1)SURİYELİ İŞÇİLERİ TAŞIYAN KAMYONET DEVRİLDİ; 2 ÖLÜ, 29 YARALI
BURSA'nın Yenişehir ilçesinde Suriyeli işçileri taşıyan kamyonet şarampole yuvarlandı. Kazada 2 kişi öldü, 29 kişi yaralandı.Kaza, Yenişehir-İnegöl yolu 7'inci kilometresinde sabah saatlerinde meydana geldi. Suriye uyruklu yaklaşık 31 işçiyi fasulye tarlasında çalışmaya götüren Sinan Aslanalp kontrolündeki 16 ABJ 793 plakalı kamyonet bilinmeyen bir nedenle kontrolden çıkıp şarampole yuvarlandı. Kazada ilk belirlemelere göre 2 kişi hayatını kaybederken, 29 kişinin de yaralandığı, bazı yaralıların hayati tehlikesinin sürdüğü belirtildi. Yaralılar, Yenişehir Devlet Hastanesi ve İnegöl Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Jandarma kazayla ilgili soruşturma başlattı.
Görüntü Dökümü:
-Kaza yerinden detaylar
-Yaralının hastaneye sevki
=================================================
1)VAN'DA PKK'NIN HAİN TUZAĞINI JANDARMA ENGELLEDİ
VAN'ın Başkale ilçesine bağlı Ortayazı Mahallesi'nde PKK'lı teröristler tarafından yol ayrımına tuzaklanan el yapımı patlayıcı, Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili Genel seçimleri için tedbir alan jandarma ekipleri tarafından fark edilerek imha edildi.
Van Valiliği, seçim gününü kana bulamak isteyen PKK'lı teröristlerin, Başkale ilçesine bağlı Ortayazı Mahallesi yol ayrımına tuzakladığı EYP ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, seçim güvenliğini sağlayan jandarma ekipleri tarafından son anda fark edilen EYP'nin imha edildiği belirtilerek şöyle denildi:
"Mutfak tüpleri kullanılarak 200 kg patlayıcıyla hazırlanan ve seçim sandıklarının dönüş güzergahına yerleştirilen EYP düzeneği, İl Jandarma Komutanlığımıza bağlı Mayın ve El Yapımı Patlayıcı Tespit İmha Timi tarafından olay yerinde imha edilirken, patlama sonucu düzeneğin kurulduğu karayolunda büyük çapta hasar meydana gelmiştir.Bölgemizde, halkımızın huzur ve güvenliğini sağlamaya yönelik terörle mücadele faaliyetlerine aralıksız devam edilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur."
Görüntü Dökümü
---------------------------
(JANDARMA KAMERASI)
-Patlayıcının imha edilme anı
Haber: VAN,(DHA)
3)SEL SULARI KÖPRÜYÜ YIKTI
ERZURUM'un Oltu ilçesinde, sel suları nedeniyle köprü yıkıldı. Erzurum- Artvin karayolu trafiğe kapanırken onlarca araç yolda mahsur kaldı. Bugün öğleden sonra başlayan ve giderek şiddetini artıran sağanak yağış kısa sürede sele dönüştü. Bazı derelerin taştığı Oltu ilçesinde saat 17.30 sıralarında İriağaç mahallesindeki köprüyü ve dere istinat duvarı yıkıldı. Erzurum'un Oltu ilçesi ile Artvin karayolu trafiği ulaşıma kapandı. Kaledibi ve Sağlıcak mahallerinden gelen sel sularıda yine trafiğin kapanmasına neden oldu. Bir çok vatandaş araçlarıyla yolda mahsur kaldı. Jandarma, yıkılan köprüye giden yolun her iki tarafında önlem alarak araç geçişine izin vermedi. Karayolları elipleri sabahın erkenden saatlerinde yola prefabrik büzeler döşeyerek geçiş verecek. Olur ilçesinden ve Oltu Ayvalı mahallesinden gelen 5 sandık ve görevliside yolda kaldılar. Sandık görevlileri Tortum şelalesinden dolanarak Oltu ilçesine ulaşabildi.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Yola şerit çekilmesi
-Köprüden detaylar
-Derenin uçuk yeri
-Köprünün uçmasıyla oluşan asvaltaki yarık
-Sandık görevlilerinin görüntüleri
-Vatandaş röp
-Jandarma aracı
-Yağmur yağışı
-Dere görüntüsü
Haber-Kamera: Murat AYDIN / OLTU(ERZURUM),(DHA)
4)5 GÜNDÜR KAYIPTI, DEREDE CESEDİ BULUNDU
TRABZON'da ailesi tarafından 5 gündür kayıp olarak aranan Ali M.'nin (49) cesedi, Değirmendere Deresi'nde bulundu.
Olay, bugün saat 15.00 sıralarında Değirmendere Mahallesi'nde meydana geldi. Mahalleyle aynı adı taşıyan Değirmendere Deresi'nde köprü ayağına takılan cesedi gören çevre sakinleri, polise haber verdi. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen polis ekipleri, cesedin çıkarılması için AFAD ve Sahil Güvenlik ekiplerinden yardım istedi. AFAD, Sahil Güvenlik ve itfaiye ekiplerince ceset, bulunduğu yerden çıkarıldı. Ceset, otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Yapılan araştırmada cesedin, ailesince 5 gündür kayıp olarak aranan Ali M.'ye ait olduğu belirlendi.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Olay yerinden görüntüler
-Cesedin çıkarılışı
-Detaylar
Haber-Kamera: Uğur AYDIN /TRABZON,(DHA)
5HAFİF TİCARİ ARAÇ MOTOSİKLETE ÇARPTI: 1 ÖLÜ
ZONGULDAK'ın Ereğli ilçesinde, hafif ticari aracın çarptığı motosiklet sürücüsü öldü.
Kaza, saat 15.00 sıralarında Ereğli Subaşı köyü çıkışında meydana geldi. Ereğli istikametine giden 25 yaşındaki Özgür Uyucu'nun kullandığı plakasız motosiklet, karşı yönden gelen Satılmış K. (52) yönetimindeki 67 TF 305 plakalı hafif ticari araçla çarpıştı. Kazada, motosiklet sürücü Özgür Uyucu ile kamyonet sürücüsü Satılmış K. ve eşi Nermin K.(53) yaralandı. Yaralılar, sağlık ekiplerinin müdahalelerinin ardından ambulanslarla Ereğli Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Motosiklet sürücüsü Özgür Uyucu yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Yaralıya sağlık ekiplerinin müdahalesi
-Yaralının sedyeye alınması
-Yaralının ambulansa alınması
Haber-Kamera: Sinan KABATEPE / ERĞELİ(Zonguldak),(DHA)
6)GEBZE TİCARET ODASI BİNASINA TÜFEKLE ATEŞ EDİLDİ
KOCAELİ'nin Gebze ilçesinde, Gebze Ticaret Odası'na kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından pompalı tüfekle 3 el ateş edildi. Saçmalar binanın camlarına isabet etti.
Saat 23.30 sıralarında, Gebze Kavak Caddesi üzerinde bulunan Gebze Ticaret Odası binasına bir otomobilin içerisinden kimliği belirsiz kişi veya kişilerce pompalı tüfekle ateş açıldı. Şahıslar daha sonra otomobille kaçarak uzaklaştı. Saçmalar binanın camlarına isabet etti. Gebze Ticaret Odası'nda güvenlik görevlisi olan Turan Çoban kendini yere atarak korudu. Turan Çoban, Gebze Ticaret Odası Genel Sekreteri Mustafa Seki'ye olay hakkında bilgi vererek, "Olay anında bina girişinde bulunuyordum. Bir otomobilin içerisinden pompalı tüfekle 3 el ateş edildi. Bana isabet etmemesi için kendimi yere attım. Aracın plakasını göremedim." dedi.
Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Ticaret Odasına isabet eden saçmalar
-Güvenlik görevlisi olayı anlatırken
Haber-Kamera: Mesut IŞIK-Büşra KAYA / GEBZE,(DHA)
7)TÜRK BAYRAĞI ASILI MARKETE TAŞLI SOPALI SALDIRI
ANTALYA'da Türk bayrağı asılı market, bir grubun taşlı sopalı saldırısına uğradı. Olay sırasında markette bulunan market sahibi ve yakınları canını zor kurtardı.
Olay, saat 23.30 sıralarında Kepez ilçesi Sütçüler Caddesi üzerinde bulunan Nuri Zeybek'e (55) ait Zeybekoğlu adlı markette meydana geldi. Nuri Zeybek, iş yerini kapatmaya hazırlandığı sırada konvoy yaparak market önünden geçen yaklaşık 30 kişilik grup, camda asılı bulunan Türk bayraklarını görünce durdu. Ellerinde bulunan sopalarla güvenlik kameralarını etkisiz hale getiren saldırganlar, daha sonra taş ve sopalarla işyerini kullanılmaz hale geçirdi. Olay sırasında içeride bulunan market sahibi Nuri Zeybek ve yakınları, canını zor kurtardı. Bir süre sonra dışarı çıkan saldırganlar, araçlarına binip olay yerinden uzaklaştı.
Başından geçen olayın şokunu gözyaşlarıyla atlatan Nuri Zeybek, "Türk bayrağını asılı görünce durup taş ve sopalarla saldırdılar. Canımızı zor kurtardık" dedi. İhbarın ardından soruşturma başlatan Kepez İlçe Emniyet Müdürlüğü Suç Araştırma ekipleri, şüphelilerden birini yakaladı.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
Marketin kırılan camlarından detay
Marketin camında asılı olan Türk bayrağından detay
Market sahibi Zeybek'ten röp
Atılan taşlardan detay
Market genel görüntü
Haber: Bülent TATOĞULLARI - Kamera: Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)
8)SAKA KUŞU, İTFAİYECİNİN TUTTUĞU KAPAKTAN SU İÇTİ
BOLU Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nde görevli itfaiye çavuşunun bir saka kuşuna pet şişe kapağından su içirmesi ilginç görüntüler oluşturdu. Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nün bahçesindeki kameriyede dinlenen itfaiye personellerinin yanına bir saka kuşu geldi. Bir itfaiye çavuşu da sarı renkteki saka kuşuna pet şişe kapağından su içirdi. Başka bir itfaiye personeli tarafından kaydedilen görüntüler, ilgiyle izlendi. Görüntülerde kuşun suyu içtikten sonra uçarak uzaklaşması yer aldı.
Görüntü Dökümü
-------------------------------
-Kuşa su içirilmesi
Haber: Murat KÜÇÜK / BOLU,(DHA)
9)'SİNEM' OLARAK DOĞDU, 27 YAŞINDA 'ÇINAR' OLDU
ANTALYA'da 'Sinem' olarak doğan ve geçirdiği ameliyatlarla 27 yaşında erkeğe dönüşerek 'Çınar' adını alan Çınar Özbey (29), yaşadığı cinsiyet değişimi sürecini, karşılaştığı zorlukları, bu konuda Türkiye'deki durumu anlattı.
Lara semtinde kafe işleten Çınar Özbey, yaşadığı süreci, cinsiyetleri ve ruhu birleştirmek olarak adlandırdığını belirtti. Çınar Özbey, sonradan yaşanılabilir ya da ortaya çıkan bir durum olmadığını, doğduğu andan itibaren gelen bir durum olduğunu kaydetti.
Kendisindeki farklılığı 4-5 yaşında hissettiğini ve babasının saçlarını kestirmesine izin vermediğini anlatan Özbey, "Kız çocuksan saçların uzun olur, erkekse kısa olur. Ben kestirmek istiyorum saçlarımı, çünkü mahallede oynadığım çok yakın iki erkek arkadaşım var onların kısa, benimki uzuyor. Onları babaları tıraşa götürüyor, ama ben hiçbir şekilde gitmiyorum. Bir gün eve giderken marketten 10 tane sakız aldım, yatmadan önce hepsini çiğnedim, saçıma yapıştırdım ve uyudum. Sabah kalktığımda evde çığlık kıyamet. Annem 'ne yaptın sen, noldu falan.' Ben bilerek yapıyorum, çünkü o saçı ayıramazlar, sabah hemen berbere götürdüler ve saçımı kazıttılar. Benim için artık her şey o zaman tamamdı. O an tek problemim saçlarımın uzun olmasıydı. Onun haricinde herhangi bir cinsiyet ayrımı problemi yaşamadığım için saçlarımı kestirmiş olmam benim için yeterliydi" diye konuştu.
'YA KIZ GİBİ OLURSAM' KORKUSU
Okula başladıktan sonraki sürecin tamamen bocalama evresi olduğu ve ailelerin de bu konuda bilinçsiz olduğunu dile getiren Özbey, "Eğer onlara da öğretselerdi, annesi ya da toplum trans bir bebek dünyaya getirebileceğini söyleseydi, onlar da beni eminim ona göre büyütürdü zaten. Ama benimle beraber onlar da bocaladı ve mücadele etmeye çalıştılar. Psikiyatriye götürmek istediler, ben hep kaçtım. Onlar hep ben cinsiyetimle barışayım, bütünleşeyim, hep bir kız gibi olayım diye mücadele ettiler. Oysa ki benim istediğim o değildi. Hatta bazen korkuyordum da, 'acaba beni gerçekten psikiyatriye götürseler iğne ve hapla ya kız gibi olursam' diye. Çünkü istemiyorum öyle bir şey, o değilim" dedi.
İLKOKULDA 'ERKEK SİNEM'
Biyolojik ismi olan Sinem'i saklamadığı ve geçmişine küs olmadığını belirten Özbey, ilkokuldaki sınıfında iki 'Sinem' olduğunu, kendisinin 'Erkek Sinem' olarak adlandırıldığını belirterek, şöyle dedi:
"Mavi önlüğünün altına pantolon giyen, teneffüslerde ip atlayan, seksek oynayan kızlarla değil de pet şişeleri bastırıp top yapıp erkeklerle oynayan, erkeklerle birlikte kaçıp onlarla beraber ceza alan. O yüzden sınıftaki bütün arkadaşlarım lakap takmıştı 'Erkek Sinem' diye. O dönem küçüksün bir şeylerin yolunda olmadığını biliyorsun ama birileri sana lakap da olsa önüne 'erkek' kelimesini koyuyor. Belki başkalarını rahatsız eden o cümle beni yıllarca çok güzel idare etti. 'Erkek Sinem aşağı, erkek Sinem yukarı', mutluydum önüme o sıfatı koymalarından. Ama bu sadece ilkokulda kaldı."
LİSEDE SIRA ARKADAŞINA AŞIK OLDU
Ortaokulda ise basketbol takımında oynadığı ve spor kıyafetler giydiği için yaşadığı sorunu bir nevi paspasın altına attığını, ancak lisede problemin çok büyüdüğünü aktaran Çınar Özbey, "Ortaokulda basketbol oynadığım için herhangi bir şekilde bana etek dayatılmadı. Ama lisede üniforma kuralı var. Orada çok zorlandım. Babam gittiğimi zannetti ama okula bir hafta gitmedim. Her sabah eteği giyerken üstüne basıyordum, fermuarı yırtılsın da okula etekle gidemeyeyim diye ya da bir sürü bahane üretiyordum. Lise ergenliğe girdiğim dönem, göğüslerin çıkıyor, kadın oluşumu her neyse o oluşuyor ve sen artık farklısın ve bununla mücadele etmek zorunda kalıyorsun. Delirdim zannetmiştim ilk başta. Çünkü delirmek benim için kolay olandı. İşin daha kötüsü sıra arkadaşıma aşık oldum. Benim için hayatın başladığı ilk yerdi. Çünkü ondan önce herhangi bir duygu karmaşası sadece cinsiyetle ilgili yaşıyorsun ama haricinde problem yoktu" diye konuştu.
İLK YÜZLEŞME 16 YAŞINDA
Kendisini samimi bir kız arkadaşı gibi gördüğü kadına aşık olmasından sonra da bir ay okula gitmediğini ve ne yapacağını bilemediğini anlatan Çınar Özbey, "Bahsettiğim dönemler 2001-2002. Elinin altında Google yok, her şeyi soramıyorsun, ya da herhangi bir kütüphaneye gidip kaynak isteyemiyorsun. Kaldı ki istediğin kaynaklar bile seni yanıltabilir. Hiç unutmuyorum babam 75 lira haftalık veriyordu ve her hafta onun 10 lirasını kenara attım. Sonra otobüse binip ilk gördüğüm psikoloğa girmiştim. İşte 'Benim 150 liram var, konuşmak istiyorum' diye. Orada bir kadın vardı, anlattım. O da sakin olmamı, korkmamam gerektiğini, bu hayatta böyle durumların olabileceğini söyledi. İyi bir kadına denk geldim, o bana durumumu anlamamda çok yardımcı oldu. Bunun bir tedavisi olmadığını, bir varoluş şekli olduğunu, hasta olmadığımı ama bunun çözümlerinin olabileceğini anlattı. 'Başka bir hayat mümkün' kelimesiyle tanıştığım yer orasıydı. Sadece bunun için belli zamana ihtiyacım vardı. O zaman 16 yaşındaydım ve ilk yüzleşmem bu şekilde olmuştu" dedi.
'KADIN OLMADIĞIMIN BİLİNCİNE VARDIM'
16 yaşında artık kadın olmadığının bilincine vardığını belirten Özbey, Isparta'da üniversiteyi kazandığını, anne-babasına anlatıp bununla savaşmak yerine iki yıl daha kaçtığını söyledi. Bu süreçte her girdiği işte başarısız olduğunu, etek giymek, makyaj yapmak gibi engellerle karşılaştığından bahseden Özbey, "Yapamadım ve karar verip ilk önce aileme açıldım. Ailemle sancılı bir süreç yaşadık, onlar da çok üzüldü. Düzeltmeye çalıştılar. Çünkü düzeltilebilecek bir şey olduğuna inandılar. Ama ben onlara sabırla bunun bir varoluş olduğunu ve onların desteğine ihtiyacım olduğunu söyledim. Bugün eğer kanser olsaydım ve bunun bir ilaç tedavisi olduğunu bildiğiniz halde 'Kanserle doğdun böyle öl der miydiniz' dedim. Ya da doğuştan kolum yok, bir protez var, bir kolumun olması mümkün ve bunu bana yapmayacak mıydınız, destek vermeyecek miydiniz, bunlardan bir fark yok diye onların gözünde meşrulaştırmaya çalıştım. Yaklaşık 7-8 ayımı aldı ama sonunda destek oldular bana" diye konuştu.
HUKUK MÜCADELESİ BAŞLATTI
Ailesinin desteğini almasının ardından cinsiyet değişikliği için başlattığı hukuk mücadelesi ve geçirdiği ameliyatları da anlatan Özbey, şöyle devam etti:
"Süreç öyle kolay değil. Kendin için bile bir merciye hesap vermek zorundasın. O yüzden dava açıyorsun, 'Siz bana bu kimliği verdiniz ama ben bu değilim. O yüzden bunun düzeltilmesini istiyorum' diyorsun. Onlar da sana 'Bunu düzelt' diyor. İşin dramatik boyutu da bu zaten. Bildiğin doğduğun, var olduğun günden beri yaşamaya çalıştığım ve kabul ettirmeye çalıştığım bir şeyi bir de devlet nezdinde açıklamak, anlatmak zorundasın. Mahkeme seni adli vaka olarak damgalıyor. Bu damgayı bilerek söylüyorum çünkü bu da bir nevi ötekileştirmek. Adli kurum seni psikiyatriye yolluyor. Bir heyete çıkıyorsun, 6 ay boyunca 7-8 doktor gözetiminde sohbet ettik, nedir, ne değildir. Çünkü onlar da emin olmak istiyor, bu eşcinsellik gibi bir durum değil."
YENİ İSMİ ANNESİNİN VASİYETİ
Zorlu geçen rapor ve ameliyat izinleri sürecinin ardından 2014'te ilk ameliyatını Antalya'da, diğer iki ameliyatını Ankara'da olduğunu kaydeden Özbey, 2016'da devletin onayladığı bir erkek olduğunu söyledi. Yeni adını kendisinin tercih etmediğini belirten Özbey, "2014 yılında annemi kaybettim. O hep 'Bir oğlum olsaydı ismini Çınar koyardım' dediği için Çınar adını aldım. Bana kalsa bu kadar mücadeleden sonra kendime uniseks bir isim koymazdım herhalde. Kesin Ahmet koyardım herhalde, daha buram buram olsun diye. Ama annemin vasiyeti olarak düşündüm. Ameliyat sonrasında etrafımda pek bir değişiklik olmadı. Biz ameliyatlara toplu gittik 10-12 kişi ve her ameliyattan sonra gülerek çıktık ve devam ettik. Çünkü etrafımda iyi insanlar vardı. Ama fiziksel olarak belli bir değişiklik oldu. Etrafımdan hep güzel tepkiler aldım" dedi.
'DIŞLANMA VE ÖTEKİLEŞTİRME YAŞAMADIM'
Herhangi bir dışlanma ve ötekileştirme yaşamadığından da bahseden Özbey, 8 yıllık bir birlikteliği olduğunu, ayrılma sebebinin bu konularla alakası olmadığını anlattı. Özbey, "Onunla tanıştığımızda yıl 2010'du. Yaklaşık dört yıllık ilişkim vardı ben bu sürece başladığımda. Sonrasında 4 yıl kadar devam etti. Ayrılığımızın süreçle alakası yok. Sadece çok yorulduk. Sonuçta mücadele ettik 8 yıl boyunca. Onun da çok büyük desteği var. O olmasaydı bu kadar şeyin altından kalkabilir miydim o da tartışılır. Çünkü hiç utanmadan sıkılmadan sağımda solumda hep destek oldu. Birbirimize olan aşk adı altındaki şeyi tüketmemizle alakalı bir ayrılık oldu. Kavga, gürültü ya da birbirimizi ötekileştirerek değil. Hala örüşürüz, kendisi yeni bir hayat yaşıyor. Onun haricinde öyle bir durum olmadı. Şu an bir ilişkim yok. Sevdiğim saydığım biri var ama henüz bir ilişkimiz yok" diye konuştu.
BİLİNEN 740 KİŞİ DAHA VAR
Türkiye'de 740 kişinin daha bu süreçten geçmeye çalıştığını, aynı süreci yaşayan Rüzgar Erkoçlar'ın arkadaşı olduğunu anlatan Özbey, şöyle devam etti:
"Rüzgar benim eski arkadaşım. Şu an sohbetimiz yok ama eskiden tanıştığımız, aynı ortama girdiğimiz zamanlar var. Çünkü biz avuç içi kadar insanlardık. Birbirimiz vardık sadece birbirimizin hayatında. Bir şeyleri yapabilmek, mümkün kılabilmek için birbirimize ihtiyacımız vardı. Şu an Facebook'ta bir grup var. Türkiye'de yaklaşık 740 kişi bu süreçten geçmeye çalışıyor. En az 500'ün üstündedir kadından erkeğe cinsiyet değiştiren insan. Hiç tanımadığımız insanlara sosyal, maddi, manevi destek veriyoruz. Orada yardımlaşıyoruz. Çok önemli çünkü bizden her gün insanlar ölüyor. Bir arkadaşımız vardı babası 'Öl de kurtul' dedi çocuğa. Çocuk kendini astı balkonda ve öldü ve kurtuldular. Cenazesine gidemedik, bizi istemediler cenazesinde. Biz anormal bir şey yaşamıyoruz. Biz olanı mücadeleyle hak ediyoruz sadece. Rüzgar o zaman ünlü biri olmasaydı, daha önce hayatında oyunculuğu olmasa kimse bu kadar medyaya taşımayacaktı. İnsanlar prim almak için onu kullandı ve gerçekten çok zor dönemler geçirdi. Çünkü her şeyi açık yaşamak herkesin kaldırabileceği bir şey değil."
Görüntü Dökümü
-------------------------------
Çınar Özbey yürürken görüntüsü
Çınar Özbey işyerinde çalışırken görüntüsü
RÖP: Çınar Özbey
668 mb -- 06.04 /// HD
Haber: Mehmet ÇINAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,(DHA)
======================================================
10)KENDİ LUNAPARKINI YAPIP ÇOCUKLUK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
AFYONKARAHİSAR'ın Sandıklı ilçesinde bisiklet tamircisi Mustafa İlhan (48) çocukluk hayali olan lunaparkı kendi imkanlarıyla kurdu. Mustafa İlhan, "Çocukken bu hayaldi, içimde vardı. 'Bunu kendim yaparım' dedim. 3 aya yakın uğraştım. Çocukluk hayalimi gerçekleştirdim" dedi.
Sandıklı'da bisiklet tamircisi Mustafa İlhan, yaklaşık 3 ay süren çalışmayla lunapark oyuncakları üretti. Bisiklet tamirhanesinde top havuzu, trambolin, dönme dolap, atış poligonu, gezi treni, ikram ve yiyecek arabası yapan Mustafa İlhan, lunaparkını Sandıklı Belediyesi'nden aldığı izinle ilçedeki kapalı pazara kurdu. Ramazan Bayramı boyunca çocukları eğlendiren Mustafa İlhan, ilerleyen günlerde kaplıca veya köylere de lunaparkı götürerek çocukları eğlendirmek istediğini söyledi.
'ÇOCUKLUK HAYALİMİ GERÇEKLEŞTİRMİŞ OLDUM'
Lunaparkın çocukluk hayali olduğunu söyleyen Mustafa İlhan, "Çocukken İzmir'e, İzmir fuarına giderdim, Ankara Gençlik Parkı'na giderdim. Hep orada çalışmak ya da lunapark sahibi olmak isterdim. Çocukken bu hayaldi, içimde vardı. Tabii bir lunapark sahibi olmak kolay değil. 'Bunu kendim yaparım' dedim. Bu kış sürekli lunapark oyuncakları yaptım. 3 aya yakın süre uğraştım. Burada hem çocukları eğlendirdim hem de çocukluk hayalimi gerçekleştirmiş oldum" dedi.
'O TATLARI YAŞATMAK İSTİYORUM'
Çocukların ülkenin geleceği olduğunu ve onların mutluluğunun kendisini de mutlu ettiğini kaydeden Mustafa İlhan, "Eskiden Sandıklı'da bayram yerimiz vardı. Bayramda sabah yemeğimizi yer, büyüklerimizin elini öper direkt bayram yerine koşardık, çok mutlu olurduk. Şimdi o tat kalmadı. O tatları bir nebze de olsa yaşatmak istiyorum" diye konuştu.
'ESKİSİNDEN DAHA GÜZEL OLMUŞ'
Torunlarını lunaparka getiren Mustafa Dazkır (48), "Çocukluk yıllarımı hatırladım. Bizim zamanımızda eski harman yerinde böyle kurulurdu. Salıncak, beşik. Torunlarıma benim yaşadıklarımı yaşatmak için buraya getirdim. Şimdi teknoloji ilerlediği için eskisinden daha güzel olmuş" dedi.
Mert Erden (10), "Buraya kuzenim getirdi. Çok eğlenceli. Yapanlara çok teşekkür ediyorum ellerinden öpüyorum" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------
- Lunaparktan genel görüntü
- Çocuklar tramboline binerken
- Atış poligonunda atış yapanlar
- Gezi trenine binen çocuklar
- RÖP1: Mustafa Dazkır (Torunlarını lunaparka getiren dede)
- Top havuzunda oynayan çocuklardan görüntü
- Mustafa İlhan ikram arabasında görüntü
- Mustafa İlhan dönme dolabı çalıştırırken
- Mustafa İlhan trambolini çalıştırırken
- RÖP2: Mustafa İlhan (Lunapark sahibi)
- RÖP3: Mert Erden (lunaparka eğlenmek için gelen çocuk)
382 MB /// 03.27"
HABER- KAMERA: Ahmet DAĞLI/SANDIKLI (Afyonkarahisar), (DHA)