getirdi, ihtiyaç sahiplerimize baktı. O zaman yeni darülacezeyi de hep birlikte yapalım ve dünyaya yeniden bir mesaj verelim. Dünyaya yeniden, Türkiye'nin o ecdadının maddi imkanlarının en zayıf olduğu dönemde bile yaşattığı, insana insan olduğu için değer verme anlayışının yeni darülaceze hizmet binasında yaşatalım. Şimdi, darülaceze hepimizin evi ve birlikte yapalım diyoruz." diye konuştu.

"HERKESİN KÜÇÜK DE OLSA KATKILARINI BEKLİYORUZ"
Erdoğan, "Sizleri darülaceze gönüllüsü olarak görüyoruz. Buraya tabi ki imkanı olanlar daha büyük bağış yapsınlar. Ama biz Türkiye'de yaşayan herkesin buraya bir tuğla koymasını istiyoruz. 5 lira, 10 lira hiçbir önemi yok. Burası hepimizin evi ise yeni darülacezeyi, 21. Yüzyılın darülacezesini hep birlikte yapacaksak herkesin çok küçük de olsa katkılarını istiyoruz. Çünkü kimin ne zaman buraya ihtiyacı olacağının hiç kimse bilemez. Allah saklasın ama böyle bir yerin olmasının da toplumumuzun insana verdiği değerin göstergesi olduğu için değerli. O yüzden hep birlikte değer katalım" dedi.
Konuşmaların ardından açılış töreni gerçekleşti. Darülirfan Toplantı Salonu'nun önünde duaların okunmasının ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Darülaceze Başkanı Hamza Cebeci, Darülaceze İdare Meclis Üyesi ve diğer protokol üyeleri kurdele keserek yenilenen binanın açılışını gerçekleştirdi.

Görüntü dökümü
----------------------
-Toplantıdan genel ve detaylar
-Bilal Erdoğan'ın konuşması
-Bakan Selçuk'un konuşması
-Dua edilmesi
-Kurdele kesilmesi
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803078

===============================

8- ÜNİVERSİTELİ GENCİN GEÇİRDİĞİ KAZA SONRASI 'BOYA' KEŞFİ: 3 İLÇEDE TEST EDİLİYOR

İlknur SARGUT-Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, (DHA)- KARŞIDAN karşıya geçerken geçirdiği trafik kazası, üniversiteli Cavit Bayramlı'yı mucit yaptı. Silinen yol şerit boyası nedeniyle hastanelik olan genç, kaza sonrası arkadaşı Kerem Acar ile birlikte 'silinmeyen yol şerit boyası' üretti. Boyaların İstanbul'un 3 ilçesinde test edildiğini belirten gençler, hedeflerinin ürünü Avrupa'ya yaymak olduğunu söyledi.
3 yıl önce lise birinci sınıf öğrencisi olduğu dönemde trafik kazası geçiren Cavit Bayramlı, beyin kanaması sonrası hastanelik oldu. Aynı zamanda sağ bacağına platin takılan Bayramlı, trafik kazasının 'silinen yol şerit boyası' kaynaklı olduğunu öğrenince arkadaşı Kerem Acar'la birlikte silinmeyen yol şerit boyası geliştirmeye karar verdi. Bu süreçte Bahçeşehir Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği'ni kazanan genç, kazadan 2 yıl sonra gerçekleştirilen Nanoteknoloji Fuarı'nda fikrini daha da geliştirdi. Bir yıllık Ar-Ge çalışması sonrası, boyayı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne teste gönderen iki mucit, belediyeden olumlu dönüş olunca projelerini daha da geliştirdi. Yol şerit boyaları, şu an İstanbul'un 3 ilçesinde kullanılıyor.

BİR YILLIK AR-GE ÇALIŞMASI SONRASI GELİŞTİRDİK
Kaza sonrası boyaların kalıcı olması adına yapılması gerekenleri düşündüğünü söyleyen Cavit Bayramlı (18), "Lise birinci sınıfın ikinci döneminde karşıdan karşıya geçerken bir trafik kazası geçirdim. Küçük çaplı bir beyin kanaması geçirdim ve sağ bacağıma platin takıldı, şu anda dudağıma halen dikiş var. Trafik kazasının nedeni olarak silinen yol şerit boyası gösterildi. Kaza geçirdiğim alan boyası silinen bir yaya geçidiymiş. Bunu öğrenince aklımda boyaların kalıcı olması yönünden bir fikir oluştu. Kazadan 2 yıl sonra arkadaşımla beraber Nanoteknoloji Fuarı'na katıldım. Bu malzemelerin boyaya entegre olarak daha sağlam olacağı düşüncesiyle çalışmalarıma başladım. Fuardan yakın arkadaşım Kerem Acar'a bahsettim. Bir yıllık Ar-Ge çalışmasına başladık. Ar-Ge çalışması sonrası İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne teste gönderdik. Olumlu sonuç alınca daha da heyecanlandık. Daha da çaba sarf etmeye başladık" dedi.

HEDEF KAZALARI EN AZA İNDİRMEK
Normalde, yol şeritlerinde sentetik boyalar kullanıldığını ve bunun çevreye çok zararlı olduğunu anlatan Cavit Bayramlı, "Normalde, yol şeritlerinde sentetik boyalar kullanılıyor ve bunlar çevreye çok zararlı. Solunum yolları açısından zehirli gazlar niteliğinde. Biz de su bazlı boya kullanalım, doğal olsun fakat dayanaklılığı daha yüksek olsun istedik. Bu sayede bu boya üzerinde Ar-Ge çalışmalarımıza başladık. Projemiz şu anda ürün aşamasında. Dünyanın küresel hedefleri arasında sürdürülebilir, akıllı şehirler var. Sadece Türkiye'yi değil, dünyada otonom, yol ve şerit takip cihazı bulunduran araçlar kullanılmak isteniyor. Bu araçlar yol ve şeritler düzgün olmadığı sürece kullanılamıyor. Aynı zamanda yol ve şeritlerden kaynaklı trafik kazaları gerçekleşiyor. Şu anki hedefimiz Türkiye ve dünyadaki tüm yol ve şeritlerden gerçekleşen trafik kazalarını en aza indirmek. Böylelikle küresel kalkınma hedeflerine destek sağlamak istiyoruz" diye konuştu.

GELİŞTİRİLEN BOYA 13 DAKİKADA KURUYOR
Araştırmaları sonrası su bazlı yol ve şerit boyalarının 3 ila 6 ay arasında silindiğini belirlediklerini ifade eden Kerem Acarlı, "Bunu 2 ila 4 yıl üzerine kadar çıkaracak bir boya geliştirdik. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile yaptığımız test sonucunda hem sağlamlık hem de kuruma süresinin kısalığı açısından geliştirdiğimiz boyanın diğerlerinden farklı olduğunu gördük. Piyasadaki boyaların kuruma süresi 40 dakika, geliştirdiğimiz boyanın süresi ise 13 dakika. Piyasada şu an kullanılan boyalar sentetik boya. Bizim geliştirdiğimiz boya ise su bazlı olmasına rağmen çevre dostu olarak biliniyor" ifadelerini kullandı.

AMSTERDAM'DA ŞİRKETLEŞMEYİ HEDEFLİYORUZ
Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası'nda bin 800 şirketleşmiş proje arasında şirket olmadan Türkiye'nin tek liseli genç girişimcileri olarak yarı finale kaldıklarını hatırlatan Acarlı, şöyle devam etti: "Bizim dönüm noktamız o yarışma oldu. Ardından katıldığımız diğer yarışmalarda birincilikler, dereceler ve en önemlisi referanslar elde ederek yurt dışında (Amsterdam'da) şirketleşme hakkı ve yatırım şansı kazandık. Şu an ilk hedefimiz şehirlerarası karayolları ve havalimanlarında bu boyanın kullanılması. Şu anda İstanbul'un 3 ilçesinde bu boyalar uygulandı. İkinci hedefimiz ise Amsterdam'da şirketleşme hakkını elde edersek farklı bir stratejiyle bunu Avrupa'ya yaymak istiyoruz. Bizim için bir hayaldi ve şu an gerçek olma yolunda ilerliyor. Bu yolda hem ülkemiz adına hem de dünya için bir şeyler yapıyoruz."

Görüntü dökümü:
-----------------
-Gençlerin çalışmaları
-Cavit Bayramlı ile röp
-Kerem Acar ile röp
-Boyanın uygulanmasının görüntüsü (Cep telefonu)
-Gençlerin kazandığı ödülü almaları (Cep telefonu)
03.08.2019 - Haber Kodu : 190803042

=======================================

9- 20. ULUSLARARASI BÜYÜKÇEKMECE KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ'NDE 9. GÜN

Nermin GEYİK-Robert Sina BADENDİECK-Alper ÇAY/İSTANBUL (DHA)

  1. kez düzenlenen Uluslararası Büyükçekmece Kültür Sanat Festivali, 9. günü dans gösterileri, basın başarı ve onur ödüllerinin verilmesiyle devam etti. Türk Halk Müziği sanatçısı Musa Eroğlu'nun da sahneye çıktığı festivale vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.
  2. Uluslararasi Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivali 9. Gününde Kültürpark, Kemal Sunal Amfi Tiyatro'da yapılan dans gösterisiyle ve ödül töreniyle devam etti. Yerel modern halk dansı toplulukları, yaptıkları dans gösterilerinden sonra, konuk ülkeler sahneye çıktı. Sahneye çıkan her ülke için kısa tanıtım videolarının izlendiği törende misafir katılımcılar geleneksel kıyafetleriyle dans gösterisi yaptı.

BASIN BAŞARI VE BASIN ONUR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Festivalde, Basın Başarı ve Basın Onur Ödülleri de sahiplerini buldu. Basın Başarı ödülü Deniz Zeyrek'e, Basın Onur Ödülü Oktay Ekşi'ye Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün tarafından verildi.

Ödül töreninin ardından Musa Eroğlu sahneye çıktı. Belediye Başkanı Akgün, konser arasında sahneye gelerek Musa Eroğlu'na çiçek ve hediye takdim etti. Akgün, "Ağacın iyisi özünden, yiğidin iyisi sözünden bellidir der Karacaoğlan. Bir Karacaoğlan sevdalısı, biz de onun sevdalısıyız." dedi.

Görüntü dökümü
----------------------
-Yabancı ülkeler ve Türkiye'den dans gösterileri
-Kolombiya ülke tanıtım videosu
-Seyirciler alkışlarken görüntü
-Park'ta oturan seyirci görüntüleri
-Vatandaşlarla röpörtaj
-Ödül töreni
-Musa Eroğlu konserinden görüntüler
-Hasan Akgün konuşma
-Hasan Akgün, Musa Akgün'e köprü plaketini takdim ederken görüntü
-Konserden görüntüler