1- ATATÜRK HAVALİMANI'NDAKİ TERÖR SALDIRISIYLA İLGİLİ İDDİANAME KABUL EDİLDİ
Haber: Serpil KIRKESER / Kamera: İstanbul DHA
Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016 tarihinde DAEŞ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırıya ilişkin 41'i tutuklu 46 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame kabul edildi.
Şüpheliler Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.
257 SAYFALIK İDDİANAME
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan 257 sayfalık iddianamede, 41'i tutuklu 46 şüpheli bulunuyor. Terör saldırısında 45 kişinin hayatını kaybettiği belirtilen iddianamede, terör saldırısında yaralanan ve malı zarar gören 207 kişi de iddianamede "müşteki" sıfatıyla yer alıyor.
46' ŞAR KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİSLERİ İSTENDİ
İddianamede şüphelilerin "Terör örgütü kurmak ve yönetmek", "Örgütü üye olmak", "Anayasayı ihlal", "Tasarlayarak adam öldürme", "Tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs" ve "Mala zarar vermek" suçlarından 46'şar kez ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet ve 2 bin 132'şer yıldan 3 bin 342'şer yıla kadar hapisleri isteniyor.
======================================================
2- ATATÜRK HAVALİMANI SALDIRISINA İLİŞKİN İDDİANAMENİN DETAYLARI BELLİ OLDU
\* 3 TERÖRİST SALDIRIDAN ÖNCE ATATÜRK HAVALİMANI'NDA KEŞİF YAPMIŞ
\* 3 TERÖRİST DE KENDİNİ PATLATTI, ÖLEN BİR TERÖRİSTİN KİMLİĞİ TESPİT EDİLEMEDİ
\* HAVALİMANINDA GÖREVLİ TANIK POLİS: TERÖRİST ÇEVREYE GELİŞİGÜZEL ATEŞ AÇIYORDU VE BUNU YAPARKENDE GÜLÜMSÜYORDU
Haber: Serpil KIRKESER / Kamera: İstanbul DHA
Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016'da terör örgütü DAEŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıya ilişkin hazırlanan 257 sayfalık iddianamenin detayları belli oldu. Saldırıyı gerçekleştiren ve aynı evi paylaşan 3 DEAŞ'lı bombacı teröristin saldırıdan önce Atatürk Havalimanı'nda Haziran ayında farklı günlerde 3 kez keşif yaptıkları ortaya çıktı. Atatürk Havalimanı'a giderken bindikleri taksinin şöforüne "Antalya'ya tatile gidiyoruz" diyen 3 teröristin, saldırı esnasında çevreye gelişi güzel ateş ettiklerini ve güldükleri de tanık polisin beyanıyla iddianameye yansıdı.
POLİSLER ŞÜPHE ÜZERİNE TAKİBE BAŞLADI
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede 28 Haziran 2016 tarihinde üzerlerinde koyu renkli mont bulunan DAEŞ Terör örgütü mensubu intihar bombacısı Vadım Osmanov, Rakhım Bulgarov ve kimliği tespit edilemeyen bir şüphelinin, saat 21:20'de Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali Gidiş katına 34 TEE 96 plakalı araç ile geldikleri belirtildi. Şüphelilerden Vadım Osmanov ve kimliği tespit edilemeyen diğer şüphelinin saat 21:28'de dış hatlar terminal gidiş katı B giriş kapısından terminale girdikleri, şüphelilerden Rakhım Bulgarov'un ise (Beyaz çantalı, şapkalı şüpheli) ikinci katta bulunan otopark içerisine girdiği, bu sırada 2 polis memurunun şüphe üzerine Rakhım Bulgarov'u takip etmeye başladığı anlatıldı.
POLİSE ATEŞ ETTİ
Polis memurunun şüpheli Rakhım Bulgarov'un kontrol amaçlı durdurduğu belirtilen iddianamede şüphelinin polise ateş ettiği, akabinde dış hatlar geliş katı A çıkış kapısı yönüne doğru koştuğu bu noktada saat 21:51'de üzerindeki bombayı (birinci patlama) patlattığı belirtildi.
VURULAN TERÖRİST KENDİNİ PATLATTI
Dış Hatlar Gidiş katı B kapısından giren Vadım Osmanov ve kimliği tespit edilemeyen diğer şüpheli iki ayrı noktaya ayrıldığı ifade edilen iddianamede, şüphelilerin yanlarında bulunan uzun namlulu kalaşnikof marka silahları çıkarıp etrafa ve güvenlik noktalarına ateş etmeye başladıkları kaydedildi. Kimliği tespit edilemeyen (turuncu giyimli ve şapkalı) şüphelinin pasaport kontrol noktası kısmında polis tarafından vurulduğu, şahısın vurulması ile birlikte yere düştüğü, yerdeyken kendisini patlattığı (ikinci patlama) anlatıldı. Şüpheli Vadım Osmanov'un (siyah giyimli ve kapüşonlu) dış hatlar ikinci kattaki yürüyen merdivenleri kullanarak geliş yolcu karşılama salonuna inerek orada kendisini patlattığı (üçüncü patlama), tespit edildiği belirtildi.
"ŞAHISLAR ELLERİNDE BULUNAN EKMEKLERİ YİYEREK TERMİNALE DOĞRU HIZLI HIZLI GİTTİLER"
Bombacı 3 şüpheliyi Atatürk Havalimanı'na getiren taksinin şoförü Mahmut Bağış'ın tanık olarak alınan ifadesine de iddianamede yer verildi. Bağış ifadesinde "Topkapı istikametine seyir halinde bulunduğum bir sırada pastane önünde bekleyen hatırladığım kadarı ile zayıf yapılı iki tanesi uzun boylu montlu, bir tanesi kısa boylu, üzerinde tişört bulunan şahıslar bana el etti. Bende durdum. Kısa boylu beyaz tişörtlü elinde su şişesi bulunan şahıs ön tarafa bindi. Uzun boylu montlu şahısların bir tanesinin elinde askeri çanta ve su bulunan şahıs ile elinde küçük el çantası ve su bulunan şahıslar taksinin arkasına bindi. Şahıslar aksanlı bir şekilde Türkçe konuşarak 'Airporta kaça götürürsün' dediler. Ben de '40 TL' diye yanıt verdim. Benimle pazarlık yapmaya kalktılar. Ben de 'Ancak kurtarır' deyince 'tamam' dediler. Hemen akabinde havalimanına doğru seyir haline geçtim. Yolda şahıslarla biraz sohbet ettik, ben kendilerine 'Nereye gidiyorsunuz' diye sordum. Öndeki şahıs bana az Türkçesi ile 'Antalya'ya tatile gidiyoruz 'diye cevap verdi. Bu sırada ellerinde bulunan ekmeği yiyorlardı. Havalimanına tam vardığımızda, önde oturan şahıs 'Bizi Dış Hatlar 2. Perona bırak' demeleri üzerine ben de kendilerini Dış Hatlar Gidiş Terminalin'de bulunan birinci kapıya geçtim. 2. kapının yanında boşluk alana yanaşarak şahısları indirdim. Şahıslar ellerinde bulunan ekmekleri yiyerek Terminale doğru hızlı hızlı gittiler" diye ifade verdi.
POLİS, BOMBACI EYLEMCİ İLE KARŞILAŞTI
Atatürk Havalimanında bombacı eylemci ile bir polis memuru tanık olarak alınan ifadesinde "Görevli olduğum 28 Haziran 2016 günü saat 21:40 sıralarında Atatürk Havalimanı Dış Hatlar bölümünde şu an kiminle birlikte görev yaptığımı hatırlayamadığım görev arkadaşım ile birlikte şüpheli şahıslar üzerinde çalışma yaptığımız esnada whatsapp üzerinden cep telefonumuza grup amir vekilimiz bir fotoğraf gönderdi. Bu fotoğraftaki şahısın montlu ve şapkalı olmasından ve yaz mevsiminde mont giyinmesinin şüpheli bir durum olmasından dolayı şahsı bulmaya yönelik çalışma yapmamız istendi. Whatsapp üzerinden gelen fotoğrafta arkası dönük vaziyette montlu ve şapka takmış bir şahıs vardı. Şahsa yönelik yaptığımız çalışmalarda resimdeki şapkalı ve montlu şahısı Dış Hatlar geliş katı A girip kapısı yanında kaldırım üzerinde yürürken gördük. Şahısın üzerinde siyah renkli mont, siyah renkli şapka ve omzunda küçük bir çanta vardı. Görev arkadaşım ile birlikte takip etmeye başladık" dedi.
"KİMLİĞİNİ ÇIKARACAĞINI DÜŞÜNDÜĞÜM SIRADA ÇANTADAN TABANCA ÇIKARDI VE ÜZERİME ATEŞ ETTİ"
Tanık Polis, "Şahıs dış hatlar gidiş katı otoparkında olan asansöre yöneldi. Bu esnada ben cüzdanımı çıkartarak şahısa polis olduğumu söyledim ve şahısa kimliğini sordum. 'Şahıs bana kimlik mi?' diye söyleyince ben de 'Evet' dedim. O esnada omzunda asılı bulunan çantaya elini sokarak kimliğini çıkartacağını düşündüğüm sırada çantadan tabanca çıkardı ve üzerime ateş etti. Bana 3 el ateş edildiğini hatırlıyorum. Sırt üstü yere düştüm. 3 tane havalimanı çalışanı olan temizlikçi gördüm. Onlara doğru 'Yardım edin' diye bağırdım. Yerde yatarken kafamı döndürüp şahsa baktığımda şahıs hızlı adımlarla giderken ben karşılık vermek için silahımı çıkarmaya çalıştığım sırada aniden döndü ve bana doğru 1 el daha ateş etti. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Bana ateş eden şahıs 175 cm boylarında, esmer tenli, hafif sakallı, kafasında şapka olduğundan saçlarını göremediğim bir şahıstı" diye ifade verdi.
"MERMİ ÇEKİRDEĞİNİN KULAĞIMIN HEMEN YANINDAN GEÇTİĞİNİ HİSSETTİM"
Atatürk Havalimanında bombacı eylemci ile karşılaşan polis memuru Süleyman Atakur Olay günü şüpheli şahısları takip ettiklerini belirterek whatsapp üzerinden arkadaşlarıma hemen buraya gelin şeklinde mesaj yazdığım esnada iki şahıs ayaklarının hemen dibinde bulunan çantalardan uzun namlulu silahlar çıkardıklarını gördüm. Ben bu esnada elimdeki telefonu yere attım ve silahımı çektim. Ancak ben ateş etmeye fırsat bulamadan şahıslar ateş açmaya başlamışlardı. Şahıslardan birisi benim silah çektiğimi görünce silahın namlusunu bana doğrulttu ve ateş açtı. Hatla gelen mermi çekirdeğinin kulağımın hemen yanından geçtiğini hissettim ve o anki refleksle kendimi yere attım. İlk etapta vurulduğumu zannettim. Şüpheli şahıs da böyle zannetmiş olacak ki bana doğru ateş etmeyi kesti ve koşarak uzaklaştı" dedi.
"ÇEVREYE GELİŞİ GÜZEL ATEŞ AÇIYORDU VE BUNU YAPARKEN DE GÜLÜMSÜYORDU"
"Zaten ateş ederken de koşuyorlardı" diyen Polis Memuru Atakur, "Çevreye gelişigüzel ateş açıyordu ve bunu yaparken de gülümsüyordu. Kısa bir süre sonra ayağa kalktım. Etrafıma baktığımda insanlarm yerde yattıklarını, bazılarının vurulmuş olduklarını gördüm. Çevredekilere şahısların ne tarafa gittiklerini sorduğumda kimseden cevap alamadım. Herkes şok halindeydi. Çok kısa bir süre sonra 2 defa kısa aralıklarla patlama sesi duydum. O esnada arkadaşları aradım, yardım istedim. Patlama anını görmedim, sadece sesini duydum. Olaydan dolayı herhangi bir yaralanmam olmadı. Olaydan dolayı olayı gerçekleştiren ve azmettiren şahıs ya da şahıslardan davacı ve şikayetçiyim" şeklinde konuştu.
3 TERÖRİST ATATÜRK HAVALİMANINDA KEŞİF YAPMIŞ
Şüpheli 3 bombacı eylemcilerin Fatih'de aynı evde ikamet ettikleri, Fatih'teki adresinden alınan biyolojik bulgular ile patlama bölgesinden alınan bulguların örtüştüğü belirtilen iddianamede, şüpheli bombacıların 03 Haziran 2016, 08 Haziran 2016 ve 23 Haziran 2016 tarihide Atatürk Havalimanı'nda keşif yaptıklarının güvenlik kamerasına yansıdığı da belirtildi.
16 ŞÜPHELİ RUSYA VATANDAŞI
16 şüphelinin Rusya vatandaşı olduğu belirtilen iddianamede, diğer şüphelilerinde Çeçenistan, Cezayir, Tunus, Mısır, Suriye ve Türkiye vatandaşı olduğunun tespit edildiği belirtildi. Şüphelilerin en büyüğü 50 en küçüğü 20 yaşında olduğu da iddianamede kaydedildi.
TABANCA, UZUN NAMLULU SİLAH VE KALAŞNİKOF KULLANMIŞLAR
İddianamede, DEAŞ'lı teröristelerin saldırıda kullandıkları mühimmat ve silahlara ilişkin de bilgi verildi. Tabanca, uzun namlulu silah ve kalaşnikofun kullanıldığı saldırıda, şarjörlerin birbirlerine bantla yapıştırıldığı belirtildi.
Görüntü Dökümü:
-------------
-Atatürk Havalimanı saldırısına ilişkin arşiv görüntüler
22.02.2017 - 11.29 Haber Kodu : 170222040
=================================
3- ATATÜRK HAVALİMANI SALDIRISINA İLİŞKİN İDDİANAMENİN DETAYLARI BELLİ OLDU (2)
* DAEŞ'E KATILDIĞINA PİŞMAN OLMUŞ…
* Şüpheli Alı Mostafa Alı Marzouk
"DAEŞ'ın kendi üyelerinin yanı sıra insanlara zulmüne şahit oldum. Bu nedenle açıkçası pişman oldum"
" Kendi anne ve babamız olmak üzere bile herkesi kafir olarak görmemizi istiyorlardı. Bütün dünya kafir sadece DAEŞ üyeleri müslüman gibi bir intiba çiziyorlardı"
"Oradaki insanları köle olarak görüyorlardı. Oradaki emirler hırsız ve yalancıydı. Geri dönmek isteyen olursa önce sorguya alınır sonra da öldürerek infaz ederlerdi"
"Ben oraya gittiğim için pişmanım. Gerçeği gördüğüm için şu an seviniyorum. Halen Türkiye'de bu işlerle ilgilenen kişiler var. Ancak benim şu an onlarla bir bağlantım yoktur"
Haber: Serpil KIRKESER / İstanbul DHA
Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016'da terör örgütü DEAŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıya ilişkin hazırlanan 257 sayfalık iddianamenin detayları belli oldu. 25 yaşında olan şüphelilerden Ali Mostafa Ali Marzouk savcılıkta alınan ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek, İletişim Fakültesi mezunu olduğunu , annesi ve babasınn ve kendinin Mısır'da oturduğunu anlattı.
"MÜSLÜMANLARIN GÖRDÜĞÜ EZİYETLERE İLİŞKİN GÖRÜNTÜLERDEN ETKİLENDİM"
"Ebu Turab El Masri ile Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde tanıştım, bu kişi çatışma bölgesinde bulunan bir kişidirö diyen Marzouk, "Ben bu kişi vasıtasıyla cihat yapmak üzere 2016 yılı Mayıs ayında geldim. Sosyal paylaşım sitelerinde müslümanların gördüğü eziyetlere ilişkin sürekli olarak görüntüler yayınlanıyordu. Bundan etkilendim.Türkiye'ye geldim.Havalimanından Türkiye'ye geldiğimde kimse beni karşılamadı. Ben kendim Taksim'e gittim. Orada bir otelde kaldım. Cebimde 400 Dolar vardı. Taksim'de bir otele tesadüfen gittim, orada bir simkart aldım ve o hat ile Ebu Turab El Masri ile telegram üzerinden görüştüm. Kendisine Taksim'de otelde olduğumu söyledim. O da bana "Otel de bekle biz sana ulaşacağız" dedi. Bu sırada ailem de Mısır'da olmadığımı anlayınca beni aradı. Ben de Türkiye'de olduğumu söyledim. Beni alacaklarını söylediler. Ben de Ebu Turab'a söyledim. 'Eğer beni almazsanız annem ve babam beni alacaklar' dedim. Taksim'den satın aldığım hat 05… numaralı telefon hattıdır. Bu telefondan beni Türk telefonundan bir şahıs aradı. Ancak Suriye'den aranıyordum. Kendisini sınır idaresinden biri olarak tanıttı. Sınır idaresi demek Türkiye'den gelen yabancıları çatışma bölgesine nakletmekle görevli şahıstır. Ebi Turab El Masri aracılığıyla beni aradığını söyledi. Otelde beklememi söyledi. Beni tekrar arayacağını söyledi. 1 gün sonra kendisini Cezayir'li Abdullah olarak bildiğim (şüpheli Djamel SLIMANI) şahıs benimle telegram ile irtibat kurup mesaj attı. Kendisinin sınır idaresi aracılığıyla aradığını ileterek nerede olduğumu sordu. Taksim'de otelde olduğumu söyledim. Taksim'den Aksaray metrosuna gelmemi söyledi. Aksaray metrosunun olduğu yerin fotoğrafını bana gönderdi ve ben de Aksaray metrosuna gidip Djamel'i buldum. Biraz yürüdükten sonra bir başka şahıs da Djamel'i bekliyordu. Onu da yanımıza aldık. Onu tanımıyorum ancak Danimarka vatandaşı olduğunu öğrendim ve ingilizce konuşuyordu. Aksaray'da metro durağına yakın bir eve hep birlikte gittik. Gittiğimiz evde Suriye'ye gitmek için Fas ve Tunus uyruklu şahıslar vardı. Yaklaşık 1 ay bu evde kaldım" dedi.
"DAEŞ'IN KENDİ ÜYELERİNİN OLMAK ÜZERE İNSANLARA ZULMÜNE ŞAHİT OLDUM"
Suriye'ye gittiklerini anlatan şüpheli Marzouk "Geri dönmek istiyordum. Pişman olmuştum. Yaklaşık Suriye ve Irak'da 2 ay kaldım. Musul'da bulunan akrabalarıma gittim. Annem ve babamlar onlarla iletişim halindeydi. Oradan bir kaçakçı ayarladılar ve ben Türkiye'ye giriş yaptım. İstanbul'a geldikten 2 hafta sonra da kaldığım evde yakalandım. DAEŞ'ın kendi üyelerinin olmak üzere insanlara zulmüne şahit oldum. Bu nedenle açıkçası pişman oldum. Kendi anne ve babamız olmak üzere bile herkesi kafir olarak görmemizi istiyorlardı. Bütün dünya kafir sadece DAEŞ üyeleri müslüman gibi bir intiba çiziyorlardı. Oradaki insanları köle olarak görüyorlardı. Oradaki emirler hırsız ve yalancıydı. Geri dönmek isteyen olursa önce sorguya alınır sonra da öldürerek infaz ederlerdi. Ben medya ofisinde olduğumdan çatışmaya girmedim. Gelen haberleri dizayn edip örgütün haber kanallarında yayınlanmasını sağlıyordum. Ben montaj kısmındaydım. Bize gelen bilgiler Amak isimli haber ajansından gelirdi. Biz Suriye'ye vardığımız gün Abu Amar isimli kişi Djamel ile (Cezayirli Abdullah) telegram üzerinden görüştü. Sizinkileri aldım dedi. Bu sırada Havalimanı patlaması ile ilgili konuşmalar da oldu. Bu şekilde havalimanı patlamasında haberim oldu. Havalimanında kendini patlatan Dağıstanlılar ayrı bir evde kalırdı. Bunlarında sorumlulukları Djamel SLIMANI üstlenmişti. Oradaki DAEŞ mensubu kişiler havalimanı patlamasını DAEŞ'in yaptığına ihtimal vermiyordu. Ben oraya gittiğim için pişmanım. Gerçeği gördüğüm için şu an seviniyorum. Halen Türkiye'de bu işlerle ilgilenen kişiler var. Ancak benim şu an onlarla bir bağlantım yoktur" şeklinde konuştu.
==========================================
4- ATATÜRK HAVALİMANI SALDIRISINA İLİŞKİN İDDİANAMENİN DETAYLARI BELLİ OLDU
\* ŞÜPHELİNİN TELEFONUNDAN EBU HANZALA'NIN VİDEO VE SES DOSYALARI ÇIKTI.. TUNUSLU ŞÜPHELİNİN TELEFONUNDAN TOPLU TAŞIMA DURAKLARINI GÖSTEREN HARİTA ÇIKTI
Haber: Serpil KIRKESER / İstanbul DHA
Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016'da terör örgütü DAEŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıya ilişkin hazırlanan 257 sayfalık iddianamenin detayları belli oldu. Şüphelilerin, öldükleri için haklarında ek takipsizlik kararı verilen 3 DAEŞ'lı bombacı terörist ile telefonda görüşmelerinin tespit edildiği belirtildi. Şüphelilerden ele geçirilen dijitallerinde yapılan imaj çalışmalarında DAEŞ terör örgütünün sözde bayrakları, Atatürk Havalimanı'nda gerçekleşen patlamaya ait fotoğraflar, DAEŞ mensubuna ait kişilere ait fotoğraflar, canlı bomba yeleklerine ait fotoğraflar, canlı bomba yeleği giymiş şahıs fotoğrafları, DAEŞ'ın sözde liderine ait fotoğraflar, medyada da yayınlanan , infaz fotoğrafları ve kafa kesmede kullanılan bıçaklara ait fotoğrafların olduğu kaydedildi.
ŞÜPHELİNİN CEP TELEFONU İNCELENDİ
İddianamede şüpheli Levent Uysal'ın bombacı terörist Rakhım Bularov ile olaydan bir gün önce telefonyla görüştüğü belirtilerek şüpheli Uysal'ın ifadesinde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda ve kanunlarında adaletsizlik olduğunu, bu sebeple anayasa ve kanunları benimsemediğini beyan ettiği belirtildi.
EBU HANZALA'NIN SES VE VİDEO DOSYALARI TELEFONUNDAN ÇIKTI El kaide ve DAEŞ yanlısı olan ve Ebu Hanzala olarak bilinen Halis Bayancuk'un sohbetlerinin ses ve video dosyalarının şüpheli Uysal'ın telefonunda olduğu da ifade edildi.
TUNUSLU ŞÜPHELİDEN TOPLU TAŞIMA DURAKLARINI GÖSTEREN HARİTA ÇIKTI Tunus vatandaşı şüpheli Belgacem Bensalem'in cep telefonu üzerinde yapılan imaj çalışmalarında örgüte ait fotoğrafların yanı sıra muhtemel saldırı planlamalarının yapıldığı değerlendirilen İstanbul'da toplu taşıma duraklarını gösteren Zeytinburnu, GrandBazaar, Eminönü, Taksim, Sultanahmet ve Dünya Ticaret Merkezi (Atatürk Havalimanı) isimli bölgelerin daire içerisine alındığı harita olduğu ifade edildi. Yine Taksim, Sultanahmet, Zeytinburnu ve Atatürk Havalimanı'nın da işaretli olduğu başka bir haritanın da tespit edildiği vurgulandı.
SES KAYDINDA, DURAKLARDA KONUŞMAMASI GEREKTİĞİ DİKKATLİ OLMALARI İSTENMİŞ
Tunuslu şüpheli Bensalem'in telefondaki ses kayıtlarında, DAEŞ militanlarının emir aldığı sözde emirlerden bahsedildiği, her yerde istihbaratın olduğunu, dikkatli olunması gerektiğini, sokaklarda ve duraklarda konuşulmaması gerektiğini içeren konuşmaların bulunduğu, İstanbul'dan çatışma bölgesi Suriye'ye nasıl geçileceğine dair DAEŞ militanlarına verilen direktifler ile parasal konuların konuşulduğu görüşmelerin bulunduğu kaydedildi.
HARİTAYI TANIMADIĞI BİRİNDEN ALMIŞ
Tunuslu Şüpheli Balgecam ifadesinde haritayı tanımadığı bir kişiden aldığını, 31 Mayıs 2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'ndan giriş kaydınının olduğunu, Türkiye'ye illegal yollardan giriş yapmadığını, Türkiye'ye oturum izni alıp çalışmak ve Avrupa'ya gidebilmek maksadı ile geldiğini beyan ettiği ifade edildi.
ÖRGÜT İÇİNDE KULLANILAN KELİMELER VE ANLAMLARI
İddianamede şüphelilerin kendi aralarında örgüt terminolojisi içerisinde kullanılan hitap şekillerini tercih ettiği vurgulandı. İşte Şüphelilerin kullandığı kelimeler ve anlamları:
Akhi Uhti : Kardeş Biat : İtaat Yol : Çatışma bölgelerine gidilebilecek gizli illegal güzergahlar.
Yol yapmak : Çatışma bölgelerine gidilebilecek illegal yolu ayarlamak.
Yol emiri : IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak üzere çatışma bölgelerine giden gruba liderlik eden kişi.
Varaka : Para transferinde parayı çekmek için kullanılan belge, dekont.
Makar : Merkez, IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak üzere ülkemize gelen yabancıların geçici olarak kullandığı ikamet.
Madafa : Güvenli ev.
Muhacir : IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak üzere ülkemize gelen yabancılar.
Emir : Bir bölgedeki örgüt üyelerinden sorumlu, üst düzey yönetici.
İstişhad eylemi : intihar eylemi Tağut : Allah'ın hükümlerine göre hükmetmeyen Tekfir : Bir kişiyi kafir ilan etme.
Mescid : Örgüt üyelerinin toplantı yapmak ve örgüt ideolojisini aşılamak amacıyla kullandıkları yer.
Devle : IŞİD/DEAŞ terör örgütü.
İslam Devleti : IŞİD/DEAŞ terör örgütü.
Aşağı : Çatışma bölgeleri.
Ribat : Nöbet.
Hicret : Çatışma bölgelerine giderek IŞİD/DEAŞ terör örgütüne katılmak.
Dar'ul küfür : Küfür toprakları Dar'ül İslam : IŞİD/DEAŞ terör örgütünün kontrol altında tuttuğu topraklar.
Lecne : Komite, IŞİD/DEAŞ terör örgütünde bir yönetim birimi.
Hüccet : Delil.
Künye : IŞİD/DEAŞ terör örgütü üyelerinin kendilerine verdikleri takma ad, kod adı.
Görüntü Dökümü:
--------------------
İstanbul'un duraklarını gösteren haritanın fotoğrafı
22.02.2017 - 11.35 Haber Kodu : 170222041
===============================
5- SULTANBEYLİ VE PENDİK'TE DEAŞ OPERASYONU: 35 GÖZALTI
Haber: Çağatay KENARLI , İSTANBUL DHA
İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü TEM Özel TİM ekipleri, Sultanbeyli ve Pendik'te 41 adrese bu adrese eş zamanlı baskın düzenledi. Özel Harekat ve Çevik Kuvvet ekiplerinin de destek verdiği operasyon kapsamında hakkında yakalama kararı bulunan 35 kişi gözaltına alındı. TEM ekipleri adreslerde yaptığı aramalarda 6 tabanca, çok sayıda örgütsel doküman ve dijital malzeme ele geçirildi. Gözaltına alınan 35 şüpheli sorgulanmak üzere Vatan Caddesi'nde bulunan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürüldü.
=========================
6- KOLUNU MAKİNEYE KAPTIRAN SURİYELİ İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ
Haber-Kamera: Sinan BİLGİLİ- Soner HASIRCIOĞLU-İSTANBUL DHA
Güngören'de bir tekstil atölyesinde çalışan Suriyeli işçi, kolunu örme makinesine kaptırarak can verdi.
Olay saat 02.00 sıralarında Göngören, Mehmet Nesih Özmen Mahallesi, Alaybey Sokak üzerindeki bir tekstil atölyesinde meydana geldi. İşhanının 4. katındaki atölyede çalışan Suriyeli işçi henüz belirlenemeyen bir nedenden dolayı kolunu örme makinesine kaptırdı. Yardıma koşan diğer işçiler durumu sağlık ve polis ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekiplerinin yaptıkları incelemede Suriyeli işçinin hayatını kaybettiği belirlendi. Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü'ne bağlı polis ekipleri işçinin hayatını kaybettiği atölyede incelemelerde bulundu. 2 işçi ifadesi alınmak üzere polis merkezine götürüldü. Hayatını kaybeden işçinin üzerinden kimlik çıkmazken Suriyeli işcinin cansız bedeni yapılan incelemenin ardından Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı.
Görüntü Dökümü:
-------------
-Olay yeri
-Binadan görüntü
-Polis ekipleri
-Adli Tıp Kurumu aracı
-Cenazenin çıkarılması
-Detaylar
22.02.2017 - 09.26 Haber Kodu : 170222016
==============================
7- BEYOĞLU'NDA HELİKOPTER DESTEKLİ UYUŞTURUCU OPERASYONU KAMERADA
Haber:Çağatay KENARLI, İstanbul DHA
İstanbul Uyuşturucu İle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 17 Şubat'ta Beyoğlu'nda uyuşturucu satıcılarına yönelik helikopter destekli operasyon düzenledi. İlçede 15 ev ve 2 işyerinde yapılan operasyona Özel Harekat ekipleri ve narkotik dedektör köpekleri Maya ve Fırtına'da destek verdi. Yapılan aramalarda, 6 kilo esrar ile kilitli poşetler içerisinde satışa hazır ot esrar ve skank ele geçirildi.
OPERASYON POLİS KAMERASINDA
Beyoğlu'nda yapılan operasyon polis kameraları tarafından kaydedildi. Operasyon Uyuşturucu İle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin Bayrampaşa'da bulunan Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nden topluca çıkarak Beyoğlu'na gitmeleriyle başladı. Polis ekiplerinin evlerde narkotik dedektör köpekleri ile arama yapması görüntülendi. Polis helikopteri de bölgede bulunan ekiplere havadan çektiği görüntülerle destek olduğu görüldü. Özel Harekat ekiplerinin iki ayrı evin kapısını kırarak içeriye girmesi kameralar tarafından kaydedildi.
8- KABATAŞ'TA İKİ PROJE TÜM HIZIYLA SÜRÜYOR
Haber: Ali AKSOYER/İSTANBUL, Kabataş'ta başlanan, kanatları açık bir martı şeklinde tasarlandığı için kamuoyunda "Martı Projesi" olarak da bilinen, "Kabataş Transfer Merkezi Projesi"nde denize doğru uzanacak iskeleler için kazık çakma işlemlerinin büyük bölümü tamamlandı. Alanın sol tarafında bulunan iskelenin kazıklarının çakılmasının ardından iskelelerin üst bölümlerinin yapımına başlanacak. Öte yandan aynı bölgede yapımına başlanan Boğazı bir kez daha birbirine bağlayacak Kabataş-Üsküdar yaya tüneli projesi için Boğazın ortasında sondaj çalışmaları devam ediyor.
DENİZE KAZIK ÇAKMA İŞLEMİNDE SONA YAKLAŞILDI
Bölgeye havadan bakıldığında denize doğru uzanan iskelelerin şekillendiği görülüyor görülüyor. Projede alanın sağ tarafında kalan kıyıdaki ve açığa doğru uzanan iskele yapımında kullanılacak kazıkların denize çakılma işlemi tamamlandı. Alanın sol tarafında yer alacak iskele için kazık çakma çalışmalarının ise başladığı öğrenildi. Bölgede kazık çakma işleminin tamamlanmasının ardından iskelelerin üst bölümlerinin yapımına geçileceği öğrenildi. İskelelerin yüksekliği ise şehrin siluetini bozmaması için 9,5 metreyi geçmeyecek.
PROJEDE NELER VAR
Projede deniz otobüsü, vapur ve deniz otobüsü iskeleleri yenilenecek. İnşaat nedeniyle Kabataş 1,5 yıl daha deniz trafiğine kapalı kalacak. Proje kapsamında yaklaşık 90 bin metrekarelik alanın yeniden düzenlenmesi bekleniyor. Projede otomobillerin geçtiği yol, yer altına alınıp tüm entegrasyon bu alanda sağlanacak. Proje ile Kabataş İskelesi, Kabataş-Taksim füniküler hattı ve yapımına başlanan Mahmutbey-Kabataş metro hattı entegre olacak. Projeye göre, bölgede büyük eksiklik meydan ihtiyacı karşılanıp 10 bin metrekarelik bir meydan oluşturulacak. Altta ve üstte geçiş alanlarında ihtiyaçlarını karşılayacak, büfe, pastane, gazete bayii gibi üniteler yapılması planlanıyor.
BOĞAZIN ALTINDAN GEÇECEK YAYA TÜNELİ PROJESİNDE ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
Öte yandan aynı bölgede yer alan yapımına bir süre önce başlanan İstanbul boğazını bir kez daha birbirine bağlayacak olan Kabataş-Üsküdar yaya tüneli projesi kapsamında boğazda sondaj çalışmaları sürüyor. İstanbul boğazının ortasında bir gemi tarafından yürütülen çalışmalarda tünelin geçeceği hattaki denizin altındaki toprak yapısının tespit edildiği öğrenildi.
9- AYVALITAŞ DURUŞMASINA DEVAM EDİLDİ
- Baba Ayvalıtaş, mahkeme başkanına seslendi:
"Yeter, sanıkların tutuklanmasını istiyorum"
Haber-Kamera: Arzu KAYA, İstanbul DHA
Gezi Parkı eylemlerine destek amaçlı Ümraniye'de gerçekleşen yürüyüş sırasında 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş'ın bir aracın çarpması sonucu ölümüyle ilgili davanın görülmesine devam edildi.
DOSYA ADLİ TIP KURUMU'NDA
Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuksuz sanık Görkem Demirbaş ile taraf avukatları katıldı. Duruşmada Mehmet Ayvalıtaş'ın babası Ali Ayvalıtaş ve olayda yaralanan Seyit Kartal da hazır bulundu. Mahkeme heyeti başkanı, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi'nden olaya ilişkin istenen rapora dair gelen yazıda, dosyanın genişletilmiş uzmanlar komisyonunda rapor hazırlanmak üzere tevzi aşamasında bulunduğunun bildirildiğini belirtti.
"SANIKLAR TUTUKLANSIN" TALEBİ
Duruşmada söz alan Ayvalıtaş ailesi avukatlarından Sevgi Evren Köroğlu raporun dönüşünün beklenmesini ve sanıkların tutuklanmasını talep etti. Sanık Demirbaş'ın avukatı Yalçın Tura ise müvekkilinin üniversite öğrencisi olduğunu ve hiç bir duruşmayı aksatmadığını belirterek talebin reddedilmesini istedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, sanıkların tutuklanmasına yönelik talebini reddine karar vererek, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonun'dan raporun hazırlanmasının beklenmesine hükmetti. Duruşma 1 Haziran tarihine ertelendi.
"EVLADIM GİTTİ 20 YAŞINDA"
Bu sırada söz alan baba Ali Ayvalıtaş Mahkeme Başkanı Zeynep Durdu Ak'a dönerek, sanıkların tutuklanmasını istediğini söyledi. Ayvalıtaş devamla, "Benim evladım gitti 20 yaşında. Ben onu ne emeklerle yetiştirdim. Evladımı aldı elimden. Burada suçlu ben miyim, orada oturan sanık mı? Peşinden 6 ay sonra eşim gitti. Parça parça olduk. Niye tutuklamıyorsunuz sanıkları, bizim suçumuz insan olmak mı? Bu çocuk benim değil sizindir. Takım elbise giymedik ama onurlu şerefli yaşadık. Yeter, sanıkların tutuklanmasını istiyorum. Yeter" dedi.
"ADALET SARAYINDA ADALET YOK"
Duruşma sonrası adliye dışında açıklama yapan Ayvalıtaş ailesi avukatlarından Sevgi Evren Köroğlu, 15. celsenin bittiğini ve mahkeme heyetinin değiştiğini belirterek, "Başından beri yaşadığımız hukuksuzluk, adaletsizlik had safhada. Bu yeni mahkeme heyetinde de farklı bir durum, farklı bir uygulama yok" dedi. Baba Ali Ayvalıtaş ise, "Adalet sarayında adalet yok. İnanın adalet yok. Adı var adalet sarayının. Mehmet'in davası en kolay davaydı. Biz diyorduk en fazla 3-5 mahkemede biter. Mehmet, vatanını, bayrağını, Cumhuriyetini hepsini sever, insan ayrımı yapmazdı" diye konuştu.
Görüntü Dökümü:
--------------
- Ali Ayvalıtaş'tan görüntü
- Avukat Sevgi Evren Köroğlu'nun açıklaması
- Ali Ayvalıtaş'ın açıklaması
- Slogan atmaları
- Genel ve detaylar
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz