1- GÜLSUYU DAVASI'NDA MÜTALAA : 10 SANIK İÇİN MÜEBBET HAPİS İSTEMİ
Haber: Arzu KAYA, İstanbul DHA
Maltepe Gülsuyu'nda, 2013 yılı Eylül ayında Hasan Ferit Gedik'in hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin de yaralandığı olaylara ilişkin 35 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ
Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 30. celsesi görülen 'kapalı' duruşmaya 5'i tutuklu 10 sanık ile Hasan Ferit Gedik'in annesi Nuray Meray ve dedesi Mustafa Meray ile tarafların avukatları katıldı. Duruşma salonunun olduğu B blok -3. katta asansörler iptal edildi. Adliye içinde ve dışında polis ekipleri hazır olarak bekledi.
SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA BİR ARAYA GELMİŞ YAPI
Duruşmada Cumhuriyet Savcısı dosyayı incelediğini belirterek esas hakkındaki mütalaasını sunacağını belirtti. Cumhuriyet Savcısı Eyüp Kara, 14 sayfadan oluşan mütalaasında iddianamede ifade edilen ve çeşitli zamanlarda gerçekleştirilen 30 ayrı suç eylemini tek tek açıkladı. Mütalaada müşteki ifadeleri, tape kayıtları, tanık beyanları, sanık savunmaları, dosya kapsamında yer alan deliller değerlendirildiğinde, özellikle Maltepe ilçesinde faaliyet gösteren ve suç işlemek amacıyla bir araya gelen sanık Zafer Turhan yöneticiliğinde 24 sanığın üye oldukları bir yapının oluştuğu anlatıldı.
"BASKI, YILDIRMA, SİNDİRME YÖNTEMLERİNE BAŞVURDULAR"
Yapının ağırlıklı olarak Gülsuyu Mahallesinde etkin olduğu belirtilen mütalaada, yapının suç örgütü şeklinde faaliyet gösterdiği belirtilerek, "yağma ve kasten yaralama suçları başta olmak üzere bir çok suç işledikleri, karşıt görüşlü siyasiler olarak tabir ettikleri kişilerle aralarında husumetler oluştuğu, bu husumetler nedeniyle silahlı yaralama ve öldürme olaylarının yaşandığı, suç örgütünün mağdurlara yönelik baskı, yıldırma ve sindirme yöntemlerine başvurduğu anlaşılmıştır" denildi.
"SUÇ İŞLEMEK AMACIYLA OLUŞTURULMUŞ ÖRGÜT"
Mütalaada, sanıklar arasında gevşek de hiyerarşik bir ilişkinin bulunduğu kaydedilerek, "Örgüt yapısının devamlılığının olduğu, yapının üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan suçları işlemeye elverişli olduğu, işlenen suçların örgütün gücünden ve imkanlarından yararlanarak işlendiği, sanıklar arasında suç işlemek amacıyla oluşturulmuş bir örgüt yapısının mevcut olduğu, bu örgütün eylemlerinde silah kullandığı anlaşılmıştır" ifadeleri yer aldı.
1 YÖNETİCİ, 24 ÜYE
Sanık Zafer Turhan'ın suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüt yöneticiliği suçunu işlediği belirtilen mütalaada, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma" suçundan 2 yıl 6 aydan 9 yıla kadar hapisle cezalandırılması, diğer 24 sanığın ise örgüt üyeliği suçundan 1 yıl 3'er aydan 4 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Mütalaada, 10 sanığın ise örgüt üyeliği suçunu işlediklerine ilişkin delil elde edilemediğinden beraatları talep edildi.
ÖLDÜRME KASTI İLE HAREKET ETTİLER
Mütalaada 3. olay olarak Hasan Ferit Gedik'in öldürülmesi anlatıldı. Mütalaada, örgüt faaliyeti çerçevesinde 16 örgüt üyesi hakkında çıkan olaylarda Hasan Ferit'i öldürdükleri gerekçesiyle dava açıldığı belirtildi. Olay tarihinde adı geçen sanıkların Maltepe Gülsuyu'nda protesto eylemi yapan 50-60 kişilik grubun üzerine ateş ettiği anlatılan mütalaada, bu ateş sonucu Hasan Ferit'in öldüğü bazı mağdurların da yaralandığı kaydedildi. Olayda kullanılan silahların bir kısmının denize atıldığı belirtilen mütalaada, gruplar arasındaki husumet ve dosya kapsamına göre sanıkların öldürme kastıyla hareket ettiği ifade edildi.
10 SANIĞA ÖLDÜRME EYLEMİNDEN MÜEBBET HAPİS İSTEMİ
Mağdur ve tanık beyanları, tape kayıtları, olay yeri inceleme raporları ve toplanan delillere göre sanıklar Hakan Taşhan, Doğukan Çep, Emrah Ok, Ümit Yeşilkaya, Ferhat Keleş, Mert Kazan, Adem Köşgen, Şahin Eren, Ekrem İnalkaç ve Zafer Turhan'ın Hasan Ferit Gedik'in öldürülmesi eylemi için "Kasten öldürme" suçundan müebbet hapislerini talep eden savcı, olayda yaralanan 3 kişi için sanıklar hakkında ayrıca "Kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 27'şer yıldan 45'er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti.
DURUŞMA ERTELENDİ
Sanıkların, çeşitli tarihlerde gerçekleşen eylemlerde "Silahla yaralamaya teşebbüs", "Yağmaya teşebbüs", "Kasten yaralama", Mala zarar verme", Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" gibi suçları işledikleri kaydedilen mütalaada, sanıkların bu suçlardan da değişen oranlarda hapisle cezalandırılmaları, suça karıştıkları tespit edilemeyen sanıkların ise bu suçlardan beraatları talep edildi. Duruşma tarafların mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için 10 Mayıs 2017 tarihine ertelendi.
Görüntü Dökümü:
---------------
-Davayla ilgili arşiv görüntü
====================================
2- HÜSAMETTİN CİNDORUK: BÖYLE BİR DÖNEM GÖRMEDİK
Haber: Özgür ALTUNCU / Kamera: Güven USTA - İstanbul Basın Konseyi'nin tutuklu gazetecilerin durumuna dikkat çekmek için Silivri'de düzenlediği basın toplantısına katılan TBMM Eski Başkanı ve Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi Hüsamettin Cindoruk, "85 yaşında bir adam buraya gelmişse, bunları söylüyorsa, siyasi tarihe tanıklık ediyor. Ben burada bir tanığım. Ben ne diyorum ? Böyle bir dönem görmedik. Çok kötü günler yaşadık. Darbeler yaşadık. Hapislere girdik, çıktık vesaire... Eziyetler gördük. Çile çektik. Ama ben böylesine keskin bir sapağa geldiğimizi hatırlamıyorum. Bu bir sapaktır" dedi.
"GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİRELİM"
Bir medeniyet kavgası verildiğini söyleyen Cindoruk, "Bir tercih var ortada. Türkiye siyasi islama mı dönecek veya geçecek ? Yoksa medeni bir ülke, bir AB, bir Avrupa Konseyi üyesi bir ülke mi kalacak ? Çok önemli bir tercih içindeyiz. Onun için dışarıya bakmayalım. İçeriye bakalım. İçerideki güçlerimizi birleştirelim. 16 Nisan bu fırsatlardan biridir. Önümüzdeki bu fırsatı çok iyi değerlendirirse Türkiye tercihini ortaya koyacaktır" diye konuştu.
İSTİBDAT DÖNEMİ
Cindoruk tutuklu gazetecilerin çokluğunun Türkiye'de bir istibdat dönemi yaşandığını gösterdiğini söyleyerek," Sultanahmet arzuhalcilerinin hukuk kültürüyle Adalet Bakanlığı yapılmaz. Adalet Bakanı sadece hukuk bilgisi sahibi olmamalı, insaf ve nesafet dediğimiz bir takım vasıfları da taşımalıdır. 152 gazetecinin tutuklu olması... böyle bir sayıyı siyasi hayatımda, meslek hayatımda hiç görmedim. Bu rakam, Türkiye'nin bir istibdat dönemi yaşadığını gösterir. Bu ancak bir istibdat idaresiyle olabilir. Tanzimat Fermanı'na bile aykırıdır" dedi.
TUTUKLAMALAR TANZİMAT'A BİLE AYKIRI
Yaşananların Türkiye'nin imza koyduğu çağdaş hukuk belgelerinin yanında 1839 tarihli Tanzimat Sözleşmesi'ne de aykırı olduğunu söyleyen Cindoruk, " Tanzimat Fermanı'nın dünya çapında fevkalade önemli bir açılımını da aşağı yukarı tekzip eden bir tutuklamayla karşı karşıyayız. Ben böyle bir dönem yaşamadım. Çok karanlık dönemini yaşadım, Hem siyasetçi hem avukat olarak yaşadım. Yassıada Mahkemesi'nde bir Anayasa tartışmasının savunmanlığını yaptım. Ama orada bile bir takım ithamlarla karşılaşanlar,152 basın mensubunu bir hapishaneye hapsetmeyi başaramamışlardır. Ayıplıyorum. Hele sanık yakınlarının söylediği gibi, aylardır iddianamesiz bir dava, mahkemesi, hakimi olmayan bir davanın tutuklu sanıklarına üzülmek yeterli değil. Sahip çıkmak gerekir" diye konuştu.
"BU GİDİŞ GİDİŞ DEĞİL"
Türk kamuoyunun, aydın çevrelerinin hatta basın mensuplarının bu olayı görmezden geldiğini öne süren Hüsamettin Cindoruk," Hele Cumhuriyet Gazetesine yapılan bir kıyımdır. Türkiye böyle bir duruma hiç düşmemiştir. Bu iktidarın ayıbıdır. İktidarın ayıbı, bir takım sonuçlar verir. İktidar ayıplanmakla kalmaz, çünkü sorumludur. Her sorumlu gibi her iktidarın da bir hesap günü vardır. Ve bir hesap zorunluluğu vardır. Ben herkesi uyarmak istiyorum. Bu gidiş gidiş değildir. Bu gidişten Türkiye'nin çıkması için ortak gayrete ihtiyaç var. Türkiye vatandaşlarının da bütün gazetecilerin de bu mesele üzerinde düşünmek için ciddi çağrıda bulunuyorum. Gelin beraber bir düşünelim. Buradan bir demokrasi çıkmaz ve çıkmıyor" dedi.
TÜRKİYE AVRUPA KONSEYİ'NDEN İHRAÇ EDİLEBİLİR
Silivri'deki ve Türkiye'nin çeşitli hapishanelerindeki tutuklu bulunan gazetecilerin varlıklarının Türkiye'nin tek adama doğru kaydırılmak istenmesinin bir işareti olduğunu belirten ve tutuklu gazetecilerle ilgili AİHM'ye başvurulması taleplerine tepki gösteren TBMM Eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk , Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden çıkarılmasının istendiğini iddia etti.
HÜKUMETE SUÇLAMA
Cindoruk," AİHM'den veya yabancı basından ya da yabancı bir kudretten medet ummak çok yanlış. Türkiye evvela kendi içinde bu meseleyi çözmeli. Aslında bugün uygulanmak istenen proje şudur; yön değiştiriyor Türkiye. Bunun farkına varmak gerekir. Bu alınan tedbirlerin, kararnamelerin, bu tutuklamaların bir tek amacı var Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nden ihracı. Ona uğraşıyor iktidar. Bunu çok iyi tespit etmeniz gerekiyor. Avrupa Konseyi dediğimiz kuruluşu 1949'da kuran ülkeyiz. Kurucularından biriyiz. AB'yi bir kenara çıkarıyorum. AİHM, konseyin mahkemesi. AB'nin mahkemesi değil. Ama bizi eğer ihraç ederlerse, yahut da bizim hakkımızda tedbirler alırlarsa iktidar memnun olacaktır. Türk basının atladığı birşey var. HSYK'yi Avrupa Konseyi bekleme odasına aldı. Onların da bir tahammül sınırları var. Bugün Türkiye Avrupa Konseyi üyesi olmaya layık bir ülke değildir. Ne acıdır ki, demir perde ülkeleri layık hale gelmiştir, sonradan konseye katılanlar. Ama konseyin kurucu üyesi bu sıkıntının içinde yaşıyor. Burada bulunmamızın nedenlerinden biri de bu. Türkiye Batı blokundan, insan hakları blokundan , uygarlıktan , Atatürk düşüncesinden inancından ayrılıp, Şangay ülkelerinden biri mi olacaktır ? Tercihi böyle ortaya koymak gerekiyor" şeklinde konuştu.
"BU BİR SAPAKTIR"
Tutuklu gazetecilerin büyük bir çile çektiklerini ama çektikleri çilenin bir bedeli olduğunu söyleyen Cindoruk değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: Onlara getireceği birşeyler var. Onlar dayanıyorlar. Çocuklar da içerde dayanıyorlar. Biz bir medeniyet kavgası veriyoruz. Biz tercih var ortada. Türkiye siyasi İslam'a mı dönecek veya geçecek ? Yoksa medeni bir ülke, bir AB, bir Avrupa Konseyi üyesi bir ülke mi kalacak ? Çok önemli bir tercih içindeyiz. Onun için dışarıya bakmayalım. İçeriye bakalım. İçerideki güçlerimizi birleştirelim. 16 Nisan bu fırsatlardan biridir. Önümüzdeki bu fırsatı çok iyi değerlendirirse Türkiye tercihini ortaya koyacaktır. Açık söylüyorum. 85 yaşında bir adam buraya gelmişse bunları söylüyorsa, siyasi tarihe tanıklık ediyor. Ben burada bir tanığım. Ben ne diyorum ? Böyle bir dönem görmedik. Çok kötü günler yaşadık. Darbeler yaşadık. Hapislere girdik, çıktık vesaire. Eziyetler gördük. Çile çektik. Ama ben böylesine keskin bir sapağa geldiğimizi hatırlamıyorum. Bu bir sapaktır. Bu çocuklar boşuna yatmıyorlar. Bir hesap kitap sonucu yatıyorlar. Ve bu hesabı kitabı boşa çıkarmak da Türk halkının elinde. Önüne bir fırsat çıkıyor. Bu fırsatı kullanmasını gönülden bekliyor ve tavsiye ediyorum
Görüntü Dökümü:
-------------
- Cindoruk'un açıklamaları
- Detaylar
01.03.2017 - 15.19 Haber Kodu : 170301120_
========================
3- "PANDA" LAKAPLI CEZAEVİ FİRARİSİ HIRSIZ 5 ÇALINTI ARAÇLA YAKALANDI
Haber-Kamera: Ali AKSOYER/İSTANBUL, İstanbul'da daha önceden ev hırsızlığı ve oto hırsızlığı suçlarından onlarca sabıkası bulunan, kilosu ve iriliği nedeniyle "panda" lakaplı Ahmet Ö. Maltepe'de 22 Şubat 2017 tarihinde bir balık restoranın önünde valeye bırakılan son model bir otomobilin kontak anahtarı valelerin durduğu kulübeden alınarak çalındı. Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada polis güvenlik kamera görüntülerini inceleyerek şüphelilerden birinin eşkaline ulaştı.
GÖRÜNTÜLERDEKİ KİŞİ POLİSE TANIDIK GELİNCE GERÇEK ORTAYA ÇIKTI
Oto hırsızlık büro Amirliği ekipleri kısa süre sonra bu kişinin "panda" lakaplı eski bir oto hırsızına çok benzediğini tespit etti. Cezaevinde olarak bilinen Ahmet Ö.'yle ilgili araştırma yapan dedektifler onun 2016 yılının Aralık ayında tedavi için getirildiği hastaneden kaçtığını belirledi. Bu gelişme üzerine şüpheliyi yakalamak için operasyon başlatıldı.
GÜNLÜK KİRALIK EVDE YAKALANDILAR
Esenler bölgesinde günlük kiralık evlerde kalan şüphelileri yakalamak için önceki gün tespit edilen bir adrese baskın yapıldı. Baskında eski sabıkalı "panda" lakaplı Ahmet Ö., ve suç ortağı Erol Y., gözaltına alındı. Sorgulanan şüphelilerle birlikte bir tabanca ve 5 çalıntı otomobil ele geçirildi.
ÇALINAN LÜKS ARAÇLARDAN BİRİ GÜNGÖREN BELEDİYESİNDE MAKAM ARACIYMIŞ
Şüphelilerin otoparklara ya da valelere bırakılan lüks araçları takip ettikleri, bir fırsatını bularak aracın kontak anahtarını çalıp daha sonra otomobili götürdükleri ortaya çıktı. Şüphelilerin çaldıkları otomobillere sahte plaka takarak dolaştıkları ve ev hırsızlıkları sırasında kullandıkları ortaya çıktı. Çalınan araçlardan birinin Güngören Belediyesi'nde kullanılan makam aracı olduğu, bir otoparktan aynı yöntemle çalındığı öğrenildi.
İLK SUÇUNU 12 YAŞINDA GASP YAPARAK İŞLEMİŞ
Şüphelilerden kilosu ve iriliği nedeniyle "Panda" lakaplı Ahmet Ö.'nün daha önceden 43 kez hırsızlık ve oto hırsızlığı suçlarından yakalandığı belirtildi. Son olarak çetesiyle birlikte 2014 yılında gözaltına alınan Ahmet Ö.'nün tutuklanarak cezaevine gönderildiği öğrenildi. Azılı bir suçlu olduğu belirtilen Ahmet Ö.'nün ilk suçunu 12 yaşında gasp yaparak işlediği daha sonra suçlarına devam ettiği belirtildi. Şüphelinin hakkında 7 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu , ayrıca 4 ayrı suçtan arandığı ortaya çıktı. Diğer şüpheli Erol Y.'nin ise daha önceden polise 8 geliş kaydı bulunuyor.
Görüntü Dökümü:
------------
-Hırsızlık anının görüntüleri
-Araçların görüntüsü
-Şüphelilerin adliyeye sevki
01.03.2017 - 14.50 Haber Kodu : 170301115_
========================
4- MONT ASTARINA GİZLENMİŞ 1 KİLO 85 GRAM EROİN ELE GEÇİRİLDİ
Haber: Çağatay KENARLI , İstanbul DHA
İstanbul Güven Timleri Şube Müdürlüğü ekipleri, 15 Temmuz Demokrasi Otogarı'nda geçtiğimiz pazartesi günü şüpheli gördükleri 2 kişiyi durdurdu. Polis, Afganistan uyruklu N.Z.(19) ve K.Z.(24)'nin sırt çantaları ile çantada bulunan bir kaz tüyü montu da inceledi. Ekipler yaptığı incelemede montun ağırlığından şüphelenerek daha detaylı yaptığı aramada astarına dikilerek gizlenmiş paketler halinde 1 kilo 85 gram eroini buldu. Gözaltına alınan Afganistan uyruklu şüpheliler, Bayrampaşa Otogar Polis Merkezi Amirliğindeki işlemlerinin ardından sevk edildikleri adliyede çıkartıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Polis ekiplerinin kaz tüyü montun astarına gizlenmiş eroinleri bulması polis kameraları tarafından görüntülendi.
5- MIPIM ÖNCESİNDE GAYRİMENKUL YATIRIMCILARI BEYOĞLU'NDAKİ PROJELERİNİ ANLATTI
Haber-Kamera: Ezgi ÇAPA- Enver ALAS/İSTANBUL, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Beyoğlu'nda yatırımları bulunan şirketlerden oluşan Beyoğlu Yatırımcılar Grubu (Beyoğlu Investors Group-BIG) üyesi sektör temsilcileri 14-17 Mart'ta Fransa'nın Cannes kentinde düzenlenecek Uluslararası gayrimenkul fuarı MIPIM 2017 öncesinde basın toplantısı düzenledi. Pera Palas Hotel'de düzenlenen toplantı ile Beyoğlu'nda hayata geçecek yatırım projelerine dair detaylar paylaşıldı.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'ın ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık, Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat, Bilgili Holding Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili, Kiptaş Genel Müdürü İsmet Yıldırım ve NEF Kurucusu Erden Timur katıldı. Toplantı da mimar Sinan Genim de Beyoğlu'nun tanıtımına yönelik yapılması gereken çalışmalar üzerine bir konuşma yaptı.
DEMİRCAN: TARİHİ MEKANDA DÖNÜŞÜM YAPMAK HİÇ KOLAY DEĞİL
35 firma ile 47 projenin yer alacağı MIPIM Fuarı öncesinde Galataport, Haliçport, Tarlabaşı, Okmeydanı, Piyalepaşa, Örnektepe başta olmak üzere projelerin tanıtıldığı toplantıda konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, "Bunların en büyüğü Taksim Tarlabaşı projesi, şu anda teslime yaklaştı. Bana göre dünyanın en önemli kentsel dönüşüm projelerinden birisi. Tarihi mekanda dönüşüm yapmak hiç kolay değil. Galataport ise 1.5 milyar dolarlık bir yatırım. Milyonlarca insanı havaalanı gibi burada karşılayacağız" dedi. Beyoğlu'nun farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir yer olduğunun altını çizen Demircan, "Biz eskiyi seviyoruz bu anlamda muhafazakarız. Bu binaların ruhu bizi etkiliyor. Bir yandan konforlu yaşamayı da seviyoruz, onlardan da vazgeçemiyoruz" diye konuştu.
Demircan, Beyoğlu'nda yeni AVM'lerin sinemalarının sunduğu imkanları sunamadıkları için sinema müşterilerini kaybettiklerini, şimdi Emek Sineması ile onu da yeniden yakalamaya çalışacaklarını vurguladı.
POLAT: BEYOĞLU'NA 12 YAŞINDA KRAVAT GİYER GELİRDİK
Polat Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Polat da Türkiye'nin emlak konusunda en değerli ilçesinin Beyoğlu olduğunu hatırlatarak, Piyalepaşa'da kentsel dönüşüm yapmanın gerçekten zor bir iş olduğunu söyledi. Polat, "12-13 yaşındayken Beyoğlu'na takım elbise, kravat ile gelirdik. Bu bir ayrıcalıktı. Sayın Başkan Beyoğlu'na tekrar eski saygınlığını kazandırmak için çalışıyor. Bizlere de bu anlamda önemli görevler düşüyor" dedi.
ÇALIK: İSTANBUL'UN MERKEZİ DE BEYOĞLU'DUR
Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık ise Türkiye'yi MIPIM'de temsil etmenin hem ülke hem de Beyoğlu'nun tanıtımı için çok önemli bir girişim olduğuna işaret ederek, "Beyoğlu'nda kentsel yenileme olarak çok önemli bir projede çok uzun zaman da alsa zevkle çalışıyoruz. Aslında bir adresi anlatacağınız ya da projeyi yapacağınız zaman Taksim'e, Beyoğlu'na uzaklığına göre hesaplarsınız. İstanbul'un merkezi de Beyoğlu'dur" yorumunu yaptı.
Görüntü Dökümü :
------------
-Toplantıya katılanlar
-Ahmet Misbah Demircan'ın konuşması
-Ahmet Çalık konuşma
-Adnan Polat'ın açıklamaları
-Basın mensupları
-Genel ve detaylar
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz