Dha İstanbul Bülteni - 3

  1- ALMAN KONSOLOSLUĞU'NDA ŞÜPHELİ PAKET ALARMI * Konsolosluk binasının kargo bölümündeki paketin incelenmesi için uzman ekip çağrıldı. Özgür EREN, İstanbulDHA Taksim, Gümüşsuyu'ndaki Alman

1- ALMAN KONSOLOSLUĞU'NDA ŞÜPHELİ PAKET ALARMI

* Konsolosluk binasının kargo bölümündeki paketin incelenmesi için uzman ekip çağrıldı.

Özgür EREN, İstanbulDHA
Taksim, Gümüşsuyu'ndaki Alman Konsolosluğu yetkilileri şüpheli buldukları bir paketin incelenmesi için polisten yardım istedi. Başvuru üzerine binaya uzman ekip gönderildi. Kargo kabul bölümünde bulunan paketin, beklenenden daha büyük boyutlu olduğu için dikkati çektiği, yetkililerin bu durumu şüpheli bulması üzerine polise başvurdukları öğrenildi.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
------------------------
Konsolosluk önündeki polis ekipleri

28.04.2017 - 14.24 Haber Kodu : 170428099

====================

2- ERDOĞAN: KUZEY SURİYE'DE BİR DEVLET KURMA TEŞEBBÜSÜ İÇERİSİNE GİREN MALUM BAZI CAHİLLER VAR (2)

* Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,

"Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Hele hele Kuzey Suriye'de bir devlet kurma teşebbüsü içerisine giren malum bazı cahiller var, 'Cahil cesur olur' diyorlar ya o da o havalarda, kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor vesaire"

"Biz bunları karşılıksız bırakmayız ve Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kuruluşuna da asla müsaade etmeyiz. Çünkü Suriye'nin bölünmesine karşıyız, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız"

" Sayın Trump'tan beklediğimiz; biz hedefi sadece DEAŞ'a mı kilitleyeceğiz yoksa tüm terör örgütlerine mi kilitleyeceğiz? Eğer sadece DEAŞ'a bunu kilitleyecek olursak yanılırız"

Haber-Kamera: Özgür ALTUNCU - İdris TİFTİKCİ - İSTANBUL DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da düzenlenen Atlantik Konseyi Zirvesi'ne katıldı.

Reklam
Reklam

"DOSTLARIMIZ BUNU BİZDEN ÖĞRENMELİ"
Buradaki konuşmasında Suriye'deki gelişmelere Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sırf DEAŞ ile mücadele ediyor diye PKK, YPG gibi terör yapılarının etnik temizlik faaliyetlerine, bölgede işlediği cinayetlere tepkisiz kalmak, yeni insanlık suçlarına davetiye çıkarmaktır. PYD'yi biz tanırız, YPG'yi biz tanırız. Bizdeki PKK terör örgütünün bunlar düşük çocuklarıdır. Onların yetiştirmesidir. Bunları gayet iyi biliriz ve bu bölgede kim kimdir bunu bilen birisi biziz. Bu, bize sorulmalı. Dostlarımız bunu bizden öğrenmeli. Yoksa yanlış bilgiler üzerine geleceğe yönelik yanlış adımlar atılıyor ve bölge bir çöküşün içerisinde. Medeniyetler çöküyor, insanlar ölüme mahkum ediliyor" dedi.

"ÇÜNKÜ SURİYE'NİN BÖLÜNMESİNE KARŞIYIZ"
"Türkiye'nin uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanması kadar doğal bir şey yoktur" diyen Erdoğan, "Biz bir hukuk devletiyiz, haklarımız neyse bunu kullanıyoruz ve kullanmaya devam edeceğiz. Tehditler sürdüğü müddetçe gereken her türlü tedbiri alacağız. Güney sınırımız boyunca bir terör koridorunun oluşmasına asla izin vermeyeceğiz. Hele hele Kuzey Suriye'de bir devlet kurma teşebbüsü içerisine giren malum bazı cahiller var, 'Cahil cesur olur' diyorlar ya o da o havalarda, kendine göre bakanlar kurulu oluşturuyor vesaire... Biz bunları karşılıksız bırakmayız ve Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kuruluşuna da asla müsaade etmeyiz. Çünkü Suriye'nin bölünmesine karşıyız, Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Terörle mücadeleyi sınırlarımız içinde ve dışında sürdürmekte kararlıyız. Bu konuda tüm dost ve müttefiklerimizden dayanışma bekliyoruz" diye konuştu

Reklam
Reklam

"ŞİDDET, HİÇBİR SORUNA ÇARE OLAMAZ"
Makedonya'daki gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün Makedonya'da yaşananları hep birlikte takip ettik, gördük. Ülkede meclis başkanlığı seçiminin ardından yaşanan hadiseler endişe vericidir. Şiddet, hiçbir soruna çare olamaz. Olaylarda zarar gören herkese ülkem adına 'geçmiş olsun' diyorum. En başından beri hadiselerden uzak duran Makedonya'daki Türk toplumundan itidalli tavırlarını korumalarını özellikle bekliyoruz. Dost ve kardeş Makedonya'nın bir an önce huzura ve istikrara kavuşmasını da arzu ediyoruz" dedi.

SORULARI YANITLADI
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra soruları yanıtladı. Erdoğan bir soru üzerine, "Sayın Trump'tan beklediğimiz; biz hedefi sadece DEAŞ'a mı kilitleyeceğiz yoksa tüm terör örgütlerine mi kilitleyeceğiz? Eğer sadece DEAŞ'a bunu kilitleyecek olursak yanılırız. Yani bir terör örgütünü yok ederken diğer taraftan diğer terör örgütlerini orada güçlendirmiş oluruz çünkü onlara ne yazık ki silah yardımları geliyor. Onlara gelen silah yardımlarını DEAŞ ile paylaşıyor. Elimizde bütün belgeler var. Görüntülü var, kayıtlı var, bunları gayet iyi biliyoruz, bunları sağa sola kaçırmanın hiçbir anlamı yok. Bunu tabii ki benim Sayın Trump'a anlatmam lazım" yanıtını verdi.
Referandum ile ilgili soruya ise Erdoğan, "Son birkaç gün içerisinde ekonomideki sıçramanın, özellikle yatırım alanlarının açılmasına
yönelik atılmakta olan adımların, Türkiye'nin bir güvenli liman olarak görülmesi, tabii ki bu seçim neticesinin nereye vardığını gösteriyor" şeklinde yanıt verdi

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü:
----------
-Erdoğan'ın açıklamaları
-Soruları yanıtlaması
28.04.2017 - 13.00 Haber Kodu : 170428062
28.04.2017 - 13.03 Haber Kodu : 170428063
28.04.2017 - 13.11 Haber Kodu : 170428068_

=========================

3- 1 MAYIS 1977'DE HAYATINI KAYBEDENLER KAZANCI YOKUŞU'NDA ANILDI

Mustafa ÖZDABAK - Zeki GÜNAL, İstanbulDHA
1 Mayıs 1977 yılında Taksim Meydanı'nda hayatını kaybeden 34 kişi, 78'liler girişimi öncülüğünde, sivil toplum kuruluşları tarafından anıldı. Kazancı yokuşunda saat 12.00'de toplanan grup, "1 Mayıs 1977 Katliamını unutmayacağız" yazılı pankart açtı. Hayatını kaybedenler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
78'liler girişimi sözcüsü Yunus Bircan'ın okuduğu basın açıklamasında; "Taksim'de 1 Mayıs kutlamaları yasaklıysa, 1 Mayıs yasaklıdır. Ancak Taksim'den vazgeçemeyiz. Neden mi? Taksim'in taşına, toprağına, ağaçlarına, eski Sular İdaresi duvarlarına, milyonların, yıllar ve yıllarca söylediği özgürlük şarkıları, direniş ve devrim marşları silinmiştir. Arkadaşlarımızın kanları bu meydanda aktı. Kazancı Yokuşu'nda aktı. Bu meydanın toprağına, ağacına, yeşiline karıştı. 40 yıllık hesaptır bu. Sorulmadı hala. Taksim Meydanı, 1 Mayıs Meydanı'dır, yasallaşmalıdır. 1 Mayıs 1977'nin suçluları ve güçlüleri yargılanmalıdır. Taksim'de Kazancı Yokuşu başına bir anıt yapılmalıdır" dedi.
Daha sonra söz alan 78 liler girişimi sözcüsü Celalettin Can ise 1977 yılının 1 Mayıs günü meydanda bir katliam yaşandığını belirterek " O katliamın yaşandığı meydanda ben de vardım. O dönemin canlı tanığıyım. Yüzbinlerce insan emek ve özgürlük mücadelesinin sloganlarını atmak için Türkiye'nin her tarafından, İstanbul'un her tarafından bu meydana yığılmıştı. Büyük bir katliam yaşandı. 34 insanımız çok genç yaşta öldü. Bunların katili biliniyor. 78'liler hareketi bir yüzleşme hareketi olarak doğdu ve o dönemi araştırdı. Suç duyurusunda bulunduk. "Suç duyurusu belgenizi aldık" dediler. Araştırma yapmadılar. Herhangi bir soruşturma da yapmadılar" dedi.Topluluk daha sonra, hayatını kaybedenler için Kazancı Yokuşu'na karanfil bıraktı.

Reklam
Reklam

Görüntü Dökümü
------------------------
konuşmalar,
karanfil bırakılması

28.04.2017 - 14.26 Haber Kodu : 170428100

4- NABİ AVCI: BU 200 YILDIR DEVAM EDEN BÜYÜK BİR SOYGUNUN BİR PARÇASIDIR

Enver Alas, İstanbulDHA
Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, bugün ABD'nin New York şehrinde düzenlenecek bir müzayedede açık artırmayla satışa çıkarılacak Anadolu'dan kaçırılan 5 bin yıllık bir heykelin Türkiye'ye iadesi için gerekli çalışmaları yaptıklarını söyledi. Avcı, "Bu herhangi bir eserin iadesinden ibaret değildir. Bu 200 yıldır devam eden büyük bir soygunun bir parçasıdır" dedi.

Nabi Avcı, 'Geleneksel Türk Okçuluğu'nun, UNESCO 'Somut olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'ne alınması için bakanlık tarafından yapılan başvuruyla ilgili Okçular Vakfın'nda düzenlenen basın toplantısına katıldı. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Nabi Avcı'ya, bugün New York'ta Christie's Müzayede evinde açık artırmaya çıkarılacak olan Anadolu'dan kaçırılma bakır çağına ait 23 santimlik kadın heykeli soruldu.
Bakan Avcı, Anadolu kaynaklı 5 bin yıllık heykelin satışa sunulduğunu geçen haftalarda öğrendiklerini ve bu satışın durdurulması için Washington'daki Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliği, Büyükelçilik ve New York Başkonsolosluğu üzerinden hemen girişimlerde bulunduklarını belirtti.

Reklam
Reklam

ABD MAHKEMESİ'NİN GEÇİCİ KARARI
Konuyla ilgili ABD'de mahkemeye başvurduklarını belirten Nabi Avcı, mahkemenin verdiği geçici kararları anlattı. Avcı şunları söyledi:
"Mahkemenin geçici kararına göre, müzayede evi bu eseri 60 gün boyunca satın alacak olan kişiye teslim edemeyecek ve ödeme de kabul edilemeyecek. İkincisi mahkemenin verdiği kararda, bu eser açık artırmaya çıkarıldığı zaman sunucu bu eser üzerinde Türkiye'nin hak ve malikiyet iddiası olduğunu bununla ilgili bir dava süreci olduğunu açıkça ifade etmek zorundadır.

"200 YILDIR DEVAM EDEN BÜYÜK BİR SOYGUNUN PARÇASIDIR"
Mahkemenin verdiği bu 2 aylık süre içerisinde biz bu eserin, Türkiye'ye aidiyeti konusunda gerekli bilimsel raporları mahkemeye sunarak eserin ülkemize iadesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu herhangi bir eserin iadesinden ibaret değildir. Bu 200 yıldır devam eden büyük bir soygunun bir parçasıdır." dedi.

ABD GAZETESİNE VERİLEN İLAN
Öte yandan Cristie's Müzayede Evi'yle müzakerelerin düne kadar devam ettiğini kaydeden Nabi Avcı, konuyla ilgili olarak bugün çıkan New York Times Gazetesi'ne ilan yayınlattıklarını söyledi.

Reklam
Reklam

"UNESCO'NUN BU KONUDAKİ AÇIK HÜKÜMLERİ HATIRLATILDI"
Avcı, "Şu sıralarda çıkmış olması lazım. Bu ilanda doğrudan ilgili müesseseyi hedef almadan bir farkındalık oluşturmak için daha önce benzer eserleri elde eden ancak uluslararası hukuka ve ahlaka uygun olarak bunları Türkiye'ye iade eden müzelere, kuruluşlara teşekkür ettik. Yani bir anlamda 'kızım sana söylüyorum gelinim sen anla'... 'Bak, böyle yaparsanız teşekkür ederiz, böyle yapmazsanız mahkemelik oluruz mesajını veren bir ilanımız yayınlandı. UNESCO'nun bu konudaki açık hükümleri hatırlatıldı. Buna rağmen müzakerelerimizden de bir sonuç alamadık" dedi.

GELİBOLU'NUN 5 BİN YILLIK HEYKELİ
New York'taki Christie's müzayede evinde 3 milyon dolardan açık artırmaya çıkarılacak 23 santimlik kadın heykelinin adı 'Guennol Stargazer' (Guennol Yıldız Avcısı) olarak geçiyor. Kilden yapılmış en iyi 15 figür arasında gösterilen 5 bin yıllık heykelin Gelibolu Yarımadası'ndan ne zaman kaçırıldığı tam olarak bilinmiyor. 'Guennol Yıldız Avcısı', Guennol adını ilk sahibi Gallerli aileden alıyor.

Reklam
Reklam

MÜZAYEDE BUGÜN GERÇEKLEŞTİRİLECEK
Halen New York'lu bir koleksiyoncunun sahibi olduğu heykel 1966 ve 2007 yılları arasında başta New York Metropolitan Sanat Müzesi olmak üzere ABD ve Avrupa'nın pek çok ünlü müzesinde sergilendi. Müzayede bugün gerçekleştirilecek.

KONYA MÜZESİ'NDEKİ EK BİNA İNŞAATININ DURDURULMASI
Öte yandan Nabi Avcı, Konya'da, Mevlana Müzesi gül bahçesinde gerçekleştirilen ek bina inşaatı için yapılan hafriyat çalışmaları sırasında kemik ve mezar kapak taşlarının bulunması üzerine durdurulan çalışmalarla ilgili bir soruyu da yanıtladı.

"GEREKLİ TEDBİR ALINACAK"
Konuyla ilgili Konya Koruma Kurulu'nun bugün nihai bir karar vereceğini vurgulayan Avcı, "Oranın asli hüviyetine uygun geleneklerimize ve inancımıza uygun bir biçimde muhafazası için gerekli tedbir alınacak. Alternatif yerler var. Daha evvelden Konya Büyükşehir Belediyesi'ne müze olarak yapılması düşünülen bu ek binanın şuanda çalışmaların durdurulduğu yerde değil de onun sağında daha uygun bir yerde ancak oranın da ön arkeolojik incelemesi yapıldıktan sonra yapılmasının uygun olacağını söyledik. Konya Büyükşehir Belediyesi de bu konulara duyarlı bir belediyemizdir. Ben onların bu konuda gerekli adımı atacaklarını, gerekli proje değişikliklerini geciktirmeden yerine getireceklerini biliyorum" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
-------------------
- Bakan Nabi Avcı'nın toplantı alanına gelişi
-Gazetecilerin soruları
-Nabi Avcı'nın açıklamaları
-Genel ve detaylar
28.04.2017 - 14.28 Haber Kodu : 170428101

5- 10 KATLI BİNANIN YERLE BİR OLMASINDAN, BAKANLIK DA BELEDİYE DE SORUMLU

* Bilirkişi raporuna göre dev binanın saniyeler içinde yerle bir olmasının nedeni ;

"..deprem, doğa olayı, titreşim etkileri vb. bir tesir olmaksızın zati yüklerin etkisi ile yapı taşıyıcı sisteminde oluşan sünme sonucunda oluşan güç tükenmesi nedeni ile aniden göçerek tamamen yıkılmıştır."

Serpil KIRKESER, İstanbul DHA
Zeytinburnu'nda yaklaşık 4 ay önce çöken 10 katlı binanın altında kalarak yaşamını yitiren Mehmet Akbaş (60) ve Mehmet Özdener (5) ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma dosyasına bilirkişi raporu girdi. Bina çökmesi nedeniyle oluşan hasar ve can kaybına ilişkin hazırlanan raporda , Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı yetkililerinin yıkımı geciktirmesi nedeniyle sorumlu oldukları belirtildi. Raporda site yönetim kurulu üyelerinin bina tahliye edildikten sonra göçme anına kadar olan süreyi uzattıklarından sorumlu oldukları kaydedildi.

13 OCAK'TA BİNA ÇÖKMÜŞTÜ
Zeytinburnu'nda yıkılmak üzere olan ve boşaltıldığı belirtilen 10 katlı bina, 13 Ocak 2017 tarihinde saat 16.20 sıralarında çöktü. Olay sırasında kaldırımda bulunduğu belirtilen Mehmet Akbaş (60) ile 5 yaşındaki Mehmet Özdener'in enkaz altında kalarak hayatını kaybetti. 5 yaşındaki Mehmet'in olay sırasında oyun oynadığı ikizi Ahmet Özdener'in de aralarında bulunduğu 17 kişi de yaralandı ve çeşitli hastanelerde tedavi altına alındı. Olayın ardından Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı sorusturma başlattı. Geçtiğimiz günlerde de soruşturma dosyasına kusur oranlarına ilişkin bilirkişiler İnşaat Mühendisi Recep Osman Pekşen, İş Güvenliği Uzmanı Kaan Koçali ve Mimar Mühendis Ömer Server Serim tarafından hazırlanan 17 sayfalık bilirkişi raporu savcılığa ulaştı.

RAPORDA OLAY GÜNÜNE YER VERİLDİ
Raporda, "10 kat ve çatı katından oluşan yapı görünür bir dinamik (deprem, doğa olayı, titreşim etkileri vb.) bir tesir olmaksızın zati yüklerin etkisi ile yapı taşıyıcı sisteminde oluşan sünme sonucunda oluşan güç tükenmesi nedeni ile aniden göçerek tamamen yıkılmıştır. Etrafa saçılan beton parçaları, taş, moloz nedeniyle büyük bir gürültü ve toz bulutu oluşmuş; araçlar, ATM ve diğer çevre oluşumlarda maddi hasar meydana gelmiş yaralanma ve can kayıpları yaşanmıştır. Soruşturma dosyası içinde bulunan belgeler ve diğer kaynaklardan bina çevresindeki yaya ve taşıt trafiğine açık olan cadde ve sokaklarda gerekli önlemlerin alındığına dair bir bilgi ve belgeye rastlanılamamıştır" denildi.

BİNA 23 YIL ÖNCE YAPILMIŞ
Raporda, "Ruhsata, fen ve sanat kurallarına aykırı olarak yapılan imalatlar beton sınıfının çok düşük olması ile olası dinamik tesirlerin ve sonradan yapılan tadilatlar neticesinde zaten göçme modunda olduğu tespit edilen yapı taşıyıcı sisteminin sünmesi sonucuna ani göçme olayı gerçekleşmiştir. İmar Mevzuatı, Ruhsat , Onaylı Proje, Fen ve Sanat kurallarına aykırı olarak yaklaşık 23 yıl evvel yapılmış olan binaya ruhsat ve iskan verildiği yıllar(1993-1996 yılları) itibariyle geçerli olan fenni sorumluluk denetim esasları ve ilgili mevzuat koşulları değerlendirme yapılması gerekmektedir" denildi.

BAKANLIK, BELEDİYE VE İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN SORUMLU OLDUĞU BELİRTİLDİ
Raporda, "6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun muvacehesinde 'Zeytinburnu Belediye Başkanlığı'nın süreci uyguladığı, yıkım ve tahliye konularında Kaymakamlık ve Site Yönetimi ile gerekli olan yazışmaları yapmıştır. Tapu siciline riskli yapı şerhini işlettiği alt yapı hizmetlerini kestirerek tahliye ve mühürleme işlemlerini yapmıştır. Yıkım için ilgililere gerekli süreleri verdiği ve bu bağlamda 'Belediyenin prosedürün uygulanmasına yönelik olarak görevini yerine getirdiği görülmekle beraber yıkım sürecinin sonlandırılması hususunda takipçi olması gerekmektedir. Uygulama Yönetmeliğinin 8. Maddesi'nin Geçici 6. Fıkrasına göre Belediyenin, 'Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nı 2'şer aylık periyotlar halinde bilgilendirmesinin esas olduğu, yıkım sürecinin takibi ve sonlandırılmasında belediye ile birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün de yasa karşısında görevli ve sorumlu olduğu…." ifadelerine yer verildi.

"YIKIMI İFA GÖREVİ KAYMAKAMLIK MAKAMI DEĞİL"
Raporda yıkımı ifa görevinin kaymakamlık makamı olmadığı ve kaymakamlık makamının yıkım için kolluk kuvveti sağlamakla görevli olduğu belirtildi.

"BELEDİYE GÜVENLİK İÇİN TEDBİRLERİ ALMAMIŞTIR"
İmar ve Çevre Güvenliği açısından görevli ve sorumlu kurum olan Zeytinburnu Belediye Başkanlığı'nın binayı tahliye ederek kapısının demir donatıyla mühürlediğinin anlaşıldığı belirtilen raporda, "Bina çevresinde bulunan kamuya açık tretuvar, cadde ve sokaklarda, yaya ve taşıt trafiğinin güvenliğini sağlayacak ek önlemleri (perde yapılması , uyarıcı işaret levhaları vs.) aldığını gösterir bilgi, belgeye ulaşılamamıştır. Bu bağlamda uzman ve şahısların ifadelerinden yaşanan olayın sonuçlarından belediyenin kamusal alandaki güvenlik için tedbirlerin alınması hususunda gerekli olan özeni göstermediği…" denildi.

TOPLANTIYA KATILMAYAN SAKİNLERİN YERİNDE DE İMZA ATILMIŞ
Raporda, şu görüşlere yer verildi: "Site yönetim kurulunun 30 Mayıs 2014 tarihinde "Binanın Kentsel Dönüşüme Girmesi" gündemli olağanüstü genel kurul toplantısından sonra yapılan çalışmalar neticesinde "Riskli Bina Raporu" alınmış, bu rapor neticesinde kentsel dönüşüm ile ilgili çalışmalar başlamış ve bina tahliye tarihi olan 15 Mayıs 2015'e kadar bir çözüm getirilmemiştir. 25 Temmuz 2015 tarihli genel kurul toplantısında "Kuran Sitesinin Yeniden Yapılandırılması" gündemi ile alınan karar neticesinde 'binanın yıkılmayarak güçlendirilmesi' kararı çıkmıştır. Soruşturma dosyası içinde bulunan mevcut evraklarda her iki toplantıda da kat malikleri sayısının tutarlı olmadığı ve ayrıca site yönetimi tarafından ya da site denetçisi tarafından yapılmış olağanüstü genel kurul çağrılarının olmadığı, ilk toplantıya katılan kat maliklerinin büyük bir kısmının ikinci toplantıya katılmadığı ve katılmayan sakinlerin yerine diğer kat maliklerince imza atıldığı görüşmüş ve yine dosya içinde herhangi bir vekaletnameye rastlanılmamıştır. Bu toplantılardaki kararlar doğrultusunda ilgili makamlarda işlemler yapan site yönetim kurulu başta olmak üzere (Başkan A.G.S., üye İ.Y. , üye F.Y.) toplantıda kat maliklerince yetki verilen E.Ö., H.K. ve S.Ö.'nin işlem yapma ve temsil yetkilerinin 634 sayılı kat mülkiyet kanununca geçersiz sayılması gerektiği ve bu işlemlerden şahsi sorumluluklarının olduğu anlaşılmıştır."

ZAMAN AŞIMI SORUMLU OLMADIKLARI BELİRTİLDİ
Raporun sonuç bölümünde , yapı ruhsatına, fen ve sanat kurallarına aykırı olarak yapılmış olan binanın müteahhidi, fenni mesulü ve yapıyı denetleyen kamu görevlilerinin zaman aşımı nedeniyle sorumlu olmadıkları belirtildi.

YIKIMI GECİKTİRMESİ NEDENİYLE SORUMLULAR
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Zeytinburnu Belediye Başkanlığı yetkililerinin yıkımı geciktirmesi nedeniyle sorumlu oldukları belirtildi.

SİTE YÖNETİM KURULU DA SORUMLU BULUNDU
Raporda site yönetim kurulu üyelerinin bina tahliye edildikten sonra göçme anına kadar olan süreyi uzattıklarından sorumlu oldukları belirtildi. Yıkımı ifa görevi kaymakamlık makamı olmadığı için de sorumlu olmadığı vurgulandı.

Görüntü Dökümü:
---------------------
- binan yıkılma anı (arşiv)
- enkaz kaldırma çalışmaları (arşiv)
28.04.2017 - 11.29 Haber Kodu : 170428042_

6- UĞUR KURT'UN AVUKATLARINDAN AÇIKLAMA

Ümit TÜRK, İstanbulDHA
Okmeydanı'nda bir yakınının cenazesine gittiği Cemevi'nde polisin silahından çıkan kurşunun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden Uğur Kurt'un avukatları ile anne ve babası, sanık polis memuruna vpara cezası verilmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Avukat Turgut Kazan, verilen kararın hatalı olduğunu savunarak davayı yüksek mahkemeye taşıyacaklarını söyledi. Anne Güllünaz Kurt da, kararı veren hakimlere tepki göstererek, "Bir buçuk yaşında çocuğu kaldı meydanda. 'benim babam nerde' diye sorduğunda yüzümü alıp kaçıyorum. 'Herkesin babası işten geliyor benim babam niye gelmiyor' diye soruyor. O hakimin hiç mi vicdanı yoktu." dedi.
İstanbul Barosu'nda düzenlenen basın toplantısına CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş ve Hilmi Yarayıcı da katıldı.

ANNE BABA GÖRÜNTÜLERİ OLAY ANINA İLİŞKİN GÖRÜNTÜLER İZLEMEDİ
Kurt ailesinin avukatı Turgut Kazan ilk olarak Uğur Kurt'un vurulmasına ilişkin olay anı çekilen görüntüleri basın mensuplarına izletti. Görüntülerde molotofun isabet ettiği polis aracından inen sanık polisin, beylik silahına davrandığı ve ardından art arda ateş ettiği görülüyor. Görüntülerde bazı polislerin "sıkma" diye uyardığı da kaydedildi. Baba Kemal Kurt ile anne Güllünaz Kurt görüntülere bakamadı. Anne Güllünaz Kurt kimi zaman gözyaşlarına hakim olamadı.

"YENİ HEYET BU GÖRÜNTÜLERİ HİÇ İZLEMEDİ"
Avukat Turgut Kazan geçtiğimiz günlerde sanık polis Sezgin K.'ya 12 bin 100 TL para cezası veren mahkeme heyetinin az önce izlenen görüntüleri izlemediğini söyledi. Kazan, "Bu görüntüleri önceki heyet izlemişti. Çünkü bunun izlenmesi öyle sıradan bir iş değil. Tutanaklara göre, bizim de sorularımızla, açıklamlarımızla yapılan bir izlemedir. Ama heyet değiştirildi, başka bir heyet geldi, hiç izlemedi" dedi. Heyet değişikliğinden sonra gelen mahkeme heyetinin, son oturuma kadar sanığı hiç görmediğini belirten Kazan, heyetin sanığa takdiri indirim de uyguladığını söyledi.

"İKİ HUKUK FAÜLTESİNDE UĞUR KURT OLAYI ÖRNEK VERİLİYOR"
Kazan, olaydan sonra İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen müfettişin kendileriyle görüştükten sonra düzenlediği raporda, "Sanığın yapmaması gerekeni yaptığı, silahını usulüne uygun kullanmadığını" belirtildiğini ve sanığa disiplin cezası uygulandığını söyledi. Sanığa istenen cezanın "Olası kastla öldürme" olduğunu ancak mahkemenin, "Taksiren öldürme" cezasına karar verdiğini hatırlatan Kazan, "İstanbul'daki iki hukuk fakültesinde 'olası kast' anlatılırken Uğur Kurt olayı örnek verilmektedir" dedi.

"KAMUOYUNU UYARIYORUZ. HEPİMİZİN HAYATI TEHLİKEDE"
Kazan, mahkemenin; mevcut görüntülere, müfettiş raporuna ve savcılık mütalaasına rağmen olası kast yerine taksirle 12 bin 100 TL ceza vermesininin kabul edilebilir bir durum olmadığını belirterek, "Kamuoyunu uyarıyoruz. Hepimizin hayatı tehlikededir. Bu sadece Kurt ailesinin uğradığı bir haksızlıkla sınırlı kalmayacaktır. Bu örnek aynı zamanda hepimizin can güvenliğini ve yaşama hakkını tehlikeyle karşı karşıya bırakıyor. Türkiye Meksika olacak hiçbirimizin can güvenliği kalmayacak" dedi.

"AİHM'DEKİ 501'İNCİ DOSYA OLACAK"
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye'de kamu görevlilerinin suçlarına yönelik verilen cezasızlık kararlarına ilişkin 500 dosya hakkında ihlal kararı verdiğini belirterek, Uğur Kurt davasının da 501'inci dosya olacağını söyledi. Kaza son olarak davayı istinaf mahkemesine götüreceklerini belirtti.

ANNE GÜLLÜNAZ KURT: "BENİM BABAM NEREDE" DİYE SORDUĞUNDA YÜZÜMÜ ALIP KAÇIYORUM
Karara ilişkin konuşan anne Gülünaz Kurt da, duruşmalar sırasında yaşadığı sinir boşalması nedeniyle sanık avukatının saatini kopardığı gerekçesiyle 6 yılla yargılandığını belirterek, "3 kişinin katilinin değeri 12 bin lira mı? Nasıl bir vicdandır. Bu hakim hiç mi elini vicdanına koymadı, hiç mi gözünün önüne bakmadı. Hiç mi bunları incelemedi. Bu bir kişinin katili değil, 3 kişinin katili. Hem annenin hem babanın hem de oğlunun... Bizi kanser hastalıklarına yakalattı. Ben bir senedir tedavi görüyorum. Adamım yeni başladı. Kemoterapiden çıkıp buraya geldik. Ne biçim hükümet, ne biçim devlet... Adalet sarayımış, oraya terazi koymuşlar. O teraziyi polisler için mi koymuşlar? Biraz da bizi düşünsünler. Bir buçuk yaşında çocuğu kaldı meydanda. 'benim babam nerde' diye sorduğunda yüzümü alıp kaçıyorum. 'Herkesin babası işten geliyor benim babam niye gelmiyor' diye soruyor. O hakimin hiç mi vicdanı yoktu. Kafasını koyup nasıl yattı" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:
----------------------------
- Basın toplantısına katılanlar
- CHP'li milletvekillerinin toplantıya katılması
- Baba Kemal Kurt, anne Güllünaz Kurt ve yakınlarının toplantıya katılması
- Görüntülerin izlenmesi
- Anne ve babanın görüntülere bakmaması
- Turgut Kazan'ın konuşması
- Anne Güllünaz Kurt'un konuşması
- Genel ve detaylar
28.04.2017 - 14.23 Haber Kodu : 170428098

(HAVADAN GÖRÜNTÜLERLE)
7 - İSTANBUL'UN KARADENİZ KIYILARINDA SİS ETKİLİ OLUYOR

Ali AKSOYER/İSTANBUL(DHA)
İstanbul'un Karadeniz kıyılarında dün etkili olan ve açıkta iki geminin çarpışmasına neden olan sis, bugün de devam etti. Özellikle deniz üzerinde etkili olan sis yüzünden İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde bulunan Yavuz Sultan Selim Köprüsü de sisler içinde kaldı. Sis, Poyrazköy kıyılarında güzel manzaralar oluşturdu.

Karadeniz üzerinde yoğunlaşan sis İstanbul boğazının girişinde görüşü olumsuz yönde etkiliyor. Boğaz girişinde bulunan Yavuz Sultan Selim köprüsü de sis'ten nasibini aldı. Köprünün giriş viyadükleri deniz üzerinde kalan bölümü zaman zaman 50 metrenin altına düşen görüş mesafesine neden oldu. Güneşli bir havada aniden sise giren sürücüler de zaman zaman zor anlar yaşadılar. İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde bulunan Poyrazköy'de sis seyrine doyulmaz manzaralar oluşturdu. Sisin yarın rüzgarın kuvvetlenmesiyle etkisini kaybetmesi bekleniyor.

Görüntü Dökümü:
-------
-Havadan sis görüntüleri
28.04.2017 - Haber Kodu : 170428098

8 - ÇARPTIĞI LİSELİ SUDE'NİN ÖLÜMÜNE NEDEN OLMAKTAN İETT ŞOFÖRÜNE DAVA AÇILDI

Haber: Yüksel KOÇ/İSTANBUL, (DHA)
Pendik'te okula giden 14 yaşındaki Sude Mete'ye çarparak ölümüne neden olan İETT otobüsünün şoförü Tarık Ulka hakkında, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma sonucu hazırlananan iddianamede, şüpheli Tarık Ulka'nın kullandığı İETT otobüsünün 30 Aralık 2016 tarihinde saat 08.40'ta Pendik'te yolun solundan sağına geçmek isteyen Sude Mete'ye (14) tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu çarptığı belirtildi.

Soruşturma dosyasına gelen bilirkişi raporuna göre şüpheli Tarık Ulka'nın olayda kusuru bulunduğu belirtilen iddianamede, şüphelinin, "Taksirle ölüme neden olmak" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle cezalandırılması isteniyor.

İddianamenin gönderildiği İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek duruşma günü verdi.

======================

9- HIRSIZA VE KAYBOLMAYA KARŞI AKILLI VALİZ KILIFI

Haber-Kamera: Faik KAPTAN-Murat ÇAKIR/İSTANBUL,(DHA)
İşi gereği dünyanın dört bir tarafını dolaşan, bu süreç içinde çok sayıda valizini kaybettiği veya içindeki eşyaları çalındığı için mağdur olan İşletme Mühendisi Volkan Yılmazer akıllı bir kılıf üretti.

Mybag adını verdiği kılıf ve etiket önlemli sistemle hem hırsızlığa karşı, hem de kaybolmaya karşı iki önlem alınıyor. Volkan Yılmazer bugün basın mensuplarına iki aşamalı akıllı kılıfı anlattı.

Atatürk Havalimanı Konferans Salonu'nda bugün bir basın toplantısı düzenleyen Volkan Yılmazer yıllarca haftada en az 5 uçuş yaptığını, hatta pilotlardan fazla uçtuğunu, bu yüzden de çok sayıda valiz kaybedip, hırsızlık olayı ile karşılaştığını belirtti.Yılmazer en çok oğluna aldığı oyuncağın ABD'de çalınması üzerine üzüldüğünü ve bu ürünü ürettiğini söyleyerek şöyle konuştu: "Oğlumun oyuncağının çalındığı gün çok üzüldüm. Valiz taşımanın sterisini çok yaşadım. Buna çözüm bulmak içinde çok çare aradım. Kilitler hiçbir işe yaramıyordu. Bir tükenmez kalemle bile valizleri açıyorlardı. Uzun çalışma sonunda bu sistemi buldum. Önce özel bir kumaştan bir kılıf yaptık. Akıllı Kılıf Mybag olarak adlandırdık. Birçok probleme çözüm oldu. Isıya dayanıklı ve su geçirmeyen özel kumaştan kılıfın üstünde yer alan akıllı etiket sayesinde valizin kaybolması durumunda bulan kişi size ulaşabiliyor. Kılıf üzerindeki kod numarasını bulan kişi belirlenen telefona ücretsiz SMS atabiliyor. Bu akıllı teknoloji sayesinde valizler sahibine kolayca ulaşabiliyor.ö

VALİZ PSİKOLOJİSİ VAR

Volkan Yılmazer her valizin bir psikolojisi olduğunu belirterek, " Valiz bir seyehate gittiğiniz zaman oradaki evinizdir. Evinizin içinde bulunduğu bir taşıma aracıdır. Valizinizi uçağa verirken arkasından bakar hüzünlenirsiniz. Beklerken de stres yaşar, ya çıkmazsa diye heyecanlanırsınız. Onun için valizin psikolojisi vardır. Sizi etkiler.Bütün dünyada her yıl havalimanlarında 25 milyon valiz kaybolur. Ayrıca her bin valizden birisi de hırsızlık olayı ile karşılaşır. Dünyada en çok sırasıyla ABD, Afrika, Uzak Doğu, İspanya ve İtalya'da en çok hırsızlık olur. Türkiye bu konuda en iyileri arasındadır. Az hırsızlık olurödedi.

Hırsızlığa karşı da kılıf üstüne takılan akıllı güvenlik mühürleri olduğunu belirten Yılmazer şunları söyledi: "Akıllı güvenlik mühürlerinin açılması durumunda valizin açıldığı anlaşılır. Bu durumda hemen ilgili havayolu güvenliğine veya personeline o anda bildirebilirsiniz. Bu müğürlü etiketi gören havalimanındaki hırsızlar valizi açmaktan imtina ederler. Onlar bu mühürü çok iyi tanırlar. Kılıfın bağlantı noktasındaki bu mühürlü etiket açıldığında valiz açılmış demektir.ö

Piyasa fiyatının kılıf ve 5 adet mühürlü etiketle birlikte 59 lira olduğunu belirten Volkan Yılmazer bu ürünü dünya sunmaktan dolayı gurur duyduğunu sözlerine ekledi Yılmazer, hırsızlık ve valizlerin zarar gördüğü yerlerin özellikle havalimanlarında yükleme esnasında gerçekleştiğini aktararak basın mensuplarına videolarla valizlerin başına neler geldiğini anlattı. Yılmazer, basit bir tükenmez kalemle kilitli valizlerin nasıl açılabildiğini de kameralar önünde ispatladı.

Görüntü Dökümü:
-------
-Yılmazer'in akıllı kılıfı anlatması
-Çalınma ve zarar görme videoları ve Yılmazer'in anlatımı
-Akıllı kılıfın valiz üzerine geçirilmesi ve güvenlik etiketinin takılması, etiketle ilgili sunum
-Tükenmez kalemle valiz açılması
-Yılmazer'le röportaj

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: